DONMAK
Suay Karaman,
Birinci Dünya Savaşı sırasında Rus işgalinde bulunan Artvin, Kars, Ardahan, Sarıkamış gibi doğu illerimizi geri almak ve Alman İmparatorluğu’na yardım etmek amacıyla 1914 yılının Aralık ayında Sarıkamış Harekâtı yapılmasına karar verildi. Üçüncü Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa, kış mevsiminde harekât yapılamayacağı için taarruzun bahara bırakılmasını tavsiye etti ama dinlenmedi. 18 Aralık 1914 tarihinde Harbiye Nazırı Enver Paşa, orduya taarruz emri verdi ve harekât başladı.
Taarruza katılan birliklerin büyük çoğunluğu Arabistan’dan geri çekilen ve Güneydoğu Anadolu’dan sevk edilenlerdendi. Bu yüzden sıcak iklime alışık olup, teçhizatları yönünden kış koşullarına hazırlıksızdılar. Bunların yanında olumsuz iklim koşulları nedeniyle ikmal ve iaşe hizmetleri de yapılamamaktaydı. Ardı ardına gelen hatalar sonucunda büyük ümitlerle girişilen Sarıkamış Harekâtı üç hafta kadar sürmüş ve büyük kayıplarla sonuçlanmıştı. Kış koşullarında fırtına ile yağan kar, yolları kapatmış, çadırları yıkmış ve hava sıcaklığının sıfırın altında 30 derece olması nedeniyle yaklaşık 60.000 askerin donmasıyla sona eren bu harekât, büyük bir başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Ancak başarısızlığın sorumluluğunu üstlenen olmamıştı.
Bundan 104 yıl önce Aralık ayında askerlerin donması tabii ki üzücüdür ama o günün koşullarında olağan olarak da görülebilir. Ancak 26 Ekim 2018 tarihinde Tunceli’nin Nazimiye ilçesinde donarak hayatını kaybeden iki askerimiz için hiçbir haklı gerekçe gösterilmesi mümkün değildir. 21. yüzyılda ve sahip olunan tüm olanaklara karşın, iki askerimizin donmasını iyi niyetle açıklama olanağı yoktur.
Eksi 40 dereceye kadar soğuğa dayanan asker kıyafeti, nasıl olur da donarak ölüme yol açabilir? Askerlerin uyku tulumu yok muydu? Bu kıyafetler kimler tarafından ve nasıl test edilmişti? Yüksek teknoloji çağında böyle bir olayın olması son derece düşündürücüdür. Soğuğa karşı bile korunamayan askerlerimizden, terörle hangi koşullarda ve nasıl mücadele etmesi beklenilmektedir?
“Türk Ordusu’nu kafesledik” diyenler, sinsi planlarını işletmeye başladılar. Türk askerinin başına çuval geçirerek bu planı uygulamaya koydular. Ardından Ergenekon, Balyoz gibi sahte davalarla, ordumuzun onurunu kırdılar, belini büktüler. Gözbebeğimiz askerlerimizi zehirlediler, yaktılar, kafalarını kestiler, öldürdüler. Yüzlerce şehit verdik ama yas bile ilan etmediler. Toplumu askere karşı kinlendirenler “askeri vesayeti kaldırdık” diyerek, sivil darbe yaptılar.
Bu donma olayı üzerine İYİ Parti Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, 26 Ekim 2018 tarihinde TBMM’ye araştırma önergesi verdi. Verilen bu önerge AKP oylarıyla reddedildi. MHP ve HDP ise çekimser oy kullandı. Emeklilikte Yaşa Takılanlarla ilgili oylamada, MHP red oyu kullanmıştı. Gerekçesi ise “HDP ile aynı yönde oy vermeyiz” gibi komik bir açıklamaydı. Ancak Tunceli’deki olayla ilgili çekimser kalarak, HDP ile aynı oyu vermiş oldular.
AKP’nin bu önergeye red oyu vermesi anlaşılabilir, büyük olasılıkla asker giysileri işini yandaş bir firmaya vermişlerdir.
Ancak muhalefetin bu olayda çekimser kalmasını anlamak mümkün değildir.
Zaten böyle muhalefet olduğu için ekonomik ve siyasi bunalıma neden olan AKP hükümetleri 16 yıldır iktidarda tutulmaktadır.
Askerlerimizin donma olayının sorumluluğunu üstlenen yoktur. Aslında hepimiz askerimizin donma olayının suçluları arasındayız. Çünkü toplumun aklı donmuş, doğru düşünemez, gerçekleri göremez durumundadır. Kendi kişisel çıkarları ve gelecekleri uğruna demokratik ve laik cumhuriyetimize, bölünmez bütünlüğümüze ve kutsal vatanımıza sahip çıkamayan herkes suçludur. Bizleri ne tarih, ne Kuvayi Milliye şehitleri, ne de Mehmetçiklerimiz affetmeyecektir.
İlk Kurşun Gazetesi, 5 Kasım 2018.