ABD NİN TEMELLERİ SARSILIYOR
07 Haziran 2020
Giriş
ABD‟de Trump başkan olduktan sonra devlet yönetimi içinde derin bir iç savaş
başladı. Bu savaş, yönetim içinde ideolojik kırılmalar ve devletin karşılıklı paylaşımı şeklinde
gelişirken, önce COVİD-19 sonra da Floyd olayı ABD‟yi çok önemli bir dönemece getirdi.
Son yıllarda halk hareketleri sadece ABD‟de değil, tüm dünya ülkelerinde ortaya çıkmak için
fırsat bekliyor. ABD‟deki son olaylar, ABD‟nin temellerini sarsabilecek bir özelliğe sahip.
Salgın hastalık ile mücadelede savunmasız halk, son olayların katalizör olduğu bir kırılma ile
devletin üstünde ve kuruluş felsefesinde önemli değişikliklere yol açabilir. Bunun küresel
sonuçları da olacak çünkü yaşadığımız sorunlar birbiri ile bağlantılı.
Zenginliğin ve fırsatların ülkesi olarak Amerikan Rüyası‟nın, ABD‟nin dünyaya
liderlik etmek için özel bir ülke olduğu ütopyasına dayanan Amerikan İstisnacılığı‟nın, ABD
başkanlarına göre dini referanslarına göre Tanrı Devleti‟nin artık sonu gelmiş olabilir. Eğer
ABD, halen medyada pompalandığı gibi son olaylara sadece polisin nasıl reforme edileceği
penceresinden bakarsa bu nihayetinde bir halk devrimine yol açabilir. Bu makalede, bir
güvenlik ve polis devleti olan ABD‟nin aslında ne kadar kırılgan olduğu yani iç güvenliği
hakkında konuşacağız. Önce ABD içindeki derin devletten, aşırı gruplar ve ırkçılıktan
bahsedecek sonra konuyu komplo teorilerine ve ülkenin sarsılan temellerine getireceğiz.
ABD Derin Devleti..
ABD‟deki derin devleti açıklamak için kullanılacak doğru terim “derin devlet” ve
onun da arkasındaki “daha derin devlet” olmalıdır. Derin devletin ana parçaları atanmış ya da
daimi bürokratik tabaka ve 17 istihbarat teşkilatından oluşan İstihbarat Toplumu‟dur. Bunlarla
daha derin arasında büyük iş dünyası ve Wall Street vardır1. Daha derin devleti; CFR, Üçlü
Komisyon ve Bildelberg‟in ön cephede gözüktüğü “küresel sermaye” temsil eder. Bununla
beraber, derin devletin deliği daha da derinlere uzanır. Bu deliğin arkasında daha gizli olan
„Skull and Bones‟ ve „Bohemian Grove‟ gibi örgütler vardır. Kamu ve özel kuruluşlar
arasında melez bir yapı, derin devlet olarak ülkeyi ve dünyayı yönetmeye çalışır. Wall Street
ve Washington D.C.‟deki beyinler derin devletin en önemli düğüm noktalarıdır. Bütün bu
kuruluş ya da örgütlerin anahtarı para‟dır. Para ve hırs ilişkileri iki düğüm noktasını birbirine
bağlar. Wall Street‟in nakit para desteği derin makineyi yağlar ve ön tarafta aldatıcı bir kukla
tiyatrosu oynanır. Eğer siyasiler çizgileri aşar ve statükoyu bozmaya kalkarsa, kiralanmış eller
onlara kaybedeceklerini hatırlatmak için hazırda bekliyordur2.
David Rockefeller, ölene kadar ABD‟deki „derin devletin arkasındaki derin devlet‟e
yön veren ve merkez bankaları ile siyasi kuruluşları yöneterek kendi gündemini uygulayan ve
gücünü geliştiren sistemin başı idi. Rockefeller ve Rothschild arasında uzun zamandır süren
çekişme 2012 yılında çatışmaya dönüştü. Küresel hedef değişmese de planlar konusunda
anlaşmazlık çıktı. Bunlar olurken derin devlet iki kutba ayrıldı ve ABD‟deki derin devletin
Rothschild tarafı yeni başkan Trump‟ı öne sürdü. Ruslarla kirli işleri olan Trump‟ı
yönlendirme işinde Siyonist küreselciler ve emekli şahin generaller öne çıktı. Hâlbuki Wall
Street‟in başkanlık adayı gündemlerini kesintiye uğramadan sürdürecek olan Hillary Clinton
idi. Clinton Ailesi‟nin Rothchild ailesi ile eskiye dayanan yakınlığı var. Ancak, herkes Hillary
Clinton‟ın kazanacağını düşünürken son anda ortaya saçılan iddialar, seçim sürecinin
Trump‟ın lehinde işlemesine neden oldu.
Trump iktidarı, Wall Street tarafından değil ama petrol, gaz ve kömür endüstrileri
tarafından satın alınmıştı. Bugünkü kutuplaşma, Trump‟ın başkanlığına karşı Obama-Clinton-
Bush-Derin Devlet kampı şeklinde. Kimilerine göre bu kutuplaşma; sağ & sol, muhafazakâr
& liberal, mavi devlet & kırmızı devlet, Amerikancı & Rus-Çin-İran yanlıları ya da
vatansever & küresel elit şeklinde etiketlenmekte. Önceki makalemizde de belirttiğimiz gibi
ülke yönetimi gerçekte bir demokrasi değil Plütokrasi yani zenginlerin çıkarlarını korumak
için kurgulanmıştır. Ülkenin kaynakları (insan, para, malzeme) dışarıda küresel askeri
maceralara, sonu gelmez savaşlara ve içeride polis devletinin dizginlerini sıkı tutmaya ve
şirketlerin cebine gider. Amerikan hayali ve güzel bir ülke olduğu medyada sık sık vurgulanır
ki açlık, yiyecek sıkıntısı, evsizlik ve yoksulluk içindeki halk durumunu sorgulamasın.
ABD‟nin ülke çapında en büyük açlık örgütü Feeding America‟nın ülke genelinde 200 gıda
bankası ve 60 bin yemek servis alanı var3.
ABD atına binen yani ordusunu ve istihbaratını kullanan küresel elitin amacı tek
dünya devletini kurmaktır. Ulus-devletlere düşmandır. ABD‟nin Afganistan, Irak, Suriye,
Libya, Yemen, Filistin, Zimbabwe, Somali, Venezüella, Küba, İran, Kore, Çin vd. ile olan
çatışmasının arkasında ne var? Küresel sermayenin yani Beyaz Adam‟ın kibri; üstünlük
duygusu ile sömürüye dayanan emperyalizm. Bu üstünlük hissinin sonucu; milyonlarca
insanın hava kuvvetleri ile öldürülmesi, küresel izleme, milyonlarca göç, milyonlarca dul ve
yetimdir. Yoksulluk ise dünyada milyarlar ile sayılıyor. ABD basını ise konuyu dağıtmak için
sürekli Çin düşmanlığına yer veriyor. COVİD-19 nedeni ile Çin suçlanıyor. COVİD-19‟un
suçu her ne kadar Çin‟in üzerin atılsa da asıl sorumlusu ABD‟deki birinci derin devlettir.
Onların üstünlük merakı yüzünden evlere hapisiz, insanlarımız işsiz. Sadece sokaklardaki
Amerikalılar değil, Londra‟da İngiliz halkı da aynı slogan ile bağırıyor; “Adalet Yok, Huzur
Yok”. Bu aslında dünyadaki %99‟un sloganı.
ABD’de Irkçılık..
Beyazlar, Kuzey Amerika topraklarına el koymak istediğinde milyonlarca yerli
katledildi. Bulaşıcı hastalıklara maruz bırakıldı, kendi toprakları dışında rezervasyon
bölgelerine mahkûm edilerek soykırıma devam edildi. Bunların arkasında Beyaz Adam‟ın
üstün olduğu ve yağma hakkı varsayımı vardı. Sadece toprak değil, emek de bedava
olmalıydı. Böylece Afrika‟dan yeni kıtaya köle taşındı. ABD, Avrupa‟nın bu kıtada kurduğu
emperyalist ve sömürgeci düzenin yani soykırım ve köleliğin üzerine kuruldu. Köleler küçük
düşürüldü, tecavüz edildi, işkenceye uğradı ve katledildi. Bu ABD tarihinin ilk bölümü idi
ama ülkeyi kuranlar özgürlük ve insan haklarından bahsediyordu. Bugün ABD‟deki siyahlar
büyük ölçüde bu ilk dönemde yaşayan kölelerin bakiyeleri ve hafıza hala canlı. ABD‟de
ırkçılığın terör faaliyetine dönüşmesi, 1866 yılında zenci haklarının kabulü ve köleliliğin
kaldırılmasına tepki olarak karşı Ku Klux Klan‟ın (KKK) kurulması ile başladı. Geçmişte çok
büyük eylemleri olan KKK‟nın bugün yaklaşık 5.000 üyesi var.
ABD‟nin kuruluşundan beri var olan Beyaz tarafın kurumsallaşmış barbarlığı bugün
de dünyanın çeşitli yerlerinde devam ediyor. Üstelik dünyaya demokrasi, özgürlük, insan
haklarından bahsediyor, ülkelerin karnelerini tutuyor, bunu sağlamak adına başka ülkeleri
işgal ediyor, halklarını öldürüyorlar. Demokrasi‟den anladıkları ülkenizin egemenliğine
sızmak için yollar bulmak, Serbest Piyasa‟dan bekledikleri ülkenizi sömürgeleştirmek için
engelleri kaldırmak ve her şeyi özelleştirme ile ele geçirmek. İnsan haklarından hedefledikleri
ise size baskı yaparak ülkenizdeki etnik grupları azdırarak “böl ve yönet” için federal sistemi
dayatmak. Floyd‟un ölümü UNHCR ve insan hakları örgütlerinin iki yüzlüğünü de ortaya
çıkardı; hala tek bir kelime bile söylemediler. Amerikalıların dünyaya hediyesi; bitmeyen
savaşlar, işgaller, yaptırımlar, düzenli suikastlar, her şeyimizin gözetlenmesi ve kayıt altına
alınması, kredi kartımızı her kullandığımızda ABD kesesine doğrudan para gitmesidir.
Ülkenizdeki sözde büyük şirketler, ABD‟deki ejderhaların şubeleridir.
1960‟larda genellikle siyahların askere alınması kara ve deniz kuvvetlerinde isyana
yol açmıştı. 1968‟de Martin Luther King‟in öldürülmesi Afrika-Amerikalı birlikleri daha
da kızdırmıştı. Bu olayı Vietnam‟daki beyaz askerler Ku Klux Klan bayrakları ile
kutladılar4. Temmuz 1969‟da siyah Deniz Piyadeleri Kuzey Carolina‟daki üs‟te
ayaklandılar. Üç yıl sonra Kitty Hawk uçak gemisinde 308 siyahî denizci kendilerine iki
sandviç verilmesi için ayaklandılar. ABD‟nin ilk ırkçı örgütü KKK‟ya daha sonra Beyaz
Irkçı hareketler, sosyalist, anarşist ve azınlık milliyetçi grupların terör faaliyetleri eklendi.
1960 ve 70‟lerde ortaya çıkan Kara Panterler grubu siyah adamın silahlandığında ne kadar
tehlikeli olduğunu göstermişti. ABD‟de en çok acı çekenler siyahlar, Latin kökenliler ve diğer
göçmen gruplardır. Siyahlar, Amerikan sisteminde her zaman bir tehlike olarak görülmüş,
düşmanlık gizlenmeye çalışılmıştır.
Son olaylar ABD ordusu için de kötü sinyaller veriyor. Bugün ABD ordusu
gönüllülerden kurulu, her ırk ve inançtan asker var ve 1960‟lara göre çok daha disiplinli.
Ancak, Floyd‟un öldürülmesi sadece Afrika-Amerikalı askerleri değil diğerlerini ve
komutanlarını da şok etmiş durumda. Trump, bu askerleri sivillerin üzerine sürerken bunca
yılda sağlanan uyumu nasıl tehlikeye attığının farkında değil. Bu sadece Amerikan
askerinin uyum ve moral sorunu değil, eski Genelkurmay Başkanı Michael Mullen‟in
dediği gibi dış ülkelerdeki askeri maceralarının da sonunu getirebilir. ABD nüfusunun
%13‟ünden az olmalarına rağmen polis silahı ile ölenlerin %30‟unu temsil ediyorlar5. ABD
ıslah merkezlerindeki 6.7 milyon kişinin 2.2 milyonu hapiste ve muhtemelen siyahlar daha
çok tutuklanıyorlar. ABD‟de hapishane işi büyük bir endüstri, eğer WASP yani Anglo Sakson
Beyaz değilseniz, buralara uğrama şansınız yüksek. Sadece siyahları değil, tüm dünyayı
kölesi gören, bunun adına da “Amerikan İstisnacılığı” diyen bir zihniyet ile karşı karşıyayız.
ABD’de Aşırı Gruplar..
Amerika için en tehlikeli örgüt kökleri 1798‟e kadar geri giden ve pek çok ideolojinin
bir araya geldiği Amerikan Yurtsever (Patriot) hareketidir. Örgüt inanışına göre kendileri
Beyaz Aryan olarak Tanrı tarafından verilmiş özel bir görevleri vardır. Sağ kanat terör içinde
ayrıca neo-Nazi bir motifte bulunmakta, bu diğer sağ örgütleri de desteklemektedir. Neo-
Nazilerin CSA ve Güney Kaliforniya Beyaz Aryan Direnişi6 ile bağlantıları tespit edilmiştir.
Yönetim karşıtı sağcı gruplar ise ırkçı olmaktan öte mevcut yönetim sistemine karşı
örgütlerdir. Bugün Amerika‟da beş tip terör örgütü (Tablo 1) bulunmaktadır7;
(1) Etnik bölücü ve göçmen örgütleri,
(2) Sol kanat radikal örgütler,
(3) Sağ-kanat ırkçı, yönetime karşı, yok olmamak için savaşan örgütler,
(4) Dış terör örgütleri,
(5) Sorun odaklı örgütler (çevreci aşırılar gibi).
Sağ kanat terör örgütleri içinde ırkçılık, yönetim karşıtlığı ve düzene karşıtlık ile öne
çıkmaktadır. Buna kürtaj yapan klinikleri bombalayan Hıristiyan gruplar da dâhildir. Irkçı
saldırılar iç terörden ziyade dazlakların gangsterlik ya da organize suç örgütü faaliyeti olarak
görülmektedir. Bazı ırkçı gruplar ise beyaz-siyah ya da anti-semitik olmaktan ziyade tarihi
nedenlerle (topraklarına yapılan silahlı saldırılar, uygulanan kanunlar, vergiler vb.) hükümete
düşman olan gruplardır. KKK, ABD‟nin güneyinde, bazı ırkçı gruplar orta-batı‟da (Amerikan
Nazileri genellikle Şikago‟da) toplanmışlar, yönetim karşıtları ise ülke çapında yayılmışlardır.
Klan hareketi gibi diğer bir ırkçı grup ise Amerikan Nazi Partisi ve çeşitli Aryan (Beyaz
Aryan Kardeşliği, Aryan Ulusları gibi) gruplarıdır. Irkçı gruplar bunlarla da sınırlı değildir.
Diğer bir sağ-kanat terör örgütü olan Düzen (The Order) ise diğer bir militan ırkçı grup olarak
Hıristiyan Kimliği, Odinciler (İskandinav Tanrısı ve Neo-Nazi) gruplarından kişileri bir araya
getirmektedir 8.
Tablo 1: Amerika’da Faaliyet Gösteren Terör Örgütleri
Kaynak:
Brent L.Smith, Kelly R. Damphousse, Two Decades of Terror Characteristics, trends, and porspects
for the Future of American Terrorism, in the Future of Terrorism: Violence in the New Millenium, Edt. Harvey
W.Kushner, Sage Publications, (London, 1998), p.136.
ABD‟de öne çıkan bölücü gruplar; Alaska Bağımsızlık Partisi, Cascadia Bağımsızlık
Projesi, Hawai Ulusu, Maine Askerleri, Özgür Devlet Projesi, New Hampshire Cumhuriyeti,
Güney Ligi, Christian Exodus, İkinci Vermont Cumhuriyeti ve Teksas Birleşik
Cumhuriyeti‟dir. 2007`de federal yönetimden bağımsızlık kararı alan Lakota Kızılderili
Hareketi şimdilik sesini duyuramadı. Kuzey Batı Pasifik‟teki Cascadia Cumhuriyeti benzer
girişimlerde bulundu9. Alaska, İngiliz Kolombiyası, Oregon, Washington ve Yukon gibi
bölgelerdeki bağımsızlık taraftarlarını bira raya getiren Arcadia Birliği ayrılıktan siyasal
reformlara kadar geniş bir yelpazede talepleri olanları temsil ediyor. Bu hareketlerin çoğu
marjinal olsa da hemen hemen her eyalette sayısız bağımsızlık hareketi mevcuttur.
Floyd Olayı Sonrası komplo Teorileri..
George Floyd‟un öldürülmesinden sonra olaylar 12. gününü doldurdu ve bu süre
içinde milyonlarca insan sokağa döküldü, en az 11 kişi öldü ve 1 Haziran itibarı ile 4.440 kişi
tutuklandı10. Washington D.C. dâhil 16 eyaletteki 100‟den fazla şehirde ulusal muhafız adı
verilen ordu güçleri göstericiler ile karşı karşıya. Binalar ateşe veriliyor, dükkânlar yağma
ediliyor ve araçlar imha ediliyor. Göstericileri organize eden ve olayları tırmandırma güçler
araştırılıyor. Video kayıtlarında Boston‟da polislerin kendi arabalarını imha ettikleri de var.
Başlangıçta barışçı gözüken protestocular polisler gelince her yeri ateşe veriyorlar.
Minneapolis‟te oto galerisindeki arabaların sıra ile camlarını kıran Şemsiyeli Adam‟ın daha
sonra Jacob Pederson isimli polis olduğu ortaya çıkıyor11. Hâlbuki (sivil) polisler bu olaylarda
gösterilerin hızını kesmek ve casusluk yapmak için girerler. 2009‟da İngiltere‟deki G20
gösterilerinde de böyle olmuştu. 2016‟da Montreal‟da şirketlerin kurtarılmasını protesto
edenlere karşı polis Siyah Blok isimli bir anarşist grup maskesi altında protestocuları
kaçırtmıştı.
ABD‟ye dönecek olursak polisin pek çok olayda şiddeti artıran bir rol oynadığını
görüyoruz. Houston‟da atlı bir (süvari) polis, pasif yani seyirci bir bayanın üstüne atını
sürerek olayları tetikler. New York‟ta arabaların protestocuların üzerin sürüldüğü videolar
kaydedildi. New Yorklu bir polisin bir bayana saldırıp hakaret ettiği, kadının hastanelik
olduğu kayıtlarda. Philadelphia‟da gaz saldırısına uğrayan ve yerde yüz üstü yatan kadın
tekmeleniyor, Polis, gazetecileri hedef alıyor; Denver‟de bir muhabir yangına itiliyor,
Minneapolis‟te gazeteci Linda Tirado‟nun bir gözü kör ediliyor. Hemen her eyalette plastik
mermiler savruluyor. Polislerin olaylara provoke etmesi, bir sıkıyönetim getirme arayışının
yöntemi de olabilir. Muhtemelen pek çok FBI çalışanı ve istihbaratçı, göstericilerin içinde
yürüyor. 1960‟lardaki ADEX listesi gibi şu anda bir bozguncu listesi hazırlıyorlar12. Adalet
Bakanlığı, çeşitli şehirlerde hapishane ayaklandırma timleri kullanıyor. Ülkedeki eyalet
valilerinin yarısından çoğu Ulusal Muhafızları göreve çağırıyor. Alış veriş merkezleri artık
salgına değil yağmaya karşı kilitleniyor.
ABD, yabancı bir ülkenin örtülü faaliyeti ya da ajan provokasyonu ile değil kendi
kendini yıkıyor. Ülke iç siyasi çatışma içinde girdaba giderken, dış etkilerin müdahalelerine
sensörleri kapalı, farkında bile değiller. Şimdi ABD‟nin kendi içindeki komplo iddialarına
gelelim.
- Trump‟a göre kendisine karşı olan derin devletin başında Obama var. Trump, Rusya
ve Ukrayna ile ilgili suçlamalardan ancak yargıyı ele geçirerek kurtulabildi. Trump ilginç bir
şekilde seçim öncesinden bugünkü olaylara kadar başına gelen tüm olayların arkasında eski
başkan Obama‟nın olduğunu iddia ediyor ve en büyük düşmanın “Obamagate” olarak niteliyor.
- Amerikalı emekli asker dostlarımıza göre; Antifa, anarşist ve Neo-Nazilerin bir
karışımı olayları organize ediyor.
- Obama‟nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice ise ortada polis şiddeti
olmadığını, yaşananların Rusların oyun kitabına uygun olduğunu iddia ediyor.
- Soros, her ne kadar açıkça olaylar ile ilişkisini reddetmiş olsa da geçmişte Antifa
provokatörleri ile kaos ve ayaklanma provaları yaptığı biliniyor. Nitekim şehirleri ateşlere
verenlerin eyalet dışından gelenler olduğu tespit edilmiş13.
ABD‟de yaşanan şiddet ve kargaşanın bir ucunda barışçı gösteriler diğer yanında
yağma ve kundaklama ile olayları tırmandırmaya çalışan gruplar var. Polis tahrikleri ve çeşitli
aşırı grupların faaliyetleri ikinci grup ile birlikte yürüyor. Gelişmeler Rockefeller‟in 2010
yılında yazdığı oyun planına uygun; küresel tedarik zinciri kesildi, insanlar işsiz kaldı, salgın
çaresiz bıraktı, domino etkisi ABD‟den başlıyor ve sıra zorunlu aşıya gelecek. Tek tek
insanların ve tüm para akışlarının tek bir merkezden dijital olarak kontrol edildiği bir düzene
gidiyoruz.
Bunların hepsi Pentagon‟un eğitim videosu Distopya 2030‟da var14. Senaryoya göre
hükümet; suç örgütleri, yetersiz alt yapı, dini ve etnik gerginlikler, kitlesel yoksulluk ve
işsizlik karşısında siyasi ve toplumsal yapıyı düzene koyma, ekonomik eliti koruma amacı ile
sıkıyönetim ilan eder ve silahlı kuvvetler oyuna girer. Şu anda bu senaryonun işlediği
görüşünde olanlar var. Ayaklanmanın sistemli hale gelmesi için devletin bozguncu
kullandığına dair emareler var. Nitekim soğukkanlı bir katil polis olan De Chauvin, 46
yaşındaki bir siyahîyi herkesin gözü önünde kasten öldürür. Olay sosyal medyada hızla yayılır
ve gösteriler başlar. Floyd‟un öldürülmesini kaydeden ve sosyal medyada paylaşan 17 yaşında
siyahî bir genç kız. Başlangıçta barışçı olan gösteriler, yağma ve kundaklama ile ayaklanmaya
dönüşür. Bundan önce de polis pek çok kişiyi öldürmüştür ama bu olay tetiklenir. Amerikan
halkı zaten sürekli bir alarm durum hali içinde yaşamaktadır. Özetle, korona virus nedeni ile
ekonomi çökmüş ve insanlar savunmasız iken birileri Trump‟ı göndermek, sonra aşı işini
kurtarıcı gibi piyasaya sürmek mi istiyor sorusu gündemde.
ABD’nin temelleri sarsılıyor..
Trump‟ın seçim öncesi gazinocu kültürü ile başkan olabilmek için karıştırdığı işler
ABD istihbaratı tarafından kayıt altına alınmıştı ama seçimlerinden önce fazla bir sızıntı
yapmadılar. Trump‟ın Ruslarla olan seçim işbirliği ABD demokrasisine zarar verebilir,
Hillary‟nin seçim kampanyasını olumsuz etkileyebilirdi. Seçim döneminde sadece Hillary
Clinton‟un mailleri FBI tarafından gündeme getirildi ancak daha sonra soruşturma konusu
olacak bir şey bulunmadığı açıklandı. Ama Trump‟ın Rusya bağlantıları ile ilgili iddialar çok
ciddi idi. Aslında olay sanıldığı gibi Rusların sadece ABD seçimlerinde Trump‟ın yanında yer
alması değil, Michael Flynn yani başkanın ulusal güvenlik danışmanı olmuş bir kişinin Rus
ajanı olması idi15. Ama Trump‟ın yargının başına getirdiği William Barr‟ın ilk işlerinden biri
Trump‟ın Ruslarla bağlantısının kilit noktası olan ve işine son vermek zorunda kaldığı
danışmanlarından Flynn ile ilgili soruşturmayı geçersiz kılması oldu. Hâlbuki Flynn‟in Rus
elçisi ile ilgili ilişkileri konusunda yalan söylediği ispatlandı ve mahkemede kendisi de kabul
etti. Üstelik bu işe Türkiye‟den aldığı paraların gizlenmesi karşılığı bulaştığını söyledi.
Trump‟ın Ulusal İstihbarat‟ın başına getirdiği Richard Grenell ise hâlihazırda devlet
kurumları içinde siyasi muhalifleri temizleme işini yapıyor.
ABD yargısı artık Trump‟ın dostlarını korumak, düşmanlarını cezalandırmak,
gerçekleri halı altına süpürmek, iktidarın ulusal güvenlik, kolluk işleri ve dış ülkelerle
ilişkilerde kullandığı siyasi gerekçelere koltuk olmak için siyasi bir silah vazifesi görüyor.
Özetle adalet olmadığı için devlet çeteye dönecek. Acımasız partizanlık ve Trump‟ın
saldırgan taktikleri durumu kötüleştiriyor. Trump gitse bile durumu tamir etmek çok zor
gözüküyor. Kapıda Trump ve Dışişleri Bakanı Pompeo‟nun taktiklerinin sonucu olarak Çin
ile yeni bir soğuk savaş bekliyor. Ülke içinde partizanlığın en çok zarar verdiği kurumlar
ulusal güvenlik ve yargı. Bürokrasinin siyasallaşması kurumlara olan güveni de yok ediyor.
ABD artık kimseye;
- Amerikan demokrasisi,
- Hukukun üstünlüğü,
- Ordunun sivil kontrolü,
- Ayırımcılığa karşı olmak gibi temel ilkeleri dayatamaz.
ABD‟nin bundan sonra ulusal güvenlik sistemi içindeki hasarları tamir etmesi uzun
zaman alacak, Rusların ve diğer ülkelerin sistem içinde sızması daha ciddi boyutlara
ulaşabilecek, casuslukla mücadele çok daha ciddi bir iş haline gelecek. İstihbarat, yargı,
tayinler, kurumlar arası ilişkiler, devlet yönetimi her şey siyasallaşacak, prestijlerini ve
etkinliğini yitirecek yani yetenekli insanlar buralarda çalışmayacak.
Ordu da siyasallaşma tehlikesi yaşıyor ve son olaylarda askerlerin de kendi halkına
karşı kullanılması buna pek alışkın olmayan ABD komutanları için kabul edilemez bir
olgu. En üst komutanlar ve görevdeki Savunma Bakanı Mark Esper, ciddi tepki vermeye
başladılar. İlk defa Ronald Reagan döneminde orduya muharebe dışı bir görev (uyuşturucu
ile mücadele) verilmişti. ABD‟de iç savaştan beri askerlere karşı öyle bir siyasi güvensizlik
vardır. Öyle ki 26 Temmuz 1948‟de yani 1775‟te ilk kurulduktan yaklaşık 175 yıl sonra
ordunun parçaları Harry Truman tarafından birleştirildi. O zamandan beri ABD kendi
ordusu için demokrasinin hizmetinde olma ilkesini sık sık tekrarlarken ordu içinde renk, ırk
ve din uyumu en büyük endişe idi ve şimdi Trump bunu tehdit ediyor.
ABD halkına bakacak olursak; ülke salgın hastalıkla yoğun mücadele içinde 3
Kasım‟daki seçime hazırlanırken, zaten ekonomik sıkıntı içinde olan halkın yaşadığı son
olaylar durumu daha da ümitsiz hale getirdi. Dünya nüfusunun %4.2‟sine sahip olan ABD,
korona virüsten enfekte olanların %31‟ini, ölümlerin ise %29‟unu temsil ediyor. Salgın ile
birlikte 30 milyon kişi işini kaybetti, 100 binden fazla kişi hastanelerin acil yardım
servislerinde. Yoksulluk ve borç sürekli artıyor. Son 30 yılda ülkenin borcu 3 trilyon dolardan
26 trilyon dolara çıkarken, şirketlere para pompalamak için 7 trilyon dolardan fazla para
basılmış16. ABD halkı salgın sonrası iyice ağırlaşan sorunları karşısında sokağa çıkmaya
hazırdı ve Floyd‟un katli sadece bir tetikleme oldu.
Amerikan Polis Devleti..
Bugün Amerika‟yı yönetenleri gruplarsak ortaya şunlar çıkar; psikopatlar,
düzenbazlar, casuslar, haydutlar, hırsızlar, gangsterler, gaddarlar, tecavüzcüler, soyguncular,
ödül avcıları, savaş ganimetçileri ve soğukkanlı katiller. Bunların hepsi devletin içinde şiddeti
kullanan bir yapıya entegre olmuşlar. ABD‟yi yönetenler kendi halkına para harcamaktansa
küresel derin devletin maceralarına para harcar. Çokuluslu şirketlerin çıkarları doğrudan
ABD‟nin çıkarlarıdır. Şirketler kendi iş gündemleri için devletin içini oyarken, onların diğer
ülkelerdeki çıkarları milli güvenlik meselesi haline gelmiştir. Ülkede ekonomi batsa da, büyük
krizler çıksa da şirketler bundan en karlı çıkar, fatura halka kesilir. 2019 yılında 732 milyar
dolarlık bir savunma bütçesi vardı ve uzun yıllardır yaklaşık hep bu rakamlarda. Ülke dışında
800 kadar askeri üs‟te ve dünyanın her yerine yayılmış deniz ve hava kuvvetleri ile sözde
ABD çıkarları korunuyor.
Hobezyan dünyada devlet sandığınız gibi tarafsız değildir; zengin bir elitin çıkarlarına
daha çok hizmet eder ve bu çıkar grubuna sanayiciler ile profesyonel bir aydın sınıfı toplumun
sorun çıkarmadan razı olması için entegre olmuştur. Devlet şiddet tekelini elinde bulundurur,
kolluk güçleri ve yargı bu tekelinde kullanılmasında devletin yanındadır. Sermeyenin elindeki
medya susmak zorunda kalır ve halk gücünü ancak sokakta gösterebilir. Sokak gösterileri
polisler tarafından enfekte edilir, kimin tehlikeli olduğuna, hapse gireceğine ya da
mahkemeye gideceğine polis karar verir. SWAT Timleri gibi yapılar ülkede terör estirirler.
George Floyd olayından önce de kim bilir aynı polisler kaç kere yargısız infaz yaptılar? Derek
Chauvin, daha önce buna benzer pek çok vukuat işlemiş ama Amerikan hukuku kör
davranmıştı. Amerikan polisi işlediği suçlardan kendini bağışık hisseden bir ruh içindedir.
George Floyd, sadistçe katledildi ama bunun çok daha büyük bir sorunun parçası olduğu hala
kabul edilmedi.
Şimdi ise polis için önemli kısıtlamaların ve denetimin olduğu bir düzene geçiş umudu
besleniyor. Ancak polisin içinde bu bağışıklığı kaybetmek istemeyen ve halka hala düşmanca
bakan önemli bir kesim var. Polis, CNN ekibini tutukladı, BBC ekibine fiziksel saldırı
gerçekleştirdi. Bugünlerde ABD‟de polis ve askerler suçlu ya da masum ayırımı yapmadan
göstericilere düşman gibi davranıyor. Böyle giderse, kitlesel gösteriler ABD‟yi herhangi bir
zamanda bir sona götürebilir. Fransa‟da Sarı Yelekliler‟in protestoları da aylarca sürdü ve
ancak COVİD-19 durdurabildi. Trump‟ın ise çok fazla seçeneği yok. Önce eyaletlere federal
birlikleri göndermekle tehdit etti. Ardından İsyan Kanunu‟nu uygulamak tehdidini savurdu.
Şimdi polis ve ulusal muhafızlar birlikte gösterici avındalar. Donald Trump‟ın gösterileri
bastırmada askerlere verdiği oyun kitabı belli, twitter da yazdı ama sonra sansürlendi17;
“Yağma başlayınca, atış başlar”. Bunun aynısını 1960‟ların ortasında Miami‟de polisler
yapmıştı. İsyanlar muhtemelen tüm yaz devam edecek. Yaz sonuna doğru bir çözüm
bulunmadan Demokratlar, büyük mitinglerini Ağustos‟tan Temmuz‟a çektiler.
ABD‟nin derin hastalığını gizlemek isteyen medya konuyu şu soru ile minimize
ediyor; “Polis nasıl denetim altında tutulabilir?” Şimdi tartışılması gereken sadece polisin
yetkileri, adaletin nasıl insan haklarına uygun bir şekilde sağlanacağı değil, devletin şiddet
tekeli ve ülkeleri soyanlar yani elitlerin güvenliği ile toplumun güvenliği arasında bir
dengenin nasıl kurulacağıdır. Bunun yolu zengini daha zengin etmek değil, serveti daha eşit
paylaşmaktır. Ülkede düzeni ve kanunlara itaati ne sağlar, devlet toplum için nasıl var olur,
koltuğa yapışanlardan nasıl kurtuluruz; bunları yeniden tartışmalıyız. Çünkü bu sorunlar
insanlar bir arada yaşamaya başladığından beri karşı karşıya geldiğimiz çıkmazların genel
çerçevesi. Devlet ve polis, ideolojik olarak ikiz kardeştir. Gerçek demokrasinin olmadığı
ülkelerde, devlet; polisi kollar, polis ise devletin tehdit olarak gördüğünü ezer. Bu ilişki
döngüsel olarak birbirini haklı kılan bir sistemdir. Savcılar burada nazik bir denge bulmaya
çalışır. Ancak, polis ile devlet arasında bir kırılma noktası vardır; halkın kızgınlığının önünün
alınmasının zorluğu anlaşılınca birden iktidarı elinde tutanlar yalnız kalır hatta birbirilerine en
azılı düşman olurlar.
Sonuç..
Gelişmelerin akademik boyutuna bakacak olursak şu soruyu sorabiliriz; ABD‟deki
ayaklanmaları nasıl bir ideoloji ya da kuram içine sokmalıyız? Yıllardır terör dersleri veren
bir hoca olarak „Terörizm‟ diyemeyeceğimizi söyleyebilirim. Çünkü terörün 363 ayrı tanımı
içinde bir sosyal harekete „terör‟ diyebilmek için asgari iki şart aranır; (şiddet için) silah
kullanmak ve siyasi bir amacı olmak. ABD‟deki gösterilerde bunlar yok. Devlet otoritesine
karşı olmak gibi bir iddiaları olmadığı için „Anarşizm‟ de diyemeyiz. Geriye sadece
„Nihilizm‟ yani „Hiççilik‟ kalıyor; göstericilerin çoğu barışçı idi, yağma ve kundaklama
eylemi dışında bir şiddet eylemi yok ve devlet ile pazarlık yapma gibi bir felsefeleri de yok.
Ancak, ihtiyacımız olan şey devlet sisteminde reform değil, bir devrim. Dünya insanları, sivil
toplumlar siyasi kutuplaşma, ırkçılık, kabilecilik, terör ve devlet baskısı altında. Savaşlar,
soykırım, kölelik, korku ve baskı yerine insan hayallerine uygun ve onurlu bir yaşamı nasıl
sağlayabiliriz? Dünyanın pek çok ülkesinde yaşanan düzen, neo-feodalizm‟dir; yönetici-serf
ilişkisi modern düzene uydurulmuş, polis devleti kendi halkını dizginliyor.
Düzen, sadece bir grup zengin ve elitin çıkarlarını yani daha zengin olmasını garanti
etmek için kurgulanmış. Bir siyahın ölümü bunları yani yoksulluğun bize kader gibi
dayatıldığını tekrar hatırlamamıza neden oldu. Minneapolis, Washington D.C., New York
City, Atlanta, Los Angeles ve diğer ABD şehirlerinde yüzbinlerce kişi şimdi bunun için
yürüyor. Bu bir devrim değil; yakmak, yağmalamak, ayaklanmak ve şiddet için ancak „anti-
devrim‟ terimi kullanılabilir. Ama yaşanan distopya artık yeni normal oldu ve bu normal
hepimizin gerçeği yani işsizlik, fakirlik, sadaka ile yaşamak ve her türlü baskı hayatımızın
ayrılmaz bir parçası oldu. Bu sadece kişi özgürlüklerinin değil, ulus-devletlerinin de akşamı,
güneş batıyor. Özgür olarak yaşayan son insan nesliyiz. Güneş doğduğunda başka bir dünyada
uyanacağız, isimlerimizin önemi olmayacak, ne düşüneceğimize karar verilecek çünkü
düşüncelerimize nüfuz edilecek; işimize, zevklerimize ve neyi-ne kadar tüketeceğimize hatta
evliliklerimize başkaları karar verecek. Kendi koltuklarını korusunlar diye, bunu da insanlığın
iyiliğine, terörle mücadele için, sağlığımızı korumak üzere yaptıklarını iddia edecekler. Salgın
ve ayaklanmalar sürerken bir yandan 5G ve paranızı tamamen kontrol altına alınacak dijital
para için yeni küresel finansal düzenlemeler kurgulanıyor, prova ediliyor.
DİPNOTLAR;
1 Alex Newman, Deep State: Follow the Rothschild, Soros, and Rockefeller Money, The New American, (Jan 08, 2018).
2 Sait Yılmaz, Amerikan Derin Devleti, Trump ve Siyonist Plan, academia.edu, (16 Mayıs 2018).
3 Stephen Lehman, Exponentially Rising Hunger in America, CRG, (June 02, 2020).
4 Dov S. Zakheim, Donald Trump Is Undermining Military Morale and Cohesion, (June 3, 2020).
5 Shali D. Waduge, George Floyd Murder Enflames US. America Is a Failed State, (June 2, 2020).
6 WAR: White Aryan Resistance.
7 Kevin Jack Riley, Bruce Hoffman: Domestic Terrorism A National Assessment of State and Local
Preparedness, Rand Corporation, (Santa Monica, 1995), s.13.
8 Bruce Hoffman, Holly Terror: The Implications of Terrorism Motivated by a Religious Imperative, RAND Paper P-7834, (1993).
9 Bill Donahue, Ways and Means, The Washington Post. Bill (June 29, 2008).
10 Abayomi Azikiwe, World Solidarity Builds in the Struggle to End United States Racism, Pan-African News Wire, (June 3, 2020).
11 Alan MacLeod, Agents Provocateurs: Police at Protests All Over the Country Caught Destroying Property, Mint Press, (June 1, 2020).
12 Kurt Nimmo, George Floyd Endgame: Martial Law and a Police State, (June 02, 2020).
13 Joachim Hagopian, Floyd Murder Sparks Violent Protests in US – Citizens at Breaking Point with Police State Oppression? Global Research, (June 02, 2020).
14 John W. Whitehead, This Is Not a Revolution. It’s a Blueprint for Locking Down the Nation, The Rutherford Institute, (June 2, 2020).
15 Paul Pillar, National Security and the Lasting Damage of Ruthless Partisanship, (June 2, 2020).
16 Stephen Lendman, Rage Against the United States of Institutionalized Inequality and Injustice, CRG, (June 1, 2020).
17 Jonathan Cook, As US Protests Show, the Challenge Is How to Rise Above the Violence Inherent in State Power, (June 3, 2020).
***