THINK TANK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
THINK TANK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Mart 2016 Çarşamba

GENELKURMAY BAŞKANI ORGENERAL HÜSEYİN KIVRIKOĞLUNUN SAREM AÇILIŞ KONUŞMASI,






GENELKURMAY BAŞKANI ORGENERAL, HÜSEYİN KIVRIKOĞLUNUN  SAREM AÇILIŞ KONUŞMASI,



GENELKURMAY BAŞKANI ORGENERAL HÜSEYİN KIVRIKOĞLU,
ŞUBAT 2002

Bugün faaliyete geçecek olan stratejik araştırma ve etüt merkezi, asker, ve sivil yönetici stratejist ve bilim adamlarını bir araya getiren bir düşünce kulubü, batıdaki yaygın tabirleriyle bir Thınk-Tank'tır.

Konuşmama stratejik araştırma ve etüt merkezine neden ihtiyaç duyulduğuna açıklık getirerek başlamak istiyorum. Milli askeri stratejilerin tespitinde en önemli unsurlardan birisi geleceğin güvenlik ortamıdır. Eğer bir savunma stratejisi geliştirecekseniz önümüzdeki ortalama 20 yıllık bir dönemdeki uluslar arası güvenlik ortamının nasıl bir değişim göstereceğini doğru yönde tahmin edip değerlendirmeniz gerekir. Çünkü bir ulusun askeri gücünü bugünden yarına değiştirmek mümkün değildir. Bu tür çabalar, yıllar öncesinden karar vermenizi ve silahlı kuvvetlerinizi geleceğin güvenlik ortamının öngördüğü şekilde yapılandırmanızı gerektirir.

Geleceğin güvenlik ortamı ise çok bilinmeyenli bir denklem gibidir. Birkaç örnek vermek gerekirse " Gelecekte ulusların menfaatleri hangi alanlar üzerinde çatışacaktır? " Dünya devletleri bölgesel güçler ve komşularımız gelecekte nasıl bir politika benimseyeceklerdir? " Muhtemel hasımlarımızın gelecekle ilgili niyet ve maksatları neler olabilecektir? Saldırgan mı olacaklar? İşbirliğini mi daha ön plana alacaklardır "? Büyüyen ekonomilerin enerji ve hammadde ihtiyaçları, büyüyen nüfusların doğal ihtiyaçları nasıl karşılanacakır"? "Doğal kaynakların enerji ve stratejik ulaştırma hatlarının emniyeti nasıl sağlanacaktır?" Bu çabalar dünyadaki hangi alanlarda kriz ve çatışmalara sebep olabilecektir? " Teknolojik gelişmeler hangi yöne doğru ve hangi hızla ilerlemektedir?" Bu teknolojilerin muhtemel hasım devletler tarafından ele geçirilmesi, modern harp silah ve vasıtalarına tatbiki bizi nasıl etkileyecektir?" "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekası hak ve menfaatlerinin korunması için Türk ulusu, silahlı kuvvetlerine hangi vazifeleri verebilecektedir gibi ilk anda cevaplanması zor gelen pek çok soru akla gelebilmektedir. Görüldüğü üzere bu soruların büyük çoğunluğu askerlerin sivil bilim adamları ile yan yana çalışmasını gerektirmektedir.

Özellikle Soğuk Savaşın bitmesini müteakip dünya, hızlı bir değişim sürecine girmiştir. Uluslar arası güvenlik ortamı son derece değişken ve kaygan bir hal almıştır. Bir tarafta soğuk savaşın eski düşman ülkeleri ortak çıkarlar için işbirliği yaparken diğer yanda yıllarca dost ve müttefik olduğumuz ülkelerin Türk ulusunun bekasına yönelik terörizme destek verdiği görülebilmektedir. İşte bu değişim sürecini doğru algılayabilen toplumlarla, değişimi algılayamayan veya yanlış algılayan toplumlar kendi geleceklerini olumlu veya olumsuz yönde etkileyeceklerdir. Değişimi hiç fark edemeyen toplumlar ise kendi iradeleri dışında oluşan sonuçlara katlanmak zorunda kalacaklardır.

Bugünü anlamanın ve geleceğe hazırlanmanın yöntemi günümüzü doğru bir şekide görebilmek; geleceği ise sağlıklı bir şekilde tahmin edebilmektir. Bugüne ve geleceğe hükmetmenin sağlıklı yolu ise geleceği bugünden yaratmak, şekillendirmektir. Geleceğini bugünden yaratamayan veya tahmin edemeyen toplumlar, gelecekte bugünün çözümlerinden dolayı ortaya çıkan sorunlarla uğraşmak zorunda kalacaktır.

İşte biz bu ihtiyacı karşılamak için sarem'in teşkili gibi bir adım atmayı uygun gördük. Bu nedenle Genelkurmay Başkanlığı karargahı içinde askeri tarih ve stratejik araştırmalardan sorumlu olan J-7 veya diğer adıyla atase başkanlığı bulunmasına rağmen, asker ve sivillerin birlikte çalışacakları bir düşünce platformu yaratmayı uygun bulduk. Başka bir ifadesi ile üniversitelerimizin ve bilim adamlarımızın entelektül birikimi ile devlet adamları ve askerleri bir araya getirerek, bir düşünce grubu ve platformu oluşturmayı arzu ettik.

Türkiye'de yeterli sayıda ve nitelikte stratejik seviyede thınk - tank, düşünce gruplarının olmadığı bir gerçektir. Sarem bu konuda çalışmalar yaparak asker ve sivil karar vericilere bilgi girdisi ve alternatif çözümler sağlama amacını taşıyan bir yapıya sahip olarak faaliyete başlayacaktır.

Bugün faaliyete geçecek olan Sarem ön yargılardan soyutlanmış bir şekilde değerli bilim adamları ile birlikte geleceğe ışık tutacak çalışmalar yapacak ve türk entelektüel hayatına stratejik ve güvenlik boyutunda önemli katkılarda bulunacak veya bulunmaya çalışacaktır.

11 Eylül saldırısından sonra; ABD, Terörizmle suçlanan yabancıların askeri mahkemelerde yargılanmalarını kabul etmiş ve bu mahkemelerin temyizinin olmadığını da açıklamıştır. Avrupa birliği ise bir yandan ABD'nin bu yöndeki terörle mücadelesine tam destek verirken diğer yandan PKK gibi bir örgütü terörist örgüt olarak görmediğini ihsas ettirmiştir. O halde Türkiye Ulusal Güvenliğine ve Üniter yapısına ilişkin hangi kriterleri esas alacaktır?

Bu durum bize geleceğimize yön verecek bilimsel çalışmaların ve değerlendirmelerin her türlü ön yargıdan soyutlanmış bir şekilde yapılmasının kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu dikte ettirmektedir. Şüphesiz ülkemizde bu tür çalışmalar yapan birçok düşünce kulübü mevcuttur. Ancak içtenlikle ifade etmek isterim ki bunların bir kısmı çalışmalarını sahip oldukları ideolojik saplantılar ve ön yargılarla yapmaktadırlar. Bu değerlendirmemde hiçbir kurum veya kuruluşu suçlamak ve yargılamak niyetinde değilim. Ancak bu gerçeği sizlerle paylaşmak istedim.
Geleceği öngörmek ve bu amaca yönelik köklü değişim ihtiyaçlarını zamanında algılayarak bu yönde karar vermenin ve başarılı olabilmenin yolu, kolektif zekayı ve organizasyonu esas alan bilimsel çalışmalardır. Sarem'in bu yönde önemli katkılar sağlayacağı inancı içindeyiz.

Bu kulüp güvenlik bağlamında ve geleceğe yönelik jeopolitik ve jeostratejik konularda araştırmalar yaparak karar vericilere önemli veri tabanı, bilgiler ve alternatifler sunulacaktır. Yapmayacağı husus ise iç politikadır. İç politika ve iç politik konular bu kurumun faaliyet alanı dışındadır ve dışında kalacaktır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bekasını ve milli gücünü doğrudan ilgilendirdiği için irticai ve bölücü faaliyetlere ilişkin değerlendirmeler bu genellemenin dışında olup, bu konular doğal olarak bu kurumun ilgi alanı içinde olacaktır.

Sarem'in çalışmaları hiçbir kurumun resmi görüşünü yansıtmayacağı gibi resmi ve bağlayıcı bir formatta ve yapıda da olmayacaktır. Grupların hazırlayacakları raporlar, sonuçlarını benimseyelim veya benimsemeyelim hiçbir kimseyi grubu ve kurumu bağlamayacaktır. Çalışmalar bilimsel serbestlik ve gerçekçilik ortamında hazırlanacaktır.

Bu konuyuda özenle vurgulamak istiyorum. Sarem'in yapısında, az sayıda asker ile çok sayıda üniversitelermizin değerli öğretim üyeleri yer almaktadır. Ancak, bu yapı statik bir yapı değildir. Duyulan ihtiyaca göre merkez yeni üyelerle takviye edilecektir.

Bugüne kadar, çeşitli bilim kuruluşlarından 57 öğretim üyesi hiçbir maddi çıkar gözetmeden ve talepe bulunmadan bu organizasyon içinde yer almıştır. Ayrıca halen otuza yakın değerli öğretim üyemiz de bu merkeze katılma arzusunu beyan etmiştir. Ben bu konuyu büyük bir memnuniyetle ve gururla sizlere açıklamak istedim.

Ulusal ve mesleki tatmin duygularını maddi çıkarlarının üzerinde tutan bu değerli bilim adamlarına huzurlarınızda şükranlarımı sunuyor ve onları Türk toplumuna örnek olarak gösteriyorum.
Bu noktada bir hususu vurgulamak isterim. Bugün fiilen faaliyete geçecek olan SAREM Türkiye'nin en genş kadrolu THINK-TANK kuruluşlarından biri olmuştur. Stratejik araştırma ve Etüt merkezinin incelemeye alacağı stratejik boyuttaki projelerden sonuçlananları kamuoyu ile paylaşmayı'da düşünüyoruz.
Bu kuruluş ayrıca diğer benzer kuruluşlarla da ortak çalışmalar yapabilecek bilgi paylaşımında da bulunabilecektir.

Katılımınız ile büyük değer kazanan bugünü geleceğe atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriyorum. Bu oluşuma büyük değer veren yüksek öğretim kurulumuza üniversitelerimize ve değerli öğretim üyelerimize ve sarem'in asker üyelerine teşekkürlerimi sunuyorum.
İnanıyorum ki bu kurum; bilimsel verilere dayanarak Türkiye'nin gerçekleri ve ulusal çıkarlarından ilham alarak değerli stratejik çalışmalar yapacaktır.

Unutulmamalıdır ki ulusal güvenlik sadece askerlere yüklenen bir sorumluluk değildir. Tüm milli güç unsurları - Askeri, Ekonomik, Sosyal ve Politik unsurlar - Ulusal güvenliğin alt yapısını oluşturur. Milli güç unsurlarının uyum içinde olmadıkları ve yeterli güce sahip bulunmadıkları ülkelerde ulusal güvenlik sorunu vardır.

Bugün faaliyete geçen sarem'in en önemli faaliyet alanını, ulusal güvenlik bağlamında; Milli güç unsurları arasındaki stratejik etkileşim ve geleceğe yönelik boyutları oluşturacaktır.

Ayrıca bu kuruluş küreselleşmenin siyasi ekonomik ve sosyal boyutlardaki gelişmelerinin güvenlik politikalarına ve milli güç unsurlarına etkilerine ilişkin stratejik öngörüler üretmeye çalışacaktır.
Askerin üniversitelerle bilim adamlarımızla birlikte neden böyle bir platformu hayata geçirdiğinin herkes tarafından anlaşıldığına inanıyorum. Tekrar özetlemek gerekirse kurumun amacı politika yapmak değil ulusal güvenliği ilgilendiren konularda geleceğe yönelik değerlendirmeler yapmak ve stratejik öngörüde bulunmaktadır.


http://mudafaai-hukuk.com.tr/arsiv/subat02_03.html


..