CHP’de Değişim Zamanı Gelmiştir, Geçmektedir…
Ali Eralp
alieralp37@gmail.com
CHP, her gün, her ay, her yıl biraz daha kan kaybediyor… Bu, iki kere iki dört eder kadar kesin ve yalın bir gerçektir…
Genel başkan, başkan yardımcıları, yöneticiler başarısızdır… Başarısız olanlar gitmeli, başarılı olanlar gelmelidir… Çünkü güçlü bir muhalefet yaratılabilmesi için bu gereklidir. Türkiye’nin geleceği için bu çok önemlidir.
Bu başarılı kişi Ümit kocasakal olabilir, Ömer Faruk Eminağaoğlu olabilir, Muharrem İnce olabilir… Ya da başka bir yurtsever olabilir. Ben bunun üzerinde durmuyorum. Benim için önemli olan adayın Cumhuriyete, Atatürk’e, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı olması, onlara ahip çıkmasıdır.
Şunu söylüyorum: 2010’dan bu yana CHP ve onun Genel Başkanı tam 8 kez seçime girdi ve belli bir yüzde oranının üzerine çıkamadı…
Halk onu sabırla, sükûnetle destekledi. Her zaman arkasında oldu. Ama o, bir türlü belli bir oy oranını aşamadı. Üstelik bunun yanında, AKP iktidarının Atatürk’ü ve Cumhuriyeti yok etmesine de engel olamadı, karşı çıkamadı. Göz yumdu…
Bir hareketin önderi çok dürüst, çok namuslu, çok ahlaklı da olsa; toplumu bir hedefe yönlendiremiyorsa, liderlik niteliklerine sahip değilse, sonuca ulaşamaz. Her gün biraz daha kan kaybeder. Partiyi güçsüz düşürür. Karşı devrimci güçlerin semirmesine, kuvvetlenmesine neden olur…
Biz diyoruz ki sevgili vatanımızın adım adım şeriat devletine doğru yol olmasına, Atatürk’ün ve Cumhuriyetimizin adım adım yok edilmesine artık seyirci kalamayız. Kimseye göbekten bağlı değiliz. Bizim liderimiz ve yol göstericimiz Atatürk ve onun devrimci ilkeleridir.
Böyle bir kötü gidişi ve karşı devrim hareketini durdurabilmek için artık değişim zamanı gelmiştir, hatta geçmektedir…
CHP’de bir değişim olmalı, yönetim değişmelidir…
Genel başkan başarılı olamıyorsa, halkının kurtuluşunu, mutluluğunu sağlayamıyorsa yerini başkalarına bırakmalıdır… Dürüst, namuslu, ahlaklı bir politikacı olmak bunu gerektirir…
Her nedense, bizim ülkemizde koltuğa oturanlar, makam ve koltuk keyfine alışanlar, uyuşturucu müptelaları gibi, alışkanlıklarını terk edemiyorlar. Yerlerini başkalarına bırakmak istemiyorlar…
Bir siyasal parti ne için vardır? Ne için çalışır, çabalar, mücadele eder? Ne için varlığını sürdürür? Yanıt çok kısadır:
İktidar olup, halkının sorunlarına çözüm bulmak, onu rahat ve huzurlu yaşamasını sağlamak için… Kendi geleceğini ve mutluluğunu sağlamak için değil…
Ama CHP, sekiz kez seçime girdi, sekiz kez kaybetti. Ne oyunu yükseltebildi ne hükümet olabildi…
Uzun yıllardan bu yana muhalefette kalıp, iktidarla kardeş kardeş geçinip gitti…
İktidarın yanlış tutumu ve uygulamaları karşısında, arada bir, bağırdı, çağırdı, kükredi, esip yağdı… Toplumun öfkesini dindirdi, gazını aldı, yüreğini ferahlattı. Sonra da koltuğuna geçip oturdu. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi, mecliste kahkahalar atarak rakipleri ile hatıra fotoğrafları çektirdi.
Toplum yaşantısında değişen bişey olmadı. Açlık, yoksulluk, sefalet, din ticareti giderek daha da arttı.
CHP Genel başkanı ve yöneticileri ve iktidar sahipleri bir elleri yağda, bir elleri balda, mutlu yaşamlarını sürdürmeye devam ettiler.
Yani: Alan memnun, satan memnundu.
Soyguncular, hırsızlar, vatan satıcıları yerli yerindeydi… Herkes kesesini doldurmakla meşguldü. Ama garip – gureba, fakir fukara perişan, vatan mahzundu… Yattığı yerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kemikleri sızlıyordu.
CHP’nin tek güçlü ve başarılı olduğu alan kurultaylardı. Yönetimi ve başkanlığı almak onlar için çantada keklikti… Hükümet olmak, onlar için sorun değildi. Genel seçimlerde kaybediyorlar ama kurultaylarda kazanıyorlardı… Büyük bir direnç göstererek koltuklarını kimseye kaptırmıyorlardı…
Türkiye’de kurdukları “DELEGE DÜZENİ” sayesinde, aslanlar gibi mücadele veriyorlar ve hep kazanıyorlardı.
İşte şimdi tam yeri gelmişken biraz da bu delege sisteminden söz edelim.
Kemal Kılıçdaroğlu başkanlık seçimine 1081, Muharrem ince ise 165 delegenin imzasını alarak aday oldu. Ama Kemal Bey’e bu delegelerin sadece 790’ı oy verdi. İnce ise 447 oy aldı.
Bu sonuç karşısında üzerinde durulması gereken soru şu? CHP Genel Başkanı, neden 1081 oyla, seçime girdi ve 790 oy aldı, Muharrem Bey neden 165 delegenin oyunu 447’e yükseltti?
Bu sorunun yanıtını CHP’nin delege sisteminde ve dağılımda aramak gerekir… Bu konunun daha iyi anlaşılması için bir iki örnek vereyim:
CHP Edirne’de 150 bin oy alıyor, ama kurultaya 4 delege gönderiyor; Bingöl’de sadece bin oy alıyor 5 delege gönderiyor…
CHP Hatay’da 307 bin oy alıyor 20 delegesi var, CHP Şırnak’ta, Mardin’de, Erzurum’da, Batman’da TOPLAM 23 bin oy alıyor, 41 delegesi var.
YANİ: CHP nerede az oy almışsa, oradan kurultaya daha çok delege gidiyor ve bu delegeler başkanlık seçiminde sonucu belirliyor.
Üstelik Kılıçdaroğlu’nun oylarının 1081’den 790’a düşmesi, partide baskının, zor kullanmanın varlığını da ortaya koymaktadır…
Böyle bir yapılanma sistemi ile partide haklı ve geçerli bir sonuç alınabilir mi? Adaletli bir seçim olabilir mi? Bu mümkün müdür?
Sevgili vatanımızın ve Atatürk’ün partisi CHP’nin sağlıklı bir yapıya kavuşabilmesi için tez elden bu delege sisteminin yeniden düzenlenmesi, değişmesi gerekmektedir.
Hiç vakit kaybetmeden bu yapılmalı ve hemen yeni bir kurultay gerçekleştirilmelidir.
Türkiye’nin kaybolan yıllarını yeniden kazanmak için bu şarttır, gereklidir, eski deyişle elzemdir, vazgeçilmezdir.
https://www.turkishnews.com/tr/content/2018/02/06/chpde-degisim-zamani-gelmistir-gecmektedir/
***