DEVLETİN
YAPISINI DEĞİŞTİRMEK.,
Seçimler baskın olunca alelacele uyum adına düzenlemeler
yakmak gerekiyor.
Zaman o kadar dar ki; Neredeyse yasalarda geçen “Cumhurbaşkanı” ibaresi metinlerde bul-değiştir yapılarak “Başbakan” yapılıyor.
Referandumdan bugüne geçen 12 aylık süreyi meclis iradesinde
değerlendiremediğimiz gibi “Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi” için gereken uyum değişiklikleri kanun yerine KHK düzenlemeleri ile 1 aya sıkıştırılarak yapılacak.
Bu durum referandum sonrası mecliste ihmal edilen
düzenlemeleri çıkarma yetkisini meclis iradesinden alarak OHAL’de KHK’lar ile
bürokratlara devretmektir.
Demokrasi ve millet iradesi adına sakıncalı bir durumdur.
“Parlamenter Hükümet
Sistemi yerine Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi” dediğimiz ve dünyada bir örneği daha olmayan bu sistemi
daha tartışamadan, neler getirip neler götüreceğini mecliste taraflarından
dinleyemeden bir KHK ile
düzenlemeler toptan çözülecek.
Hal bu ki; Dünya tarihinde ihtilaller, devrimler, savaşlar,
iç çatışmalar olmadan değişmemiş rejimi referandum ve devamında seçimlerle
değiştirecek olan Türkiye Cumhuriyeti, devamında bir kaos ve karmaşa yaşamamak
adına uyum ile ilgili düzenlemeleri KHK
yerine mecliste kanunlar ile yapmalıydı.
Rejim değişikliği ile mecliste bulunan milletvekillerinin bir nevi “encümen”
durumuna dönüşeceği bu düzende devlet yapısından da birçok değişikler olacak.
Bu değişiklikler ile ilgili olarak Başbakan tarafından TBMM’ye 08.05.2018’de sunulan “6771
sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum
Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Konusunda Yetki Kanun Tasarısı” içerisinde birçok işaret ve
izleri barındırıyor.
Yasa tasarısıyla, yasama
yetkisinin, yani Meclis İçtüzüğünü
ve kanuni düzenlemeleri yapma yetkisinin, Anayasa’nın 7. maddesi ile çelişecek bir şekilde Hükümete devri
istenmekte.
Sadece kanuni düzenlemeler değil, buna bağlı kararnameler de
mecliste tartışılamayacak, denetlenemeyecek, gerekli düzeltmeleri önerip
değiştirtemeyecek ve yasalaştırılamayacak.
Özetle; Böylesi bir süreçte “kervanı yolda düzmek” misali aceleye getirilmiş ve üzerinden “millet iradesi” olan meclis yerine
hataya ve yanıltmaya açık “bürokratlar
iradesinde” düzenlemeler yapmak çok doğru ve sağlıklı bir yöntem değil.
Nihayetinde bürokratlar
iradesinde yapılacak olan düzenlemeler anayasa
dışı bir yol olarak değerlendirilebilir.
***
Peki, bu düzenlemeler ile devletin idari yapısında görünen muhtemel değişiklikler neler;
Öncelikle adına Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi denilen yeni rejim ile devlet yeniden yapılandırılacağında
mutabık kalmak gerek.
Bu kapsamda 8 Mayıs 2018 itibariyle gönderdiği yetki kanunu
tasarısıyla hem uyum yasalarını hem de bakanlıkları
ve bakanlık bağlı ilgili/ilişkili kuruluşları yeniden yapılandırarak görev,
yetki ve sorumluluklarını belirleyecek.
Burada önemli bir nokta var;
Bu yetkinin yürürlük tarihi, Cumhurbaşkanı’nın 24 Haziran’da seçilerek yeni görevine
başladığı tarihe kadar geçerli olacak.
Görünen o ki;
Maden Tetkik ve Arama
Genel Müdürlüğü MTA kapanacak ve Enerji
Bakanlığı’nın Maden İşleri Genel
Müdürlüğü ile birleşecek.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı, Kültür ve Turizm olarak ayrılacak. Muhtemelen Kültür ve Vakıflar
bir arada yeni bir yapı tesis edilecek.
Avrupa Birliği
Bakanlığı kaldırılarak Dışişleri
Bakanlığı ile birleştirilecek.
Gençlik ve Spor
Bakanlığı’nın Gençlik kısmı Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlanacak. Spor Genel Müdürlüğü de
kalkabilir.
Burası önemli;
Belediyeler bağlı
oldukları İçişleri Bakanlığı’ndan
alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na
aktarılacak. Bu arada bakanlığın adına yetki alanından dolayı Yerel Hizmetler gibi bir ilave
yapılabilir.
Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığından alınarak muhtemelen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlanacak veya yeni bir bakanlık tesis edilecek.
Bu değişiklik ses getirir;
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı’nın Sosyal Güvenlik yani SGK tarafı eskiden olduğu gibi
Sağlık Bakanlığı’na bağlanacak.
Bir değişim de Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü’nde görünüyor;
DSİ, bağımsız bir
genel müdürlük olmayacak. Büyük bir ihtimalle Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın ana hizmet birimi olacak. Taşra teşkilatı ise muhtemelen Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na
devredilecek.
Ve olası birçok idari ve yapısal düzenlemeler…
***
Tabi ki bunlar birer öngörü!..
Bu öngörülere sahip olmak için devletin yapısını biraz bilir
ve yetki kanun tasarısının maddelerini yorumlarsanız karşınıza bazı doğrular
çıkıyor.
Bu düzenleme ile en azından yetki ve idari açıdan birbirine
girmiş bakanlık ve bağlı kuruluşların sevk idaresi devlet nezdinde daha
yönetilebilir bir hal alacak görünüyor.
Hüseyin KURT