CHP Zaten Değişim ve Yeniliğin Partisidir,
ALİ SİRMEN
Şu satırlar yazıldığı ana kadar, CHP Genel Başkanlığı’nın tek adayının Kemal Kılıçdaroğlu olduğu 33. Kurultay’ı Cumhuriyet Halk Partisi için bir yenilenme ve değişim başlangıcı olarak kabul ediliyor.
Baskıcı iktidarın şakşakçısı olmalarını muhalefete muhalefet etmekle dengelemeye çalışan, “liberal demokratlar” tarafından Halk Partisi statükonun kuruluşu olarak nitelenmiş, Türkiye’nin laik yapısına ve demokrasisine kasteden AKP sürekli değişim rüzgârlarının odağı olarak gösterilirken, CHP değişimin önündeki parti olarak sürekli haksız yere ve geçersiz gerekçelerle suçlanmıştır.
Bütün bu ithamlar gerçekdışıdır ve kasıtlıdır.
CHP kurulduğundan, yani Cumhuriyet Halk Fırkası döneminden bu yana değişimin ve yeniliğin partisidir.
Kurtuluş Savaşı’nı yapan 1. Meclis’in, radikal reformcu 1. Grubu’nun devamı olan CHP, Cumhuriyeti kuran bir partidir ve bir siyasi parti salt bu niteliğiyle dahi kendi ülkesinin en değişimci, en yenilikçi, en devrimci partilerinden biri olarak tarihe geçer.
Cumhuriyeti kuran, yani egemenliği saraydan alıp halka götüren CHP bu olayın üzerinden 6 ay bile geçmeden, hilafeti kaldırmış ve onun yerine laikliği getirmiş bulunmaktadır. Her ne kadar laiklik ilkesinin anayasa girmesi çok daha sonra ise de, laiklik kurumunun Türkiye’deki temel metni ve dayanağı 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu’dur.
***
Cumhuriyetin ilk dönem devrimlerinin hukuk, eğitim, harf, kıyafet, soyadı, kadınlara seçme seçilme hakkı vb. hepsinin altında CHP’nin imzası vardı.
Ama bu dönem kâmil bir demokrasiye giden yolun altyapısının taşları döşenmekle birlikte yine de, şekli olarak da öz olarak da demokratik değildi. Şimdi burada dönemin koşullarını tartışma konusu edecek değiliz. Kısacası Türkiye’deki en önemli değişimlerin ve yeniliklerin mimarı CHP’nin aynı zamanda kendi tek parti egemenliğinin aşılmasının da mimarı olduğunu, Türkiye tarihinin en büyük yeniliklerinden biri olan çok partili rejime geçişte de CHP’nin ve o zamanki önderi İsmet İnönü’nün imzası olduğunu belirtmek isterim.
Eğer çok partili rejim, on yıl içinde bunalımların üstesinden gelebilecek olan çoğulcu rejime dönüşememişse bunda o süre zarfında iktidar değil muhalefette olan CHP’nin sorumluluğu yoktur. Kaldı ki, CHP muhalefette olmasına karşın o alanda da büyük değişim ve yeniliklerin öncüsü olmaktan geri kalmamıştır.
Nitekim 1957’de başlayan güç birliği görüşmeleri sırasında ortaya atılan ve 1959 kurultayında kabul edilen “İlk Hedefler Beyannamesi”, öngördüğü çift meclisli sistem, anayasa mahkemesi, yargı bağımsızlığı gibi kurumlarla çoğulculuğa doğru yol alınmasını sağlamıştı.
***
Yargı bağımsızlığı, anayasal denetim, çift meclis gibi hukuki ve siyasal konularda yeniliğin ve değişikliğin öncülüğünü yapmış olan CHP’nin işçi hakları, sendikal yaşamın gelişmesi, grev, toplusözleşme gibi alanlardaki öncülüğü de görmezden gelinemez.
Bir zamanlar kimileri için komünizm ile eşanlamlı olarak kabul edilen planlı ekonominin yaşamamızda yer almasının öncüsü de CHP olmuştur.
Kürt sorununu irdeleyen 1989 tarihli rapor, yine bu soyal demokrat partimizin öncü yeniliklerinden biri olmuştur. Sanırım önümüzdeki dönemde o rapor yeniden ele alınıp değerlendirilecektir. Nihayet sosyal demokrasinin siyasal yelpazemiz içinde yer alması, CHP’nin kendini buraya konuşlandırmasıyla olmuştur. Kuşkusuz bu alanda yapılacak daha işler vardır.
Kısacası, CHP, kuruluşundan günümüze yeniliklerin ve değişimin kuruluşu olmuştur. Bu gerçeği görmemiz, son zamanlarda içe kapanıklığın getirdiği durgunluğun görülmesine de engel olmamalıdır.
CHP yeni başlayan dönemde yeniliğin ve değişimin gerçekten bir kez daha öncüsü olmak istiyorsa bunun için gerekli olan parti içi demokrasiyi ve gençleşmeyi sağlayacak adımları atarak yola koyulması gerekmektedir.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
***