Selvi Sertkaya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Selvi Sertkaya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Aralık 2016 Pazar

Yahudi Cesaret Madalyası ve Recep Tayip Erdoğan; KEŞKE ALMASAYDI!...




Yahudi Cesaret Madalyası ve Recep Tayip Erdoğan; KEŞKE ALMASAYDI!...

Keşke almasaydı…
Selvi Sertkaya
















Son günlerde siyaset erbabının tartıştığı konuların başında Başbakan Erdoğan’ın ABD Yahudi Kongresi’nden (AJC)  aldığı “Üstün Cesaret Madalyası” namı diğer “Davut Yıldızı” ödülü gelmektedir.

Özellikle İsrail’in hedef gözetmeden çocuklara ve sivillere bomba yağdırdığı dönemlerde bu ödül Türkiye gündemini ziyadesiyle meşgul etmektedir.
Başbakan Erdoğan, İsrail’in insanlık dışı saldırılarına yüksek perdeden tepki verince, muhalefet de, Yahudi Kongresi’nden aldığı “Davut Yıldızı” ödülünü iade etmeyen birisinin İsrail’e karşı takındığı tutumun inandırıcı olmadığını söylemektedir.  
Yahudi Kongresi Başkanı, geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan’a bir mektup göndererek 26 Ocak 2004 tarihinde verdikleri “Üstün Cesaret Madalyası” ödülünü geri istedi.
Bunun üzerine ödül hakkında bugüne kadar hiç konuşmayan Erdoğan “ödülünüzü alın başınıza çalın” diye çıkışarak bundan bile siyasi rant devşirmeye çalıştı. 
Başbakan bir ilki gerçekleştirdi












Dünya Musevi Örgütleri'nin çatı örgütü olan 
ABD Yahudi Kongresi 1906 yılında kurulmuştur. Amacı; İsrail Devletini kurmak ve Siyonizm'i dünyaya egemen kılmaktır.
Açıkça söylemek gerekirse, bu örgütün Başbakan Erdoğan’ı ödüle layık görmesi son derece dramatik bir olaydır.
Çünkü Yahudi Kongresi 98 yılda (1906-2004) 11 kişiyi bu ödüle layık görmüştür.
Bu ödülü alanlar arasında “Büyük İsrail İdealini” gerçekleştirmek için mücadele etmiş eski İsrail Başbakanları ile Musevi asıllı kişiler bulunmaktadır. 
Bu ödüle layık görülenler arasında İsrail Devleti’nin kuruluşuna hizmet etmiş, bölgedeki haydutluğuna destek vermiş ABD Başkanları yoktur. 
Diğer ülke liderleri de yoktur. 
Bunun tek istisnası Başbakan Erdoğan’dır. 
Bu durum bile, ödülün sıradan kişilere verilmediğini, seçici davranıldığını ve ince elenip-sık dokunulduğunu açıkça kanıtlamaktadır. 
Kaldı ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihsel süreç içerisinde İsrail Devleti’nin kuruluşuna mani olmuş, yayılmacı politikalarına tepki göstermiş bir ülkedir. 
Ödülü veren örgütün Yahudi Kongresi olması, alanın Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olması ödülü daha da önemli ve anlamlı hale getirmektedir.

Aklı Eren öne Çıksın













Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başbakanı hangi başarılı hizmetlerde bulundu da Musevilerin çatı örgütü (AJC), Müslüman bir ülkenin Başbakanını böyle bir ödüle layık gördü.

Anlamak çok zor,

Kaldı ki, Erdoğan’ı Davut Yıldızı ödülüne layık gören örgütün misyonunu dünya-âlem bilmektedir. 

ABD Yahudi Kongresi, Büyük İsrail projesini yaşama geçirmeye ant içmiş, 1948 yılında İsrail Devleti’ni inşa ederek bu amacına yaklaşmış bir örgüttür. 
İnsanlığa karşı sinsi emelleri olan bu örgütün, tüm yaşamını Siyonist avcılığına vakfetmiş, siyasi kariyerini Yahudi karşıtlığı sayesinde elde etmiş olan Erdoğan’a ödül vermesini anlamak ne yazık ki imkânsızdır. 
Tüm insanlığı yönetmeyi, sömürmeyi ve köleleştirmeyi hedefleri arasında sayan, Musevi olmayan, Siyonizm’e hizmet etmeyen herkesi düşman gören bir örgütün, kendisini İslam Mücahidi olarak tanımlayan birisine Yahudilerin en muteber ödülünü vermesini sıradan bir olay olarak değerlendirmek de mümkün değildir.
Keza, Başbakan Erdoğan’ın misyonunu da dünya-âlem bilmektedir. 
Dahası politik kariyerini Siyonizm, İsrail ve Yahudi karşıtı söylem ve eylemler üzerine bina ettiğini de herkes bilmektedir.  
Yaşamı boyunca her taşın altında Siyonist aramış, Yahudileri her musibetin müsebbibi olarak görmüş, İslam coğrafyalarında yaşanan ve yaşanmakta olan tüm kargaşa ve çatışmaların Siyonizm fitnesinden neşet ettiğine iman etmiş bir figürdür.

Aksini düşünmek saflıktır, akıl dışılıktır.  

Dünyanın ezberi bozuldu

Bugüne kadar Musevi asıllı kişilere verilen bu ödülün, Müslüman bir Başbakan’a verilmesinin arka planında ne olduğunu bilemiyoruz.
Anlaşılması imkânsız, ezber bozan bu olayın gerçek boyutu, gün gelecek saklandığı arşivden çıkarılacaktır.














Keşke almasaydı

Başbakan Erdoğan Kasımpaşalı üslubuyla “ödülünüzü alın başınıza çalın” demiş olsa da,
Bütün samimiyetimle ifade etmek istiyorum ki, 
Keşke Başbakan Erdoğan’a böyle bir ödül verilmeseydi,
Keşke, Başbakan Erdoğan bu ödülü almasaydı,
Keşke, Başbakan böyle bir ödülü hak etmiş olmasaydı,
Keşke, Büyük İsrail davasına destek verdiği için “Davut Yıldızı” ödülüne hak kazanmış bir Başbakana sahip olmasaydık. 
Arka planda ne var
Bu olayın arka planını tarihçilere bırakarak birkaç hususun altını çizmek istiyorum.

Bu ödülün verilmesinde;  

1- Başbakan Erdoğan’ın, AKP’nin ilk yıllarında “milli görüş gömleğini çıkardık”  ifadesini kullanmış olması, 
2- Ebu Gureyb hapishanesinde ABD askerlerinin tecavüzüne uğrayan Nur Bacı’nın yürekleri parçalayan çığlığına kulakların tıkanmış olması,
3- Felluce’deki camilere sığınan yaralı Müslümanları otomatik silahlarla tarayan CONİ vahşetine gözlerin kapanmış olması,
4- Ebu Gureyp Hapishanesinde masum insanlara işkence ve tecavüz edilmesine, İslam mabetlerinde Müslüman kanı akıtılmasına isyan eden ve ABD’yi sert bir biçimde eleştiren TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış’ın siyasi kariyerinin bitirilmiş olması,
5- Irak işgali başladığında, Wall Street Journal'da yayınlanan ve bizzat Başbakan Erdoğan’ın kaleme aldığı makalenin bir yerinde: “ABD’nin Irak’ta savaşan kahraman bay ve bayan askerlerin en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en az zamanda dönmeleri temennisi ile duacıyız.” İfadesine yer verilmiş olması,
5- Erbil’de Türk Subaylarının başına çuval geçiren CONİ’lere tepki gösterilmemiş olması,  
6- İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in TBMM Genel Kurulunda konuşma yapmasına imkân sağlanması etken olmuş mudur? Bilemiyorum.


Kahredici bir tablo

Bu süreçte beni kahreden yegâne şey;

Nur Bacı’ya tecavüz eden, Mabetleri, türbeleri yerle bir eden, buralara sığınmış Müslümanlara ölüm kusan CONİ’lerin en az zayiatla ülkelerine dönmeleri için dua edilmesi olmuştur.
Özetlersek, bir tarafta Yahudi örgütünden ilk defa ödül alan Müslüman bir devlet adamı; Diğer tarafta; Müslüman bir devlet adamına ödül veren ABD Yahudi Kongresi, 
Bu karmaşık problemi çözmek için daha fazla aklımızı zorlamayalım.

En iyisi bu işi Tarihçilere bırakalım.