Ergenekon Davası Sonunda Delirtti
Barış Terkoğlu
Kenan Temur bir polis memuru. 3 yıldır evli, bir çocuğu var. Babası İnegöl’de yaşayan emekli öğretmen. Temur’u zor koşullarda okuttu. Kenan Temur üniversite mezunu oldu. İş bulamadı, sonunda polis olmaya karar verdi. Adile Sadullah Mermerci Polis Eğitim Merkezi’nde 6 ay kurs aldı. Kursun sonunda polis oldu. Diğer memurlara göre mesleğe geç başlamıştı, 30 yaşındaydı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Koruma Şube Müdürlüğü’ne atandı. Devletin sorumluluk verdiği kişileri koruyordu. Koruduğu kişilerin arasında Savcı Zekeriya Öz’ün eşi ve çocukları dahi vardı.
İbrahim Şahin kaderini değiştirdi
Ancak Temur’un kaderi Eski Özel Harekat Dairesi eski Başkanvekili İbrahim Şahin’in korumalığını yapmasıyla değişti.
12 Eylül 2007 tarihinde Şahin ile ilgili görevlendirme yazısı kendisine ulaştı. Resmiyette 24 Ekim 2008 tarihine kadar yani bir sene kadar bu görevi sürdürdü. Ancak fiilen 3-4 ay kadar Şahin’i koruma görevini yaptı.
İbrahim Şahin’i korumanın zorluğu vardı. Şahin korunan kişilerin uyması gereken kurallara uymuyordu. Güvenlik açısından günlük programını güvenliğine bildirmesi gerekiyordu. Ancak Şahin sık sık aksatıyordu. Dışarıya çıkacağını söylediği saatten bir saat önce Temur, Şahin’in kapısına gidiyordu. Ancak Şahin kapıda Temur’u bazen üç saat bekletiyor sonra dışarı çıkmaktan vazgeçiyordu. Temur’un ifadesi ile Şahin kendisini koruyan memurlara kaba davranıyor, sık sık azarlıyordu. Kenan Temur İbrahim Şahin’in bu aksiliğini Şahin’in yaşlılığına bağlıyordu.
Pimpirikli ve kıl kuyruk
Temur kendi ifadesi ile “pimpirikli ve kıl kuyruk” biriydi. Başından geçenleri sürekli rapor ediyordu. Durumu İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne rapor etti. Raporlarda İbrahim Şahin’den koruma kurallarına uymaması nedeniyle şikayet ediyordu. Bu nedenle İbrahim Şahin uyarıldı.
Kenan Temur, Şahin’den sonra görevini yapmaya devam etti. Eski bakanlardan Mehmet Moğultay’ı korudu. Ta ki Ergenekon Davası nedeniyle göz altına alınıncaya kadar.
Kenan Temur, İbrahim Şahin’in suikast timinde olmakla suçlanıyordu. Bu yüzden tutuklandı. Ancak Temur hayatında Ergenekon bir yana herhangi bir derneğe dahi üye olmamıştı. Davada sanık olmasının nedeni bir başkasının hazırladığı listede adının suikast timinde geçmesiydi. Temur’un durumunda olan 20’den fazla kişi daha vardı.
Kenan Temur’un iddianamede 3 tane telefon görüşmesi bulunuyordu. Bunlardan biri İbrahim Şahin’leydi. Şahin’e korumalık görevi gereği ertesi günkü programını konuşuyordu Bir diğerinde yine aynı nedenle İbrahim Şahin’i aramış ancak telefona oğlu çıkmıştı. Ona İbrahim Şahin’in programını ve kaçta gelmesi gerektiğini sordu. Son konuşma ise bir başka polis memuruylaydı. İbrahim Şahin gözaltına alındıktan sonra ne kadar şaşırdıklarını konuşuyorlardı. Kısacası iddianamede bulunan üç telefon kaydında da suç teşkil eden bir durum yoktu.
Birden ayağa kalktı
Temur davanın 18 Aralık günü henüz kendisine sıra gelmemiş olmasına rağmen ayağa kalktı. Kürsiye gelmek ve orada konuşmak istediğini söyledi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün izin verdi. Kenan Temur, kendisine yapılan suçlamanın asılsız olduğunu anlattı. Yapılan aramalarda, telefon kayıtlarında bir suç unsuruna rastlanmadığını açıkladı. Kendisinin sadece İbrahim Şahin’in evinde bulunduğu söylenen bir liste nedeniyle tutuklu olduğundan söz etti. İbrahim Şahin’i koruma görevini devletin kendisine verdiğini anlattı. Şahin ile koruma yaptığı süre içinde iyi geçinemediğini yazdığı raporlar ile ortaya koydu. Hiçbir hukuksal dayanak olmadığı halde bir yıldır tutuklu olduğunu söyledi.
Boğuluyorum
Titriyordu, mahkeme başkanı Temur’u “Rahat ol, rahat konuş, rahat konuş sıkma kendini rahat ol” diyerek sakinleştirmeye çalıştı. Temur konuşmasında “İnsanların canı yanıyor mesela benim canım yanıyor. Çok kötü yani bildiğiniz gibi yani bu öyle şey ki, ya bu işin içinden çıkılmaz bir durum yani normal şartlarda olmaması gereken şeyler oluyor sayın başkanım ama niye ben? Yani İbrahim Şahin’le çalışmak suç muydu? Görevlendirmeselerdi beni. Onun evinde çıkan, çıktığı iddia edilen bir kağıttan dolayı buradayım. Şimdi insanın aklına bin bir türlü soru geliyor yani bunu çok boyutlu yani bunu izah edemiyoruz. Tamam otur sen burada bekle ama nereye kadar bekleyeceğim, sayın savcım diyorsunuz bakın peygamberimizden bahsediyorsunuz, hepimiz Müslümanız yani, yav ben düşündüm de bulamıyorum.” diyordu. Kendisine birilerinin komplo yapıldığını söylüyordu. Ailesini özlediğini görevine dönmek istediğini anlatıyordu. Kendisinin tutuklanmasına neden olan emniyete de kızıyordu: “emniyete niçin kızıyorum? eğer benim hakkımda soruşturma yapıyorsan tahkikat yapıyorsan iddianameye koyuyorsan e bunu niye araştırmıyorsun? Buna niye bakmıyorsun. Yani sen beni suçluyorsun terör örgütüyle, böyle büyük bir çuvalın içine atıyorsun ne olduk, Türkiye’nin gündemini belirleyen belki de dünya gündemini belirleyen bir olay benim için yani. ben bu girdabın içinde boğulur giderim Sayın başkanım, yani 12 aydır da boğuluyorum”
Bir daha geri gelmeyecek,
Kenan Temur tahliye talebinde bulundu. Mahkeme başkanının olumlu oyuna rağmen diğer hakimlerin red etmesiyle tutukluluk hali devam etti.
Kenan Temur sonraki günlerde gittikçe kötüleşti. Derin bir sessizliğe gömüldü. Uğradığı haksızlıktan bir daha kurtulamayacağına inanıyordu. Duruşmalara gelemeyecek haldeydi. Bir gece sinir krizi geçirdi. Diğer tutuklulara “Kur’an okuyun, Yasin okuyun” diye bağırıyordu. Sonra “ben deccalim” diyerek kendini duvardan duvara vuruyordu.
Temur, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne kaldırıldı. Akıl sağlığını kaybetmişti. Artık dışarı da çıksa eski Temur bir daha geri gelmeyecekti.
Barış Terkoğlu
http://www.dunya48.com/kasif-kozinoglu/4-ergenekon/1005-ergenekon-davasi-sonunda-delirtti