dava etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dava etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ekim 2017 Salı

Hukuktan arabulucuya Rödovanstan Özelleştirmeye

Hukuktan arabulucuya Rödovanstan Özelleştirmeye

Esin Ergenç 
Aydınlık Gazetesi, 
27.10.2017
 
Devlet ve vatandaş ilişkisi yasalar ve kurumlardan oluşur. 

Bu hukuksal boyutudur. Vatandaş içinse devlet, anadır. Yani ilişkinin iki tarafı için eşitlik söz konusu değildir. Hayatta da böyle değil mi? Hangi ilişkide kesin bir eşitlikten söz edilebilir? Doğa için de böyle. Ama devlet ve vatandaş ilişkisinde devlet, koruyan; vatandaş, korunandır. Bizim bildiğimiz kimsesizlerin, kimsesi olan cumhuriyette bu böyledir. Zayıf olandır vatandaş ve devletin tüm uygulamaları toplumsal hayatın düzenini ve vatandaşı korumak içindir. Cumhuriyet hukukunda vatandaşın hak ve çıkarları öndeyken bugün cumhuriyet hukukunun yerini güçlülerin ve sermayenin hukukunun aldığını görüyoruz. AKP iktidarıyla birlikte en çok hak kaybı, işçi sınıfında yaşandı. Ulusal İstihdam Stratejileri bir bir hayata geçirildi. Bu strateji hayata geçirilirken önce işçi sınıfının örgütlü gücü operasyona uğradı. Dikensiz gül bahçesi lazımdı, oldu. Bu yoruma kızanlar olabilir ama yazmak zorundayım. Sendikaların başında çoğunlukla sendikaları etkisizleştirmek için seçilen yöneticiler oturuyor.

Çalışma hayatında da eşitsizlik vardır. Özel bir şirkette emeğini satarak geçimini kazanan işçiyle, o işyerinin sahibi eşit şartlarda mıdır ki hak arayışında eşit olabilsinler? Eğer değillerse işçiyi işten atan işverenle, işten atılan işçi yasalar önünde eşit olmalı mıdır? Değildir de zaten. 4857 sayılı İş Yasası’nda işçinin korunması esastır. Ama AKP Hükümetinin İş Mahkemeleri Kanunu’nda yaptığı değişiklikle artık işçi ve işveren eşit koşullarda kabul ediliyor ve karşı karşıya getiriliyor. Arabuluculuk zorunlu artık. İş kazası ve meslek hastalığı dışında tüm anlaşmazlıklarda mahkemelerden önce arabulucuya gitmek zorunlu.

Şimdi bir düşünelim: Ekonomik olarak borçla yaşamını sürdüren, aldığı maaş asgari ücreti bir türlü geçemeyen gariban işçi, “aman biraz daha fazla maaş alayım, yanında sosyal haklarım da olsun” diyerek gidip bir sendikaya üye oldu. İşveren de bu durumdan haberdar oldu ve işçiyi işten çıkarttı. Gittiler arabulucuya. Sizce ne olacaktır? İşveren veya işveren vekilleri orada işçiye sen haklısın, anayasal hakkını kullandın mı diyecektir? Yoksa işçiye belli bir miktar vererek, başına dert almaktan mı kurtulacaktır? Üstelik arabulucu ücreti de işçi ve işveren tarafından eşit olarak ödenecek. İşçi hem işten atılacak hem de borçlu çıkacak. Bu uygulama işçilere ciddi kayıplar yaşatacaktır ama sendikalar da nasibini alacaktır. Peki neden hepsi bu kadar suskun? Davalar için ödenen para kasalarında kalacak diye mi yoksa aldıkları harcırahları biraz daha yükseltebileceklerinin mi hesabını yapıyorlar? Sendikalar hak mücadelesi vermeyeceklerse ne işe yararlar? Bari dostlar alışverişte görseydi.

ZONGULDAK’A HANÇER

AKP Hükümeti meydanı boş bulmuşken peşpeşe sıralıyor saldırıları. Kurulduğu günden beri, özellikle de Atatürk’ün çıkarttığı maden kanunu ile işletilmesi devlete ait olan madenler, şimdiye kadar ancak rödovans sözleşmeleriyle özel şirketlere işlettiriliyordu. Şimdi Hükümetin hazırlattığı değişiklik taslağında ise TTK ile Kömür İşletmelerinin özelleştirilmesine olanak tanınıyor. Biraz araştırıp ne zaman kurulmuş, hangi amaçla kurulmuş bir bakayım dedim. Rödovansla veya kaçak işletilen tüm maden ocaklarında yaşanan kazalar bu kadar canımızı yakmışken ve dünyada genel olarak kamu eliyle işletilirken bu özelleştirme; rant uğruna, göz göre göre cinayettir. Ülke ekonomisi ve çıkarlarına da zarar verecektir. Genel Maden-İş Sendikası anlatmak için çırpınıyor; umarım seslerine ses verilir. İşte TTK’nın internet sitesinde hakkımızda bölümünde yazanlardan bir bölüm:

233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi bir kamu iktisadi teşebbüsüdür. 11.12.1984 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Ana Statüsünde Kuruluş amacı şöyle belirtilmiştir:

“Devletin genel sanayi ve enerji politikasına uygun olarak, taşkömürü rezervlerini en iyi şekilde değerlendirerek ve ülkenin taşkömürü ihtiyacını karşılayarak yurt ekonomisine katkıda bulunmak.”


***