Cumhuriyetçi Öğretmenler Ayakta,
Cumhuriyetçi öğretmenlerin örgütü Eğitim-İş kararını verdi. Susmayacak, pısmayacak. Andımız’ı okuyacak, okutacak; anayasaya, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı biçimde sınıflara türbanlı öğretmen sokulmasına da dava açacak. Uygarlık yolunda eğilmeden, bükülmeden ilerliyor Eğitim-İş ve üyeleri:
“Gelinen aşamada AKP, yargıyı hükümranlığı altına almasının verdiği rahatlıkla yıllardır her türlü manipülasyon ve gayri ahlaki tasarruflarla yıkmak için uğraş verdiği laik devlet modelini askıya alarak çizmeyi aştı. Din istismarcısı siyasi anlayış bu topraklarda asla kalıcı olmayacak. Bu kabul edilemez cüretin, karanlığın aydınlığa açtığı savaşın finali olduğunu sananlar yanıldıklarını yaşayarak görecekler. Türkiye Cumhuriyeti’nin ortaçağ karanlığına teslim olmasına asla izin vermeyeceğiz. Laik devleti askıya alan AKP ve yandaşları, bu sorumsuzluluğun sonuçlarını göğüsleyemeyecek.
Atatürk’ün mayasını kardığı, laik, demokratik, üniter Türkiye Cumhuriyeti projesini yok etmeye, AKP ve yandaşlarının gücü yetmez. Defalarca okullarımızdaki Atatürk köşelerini kaldırmaya cüret eden, Atatürk’ü ve kurucu değerlerimizi kitaplardan söküp atan AKP’nin, büyük önderimizin en büyük eseri olan laik ve demokratik devlet çatısı altında mayasını kardığı ve devletle vatandaşlık bağının ifadesi olan ‘Türk’ ulusu kavramını barındırdığı için Andımız’ı kaldırması, bugüne kadar ulusal bütünlüğümüze yönelen en ağır saldırıdır. İşin en acı tarafı, kamu vicdanını derinden yaralayan bu kabul edilemez saldırının devleti yöneten kadrolar eliyle yapılmış olmasıdır. Türk ulusunun kalbinin dokunulmaz bir köşesinde yaşattığı, eşsiz devlet adamı, büyük kurtarıcı Atatürk’e ve devrimlerine yönelen bu büyük ihanet amacına ulaşamayacaktır.”
Cumhuriyetçi öğretmenler, kararlı, gözü pek, dimdik ayakta. Tıpkı kurtuluş ve kuruluşta olduğu gibi.
Bizi Kim Koruyacak?
CHP’ye yönelik eleştirel yazılarımıza kızanlar var.
Onların görüşlerine de saygılıyız, ama CHP’ye oy vermişlerin büyük çoğunluğu diyor ki:
“Biz CHP’ye, yaşam biçimimize sahip çıksın diye, Cumhuriyet ilkelerini, ulusal değerleri, çağdaş düşünce sistemini, sosyal adaleti savunsun diye oy veriyoruz. Bunları göz ardı edip de ümmetçiliğe, cemaatçiliğe, kavimciliğe sapar, her boyaya giren bir duruş sergileyerek AKP ile, BDP ile aynı çizgiye düşerse, biz kendimizi hem aldatılmış, hem de AKP faşizmi karşısında yalnızlığa itilmiş hissediyoruz.”
Dur Durak Yok.
Biz, ilkokuldayken okullarımızın duvarlarında devrimleri anlatan resimler asılırdı.
Devrimden önceyi simgeleyen resimde; sarıklı, sakallı hoca elinde sopa, rahlelerin önünde çocuklar, mahalle mektebi görülürdü.
Devrimden sonrayı simgeleyen resimde de; çağdaş giyimli kadın öğretmen karatahta başında abece öğretiyor, çocuklar sıralarda...
Şimdiki Rezil duruma bir bakın:
Umacı gibi giyinmiş sözde öğretmen, “Türküm, doğruyum, çalışkanım” dediği için küçücük çocukların kafasını tahtaya vuruyor. Suratsız müdür, öğrencilere “Eşekler” diye bağırıyor.
Üstatları Necip Fazıl Kısakürek ’in deyimiyle “kininin davacısı” olanların kurgulamaya çabaladığı karşı devrim; nefret, düşmanlık, ayrımcılık, zorbalık, gözü kararmış yobazlık, kıyıcılık ile üstümüze üstümüze yürüyor...
Çok yakındır, okullarda başı açık öğretmenlere “ Vurun kahpeye” diye saldırır bunlar. Kubilay gibi başımızı keser, direğe asarlar...
Dünyamızı zehir etmek için freni patlattılar, gemi azıya aldılar, dur durak bilmiyorlar.
Gezi eylemlerinden ders almadılar...
Bu halk, dersini verir, mutlaka!
Ankara Kurultayı’nın Düşündürdükleri.
Metin Özaslan ve arkadaşlarının yönetimindeki Ankara Kulübü Derneği, Ankara’nın Başkent oluşunun 90. yıldönümü nedeniyle çok iyi programlanmış bir Ankara Kurultayı düzenledi. Şehircilikten tutun, kültür alanına; tarımdan tutun ekonomiye değin çeşitli konularda 5 gün boyunca Ankara’nın yeri, önemi ve sorunları üzerinde duruldu.
Kurultuyda ele alınan konular ile günümüzü karşılaştırdık, şöyle bir görüntü çıktı ortaya:
Hilafetin olduğu yer ile özdeşleşmek istemeyen Atatürk ve arkadaşlarının Ankara’yı devrimci bir kararla başkent yapıyorlar.
Bugün, altüst edilen Atatürk Orman Çiftliği’nde bir başkanlık sarayı yükseliyor. Halife sultan otursun diye...
Cumhuriyet’in ve Türk modernleşmesinin laboratuvarı olmuş, Ankara.
Bugün, Cumhuriyet’i yıkmanın ve gericileşmenin üssü oldu, Ankara...
Ankara’nın imarı ile bakımsız bir Anadolu şehri görüntüsünden modern bir başkente dönüştürülmesi amaçlanmış.
Bugün, rant canavarlığı ile zevksizlik bulamacında azman bir köye dönüştü Ankara...
Ve en Önemlisi:
“Fışkiye” diyen birinin yönetiminde bugün Ankara. Atatürk’ün emeğine yazık, Ankaralılar adına haksızlık, uygarlık adına utanç...
***