İMRALI SÜRECİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İMRALI SÜRECİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Aralık 2020 Pazartesi

17 ARALIK OPERASYONU VE İMRALI SÜRECİNİN GELECEĞİ

17 ARALIK OPERASYONU VE İMRALI SÜRECİNİN GELECEĞİ


Feyzi Çelik ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN 12.01.2014 Öcalan'ın 11 Ocak tarihli açıklamasından anlaşıldığı kadarıyla daha önceden talep edilen "Barış sürecinin amacına uygun format"ta geçilmediğini gösteriyor. Bunda 17 Aralık'ta başlayan "yolsuzluk operasyonunun" etkisi olabilir. 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la yönelik operasyonun "Barış Sürecine" yönelik olduğu da dikkate alındığında 17 Aralık operasyonunun gerekçesi yolsuzluk olsa bile nihai amacının "barış süreci" olduğu söylenebilir. Öteden beri İmralı görüşmelerinin yeni bir formatla sürdürüleceği konusundaki söylemler gerçekleşme yolunda giderken bu sürecin önünün alınması çabası burada da etkisini göstermiş olabilir. Öcalan'ın hükümete yönelik bu operasyonu "darbe" olarak adlandırması bununla bağlantılı olabilir.
Sürecin devamı ve sonuç alıcı olabilmesi için yasal/hukuksal düzenlemelerin ne kadar gerekli olduğu ortaya çıkmıştır. Sürecin yasal düzenleme olmadan yürüyebileceğini söyleyenlerin yasalara dolanmaya başlamış olmaları önümüzdeki günler için olabilecek tehlikelerin farkındalar mı? Öcalan'ın açıklamasındaki cennet/cehennem/araf benzetmeleri sürecin kırılganlığına dikkat çekmek içindir. Başta ABD olmak üzere Batılı güçlerin AKP ile yaşadıkları sorun ve çelişkiler hükümetin elini daha da zayıflatmış olabilir. Bu da varsa bile Barış Sürecinin yeni bir formatta devamını zora sokacak en önemli faktörlerden biridir. Bu aşamadan sonra hükümet daha radikal kararlar almak zorundadır. Öcalan için düşünülen, gazeteciler veya milletvekilleri dışında görüşebilmesi şeklindeki çabanın da artık soruna çözüm getirmeyeceği de görülmelidir. Çünkü yaklaşık iki yıldır güç kaybeden, hedeflerinden sürekli sapan bir hükümet gerçeğinin varlık/yokluk mücadelesi içine itilmiş olması barış sürecini de yürütemeyeceğinin işaretlerinden biridir. Güçlü olduğu bir dönemde bu gücünü barış süreci için kullanmayan bir iktidarın bundan sonraki süreçte çözüm gücü olabileceğini sanmak saflık olur. İyimserliğin bundan sonrası için Kürtlere kazandıracağı bir şey kalmamıştır. "Tarihi bir sonuç almanın" koşulları bir kez daha ertelenmiştir. Bu ertelemenin siyasi sonuçları hükümet için görülmeye başlamıştır. Hükümetin muhatabı olduğunu söyleyenlerin siyasi sonuçlarından etkilenmemesi mümkün değildir.

Burada önemli olan B planı olanların daha az zarar göreceğidir. Karşınızdaki bu kadar zarar görmüşken, barış sürecinin tek taraflı olarak yürümesi de mümkün olmayacağından dolayı tek taraflı kararlılık da bir yere kadardır. Barış Süreci tahkim edilebilir mi? 12 Haziran 2011'den bu güne bakıldığında AKP Hükümetinin giderek otoriterleştiği, muhafazakarlaştığı tartışmasızdır. Ustalık dönemi olarak adlandırılan bu dönemde hızlandırılmış ideolojik yönelimler, özel yaşamı tehdit eder duruma gelmiştir. Haziran 2013 Gezi olaylarındaki hükümetin sert tutumu bunun en önemli örneği aynı zamanda hükümete karşı direncin de işaretiydi.

Bu açıdan bakıldığında sürecin de tahkim edilmesi, tam demokratik bir ülke inşa edilmenin koşulları kalmamıştır.
Yaklaşık iki yıl görev yapan Anayasa Komisyonunun uzlaşmaya varmadan dağılması bunun en önemli belirtisiydi. Yolsuzluk operasyonunun Anayasa Uzlaşma Komisyonunun dağılmasından sonra başlamış olması tesadüf değildir. AKP, özgürlükçü/demokratik Anayasa yapmamasının vebalini bu soruşturmalarla çekecektir. Bunun sonucunda da daha otoriter yönetimler dahi gelebilir. Öcalan'ın "darbe ateşinden" söz etmiş olması bu tehlike ile ilgili olabilir. AKP bunu önleyecek düzeyde demokrasi inşa etmekten uzaktır. En son Roboski Katliamı dosyasının kapatılması ve "Orduya Kumpas yapıldı" tartışması AKP'nin sıkıştığı anda kiminle ittifak kurabileceğinin işaretlerini veriyor. "Ateşe Benzin Taşımayacağız." Söylemi, "Darbe Ateşi" söylemi ile birlikte ele alındığında Öcalan, 17 Aralık'ta yapılan yolsuzluk operasyonunu hükümete yönelik bir darbe olarak görüyor. "Ateşe benzin taşımayacağız" diyerek Erdoğan karşıtı cephe içinde yer almayacaklarını söylemektedir. Bunun karşılığındaki isteği de demokratik barışı gerçekleştirmesidir. Peki AKP demokratik barışı gerçekleştirebilir mi?
Çok zor ve çok geç belki de imkansız! ***