24 TEMMUZ 1923 LOZAN ZAFERİMİZ KUTLU OLSUN
23 Temmuz 2017
Lozan Antlaşması, Türk milleti aleyhine asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşmasıyla tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastin yıkılışını ifade eden bir vesikadır. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1927-NUTUK)
————————
24 Temmuz 1923’de kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tapusu ve yapı harcı olan LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI’nın 94. şeref yıl dönümünü kutlamak 15 Temmuz darbe teşebbüsünün sıcak gündeminin gölgesinde tamamen unutuldu.
LOZAN Antlaşması, fiilen 23 Nisan 1920’de kurulan Türkiye Cumhuriyetinin dünya devletleri tarafından resmen kabul edildiği tarihi belgedir.
LOZAN Antlaşması; Türk milletinin emperyalizme karşı canı ve kanı pahasına kazandığı muhteşem kurtuluş mücadelesi sonunda elde ettiği evrensel bir sonuç belgesidir ve istiklal mücadelesi veren uluslar için muhteşem örnektir.
Antlaşmanın ön sözünde, devletlerin istiklal ve hakimiyetine saygı gösterilmesi ilkesi yer almaktadır. Bu ilke, Türkiye’nin 1. Dünya Savaşı’nın galipleri ile eşit şartlar altında Lozan’da siyasi bir mücadeleye giriştiğini gösteren temel hükümdür ve Türkiye’nin istiklal ve hakimiyetinin tanındığını ifade eder.
LOZAN Antlaşması’nın en önemli işlevlerinden birisi de SEVR Antlaşması ile getirilmek istenen parçalanmış topraklardaki sömürge düzenini tamamen ortadan kaldırmasıdır. SEVR Antlaşması’nın 231-268 inci maddeleri Osmanlı’nın nasıl esir edilip her alanda nasıl sömürüleceği hususundaki “Mâli ve İktisâdi” çok ağır yaptırım hükümlerini içermektedir. Bu maddelerin aynen kabul ettirilmesi amacıyla Lozan’da çok şiddetli tartışmalar olmuş ve Türk heyetine ağır baskı yapılmıştır.
İsmet Paşa direnmiş ve bunları asla kabul etmemiştir. Günümüzde Lozan’da kabul edilen maddeleri eksik bulan gafil beyinler; bu iki antlaşmanın mali hükümlerini karşılaştırdıkları zaman Lozan’ın kendisini sömürge gibi gören o zamanın süper güçlerine karşı kazanılan gerçek anlamda bir zafer olduğunu göreceklerdir.
O zamanın sömürgeci güçlerinin bu şartları kabul ederken akıllarından geçenler ve kendi aralarına anlaştıkları hususlar aynen şöyle idi;
” Evet Türkler askeri ve siyasi büyük bir zafer kazanmışlardır. Fakat şimdi iktisâden sıfır durumundadırlar. İstiklal Savaşı sürecinde tüm fiziki güçlerini harcamışlardır. Ekonomi alanında her şeye sıfırdan başlayacaklardır. EMEK, SERMAYE, BİLGİ, KREDİ, İNSAN GÜCÜ, YOL, OKUL ve ÖĞRETMENİ yoktur. TECRÜBESİ de yoktur. Bu yokları, kendiliğinden var etmesi ise fiziki olarak mümkün değildir. Şimdi onları bırakalım ve Türkler hür ve bağımsız olsunlar. Ama biz onları daima ekonomik açıdan sömürmeye devam edeceğiz. Çünkü günlük yaşamında ihtiyaç duyacağı her şey bizde. Her alanda bize muhtaçlar ”
Ama o devletler Mustafa Kemal gerçeğini asla görememişlerdir.
LOZAN Antlaşması; Ortadoğu’da sürekli barış sağlayarak dünya barışına da hizmet etmiştir. Türkiye, Lozan ile uluslararası alanda hukuki ve siyasi yönden değerini kabul ettirerek uluslararası toplumun itibarlı ve barışçı üyesi olmuştur.
LOZAN’daki kazanımların temelinde istiklal mücadelesinin, dökülen kanların ve emsalsiz bir azmin bulunduğu gerçeği unutulmamalı, Lozan’dan vereceğimiz tavizlerin ülkemiz için karanlık günlerin başlaması anlamına geldiği bilinmelidir. Ayrıca Lozan’ı korumak için daima güçlü bir orduya ihtiyacımız olduğu gerçeği de gözardı edilmemelidir.
“Lozan’ın zafer değil, aslında bir hezimet olduğu” hususunu medyada sıkça dile getirilmesinin ardındaki asıl düşünce, Sevr Antlaşmasının bölünmemizi öngören maddelerini geri getirmektir.
Küresel mihrakların içimizdeki paralı uşakları tarafından Lozan’ın temelini teşkil eden “Tam bağımsız üniter bir Türk devleti” yapısı bozulmaya çalışılmakta ve bağımsız bir Kürt devleti ile federal bir sisteme geçiş aşamasına gelindiği dile getirilmektedir. Oysa tarihi gerçekler gösteriyor ki, Anadolu Türk beylikleri arasındaki mücadelenin bitirilerek Osmanlı egemenliği altında Anadolu’da Türk birliğinin tesisi tam 300 yıl sürmüştür.
Gerçek Türk tarihi hakkında yeterince bilgilendirilmemiş Türk milleti; kontrol altına alınmış yandaş medyanın kendisine sunduğu yalan-yanlış bilgiler yüzünden adeta bir akıl tutulması ile karşı karşıyadır.
TC’nin bölünmeye asla tahammülü yoktur. Anadolu topraklarında üniter yapı içinde merkezi hükumet tarafından yönetilmek coğrafyanın zorunlu kıldığı bir gerçektir. Bölge üzerindeki emperyalist küresel güçlerin çıkarlarına karşı ancak böyle güçlü bir devlet yapısı içinde karşı konulabilir. İşte bu yüzden Anayasa ile devletimizin yapısı üniter olarak tesis edilmiştir. Bugün dış güçler el birliği ile Anadolu’nun üniter yapısını dağıtmaya çalışırken, bizim millet olarak temel hedefimiz bu büyük üniter gücü her ne pahasına olursa olsun muhafaza etmek olmalıdır.
Küresel güçler, 4 Haziran 2003’de TBMM’de kabul edilen Uluslararası İkiz Yasaları da kullanarak Türkiye’nin bölünme ve parçalanmasının önündeki en büyük hukuki engel olan Lozan Antlaşmasını geçersiz kılmak var güçleri ile saldırmaktadır. Küresel hegemonya bölgemizde hızla genişlemektedir.
Atatürk’ten sonra teslimiyetçi ve küresel güçlerin çizdiği esasları olduğu gibi uygulamaktan başka bir varlık gösteremeyen ülkemizin dış politika anlayışında köklü düzenlemelere ihtiyaç vardır.
Dünyanın merkezindeki coğrafi konumu ile Türkiye çok yönlü dış politikalar izleyebilecek bir özelliğe sahiptir. Türkiye’nin konumu ve sahip olduğu milli güç potansiyeli bu coğrafyada kendisine dış politika açısından önemli seçenekler sunmaktadır. Çünkü Türkiye; Asya, Avrupa, Akdeniz, Karadeniz, Balkan, Kafkasya, Ortadoğu, NATO ve bir İslam ülkesidir. Ayrıca Türk Cumhuriyetleri arasında yer alan bir Türk Ülkesidir.
Türkiye; son yıllarda terör örgütlerinin kapsamlı saldırıları karşısında çok zor anlar geçirmesine rağmen yukarıda sayılan çok yönlü, çok taraflı siyasi seçenekleri dolayısıyla bölgesinde güç dengelerini sağlayabilecek stratejik bölge hakimiyeti için aktif rol üstlenebilecek kadar güçlü bir ülke olmaya devam etmektedir. Türkiyeyi yöneten siyasiler sahip oldukları bu büyük gücün farkında olmak ve dünyanın yeniden yapılandırılmasında Türkiye’nin ağırlığını her platformda hissettirmek zorundadırlar.
Kurtuluş Savaşı ile kazandığımız uluslararası siyasi haklarımızı belgeleyen LOZAN ANTLAŞMASI; ülkemiz üzerindeki gizli emelleri bulunan küresel güçlerin önündeki en önemli engeldir. Milletçe bu tarihi belgeye sımsıkı sarıldığımız takdirde tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatılacaktır.
https://kumkale.wordpress.com/2017/07/23/24-temmuz-1923-lozan-zaferimiz-kutlu-olsun/
***