CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 11
Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, 150 likler, Gayrı Müslimler, İzmir Süikastı,Türkiye Cumhuriyeti tarihi,
Sevr Antlaşması, İstiklal Savaşı, ZUHAL BİLGİN, FEVZİ GÖLOĞLLU, YETKİN BAŞARIR,HAKAN ÖZOGLU,
(45) Sabık Dahiliye Nazırı Mehmet Ali.,
Birçok üst düzey Osmanlı bürokratını yetiştiren Galatasaray Mekteb-i Sultanisi mezunuydu. Okulu bitirince İstanbul'un Beyoğlu mutasarrıflığına getirildi. ı. Dünya Savaşından sonra Hürriyet ve İtilafın kuruluşunda rol oynadı ve ilk Damat Ferit Paşa hükümetinde posta telgraf nazırı olarak görev yaptı. Bu nezaretin kaldırılmasından sonra dahiliye nazırı oldu. Bu göreve atanmasında İngiliz olan karısının rol oynadığı rivayet edilmiştir.196
Onun, Damat Ferit Paşa ile Vahdeddin'i, 1919'da Anadolu'da İstiklal Savaşının başlangıcını temsil eden olay olarak Mustafa Kemal'i Anadolu'ya atamaya ikna etmesinden takdirle bahsedilir. Mehmet Ali ile Mustafa Kemal'in İstiklal Savaşı öncesindeki arkadaşlığından bahseden pek çok referans vardır.197 Ne var ki, Ankara hükümetiyle zirveye çıkan Anadolu hareketinin ayakları üzerine doğrulmasından kısa süre sonra, Mehmet Ali, Mustafa Kemal'e ve Ankara çevresine düşmanca bir tavır aldı. İngiliz Muhipleri Cemiyetinin onur üyesi oldu.198
Sedat Bingöl'e göre, dışarıda Ankara'ya muhalefetin başını Mehmet Ali Bey çekiyordu.199 Bingöl, bu sonuca, Mehmet Ali'nin Mustafa Kemal'e yönelttiği " Gayri Kanuni Riyaset " ve "Diktatör" gibi cüretkar ifadelere dayanarak varır.200
Gerçekten de Paris'te, Ankara'ya saldırılarını daha açıkça dile getirdiği La Republique Enchainee (Zincire Vurulmuş Cumhuriyet) adlı bir gazete çıkarmıştır.201 Türk istihbarat kaynakları, Mehmet Ali'nin 1937 gibi ileri bir tarihte bile, Türkiye'deki düşük rütbeli subaylar arasında rejime karşı bir ayaklanma tezgahlama planlarından vazgeçmediğini bildirir.202 İşin hıhafı, Ankara hükümetine karşı beslediği onca şüpheye rağmen aftan yararlanıp Türkiye'ye dönmüş ve 16 Ekim 1939'da burada ölmüştür.
(46) Sabık İstanbul Şehremini Vekili ve Edirne Valisi Salim.,
1867'de Varna'da doğdu. Mülkiye mezunudur. Hürriyet ve İtilafa
katılarak Edirne valiliğine atandı. Mülki "Paşa" unvanını taşıyan Salim,
Edirne'de Ankara karşıtı bir tavır benimsedi. Kamil Erdeha, bize onun,
Edirne'nin milli kuvvetler karşısındaki duruşu konusunda 6 Ekim 1919
tarihinde yapılan toplantıdan sonra, milliyetçilere verilen büyük desteği
hissederek, aynı gece gizlice Bulgar işgalindeki Karaağaç'a doğru yola çıktığını
anlatır.203 18 Nisan 1920 ile 2 Aralık 1920 tarihleri arasında İstanbul
belediye başkan vekilliği yapmıştır.
(47) Kütahya'da Yunanlılara Mutasarrıflık eden Hoca Rasihzade İbrahim.,
Yunanlılara Kütahya mutasarrıfı olarak hizmet etmeye razı olduğu için 150'likler listesine alındı. Onun, 1933 ve 1937'de Yunanistan'ın Midilli adasında olduğunu biliyoruz. Polis kayıtlarına göre, Midilli'nin fakir bir mahallesinde karısıyla birlikte bir bakkal dükkanı işletiyor ve gerçekten büyük bir yoksulluk çekiyordu. 204 Aftan sonra Türkiye'ye dönenler arasında adına rastlanmıştır. 205
(48) Adana Valisi Abdurrahman.,
Bağdat'ta doğdu; 1919'da Adana belediye meclisi üyesi idi. Fransız işgalinde,
1 Haziran 1920'den 20 Aralık 1920'ye kadar Adana valisi olarak çalıştı ve bu mevkide bölgedeki milli direnişi susturmaya girişti. Ancak Fransızlar bölgeyi boşaltırken, o da onlarla birlikte gitti. 1933'te Paris'te, 1937'de ise polis kayıtlarına göre Beyrut'ta idi.206
Aftan sonra geri dönerek "Paksoy" soyadım aldı. Abdurrahman, 1938 affıyla İstanbul'a dönmüşse de, Adana'da ölmüştür.
(49) Sabık Karahisar-ı Şarki Temsilcisi Ömer Fevzi.,
1908 parlamentosunda Hürriyet ve İtilaf temsilcisi olarak bulundu ve 1913'teki Mahmut Şevket Paşa suikastından sonra İTC tarafından sürgüne yollandı.
İTC döneminin ardından, Tokat'tan Osmanlı Parlamentosuna girdi. Tecrübeli bir Hürriyet ve İtilaf siyasetçisi olarak Ankara hükümetine karşı çıktı ve bu nedenle 150'likler listesine alındı. İstiklal Savaşından sonra Mısır'a gitti. 1937'de ise Suriye'deydi.
(50) İşkenceci namıyla maruf Mülazım Adil.,
Harbiye mezunuydu ve İstanbul' da, milli kuvvetler mensuplarına
işkence seansları düzenlemekle tanınırdı. Kemalistlerin kazandığı zaferden
sonra, 1937'de Yunanistan'daki Gümülcine (Komotini) şehrinde görüldü.
Aftan sonra ülkeye dönenler arasında adına rastlanmaz.
(51) İşkenceci namıyla maruf Mülazım Rıfkı.,
Adil'le benzer bir geçmişe sahip olan Rıfkı da Kemalistlere işkence yapardı.
Bir taraftan da Ankara karşıtı Aydede dergisi için, daima Ankara'ya muhalif karikatürler çizerdi. 1933 ve 1937'de Kahire'de bulunuyor ve gazetelere
karikatürler çizerek geçimini iyi bir şekilde sağlıyordu.207 Kahire'de,
muhtemelen 1944 veya 1945'te öldü.208
karikatürler çizerek geçimini iyi bir şekilde sağlıyordu.207 Kahire'de,
muhtemelen 1944 veya 1945'te öldü.208
(52) Sabık Kırkağaç Kaymakamı Şerif.,
1883'te Manisa'da doğdu; 1907'de mülkiyeden mezun oldu. Çeşitli
mülki görevlerden sonra Kırkağaç kaymakamı oldu. Kırkağaç 1919'da
Yunan işgalinde iken, Yunanlılarla işbirliği yaptığı için listeye alındı.
Şerifin 1933'te Rodos'ta olduğu bildirilmiş ve adına, Türkiye'ye dönenler
arasında rastlanmamıştır.
(53) Sabık Çanakkale Kaymakamı Mahmut Mahir.,
Arnavut bir ailenin oğlu olarak 1858'de Berat'ta doğdu. 1888'de
mülkiyeden mezun oldu ve çeşitli alt kademe mülki ve eğitimle ilgili görevlerde
bulundu. İkinci Meşrutiyette (1908-1918) kaymakam oldu; ancak İTC
tarafından zorla istifa ettirildi. İTC rejiminden sonra memuriyete döndü
ve 9 Mart 1919'da önce İzmit, ardından Afyonkarahisar kaymakamı oldu.
Anadolu'daki görevlerinde hep milli kuvvetlerin karşısında yer aldı. 17 Eylül
1919'da Ankara'ya bağlı kuvvetler tarafından yakalanıp bırakıldı. Çanakkale
kaymakamı iken düşmanla işbirliği yapmaktan dolayı listeye girdi. Daha
sonra Arnavutluk'a kaçtı ve 1933'te burada öldü.
mülkiyeden mezun oldu ve çeşitli alt kademe mülki ve eğitimle ilgili görevlerde
bulundu. İkinci Meşrutiyette (1908-1918) kaymakam oldu; ancak İTC
tarafından zorla istifa ettirildi. İTC rejiminden sonra memuriyete döndü
ve 9 Mart 1919'da önce İzmit, ardından Afyonkarahisar kaymakamı oldu.
Anadolu'daki görevlerinde hep milli kuvvetlerin karşısında yer aldı. 17 Eylül
1919'da Ankara'ya bağlı kuvvetler tarafından yakalanıp bırakıldı. Çanakkale
kaymakamı iken düşmanla işbirliği yapmaktan dolayı listeye girdi. Daha
sonra Arnavutluk'a kaçtı ve 1933'te burada öldü.
(54) Sabık İstanbul Merkez Kumandanı Emin.,
Harbiye mezunu olan Emin, albay rütbesinde iken İTC tarafından istifaya zorlandı. Ancak Damat Ferit Paşa tarafından geri çağrılarak mirliva rütbesiyle İstanbul Merkez Kumandanlığına atandı. İstanbul Merkez Kumandanlığı, Ankara yanlılarının eziyet ve işkence gördüğü yerdi. Listeye bu yüzden, BMM üyelerinin ısrarıyla cahil edilen Emin Paşa, ülkeyi terk edip Mısır'a doğru yola çıkanlar arasındaydı. 20 Aralık 1931'de İskenderiye'de öldü.
Harbiye mezunu olan Emin, albay rütbesinde iken İTC tarafından istifaya zorlandı. Ancak Damat Ferit Paşa tarafından geri çağrılarak mirliva rütbesiyle İstanbul Merkez Kumandanlığına atandı. İstanbul Merkez Kumandanlığı, Ankara yanlılarının eziyet ve işkence gördüğü yerdi. Listeye bu yüzden, BMM üyelerinin ısrarıyla cahil edilen Emin Paşa, ülkeyi terk edip Mısır'a doğru yola çıkanlar arasındaydı. 20 Aralık 1931'de İskenderiye'de öldü.
(55) Sabık Kilis Kaymakamı Sadullah Sami.,
Hekim olan Sadullah Sami, Fransız işgalinde kaymakamlık yaptı ve sonrasında Halep'e gitti. Onun, aftan sonra çeşitli defalar Türkiye'ye dönmek için başvuruda bulunduğunu biliyoruz. En son polis raporuna göre 11 Haziran 1957'de ülkeye girmesine izin verildi. Ancak, geri dönüp dönmediğini veya ölüm yerini bilmiyoruz. 209
Hekim olan Sadullah Sami, Fransız işgalinde kaymakamlık yaptı ve sonrasında Halep'e gitti. Onun, aftan sonra çeşitli defalar Türkiye'ye dönmek için başvuruda bulunduğunu biliyoruz. En son polis raporuna göre 11 Haziran 1957'de ülkeye girmesine izin verildi. Ancak, geri dönüp dönmediğini veya ölüm yerini bilmiyoruz. 209
(56) Sabık Dahiliye Nezareti Dava Vekili ve Bolu Mutasarrıfı Osman Nuri.,
Bulgaristan doğumludur; hukuk okumuştur. r. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında, Batı Anadolu'nun çeşitli kısımlarında idareci olarak çalıştı. 8 Eylül 1919'da Dersim'e atanması Mustafa Kemal'ce engellendi.
Bulgaristan doğumludur; hukuk okumuştur. r. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında, Batı Anadolu'nun çeşitli kısımlarında idareci olarak çalıştı. 8 Eylül 1919'da Dersim'e atanması Mustafa Kemal'ce engellendi.
Kemalist kuvvetler Osman Nuri'yi İstanbul'a geri gönderdiler. 29 Nisan
r92o'de Bolu'ya atandı ve Düzce'deki Ankara aleyhtarı isyanlara omuz
verdiği gibi, milli kuvvetlere saldırıya geçmek üzere 2.000 kişilik bir milis
kuvveti topladı; daha sonra Bolu'da Hilafet Ordusunun kuruluşuna yardım
etti. Ancak, desteklediği Bolu-Düzce isyanı boşa çıkınca, kendisi de 24 Mayıs 1920'de İstanbul'a kaçtı. İstiklal Savaşından sonra Bulgaristan'a giderek, oradaki birtakım Türkçe gazetelerde yazılar yayınladı. Aftan sonra Türkiye'ye döndü, ancak ölüm tarihi bilinmemektedir. İlginç olan, isminin hükümetçe hazırlanan orijinal listede geçmemesidir. Listeye, bazı mebuslardan gelen uyarılar üzerine dahil edilmiştir.
r92o'de Bolu'ya atandı ve Düzce'deki Ankara aleyhtarı isyanlara omuz
verdiği gibi, milli kuvvetlere saldırıya geçmek üzere 2.000 kişilik bir milis
kuvveti topladı; daha sonra Bolu'da Hilafet Ordusunun kuruluşuna yardım
etti. Ancak, desteklediği Bolu-Düzce isyanı boşa çıkınca, kendisi de 24 Mayıs 1920'de İstanbul'a kaçtı. İstiklal Savaşından sonra Bulgaristan'a giderek, oradaki birtakım Türkçe gazetelerde yazılar yayınladı. Aftan sonra Türkiye'ye döndü, ancak ölüm tarihi bilinmemektedir. İlginç olan, isminin hükümetçe hazırlanan orijinal listede geçmemesidir. Listeye, bazı mebuslardan gelen uyarılar üzerine dahil edilmiştir.
Bu gruptaki kişiler, esas olarak, Ankara hareketine destek vermeyen orta ve üst düzey idarecilerden oluşuyordu. İçlerinden bazıları, bulundukları yörenin mülki amiri olarak İtilaf kuvvetleriyle işbirliği yapmıştı. Büyük çoğunluğu Hürriyet ve İtilaf mensubuydu ve önce İTC'ye, daha sonra da Ankara hareketine muhalif kesilmişti. Ancak sürgünde çoğu tarafsız kaldı ve aftan sonra memlekete döndü.
(57) Çerkes Ethem.,
ÇERKES ETHEM VE ADAMLARI...
(57) Çerkes Ethem.,
1887 Bandırma doğumludur.
Çerkes bir aileden geliyordu.
Çiftlikte büyüdüğünden resmi herhangi bir eğitimi yoktu. Kısa bir askeri talimden
sonra gedikli erbaş oldu. Dahiliye Nezaretine bağlı Osmanlı özel kuvveti
Teşkilat-ı Mahsusa'ya katıldı. İstiklal Savaşı sırasında Kuvayı Milliyeye girdi
ve Ankara'ya gösterdiği yararlılıkla taltif edildi. Bir dönem Ankara tarafından
verilen "kahraman" sıfatı, onu öteki 15o'liklerden ayırır. Ethem, Batı Anadolu'da Kemalistlere karşı patlak veren birçok isyanın bastırılmasında ve Hilafet Ordusu nun yok edilmesinde vasıta olmuş, Ankara çevresi için gerçekten değerli bir şahıstı.
sonra gedikli erbaş oldu. Dahiliye Nezaretine bağlı Osmanlı özel kuvveti
Teşkilat-ı Mahsusa'ya katıldı. İstiklal Savaşı sırasında Kuvayı Milliyeye girdi
ve Ankara'ya gösterdiği yararlılıkla taltif edildi. Bir dönem Ankara tarafından
verilen "kahraman" sıfatı, onu öteki 15o'liklerden ayırır. Ethem, Batı Anadolu'da Kemalistlere karşı patlak veren birçok isyanın bastırılmasında ve Hilafet Ordusu nun yok edilmesinde vasıta olmuş, Ankara çevresi için gerçekten değerli bir şahıstı.
Ethem'in konumu, 8 Kasım 192o'de kurulan düzenli Ankara ordusunun
otoritesine boyun eğmeyi ve İsmet Bey'in [İnönü] 210 kumandasına
girmeyi reddetmesiyle birlikte değişti. Ethem ve adamlarından bazıları, 9
Mayıs 192r'de, Ankara hükümetine isyan suçuyla gıyaben yargılandıkları
İstiklal Mahkemesince idam cezasına çarptırıldılar.211 Ethem'in Ankara'ya
başkaldırışı ve sonunda 22 Ocak 1921'de milliyetçiler tarafından yenilgiye
uğratılmasıyla ilgili külliyatlı miktarda eser verilmiştir.212
otoritesine boyun eğmeyi ve İsmet Bey'in [İnönü] 210 kumandasına
girmeyi reddetmesiyle birlikte değişti. Ethem ve adamlarından bazıları, 9
Mayıs 192r'de, Ankara hükümetine isyan suçuyla gıyaben yargılandıkları
İstiklal Mahkemesince idam cezasına çarptırıldılar.211 Ethem'in Ankara'ya
başkaldırışı ve sonunda 22 Ocak 1921'de milliyetçiler tarafından yenilgiye
uğratılmasıyla ilgili külliyatlı miktarda eser verilmiştir.212
Hikayenin tartışmalı tarafı, onun güya Yunan ordusunda görev yaptığıdır.
Ancak, yukarıda da anlatıldığı gibi, hükümet bu suçlamanın kuşkuya yer
bırakmayacak biçimde kanıtlandığından emin değildi.213
Ancak, yukarıda da anlatıldığı gibi, hükümet bu suçlamanın kuşkuya yer
bırakmayacak biçimde kanıtlandığından emin değildi.213
Bu yüzden, Yunan ordusunda hizmet ettiğine dayanılarak vatandaşlıktan
çıkarılmaktansa, 150'likler listesine konuldu.
çıkarılmaktansa, 150'likler listesine konuldu.
Ethem, daha 150'liklerin adları yayınlanmadan Türkiye'yi terk etti. Onun, 1921'de, İzmir'deki Çerkes Kongresine katıldığını biliyoruz.
1922'nin sonlarında, Yunan ordusu geri çekilince Türkiye dışına çıkmış olmalı.214
1922'nin sonlarında, Yunan ordusu geri çekilince Türkiye dışına çıkmış olmalı.214
Ethem önce Atina'da, ardından 1923-24 döneminde Almanya ve Lozan'da kaldı. Daha sonra ise, kısa sürelerle Atina ve Musul'da kalmak kaydıyla hareket halindeydi. Sedat Bingöl, Emniyet Genel Müdürlüğü Arşivine dayanarak, onun 1926'da Bağdat, Kerkük ve Halep'te bulunduğunu, Türkiye'deki Kürtler arasında bir isyan çıkarmak üzere Fransız ve İngiliz otoriteleriyle birlikte çalıştığını ileri sürer.215
Daha önce de belirtildiği gibi, Ethem'in Ankara aleyhtarı faaliyetleri tartışma konusudur.216
Aftan sonra Türkiye'ye dönmeyi reddetmiş ve 21 Eylül 1948'de Ürdün'ün
Amman şehrinde hayatını kaybetmiştir.
Amman şehrinde hayatını kaybetmiştir.
(58) Ethem'in Ağabeyi Reşit.,
Ethem'in büyük ağabeyi olan Reşit, onun aksine harbiyeyi bitirip İTC'ye katıldı. Kardeşi gibi o da Teşkilat-ı Mahsusa için çalıştı. 1. Dünya Savaşının sonunda ordudan istifa edip çiftçiliğe başladı. Ancak 12 Ocak 1920'de, Saruhan (Manisa) mebusu seçilerek Osmanlı Parlamentosuna girdi. Parlamentonun dağıtılması üzerine BMM'ye katıldı. Kardeşi Ethem Ankara'ya başkaldırınca, Ankara'nın otoritesini tanımaya ikna etmek üzere onun yanına gönderildiyse de, o da isyana katıldı ve bu yüzden 8 Ocak 1921'de meclisten atıldı.
Çerkes Ethem İsyanının bastırılmasının ardından, Reşit de Ethem gibi önce Yunanistan'ın, sonra da Ürdün'ün yolunu tuttu. Ancak Ethem'in aksine, aftan sonra, 1950'de döndü ve 10 Eylül 1951'de Bandırma'da öldü.
(59) Ethem'in Ağabeyi Tevfik.,
1879'da doğdu; 1902'de harbiyeyi bitirdi. İTC üyesiydi, ancak 1. Dünya Savaşından sonra, ağabeyi Reşit'le birlikte aile çiftliğine çekildi.
İzmir'in 15 Mayıs 19r9'da Yunan kuvvetlerince işgali üzerine, küçük kardeşi
Ethem'e katılarak Kuvayı Milliye'nin kurulmasına çalıştı. Tevfik, Ethem'in
düzensiz Kuvayı Seyyare'sine kumanda eden subaylardan biriydi ve onun
Ankara hükümetine isyanı sırasında kardeşine sadık kaldı.
1879'da doğdu; 1902'de harbiyeyi bitirdi. İTC üyesiydi, ancak 1. Dünya Savaşından sonra, ağabeyi Reşit'le birlikte aile çiftliğine çekildi.
İzmir'in 15 Mayıs 19r9'da Yunan kuvvetlerince işgali üzerine, küçük kardeşi
Ethem'e katılarak Kuvayı Milliye'nin kurulmasına çalıştı. Tevfik, Ethem'in
düzensiz Kuvayı Seyyare'sine kumanda eden subaylardan biriydi ve onun
Ankara hükümetine isyanı sırasında kardeşine sadık kaldı.
İsyanın bastırılmasından sonra, kardeşleriyle birlikte Türkiye'yi terk ederek sürgün yıllarını geçireceği Yunanistan ve Ürdün'e gitti. Aftan hemen sonra Bandırma'ya
döndü ve 20 Haziran 1946'da orada öldü.
döndü ve 20 Haziran 1946'da orada öldü.
(60) Kuşçubaşı Eşref.,
1873'te İstanbul'da doğdu; 1898'de harbiyeden mezun oldu. 217 İTC
döneminde Teşkilat-ı Mahsusada sorumluluklar alarak Hindistan, Orta
Asya, Balkanlar ve Arap Yarımadası'nda çalıştı. 1. Dünya Savaşında, Şubat
1915'te, Süveyş Kanalı'ndaki İngiliz çıkarları aleyhine girişilen, başarısız
sabotaj faaliyetine katıldı. Ocak 1917'de, Arabistan'da Arap kuvvetlerine
karşı çarpışırken İngilizlere yakalandı. Malta'da bir süre hapis yattıktan
sonra, 1920'de Türkiye'ye dönüp Kuvayı Milliyeye katıldı. İstanbul'dan
Ankara'ya kaçan milliyetçilerin ve Kuvayı Milliyeye gidecek silahların selametle
geçişlerini sağlamakla uğraştı.
1873'te İstanbul'da doğdu; 1898'de harbiyeden mezun oldu. 217 İTC
döneminde Teşkilat-ı Mahsusada sorumluluklar alarak Hindistan, Orta
Asya, Balkanlar ve Arap Yarımadası'nda çalıştı. 1. Dünya Savaşında, Şubat
1915'te, Süveyş Kanalı'ndaki İngiliz çıkarları aleyhine girişilen, başarısız
sabotaj faaliyetine katıldı. Ocak 1917'de, Arabistan'da Arap kuvvetlerine
karşı çarpışırken İngilizlere yakalandı. Malta'da bir süre hapis yattıktan
sonra, 1920'de Türkiye'ye dönüp Kuvayı Milliyeye katıldı. İstanbul'dan
Ankara'ya kaçan milliyetçilerin ve Kuvayı Milliyeye gidecek silahların selametle
geçişlerini sağlamakla uğraştı.
Ethem'le işbirliği yapan Eşref, o ve ağabeyleriyle birlikte memleketi
terk ederek Yunanistan'a gitti. Ethem kuvvetleriyle bağlantısı yüzünden
150'likler listesine alındı. Ne var ki, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivinde
bulunan 5 Temmuz 1921 tarihli bir rapor, Eşref ve arkadaşlarının Ethem'in
çıkardığı isyana destek olmak ithamından aklandıklarını bildirir.218 Bu bilginin,
ona yöneltilen suçlarla çeliştiği gözükmektedir, ama yine de listeye
dahil edilmiştir. Sedat Bingöl, Eşref ve Ethem'in, sürgündeyken, 193o'larda
farklı yollar tuttuğuna işaret eder.219
1936'da Mustafa Kemal'e ve İsmet Paşa'ya affedilmesi için mektuplar gönderen 220 Eşref, aftan sonra 1955'te Türkiye'ye dönmüş ve 1964'te burada ölmüştür.
(61) Kuşçubaşı Eşrefin kardeşi Hacı Sami.,
Eşrefin küçük kardeşi olan Sami, resmi eğitim almamışh. Ağabeyi gibi o da Afganistan, Türkistan, Kırgızistan ve Çin'in Sincan bölgesinde Teşkilat-ı Mahsusa için çalışh. ı. Dünya Savaşından sonra Tacikistan'da Enver Paşa'ya katıldı. Enver Paşa, 4 Ağustos 1922'de Bolşevik kuvvetleri tarafından öldürülünce, Orta Asya'daki Türk kuvvetlerinin başına Sami geçti.221
Emin Karaca, Sami'nin 1924'te Türkiye'ye dönmek istediğini, ama 150'likler
listesinde olduğu ve Yunanistan'a gidip ağabeyine kahldığı için buna izin
verilmediğini ileri sürer.222 Sami'nin, 1914'ten 1924'e kadar Orta Asya'da
Bolşeviklere karşı çarpıştığını ve dolayısıyla düşmanla işbirliği yapacak bir
vaziyette olmadığını belirterek, onun listeye dahil edilmesindeki tutarsızlığa
işaret eden Karaca, onu haksız yere listeye sokanın, Türkiye'deki eski
rakipleri olduğu neticesine varır.221
listesinde olduğu ve Yunanistan'a gidip ağabeyine kahldığı için buna izin
verilmediğini ileri sürer.222 Sami'nin, 1914'ten 1924'e kadar Orta Asya'da
Bolşeviklere karşı çarpıştığını ve dolayısıyla düşmanla işbirliği yapacak bir
vaziyette olmadığını belirterek, onun listeye dahil edilmesindeki tutarsızlığa
işaret eden Karaca, onu haksız yere listeye sokanın, Türkiye'deki eski
rakipleri olduğu neticesine varır.221
Kamil Erdeha, Sami'nin, Mustafa Kemal'e suikast yapmak üzere Türkiye'ye girdiği ve 27 Ağustos 1927 tarihinde Madran'da (Aydın) öldürüldüğü iddiasındadır. Emin Karaca ise suikast iddiasının Yunan hükümeti tarafından ortaya atılmış bir uydurmadan ibaret olduğunu öne sürer ve Sami'nin öldürülme tarihini 3 Ağustos 1927 olarak verir.224
DİPNOTLAR;
196 Erdeha, 198. Mehmet Ali'nin karısı Eleanor Loisa Bendon yahut Nellie hakkında, Tülün Yalçın'ın bir romanı vardır, Osmanlı'da bir İngiliz Gelin (İstanbul: Can, 2004).
197 Bkz. Cemal Kalyoncu, "Atatürk ile Paşaların Arasını Açmak istediler,· Aksiyon (12 Eylül 2005)
http://www.aksiyon.eom.tr/detay.php?i4='22_484 (erişim 3 Aralık 2008).
198 Tunaya, 469; dipnot. 28.
199 Bingöl, 151.
200 Mehmet Ali'nin Mustafa Kemal'e gönderdiği telgraflar, Bingöl tarafından basıldı, 151-56.
201 Bkz. Mete Tunçay, "Zincire Vurulmuş Cumhuriyet" Toplumsal Tarih, 91 (Temmuz 1991): 6.
202 EGMA 12222-45-3/Gıı Bingöl'de zikredildiği şekliyle, 156.
203 Erdeha, 214.
204 EGMA 12221-ı/Aı-13,G11, G13 Bingöl"de zikredildiği şekliyle, ek 20.
205 iç işleri Bakanlıgı, Cumhuriyetin, 6.
206 EGMA 12221-ı/Aı-13,G11, G13, ayrıca Bı-2, B6-7.
207 Erdeha. onun ltalya'ya gitmek üzere yola çıktığını ileri sürer. Polis raporları bu bilgiyi doğrulamaz, vd. EGMA 12221-1/Aı-13,Grr.
208 0nun. 1944"te Türk yetkilileriyle temas halinde olduğunu biliyoruz. Ailesinin 1945'ten sonra Türkiye'ye döndüğünü de biliyoruz. Kendisi bu sıralarda vefat etmiş olmalı. EGMA 12222-51, G5 ve G6, Halıcı'da 158.
209 EGMA 12222-55, Halıcı'da 160-62.
210 Falih Rıfkı Atay, Çankaya (İstanbul: Pozitif, 2004), 276,77. Yazar bu kaynakta, Ethem'in ağabeyi Tevfik'in düzenli orduya katılmayı reddetme sebebini şöyle anlatır: "Bizim düzensiz kuvvetlerimiz, düzenli ordunun subaylarından hoşlanmıyorlar. Bir subay gördüklerinde, Azrail'i görmüş gibi olup isyan ediyorlar."
211 EGMA, Ankara İstiklal Mahkemesi, T. 2, dosya 27-4, Erdeha'da zikredildiği şekliyle, 234 ek 7.
212 Diğerlerinin arasında Bkz. Çerkes Ethem, Anılanm (lstanbul: Berfin, 1998); Cemal Kutay, Çerkeş Ethem Dosyası (İstanbul: Boğaziçi, 1990).
213 Başvekil Ferit Bey BMM'de şunu söyledi: "[Çerkes Ethem]'i mahkum edebileceğimize inanmıyorduk," TGNA Gizli Celse ... , 452.
214 Şerife Özkan, Yaşar Bağ'ın Çerkeslerin Dünü Bugünü (lstanbul: Kafkas Derneği, 2oor), 93, adlı yapıtına referansla Ethem'in ülkeyi 22 Ocak 192ı'de terk ettiğini ileri sürer; Bkz. Özkan. 31.
215 EGMA, rz222-57-ı/A2, Aro, Bingöl. ı59'da zikredilmiş olan bu iddiayı destekleyen başka bilgi yoktur.
216 Stanford Shaw Ethem'in 1922'de af dilediğini gösteren belgeye işaret ederek, bu tartışmaya katılır; Bkz. From Empire to Republic, rro5. Bu ilginç bir bulgudur, çünkü Ethem 1938'deki affı k;ıbul etmemişti.
217 Ayrıntılı biyografik bilgi, Philip H. Stoddard'ın doktora tezindedir: 'The Ottoman governrnent and the Arabs, 19ır to 1918" (Doktora tezi, Princeton University, 1963), 161-72.
218 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 30. 18.ı.ı/3-29.16. Belge, Eşref ve adamlarının delil yetersizliği nedeniyle salıverildiğini belirtir.
219 Bingöl, Eşrefin Ethem'in Yunanistan'daki ortaklarından biri tarafından vurulduğuna işaret eder, s. 165.
220 EGMA 12222-60-6/Dı, 03-5, Bingöl, 165'te zikredilmiştir. O, Refet Bey'e de mektuplar yollamıştır. Bkz. Cumhuriyet Arşivi 30.10.0.0/107.702.2
221 Karaca, 76. Erdeha, Sami'nin bu olaydan sonra Yunanistan'daki kardeşine katıldığını ileri sürer, s. 196.
222 Karaca, 77.
223 Karaca'nın s. 77'deki iddiasını destekleyici hiçbir kanıt yoktur. Ancak Karaca, Sami'nin 150'likler beyannamesinden sonra, 1924'te Yunanistan'da ikamet etmeye başlayana kadar itilaf kuvvetleriyle hiçbir temasının olmadığı sorusunu ortaya atmakta haklıdır.
224 Karaca, 77.
12. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,
***