Nostradamus 2009 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nostradamus 2009 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Nisan 2018 Salı

Nostradamus 2009,

Nostradamus 2009,



Yılmaz Karakoyunlu
ykarakoyunlu@htgazete.com.tr
03.04.2009 - 09:48
Güncelleme: 03.04.2009 - 09:48



  16.ncı Yüzyıl’da yaşayan Michael Nostradamus, Kral İkinci Henri’nin özel doktoruydu.Tıptan çok astrolojiye meraklıydı. Hayallerini anlatırdı. Halk onu kehanet saydı. Geleceğin ne olacağını bilmek merakı bu örnekle derinleşti. Daha sonra olayları sayılara dökmek moda oldu. Bu işi sanata dönüştürdük. Anketlere bağlılığımız, merak boyutunu aşan bir iptilaya dönüştü... 29 Mart seçimleri öncesinde AKP’yi rahatlatan bir tahmin yüzdesi vardı. Bu oran neredeyse yüzde 50’ye yaklaşıyordu.AKP’liler, bu orana inanmış gibiydiler. Halkın endişesi vardı ama belli olmuyordu. Çünkü bu oranı ileri süren firma, genel seçimlerde AKP’nin oylarını çok doğru oranda tahmin eden KONDA firmasıydı. AKP, KONDA’nın tahminlerine güvendi. Kendinden emindi, rahattı ve biraz da serazattı.. Davos asabiyetinden sonra yapılan tahlillerde AKP’nin oy oranının yüzde 55’e kadar yükseldiği bile tahmin edilmişti. Böyle tahminler insanları bazen yoldan atabilir. Her şeyi hakları sayabilirler. Urfa’ya ceket yollama, Manisa’daki azarlama Antalya’daki ver oyunu al hizmetini pazarlığı yanlışlıkların iri boyutlu örnekleriydiler. Bu yorumları bugün yapabiliyoruz; çünkü seçim sonuçları belli oldu. A&G firması geçen seçimde KONDA’nın isabetini bu yıl ele geçirdi. H Şimdi AKP’nin oransal değerlendirmesini yeniden yapabiliriz... AKP bu seçimde yüzde47’den değil, Davos sonrası yükseldiği yüzde 55 oranından hızlı bir düşüşle yüzde 39’a indi, A&G Firmasının yüzde 39 tahminini isabetli bulduğumuza göre Davos sonrası yaptığı yüzde 55’e ulaşan tahmini de benimsemek noktasındayız. Buradan yola çıkarak tahlil tekrarını sürdürebiliriz: Olayı sayısal boyutundan sıyırıp çıplak niteliklerle izlersek, AKP’de oy kaybının devam edeceği söylenebilir. Çünkü önceleri hoş görebileceğiniz acılar, şimdi canımızı daha fazla yakacak bir psikoloji yaratmıştır. Yani siyasetteki heyecan tarzı değişmiştir.. Bunu sadece AKP için olumsuz bir çözümleme olarak değil, ülke geleceği için dikkat çeken kampana gibi değerlendirmek gerekecektir. Eğer bu seçimler Mayıs ayı sonunda yapılsaydı, AKP’nin oyu yüzde 35’lerin altına düşebilirdi.Çünkü AKP, asıl sorunun ekonomik sorun olduğunu hala fark edebilmiş değil.. Büyüme durdu; ihracat durdu... Yani kriz teğet geçmedi. H Liderler yaptıkları açıklamalarda sadece tespit cümlelerini sıralamakla yetindiler. Oysa ülkenin ve milletin ihtiyacı, hüküm noktasındadır. Bugüne kadar eksik bırakılan budur.  Tepeden baktıkça her şeyi küçük görülebilir. Her şeyi gerçek boyutunda ve tesirinde görebilmek için birlikte olmak gerekir. Galiba siyasetin bize öğretemediği şey bu.. Halktan uzaklaşırsanız kendinizi büyük görebilirsiniz..  Mubassır yöntemi  İlk okuduğumda şaşırmadım; geleneksel 1 Nisan şakalarından biri deyip geçtim. Biraz da abarttım:  Yani Meclis düzeyinde bir şaka denemesi diye     düşündüm. Oysa söylenenler ciddiymiş. Çünkü teklif ciddiymiş.. Dışişleri Bakanlığı işi ciddiye alıp TBMM Başkanlığı’na yansıtmış. Köksal Toptan da işi ciddiye almış. Peki nedir bu ciddiye alınan iş? Obama TBMM’de konuşmasını yapmadan önce muhalefet liderlerini topluca kabul edip ellerini sıkacakmış.. Hal soracakmış; hatır soracakmış.. Adam başı 10 dakika.. Buna halk arasında “laf ola beri gele“ denir. Köksal Bey teklifi liderlere aktardı. Devlet Bey teklifi hemen reddetti. Deniz Bey onu izledi. Eski eğitim usulümüzde “mubassır” denilen bir yönetici tipi vardı. Kuralları uygulardı. Bazen keyfileşir, kendisi de kural koyardı. Karşı çıkan olursa cezalandırılırdı. En basiti,kulak kepçesine asılıp koparırcasına çekmekti. Obama ve danışmanlarının “mubassır usulünü” bildiklerini sanmıyorum. Ama hala izlerini taşıdıkları bir tarih geleneği var. Eski Amerikan eğitim modelinde zenci kulaklarına asılmaya meraklı bir beyaz Amerikalı “mubassırlık” kurumu vardı. Üstelik çocuk sırtında şaklamaya alıştırılmış meşin kırbaç taşırlardı. Köksal Bey zor durumda kalmamak için bu teklifi liderlere götürmüş olabilir. Fakat farklı bir tecrübe yaşanabilirdi. Obama’nın bu hayret verici teklifini, Meclis başkanına söyletmek yerine Dışişleri devreye girebilirdi. Müsteşar ön yoklamalar yaparak nabız yoklayabilirdi. Böylece siyasi liderlerin, Meclis Başkanını reddetmek gibi yakışıksız bir durum yaratılmazdı; bu ayıp yaşanmazdı. Dışişleri’nin neden böyle davrandığı gerçekten şaşırtıcı.. Meclis başkanlarının yanında daima bir “Dışişleri Danışmanı” bulunur. Bunlar büyükelçi düzeyindedirler. Üstelik Meclisin Dışişleri Komisyonu vardır. Bunlar da bu sevimsiz manzara için müdahale edebilirlerdi. Şimdi Obama, liderlerle tek tek görüşmeyi kabul etmiş. Bu durumda Köksal Beyin 24 saat içinde düştüğü durumu düşünebiliyor musunuz? Reddedilecek bir teklif için Dışişleri Bakanlığı, Meclis başkanını kullanmış oldu. Anlaşılan fazla delikanlı bir “Hariciyemiz” var...

http://www.haberturk.com/yazarlar/yilmaz-karakoyunlu/217731-nostradamus-2009