2000’Lİ YILLARDA TÜRKİYE İSRAİL İLİŞKİLERİNİ BELİRLEYEN DİNAMİKLER BÖLÜM 2
2.3 İsrail’in Kuzey Irak Politkası
ABD’nin, 11 Eylül saldırılarının ardından, Bush Doktrini çerçevesinde Kuzey Irak’a yaptığı müdehale ,ki daha sonra nükleer silahların bulunamayaşı ile bunun tam anlamıyla bir işgal olduğu anlaşılması, bölge ülkelerinde o zaman için en çok İsrail’in çıkarına hizmet etmiştir diyebiliriz. Burda dayanak olarak, İsrail’in kuruluşundan beridir sahip olduğu, Arap dünyasının kaotik olarak varlığını sürdürmesi, kendisine karşı oluşacak bir Arap birliği yerine, kendi içinde sorunları olan, bölünmüş, ve fikir ayrılıklarına düşüp husumetleri olan bir coğrafya tezahürüdür. Dolayısıyla, ABD’nin Irak’a yönelik olarak 2003 Mart ayında başlattığı savaş, kurulduğu andan itibaren Arap komşularını zayıflatmak isteyen İsrail’in stratejilerine oldukça uygun düştü. İsrail, 1948’de bir devlet olarak ortaya çıktığı andan itibaren Orta Doğu’daki düşmanlarına karşı yıkma ve istikrarsız hale getirme politikası izledi. Nitekim, kendisine muhalif ya da düşman gördüğü bölge ülkelerindeki özellikle de Sudan, Irak, Mısır, Lübnan gibi Arap devletlerindeki ayrılıkçı, etnik hareketleri bu politikasının bir sonucu olarak destekledi. Çünkü, İsrail açısından değerlendirildiğinde, bölünmüş bir Arap dünyası, bölgede en ideal olan düzendir. Doğal olarak Irak Savaşı’nın İsrail’in çıkarlarına hizmet etmiş ya da etmekte olduğunu düşünmek kesinlikle yanlış olmayacaktır. Nitekim, ilk andan itibaren Irak’ın kuzeyinde İsrail istihbarat servisi ve ajanları yoğun faaliyet göstermeye başlamışlardır. Doğal olarak İsrail ile Iraklı Kürtler arasındaki ilişkiler, Türkiye, Suriye ve İran’da endişelerin artmasına ve özellikle de her birinde güvenlik bunalımına neden olmuştur Bu durumun Türkiye İsrail ilişkilkerinde oluşturduğu bir diğer etki ise, Suriye, İran ve Türkiye’nin birbirine daha çok yaklaşması olmuştur.
2.4. El Aksa İntifadası
28 Eylül 2000’de Likud Lideri Ariel Sharon, partisinin önde gelen isimleri ile birlikte, Yasel Arafat’ın tüm uyarılarına rağmen El Aksa Camii’nin içinde bulunduğu tapınak tepesini, mevcut hükümet üzerinde baskı kurabilmek ve bu geziden tam 10 gün önce Sabra ve Şatilla katliamını anan Filistinlililere buranın kendilerine ait olduğunu göstermek adına bir nevi gövde gösterisi yapmıştır. Fakat bu kışkırtıcı gezinin hemen ardından Filistinliler protesto yürüyüşlerine başlamış ve İsrail güvenlik güçleri tarafından dengesiz bir güçle bastırılmaya çalışılmıştır. Eylül ayının son iki gününde 20, ekimde ve kasımda toplamda 4 İsrailli hayatını kaybetmiş olup, diğer tarafta karşılaştırılmayacak bir sayıya ulaşan hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı 120 olmuştur. Eylül 2000’de başlayan El Aksa İntifadası ve İsrail tarafından işgal altındaki topraklarda yürüttüğü Savunma Kalkanı Operasyonu ikili ilişkilerde sorunlu bir dönemin başlangıcı olmuştur. Ankara, işgal edilmiş topraklar ve Filistin kentlerinde İsrail Ordusu tarafından gerçekleştirilen operasyonlara karşı eleştirel bir tutum takınmış, önde gelen yetkililer İsrail’in tutumunu “ölçüsüz” şiddet kullanımı “saldırganca tutum” vb. nitelemeler kullanarak kınayan açıklamalar yapmışlardır. Türkiye, BM ve İKÖ gibi uluslararası platformlarda, Filistin yanlısı kararlara destek vermeyi sürdürmüştür. Türkiye, Ekim 2000’de BM Genel Kurulu’nda, çoğunluğu Müslüman ülkelerden oluşan bir grup tarafından hazırlanan ve “Filistinli sivillere karşı aşırı güç kullanan İsrail’i kınayarak, olayları soruşturmak için bir mekanizma oluşturulmasını destekleyen bir karar tasarısı” lehinde oy kullanmıştır.
Türk siyasi yetkilileri uluslararası alanda da tasvip edilmeyen İsrail devletinin Filistinlilere karşı gerçekleştirdiği eylemlerle karşılaştıkları zaman itirazlarını dile getirmekten ve eleştirmekten kendilerini alamadılar. Bunun ilk örneği Mayıs 2002’de İsrail askerlerinin Filistin umhurbaşkanı Yaser Arafat’ın karargâhını işgal etmesinde gerçekleşti. Başbakan Bülent Ecevit İsrail’i açıkça “Filistinlilere karşı soykırım uygulamakla” suçladı. Ecevit’in suçlaması özellikle El-Aksa ntifadasından sonra Türk politikacılar arasında İsrail’e karşı yaygın eleştirel tonla uyumluydu. Mesut Yılmaz alenen tank modernizasyon anlaşmasının imzalanmasını sorguladı ve Filistin işgalinin çözümü ufukta görünene kadar “projenin imzalanmasını askıya almanın daha iyi olacağını” belirtti. Başlıca muhalefet partileri Fazilet Partisi ve Doğru Yol Partisi de anlaşmanın “askıya alınmasını” ya da “iptal edilmesini” istedi. Fakat Ecevit’in İsrail ile Filistinliler arasında gerilimin yüksek seyrettiği bir dönemde açık şüphelere sahip olmasına rağmen, İsrail ile yapılan tank modernizasyon anlaşmasını iptal etmediğini not etmek gerekir. Sonuç olarak, El Aksa İntifadası’nda da diğer tüm Filistinlileri etkileyen olaylarda olduğu gibi Türkiye hassasiyetini ve tarafını açıkça belli etmiştir, ve bu durum Türkiye-İsrail ilişkilerini yüksek tondan eleştirel söylemler nezdinde çatışma düzeyine getirmiştir.
2.5. İsrail’in Lübnan Müdehalesi
Üç İsrail askerinin Hizbullah tarafından kaçırılmasını bahane ederek Lübnan’a giren İsrail burda ağır bir Hizbullah direnişi ile karşılaşmıştır. Bu meşru olmayan saldırı Suriye ve İran tarafından olduğu kadar Türkiye tarafından da eleştirilmiş olup Türkiye-İsrail ilişkilerine eklemlenen bir diğer sorun olarak tarihe geçmiştir. Birçokları bu savaşı İsrail’in bir yenilgisi olarak görmüştür, İsrail tarafında da kendi askeri yapılarının yetersiz olduğu gibi bir kanının oluşmasına sebep vermiştir. Hizbullah’ın İran ve Suriye’den destek almasının yanısıra, elinde bulundurduğu Çin üretimi silahları da başarılı bir şekilde İsrail topraklarında kullanabilmesi, İsrail’e ağır kayıplar verdirmiştir. 33 Günlük Savaş” olarak nitelendirilen İsrail-Hizbullah Savaşı, 12 Temmuz 2006 günü başladı. Askerinin kaçırılmasını bahane eden İsrail, kara, deniz ve havadan Güney Lübnan’ı ağır bombardımana tuttu. İsrail, zırhlı birlikler ve özel birliklerle Hizbullah bölgesine girmeye kalktı. Beklenmedik direnişle karşılaştı. Ağır yenilgiye uğradı. Bu sırada bin 300’e yakın sivil hayatını kaybetti. 4 bin 300 ev yıkıldı, 226 apartman yerle bir oldu. 163 köprü ve 48 cami de yıkılanlar arasındaydı. İnsan kaybının içinde 433 çocuk ve 378 de kadın bulunuyor. İsrail, halkın direnişini kırmak için sivil bölgeleri ağır bombardımana tuttu. Tıpkı bugün Gazze’de olduğu gibi... ABD ve Avrupa desteğine rağmen İsrail yenilgiden kurtulamadı. Savaş bir anlamda İsrail-İran-Suriye Savaşı oldu. Lübnan’ı her iki ülke de açıktan destekledi. İran seferber oldu. Yıkılan binalar için ilk etapta bir milyar dolar yardım etti. Sonuç olarak her ne kadar, bu savaştan İsrail istediğini elde edemeyip ablukayı kaldırıp bölgenin güvenliğini Lübnan ve UNIFIL askerlerine bırakmış olsa da İsrail tarafınca 1000’in üzerinde sivilin öldürülmesi Türkiye tarafından ağır bir şekilde eleştirlmiştir ve bu durum iki ülke arasındaki ilişkilerde gerilimi tırmandıran bir başka olay olay olarak görülmektedir.
2.6 İsrail-Suriye Arasındaki Arabulucuğun Bitmesi
Türkiye-İsrail ilişkilerinde üzerinde durmamız greken bir diğer mesele de Türkiye’nin İsrail ile Suriye arasında yaşanan krizde arabulucu rolü üstlenmesidir. Suriye ile İsrail arasındaki Golan Tepeleri sorunundan dolayı yaşanan gerginliğin tarihi yaklaşık yarım asıra yakındır. 10 Haziran 1967’de Altı Gün Savaşı olarak bilinen Arap İsrail Savaşı’nın bitimiyle Golan Tepeleri’nde başlayan İsrail işgali dünyanın en uzun süreli işgali olma yolunda ilerlerken aynı zaman da çok taraflı uluslararası bir kriz alanına dönüştü. Krize birçok uluslararası aktörün müdahil olmasına rağmen İsrail işgali ile oluşan statükonun değişmesi adına çabalar ve girişimler bir türlü başarıya ulaştırılamadı. 4 Haziran 1967’den sonra İsrail’in işgal ettiği toprakları boşaltmasını öngören BM Güvenlik konseyi kararlarının (242 ve 338 sayılı kararlar) yaptırım gücünden yoksun olması ve büyük güçlerin bu kararları uygulatma adına isteksizlikleri İsrail işgalinin süresini uzatan öncelikli nedenlerdir. 2000’li yıllara gelindiğinde ise Arap Baharı sürecine kadar Suriye ile iyi ilişkiler geliştiren Türkiye’nin bu sorunun barışçıl bir yolla çözümü noktasında oldukça hevesli adımlar attığı ve elini taşın altına soktuğu bilinmektedir. Bu yolda atılan en büyük adımın ise 27 Aralık 2008 tarihine kadar başbakan Erdoğan’ın aylar süren görüşme trafiğidir. Bu tarihte yapılacak olan son bir görüşme ile barış haritasının çiziminin sonuna gelineceği gibi bir kanı oluşmuş olup tam da iki gün sonra 29 Aralık’ta tarafların masaya oturması öngörülürken İsrail’in Gazze’de başlattığı şiddtetli saldırı sonucunda daha ilk saat içinde 148 Filistinlinin ölmesi, şimdiye kadar barış için yapılan tüm görüşmeleri heba etmiş olup, Başbakan Erdoğan tarafından sırtından vurulduğunu da dile getirmesi ile ağır bir şekilde eleştirilmiştir. Yaşanan bu gelişme, Mavi Marmara Saldırısı öncesinde Türkiye-İsrail İlişkilerinde gerginliği daha üst boyutlara taşımıştır.
2.7 Davos Krizi
Davos, İsviçre’nin doğusunda, Graubünden kantonunda yer alan ve dağlık dinlenme merkezi olarak bilinen bir kasabanın adı. Önemi 1971’den beri yıllık olarak düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’na ev sahipliği yapmasından ileri geliyor. Bu zirvenin Türkiye-İsrail İlişkilerinde derin yaralar açması ise daha önceden kesinlikle öngörülmemiş bir olay olarak dünya kamuoyunda dahi şaşırtıcı bir etki oluşturmuştur.
Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un, Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa’nın ve İsrail CumhurbaşakanıPerez’in panelist olarak katıldığı ve Washington Post yazarı David Ignatius’un yöneticiliği(moderatör)nde düzenlenen “Gazze: Ortadoğu’da Barış” paneli, adeta Zirve’ye damgasını vurmuştur. Dünya ekonomi krizini tartışan ve çözüm arayan Zirve, bir anda ve beklenmedik bir şekilde, Türkiye ve İsrail arasında yaşanan krizin eşiğine gelmiştir. İsviçre Davos'ta yapılan bir oturumda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yüksek sesle konuşan ve parmağını sallayan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e çok sert bir çıkış yaptı. İsrail'in Gazze saldırısı hakkında son derece "açık" ifadeler kullanan Başbakan Erdoğan, "Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz" dedi. Erdoğan, oturum yöneticisini de kendisine kısa süre vermekle eleştirdi ve "Davos benim için bitmiştir" diyerek, paneli terketti. Türkiye-İsrail ilişkilerini özellikle kamuoyu nezdinde etkileyen bu olayın Türk medyasında İsrail’i eleştirecek şekilde dizi ve filmlerde işlenmesi daha sonra devletler arasındaki resmi dış politika aktörlerinin söylem ve eylemlerine ilişkileri daha çok çatışmaya götürecek şekilde yansımıştır.
2.8 Medya Etkisi ve Alçak Koltuk Krizi
İsrail-Türkiye ilişkilerinde öenmli bir etkiye sahip olan medya, özellikle Türk dizi ve filmlerinde İsrail’in Filisitinlilere yaptığı sistematik saldırıları zaman zaman eleştirmesi ile dikkate alınması gereken unsurlardan biri haline gelmiştir. Medyanın oluşturduğu bu etkinin Türk halkı üzerindeki nüfuzu, Türk ve İsrail’li politikacıların karar alma süreci ve söylemlerinde yerel siyasetin dış politikaya dolaylı etkisi hesaba katılarak vukuu bulduğunda iki ülke arasındaki ilişkilere somut şekilde yansımıştır. TRT'de yayımlanan "Ayrılık" ve özel bir tv kanalında yayımlanan "Kurtlar Vadisi" dizilerinde İsrail askerinin çocuk katili olarak gösterildiği iddiası iki ülke ilişkilerinde yaralar oluşturdu. Ankara, "2010'da ikili ilişkiler rölantide devam eder" değerlendirmesinde bulunurken, İsrail Dışişleri Bakan Yardıncısı Danny Ayalon'un, Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol'la görüşmesinde, Çelikkol'u alçak koltukta oturtması, masaya sadece İsrail bayrağını koyması, Çelikkol'un yanında gazetecilere olayın bir kumpas olduğunu İbranice olarak açıklaması ve Çelikkol'la tokalaşmaması, Ankara-Tel Aviv hattını adeta yangın yerine çevirdi. İsrail'in Haaretz gazetesi ise alçak koltuk mesajının arkasında İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın olduğunu yazdı. Danny Ayalon Türkiye'nin Büyüekelçisi'ni ‘Kurtlar Vadisi’ dizisinin önceki hafta yayınlanan bölümünden duyulan rahatsızlığı bildirilmek için çağırmıştı Hafızalardan belki de bir daha hiç silinmeyecek olan koltuk krizinin hemen ardından Ankara’nın, İsrail Büyükelçisi Gabby Levy’i Dışişleri Bakanlığına çağırıp durumdan duyulan hoşnutsuzluğu dile getirip bir özür beklendiğini aksi halde Büyükelçi Çelikkol’un geri çağrılacağını söylemesi sadece medya unsurunun ilişkilerdeki çatışma potansiyelini nasıl harekete geçirdğini kuşku duyulmaz bir şekilde ortaya sermiştir.
2.9. Mavi Marmara Saldırısı ve Palmer Raporu
31 Mayıs 2010 tarihinde, İsrail tarafından abluka altında tutulan Gazze Şeridine insani yardım götürmekte olan Gazze Yardım Filosu’na İsrail silahlı kuvvetlerinin saldırısı sonucunda 8 Türkiye, 1 ABD vatandaşı olmak üzere 9 kişinin hayatını kaybetmesi ayrıca çok sayıda insanın yaralanması, Türkiye-İsrail ilişkilerini tarihte hiç olmadığı kadar çatışma noktasına getirmiştir. Saldırının arkasından, Türkiye Tel Aviv büyükelçisini geri çağırmış ve ilişkileri maslahatgüzar seviyesine indirmiştir. İsrailli komandoların gemiye çıkıp dokuz kişiyi öldürmesinden sonra Türkiye Dışişleri Bakanlığı, bu katliamın telafisi mümkün olmayan sonuçları olabileceğini dünyaya ilan etmiştir. Diğer taraftan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, aynı gün BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada, İsrail’in katliamını korsanlık, haydutluk ve barbarlık olarak nitelemiş ve bu ülkenin uluslararası toplumdan özür dilemesi gerektiğini vurgulamıştır. 32 ayrı ülkeden 600 civarında kişinin bulunduğu filonun kıyıdan 72 mil uzakta, uluslararası sularda saldırıya uğradığını vurgulayan Davutoğlu, öldürülenlerin ailelerine, tazminat ödenmesi konusunda da ısrarcı olmuştur. Fakat saldırı ile ilgili, başkanlığını Geoffrey Palmer’ın yaptığı, BM Genel Sekreterliği Soruşturma Paneli’nin Eylül 2011’de hazırladığı raporun , İsrail’in kendini savunma hakkına yer vermesi ile Türkiye tarafını tatmin etmediğini söylemek yerinde olacaktır. Raporun Türkiye açısından taleplerinin karşılanması noktasında olumlu karşılanabilecek yanı ise, İsrail ordusunun abluka bölgesinden uzak olan gemiye çıkmadan önce nihai uyarıyı yapmadığını, aşırı ve mantıksız davrandığını, gemide direniş olacağını dikkate alarak kayıpları asgariye indirmek için değerlendirme yapılmadığını, şiddet içermeyen seçenekleri kullanmadığını, İsrail’in Mavi Marmara’ya yaptığı müdahalenin orantısız olduğunu, gemidekilere kötü davrandığını, israil’in olaydan dolayı üzüntülerini bildirmesi gerektiğini, yaralananlara ve ölenlerin ailelerine tazminatın ödemesini, Türk ve İsrail hükümetlerinin Ortadoğu’da istikrar ve uluslararası barış ve güvenlik için ilişkilerini onararak aralarında tam diplomatik ilişkilerini yeniden tesis etmelerini gerektiğini belirtmesidir. Fakat raporun bir yaptırımının olmaması ve Türkiye’nin bir diğer talepi olan İsrail’in Gazze ablukasını kaldırmasına ilişkin bir hususa değinmemesi, Ankara’ yı memnun etmemiş ve İsrail ile ilişkilerin yeniden onarılması noktasında bir fayda getirmemiştir. Bu duruma ilaveten, BM Genel Sekreterinin Palmer Raporu üzerinde hiç bir işlem yapmamış olması, raporu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi veya taraflara göndermemiş bulunması veya rapor üzerinde herhangi bir beyanda bulunmayarak raporla kendi arasındaki irtibatı adeta kesmiş olmasının bu raporun işlevselliğini esasen ortadan kaldırmış bulunduğu gözlemlendi.
Ankara saldırının ardından İsaril’den yerine getirmesini beklediği taleplerini net bir şekilde dile getirmiştir; birincisi, hayatını kaybeden aileleren ve Türkiye’den özür dilenmesi, ikincisi öldürülenlerin ailelerine tazminat ödenmesi, sonuncusu ise İsaril’in Gazze’ye uyguladığı deniz ablukasını kaldırmasıdır. Bu talepler geç de olsa İsrail tarafından masaya yatırlmaya ve yerine getirilmeye başlanmıştır. İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Obama’nın İsrail’e gerçekleştirdiği ziyaret sırasında 22 Mart 2013 tarihinde, Başbakan olduğu dönemlerde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak; İsrail tarafından Mavi Marmara saldırısıyla ilgili olarak yürütülen ve bir dizi operasyonel hatanın yapıldığına işaret eden soruşturma ışığında, can kaybına veya yaralanmaya yol açan her türlü hatadan dolayı İsrail adına Türk halkından özür dilemiştir. Sayın Erdoğan bu özrü Türk halkı adına kabul etmiştir. İsrail, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın ailelerine tazminat ödemeyi de kabul etmiştir. Ayrıca, sivil halkın kullanacağı malların Gazze dahil Filistin topraklarına girişine ilişkin kısıtlamaları esas itibariyle kaldırdığı ve sükunet devam ettiği müddetçe bu durumun da devam edeceğine ilişkin taahhütte bulunmuştur. Bu çerçevede, Filistin topraklarındaki insani durumun iyileştirilmesi için birlikte çalışmaya devam etme konusunda mutabık kalınmıştır. Sonuç olarak, Mavi Marmara Saldırısı, iki ülke arasındaki çatışmayı, İsrail’in tarihte ilk defa Türkiye vatandaşlarını öldürmesini de hesaba kattığımızda, halihazırda devam eden ilişkilerin maslahatgüzarlık seviyesine inmesi ile en üst düzeye çıkarmıştır. İlişkilerin normalleşmesi içinse, İsrail’in, Türkiye’nin tazminat ve Gazze’ye uygulanan ablukanın kaldırılması taleplerini daha somut adımlarla yerine getirmesi gerekmektedir.
SONUÇ
Türkiye İsrail ilişkileri milenyum öncesinde 1990’lı yıllar boyunca, “ortak tehdit” algıları temeline dayalı, “stratejik işbriliği” düzleminde ilerlemiştir. Bu ortaklığın altında yatan en temel faktör, Türkiye’nin İran, Irak ve Suriye’den algıladığı güvenlik tehditinin, İsrail’in kuruluşundan bu yana olıuşturduğu Ortadoğu’da Arap devletlerine ve İran’a karşı yalnız olduğu düşüncesi çıkışlı dış politikasının örtüşüyor olmasıdır. 1990’lı yıllarda Suriye ve Irak’ın PKK’ya verdiği destekler ve İran’ın rejim ihracı politikası izliyor olması Türkiye’nin bu komşuları ile ilişkilerinin gelişememesine sebep olmakla beraber, Türkiye’yi silahlanmaya ve bölgede müttefik arayışına itmiştir. Bu noktada Suriye ile Goran Tepeleri sorununu yaşayan ve İran’ın aşırı İsrail karşıtı söylem ve dış politikası, İsrail için bölgede Arap olmayan ve batı kurumlarına üye ve ABD ile ilişkileri iyi olan Türkiye, bölgede işbirliği yapılması gereken devletler arasında itiraz götürmez bir şekilde öne çıkmıştır. Bu noktada 1993’te Oslo görüşmeleri ile Türkiye’nin hassas noktası Filistin Sorununa dair barışçıl adımlar atılması da Türkiye-İsrail ilişkilerinin “işbirliği” konseptinde ilerlemesine zemin hazırlamıştır.
1990’lu yılların sonundan başlayarak günümüze kadar ki ilişkilere baktığımızda ise, bu dönemi Mavi Marmara olayına kadar “normalleşme” olarak adlandırmak yanlış olmayacaktır. İlk olarak Türkiye’nin yoğun baskıları sonucu 1998 yılında, PKK lideri Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması ve ardından Suriye ile imzalanan Adana Mutabakatı sonucu Türkiye-Suriye ilişkilerinin düzelmeye başlaması, 2000’li yıllarda Arap Baharına kadarki dönemde ise ilişkilerin “model ortaklık” seviyesinde yürümesi, Suriye’yi güvenlik tehditi algısı perspektifinde değerlendiren İsrail tarafında gelişmelere kuşku ile bakılmasına yol açmıştır. Bunun yanısıra, Türkiye’nin 2000’li yıllarda İran’ı bir tehdit olarak görmekten ziyade, özellikle enerji boyutunda işbirliği yapılması gereken bir devlet olarak dış politika ajendasına yerleştirmesi, Türkiye-İsrail ilişkilerine olumsuz yansımıştır. 2000’li yıllarda, Türkiye-İsrail ilişkilerini, işbirliği temelinden normalleşme zeminine getiren bir diğer unsur da, her iki ülkede de başa gelen sağ partilerin, kimlik politkalarını daha çok öne çıkarması olmuştur. İsrail’de başa gelen Likud’un Filistinlilere ve diğer Arap devletlerine olan düşmanlığını, söylem ve yaptığı askeri saldırılarda üst safhalarda tutması, İslam kimliğini de taşıyan AKP’nin İsrail’e karşı söylemlerine de yansımıştır. Bu söylemler, zaman zaman, İsrail’i terörist devlet olarak niteleme noktasına kadar varmıştır. Burdan da anlaşıldığı gibi, iki devlet, bölge ile olan ilişkilerini kimlik politikalarının sonucu olan algılamaları çerçevesinde uyguladıkları takdirde kaçnılmaz bir çatışma sürecine girmektedir. İlişkilerin halen normalleşme zemininde yürüdüğü bu çatışma sürecinde bardağı taşıran son damla ise Mavi Marmara saldırısı olmuştur. Mavi Marmara olayı ile Türkiye-İsrail ilişkileri tarihin en kötü seviyesine gelmiştir.
Türkiye-İsrail ilişkilerinin günümüzdeki noktasına baktığımızda ise, Mavi Marmara olayının yaralarının halen sarılmadığını ancak, İsrail’in Ankara tarafınca kendisinden beklenen özür talebini yerine getirmesi ve tazminatları ödeyeceği noktasında anlaşılması, ilişkileri yeniden normalleşme sürecine sokacağının habercisi olmuştur. İki ülke arasındaki ilişkileri etkileyebilecek, üzerinde durmamız gereken bir faktör de, Arap Baharı sonrasında, Türkiye’nin komşularından Suriye ile olan ilişkilerinin yeniden kaotik bir düzleme girmesi, Mısır ve Sudi Arabistan’ın bölgedeki halk hareketleri karşısındaki tutumları sonucunda bu ülkelerle işbirliği içine girilememesi ve son olarak da bir diğer komşusu İran’ın yeri geldiğinde sahada aktif olarak revizyonist diyebileceğimiz şekilde Şii temelli mezhepçi siyaset uyguluyor olması ve faaliyetlerinin Batı nezdinde hoşgörülüyor olması ile Ortadoğu’da artan etkinliği Türkiye ile İsrail’i kaçınılmaz olarak bölgedeki dengeleri korumak maksatıyla masaya oturmaya zorlamaktadır.
KAYNAKÇA
Akdoğan, Muzaffer, “Davos ve Kriz”, 18.01.2012, http://www.uiportal.net/davos-ve-kriz.html , (e.t.30.04.2015).,
Akgün, Mensur, Gündoğar, Sabih Senyücel, Görgülü, Aybars, “Zor Zamanda Siyaset: Türkiye-İsrail İlişkileri”, TESEV Dış Politika Programı.
AKTOB Turizm İstatikleri, 2014 , http://www.aktob.org.tr/pdf/aktob.turizm.verileri.pdf ,(e.t.27.04.2015).
Aras, Bülent “Davutoglu Era in Turkish Foreign Policy”, SETA Policy Brief , 01.02.2009, http://arsiv.setav.org/public/HaberDetay.aspx?Dil=tr&hid=7712&q=davutoglu-era-in-turkish-foreign-policy ,(e.t.27.04.2015).
Ataş , R. Serdar, “ İran’ın Ortadoğudaki Kılıcı:Kasım Süleymani” , Aljazeera, 11.11.2014, http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/iranin-ortadogudaki-kilici-kasim-suleymani,(e.t.24.04.2015).
Atlıoğlu, Yasin, “Golan Tepeleri ve Suriye-İsrail Askeri Güç Dengesi”, TASAM, 10.09.2007, http://www.tasam.org/tr-TR/Icerik/678/golan_tepeleri_ve_suriye-israil_askeri_guc_dengesi, (e.t.30.04.2015).
Aydınlık Gazetesi, “İsrail’in Tarihi Yenilgisi”, 14.08.2014, http://www.aydinlikgazete.com/gundem/israilin-tarihi-yenilgisi-h48524.html, (e.t.30.04.2015).
Bakır, Bahar, “Türkiye-İsrail İlişkilerinde Son Nokta: Alçak Koltuk Krizi”, 21.Yüzyıl Dergisi, Şubat 10, Sayı 14, http://www.21yuzyildergisi.com/assets/uploads/files/217.pdf , (e.t.01.05.2015).
Baykara, Murat, “Hamas Lideri Meşal Ankara’da” , BBC, 16.02.2006, http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2006/02/060216_palestine_turkey.shtml , (e.t.29.04.2014).
Bıçakçı, Salih, “İsrael’s Apology and Turkey”, Center For International and European Studies, 17.04. 2013.
Dalar, Mehmet, “Gazze Sorunu: İsrail Ablukası, Uluslararası Hukuk, Palmer Raporu ve Türkiye’nin Yaklaşımı” , ORSAM, Rapor, No:71, Eylül 2011, http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2011127_orsamreportt_71_tr.pdf , (e.t.02.05.2015).
Davutoğlu, Ahmet, “ Erzincan Milletvekili Sayın Muharrem Işık’ın 7/ 8126 Sayılı Yazılı Soru Önergesi”, 05.11.2012, http://www2.tbmm.gov.tr/d24/7/7-8126sgc.pdf , (e.t.26.04.2015).
Doç.Dr Ali Balcı sayfa, Türkiye’nin İsrail ile İlişkilerinin Değişen Dinamikleri: Bir ‘Güvenlikleştirme’ Analizi.
Gürsel, Seyfettin, “AKP’nin On Yılı: Bir Ekonomik Başarı Mı? , Aljazeera, 19.01.2014, http://dergi.aljazeera.com.tr/2014/01/19/akpnin-on-yili-bir-ekonomik-basari-hikayesi-mi/, (e.t.28.04.2015).
Kasapoğlu, Can, “The Turkish-Israeli Relations Under the Davutoglu Doctrine in Turkish Foreign Policy”, Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi, 3 (2), 2012.
Klein, Menachem,“The Jerusalem Problem: The Struggle for Permanent Status”, Jerusalem Institute for Israel Studies, 2003 , s.98, http://ufdcimages.uflib.ufl.edu/AA/00/01/16/93/00001/JerusalemProblem.pdf, (e.t.30.04.2015).
Marsden, Chris, “Labour and Likud Seek National Government as Israeli-Palestinian Conflict Intensifies” 16.01.2001, World Socialist Website, https://www.wsws.org/en/articles/2001/02/isr-f16.html, (e.t.28.04.2015).
Milani, Mohsen, “Why Tehran Won’t Abandon Assad (ism)”, The Washington Quarterly, 36 (4), 2013, ss. 79-93.
Milliyet Gazetesi, “Şaron Darbesi”, 21.05.2004, http://www.milliyet.com.tr/2004/05/21/dunya/adun.html, (e.t.29.04.2015).
Netanyahu:”Kudüs Ebedi Başkentimizdir”, http://www.dirilispostasi.com/netanyahu-kudus-ebedi-baskentimizdir/ , (e.t.20.04.2015).
Norton ,Augustus Richard, “The Role of Hezbollah in Lebanese Domestic Politics”, The International Spectator, Vol. 42, No:4, December 2007, http://www.bostoncollege.org/content/dam/files/centers/boisi/pdf/f09/The-Role-of-Hezbollah.pdf , (e.t.24.04.2015).
NTV Haber “ABD Ortadoğu’da eşit davranmalı”, , http://arsiv.ntv.com.tr/news/144191.asp (e.t.28.04.2015).
NTV Haber, “Tel Aviv Büyükelçisi Alçak Koltukta”, 12.01.2010, http://www.ntv.com.tr/arsiv/id/25043007/ ,(e.t. 01.05.2015).
Özkan, Gencer, “Aynalar Galerisi: Türkiye-İsrail İlişkilerinde Yansımalar, Yanılsamalar ve Gerçekler” Ortadoğu Analiz, Haziran 2010, Cilt 2 , Sayı 18.
Palmer Raporu Sonrası Türkiye İsrail İlişkileri” , Güncel Politika Tartışmaları, 12 Ekim 2011, No.2, İstanbul, http://www.gpotcenter.org/dosyalar/gpt2_israilturkiye_ist_12oct2011.pdf , (e.t.15.05.2015).
Schanzer, Jonathan, “Hamas Leader Meets Turkey’s Prime Minster in Ankara”, Defend Democracy, 8 October 2013 - FDD Policy Brief http://www.defenddemocracy.org/media-hit/hamas-leader-meets-turkeys-prime-minster-in-ankara/#sthash.6lXyyonJ.dpuf ,(e.t.25.04.2015).
Tüfekçi, Hasan, “Erdoğan: İsrail’in yaptığı terördür.” , Hürriyet Gazetesi, 14.04.2004, http://www.hurriyet.com.tr/index/ArsivNews.aspx?id=217486 , (e.t.29.04.2014).
Türkiye İsrail Ticaret Hacmi ,TC. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, 10.02. 2015, http://www.byegm.gov.tr/turkce/haber/turkiye-ile-israil-arasinda-ticari-iliskiler-artti/76030, (e.t.27.04.2015).
Tüysüzoğlu, Göktürk, “Değişen Bölgesel Denklemler Işığında Türkiye-İsrail İlişkileri’nde İşbirliğini Tetikleyen Unsurlar” , İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 3, 2014.
Uzer, Umut, Türkiye İsrail İlişkilerinde Bunalım, Ortadoğu Etütleri, Cilt 2, Sayı 2, Ocak 2011, http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/201121_umutUzer.orsam.pdf , (e.t.02.05.2015).
Vatan Gazetesi, “Erdoğan: “Olmert beni sırtımdan hançerledi”, 15.12.2010, http://www.gazetevatan.com/erdogan--olmert-beni-sirtimdan-hancerledi--340776-gundem/ , (e.t.30.04.2015).
Vatan Gazetesi, “Hamas Lideri Halid Meşal’in Ziyareti Dış Basında Yankı Buldu” , 17.02.2006, http://www.gazetevatan.com/hamas-lideri-halid-mesal-in-ziyareti-dis-basinda-yanki-buldu-71336-gundem/ , (e.t.29.04.2014).
Yılmaz, Türel, “ Türkiye İsrail İlişkileri: Tarihten Günümüze” , Akademik Ortadoğu, Cilt 5 , Sayı 1, 2010.
“İsrail’e Gelen Türklerin Sayısı Rekor Seviyeye Ulaştı”, Al Monitor, 01.07.2014, http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2014/07/turkey-tourism-marmara-export.html ,(e.t.27.04.2015).
“Kıbrıs-Yunanistan-İsrail Enerji Anlaşması”, BBC Türkçe , 08.08.2013, http://www.bbc.co.uk/turkce/ekonomi/2013/08/130808_kibris_israil_yunanistan.shtml , (e.t.26.04.2015).
“Likud Party: History&Overview”, Jewish Virtual Library, http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/Politics/LikudParty.html ,(e.t.28.04.2015).
“Report of the Secretary-General’s Panel of Inquiry on the 31 May 2010 Flotilla Incident” , September 2011, http://www.un.org/News/dh/infocus/middle_east/Gaza_Flotilla_Panel_Report.pdf , (e.t.02.05.2015).
“Türkiye-İsrail İlişkileri” , SDE Analiz, Ekim 2011, http://www.sde.org.tr/userfiles/file/TURKIYE%20ISRAIL%20ILISKILERI.pdf , (e.t.26.04.2015).
“Türkiye-İsrail Siyasi ilişkileri”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-israil-siyasi-iliskileri.tr.mfa , (e.t.16.15.2015).
DİPNOTLAR;
1 Zor Zamanda Siyaset: Türkiye-İsrail İlişkileri, Mensur Akgün,Sabih Senyücel Gündoğar, Aybars Görgülü
2 TESEV Dış Politika Programı
http://www.dirilispostasi.com/netanyahu-kudus-ebedi-baskentimizdir/ Netanyahu:”Kudüs Ebedi Başkentimizdir”
3 Göktürk Tüysüzoğlu, “Değişen Bölgesel Denklemler Işığında Türkiye-İsrail İlişkileri’nde İşbirliğini Tetikleyen Unsurlar” , İnsan ve Toplum Bilimleri
Araştırmaları Dergisi,
Cilt: 3, Sayı: 3, 2014, sayfa 589.
4 Mohsen Milani, “Why Tehran Won’t Abandon Assad (ism)”, The Washington Quarterly 36 (4),
2013, 79-93.
5 Augustus Richard Norton, “The Role of Hezbollah in Lebanese Domestic Politics”, The International Spectator, Vol. 42, No:4, December 2007, s.475,
http://www.bostoncollege.org/content/dam/files/centers/boisi/pdf/f09/The-Role-of-Hezbollah.pdf , (e.t.24.04.2015).
6 Tüysüzoğlu, op.cit. , sayfa 595.
7 R. Serdar Ataş, “ İran’ın Ortadoğudaki Kılıcı:Kasım Süleymani” , Aljazeera, 11.11.2014,
http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/iranin-ortadogudaki-kilici-kasim-suleymani , (e.t.24.04.2015).
8 Ataş, op.cit.
9 Jonathan Schanzer, “Hamas Leader Meets Turkey’s Prime Minster in Ankara”, Defend Democracy, 8 October 2013 - FDD Policy Brief
http://www.defenddemocracy.org/media-hit/hamas-leader-meets-turkeys-prime-minster-in-ankara/#sthash.6lXyyonJ.dpuf , (e.t.25.04.2015).
10 Ahmet Davutoğlu, “ Erzincan Milletvekili Sayın Muharrem Işık’ın 7/ 8126 Sayılı Yazılı Soru Önergesi” , 05.11.2012,
http://www2.tbmm.gov.tr/d24/7/7-8126sgc.pdf , (e.t.26.04.2015).
11 Can Kasapoğlu, “The Turkish-Israeli Relations Under the Davutoglu Doctrine in Turkish Foreign Policy”, Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi 3 (2),
(2012): 18
12 BBC Türkçe , “Kıbrıs-Yunanistan-İsrail Enerji Anlaşması”, , 08.08.2013, <http://www.bbc.co.uk/turkce/ekonomi/2013/08/130808_kibris_israil_yunanistan.shtml> , (e.t.26.04.2015).
13 “Türkiye-İsrail İlişkileri” , SDE Analiz, Ekim 2011, s.3,
http://www.sde.org.tr/userfiles/file/TURKIYE%20ISRAIL%20ILISKILERI.pdf , (e.t.26.04.2015).
14 Ibid. , s.7.
15 Ibid. , s.17
16 Salih Bıçakçı, “İsrael’s Apology and Turkey”, Center For International and European Studies, 17.04. 2013, s.3.
17 TC. Başbakanlık Basın yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Türkiye İsrail Ticaret Hacmi ,10.02. 2015,
http://www.byegm.gov.tr/turkce/haber/turkiye-ile-israil-arasinda-ticari-iliskiler-artti/76030 , (e.t.27.04.2015).
18 Al Monitor, 01.07.2014, “İsrail’e Gelen Türklerin Sayısı Rekor Seviyeye Ulaştı”,
http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2014/07/turkey-tourism-marmara-export.html , (e.t.27.04.2015).
19 AKTOB Turizm İstatikleri, 2014 , http://www.aktob.org.tr/pdf/aktob.turizm.verileri.pdf , (e.t.27.04.2015).
20 Bülent Aras, “Davutoglu Era in Turkish Foreign Policy”, SETA Policy Brief , 01.02.2009, s.3,
http://arsiv.setav.org/public/HaberDetay.aspx?Dil=tr&hid=7712&q=davutoglu-era-in-turkish-foreign-policy , (Erişim Tarihi.27.04.2015).
21 Seyfettin Gürsel, “AKP’nin On Yılı: Bir Ekonomik Başarı Mı? , Aljazeera, 19.01.2014,
http://dergi.aljazeera.com.tr/2014/01/19/akpnin-on-yili-bir-ekonomik-basari-hikayesi-mi/ , (e.t.28.04.2015).
22 Jewish Virtual Library, “Likud Party: History&Overview” ,
http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/Politics/LikudParty.html , (e.t.28.04.2015).
23 Chris Marsden, “Labour and Likud Seek National Government as Israeli-Palestinian Conflict Intensifies” 16.01.2001, World Socialist Website,
https://www.wsws.org/en/articles/2001/02/isr-f16.html , (e.t.28.04.2015).
24 NTV Haber,“ABD Ortadoğu’da eşit davranmalı” ,
http://arsiv.ntv.com.tr/news/144191.asp , (e.t.28.04.2015).
25 Hasan Tüfekçi, “Erdoğan: İsrail’in yaptığı terördür.” , Hürriyet Gazetesi, 14.04.2004,
http://www.hurriyet.com.tr/index/ArsivNews.aspx?id=217486 , (e.t.29.04.2014).
26 Murat Baykara, “Hamas Lideri Meşal Ankara’da” , BBC, 16.02.2006,
http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2006/02/060216_palestine_turkey.shtml , (e.t.29.04.2014).
27 Vatan Gazetesi, “Hamas Lideri Halid Meşal’in Ziyareti Dış Basında Yankı Buldu” , 17.02.2006,
http://www.gazetevatan.com/hamas-lideri-halid-mesal-in-ziyareti-dis-basinda-yanki-buldu-71336-gundem/ , (e.t.29.04.2014).
28 Milliyet Gazetesi, “Şaron Darbesi”, 21.05.2004, http://www.milliyet.com.tr/2004/05/21/dunya/adun.html , (e.t.29.04.2015).
29 Türel Yılmaz, “ Türkiye İsrail İlişkileri: Tarihten Günümüze” , Akademik Ortadoğu, Cilt 5 , Sayı 1, 2010, ss.17-18.
30 Menachem Klein, “The Jerusalem Problem: The Struggle for Permanent Status”, Jerusalem Institute for Israel Studies, 2003 , s.98,
http://ufdcimages.uflib.ufl.edu/AA/00/01/16/93/00001/JerusalemProblem.pdf , (e.t.30.04.2015).
31 Ibid. , s.97.
32 Gencer Özkan, “Aynalar Galerisi: Türkiye-İsrail İlişkilerinde Yansımalar, Yanılsamalar ve Gerçekler” Ortadoğu Analiz, Haziran 2010, Cilt 2 , Sayı 18 , s.40
33 Doç.Dr Ali Balcı sayfa, Türkiye’nin İsrail ile İlişkilerinin Değişen Dinamikleri: Bir ‘Güvenlikleştirme’ Analizi 426
34 Aydınlık Gazetesi, “İsrail’in Tarihi Yenilgisi”, 14.08.2014,
http://www.aydinlikgazete.com/gundem/israilin-tarihi-yenilgisi-h48524.html , (e.t.30.04.2015).
35 Yasin Atlıoğlu, “Golan Tepeleri ve Suriye-İsrail Askeri Güç Dengesi”, TASAM, 10.09.2007,
http://www.tasam.org/tr-TR/Icerik/678/golan_tepeleri_ve_suriye-israil_askeri_guc_dengesi , (e.t.30.04.2015).
36 Vatan Gazetesi, “Erdoğan: “Olmert beni sırtımdan hançerledi”, 15.12.2010,
http://www.gazetevatan.com/erdogan--olmert-beni-sirtimdan-hancerledi--340776-gundem/ , (e.t.30.04.2015).
37 Muzaffer Akdoğan, “Davos ve Kriz”, 18.01.2012,
http://www.uiportal.net/davos-ve-kriz.html , (e.t.30.04.2015).
38 Ibid.
39 Ibid, CNN Turk, “ Davos’ta Kriz” , 29.01.2009, .
http://www.cnnturk.com/2009/dunya/01/29/davosta.kriz/511241.0/ , (e.t.01.05.2015).
40 Bahar Bakır, “Türkiye-İsrail İlişkilerinde Son Nokta: Alçak Koltuk Krizi”, 21.Yüzyıl Dergisi, Şubat 10, Sayı 14,
http://www.21yuzyildergisi.com/assets/uploads/files/217.pdf , (e.t.01.05.2015).
41 NTV Haber, “Tel Aviv Büyükelçisi Alçak Koltukta”, 12.01.2010,
http://www.ntv.com.tr/arsiv/id/25043007/ ,(e.t. 01.05.2015).
42 Umut Uzer, Türkiye İsrail İlişkilerinde Bunalım, Ortadoğu Etütleri, Cilt 2, Sayı 2, Ocak 2011,
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/201121_umutUzer.orsam.pdf , (e.t.02.05.2015).
43 “Report of the Secretary-General’s Panel of Inquiry on the 31 May 2010 Flotilla Incident” , September 2011,
http://www.un.org/News/dh/infocus/middle_east/Gaza_Flotilla_Panel_Report.pdf , (e.t.02.05.2015).
44 Mehmet Dalar, “Gazze Sorunu: İsrail Ablukası, Uluslararası Hukuk, Palmer Raporu ve Türkiye’nin Yaklaşımı” ,
ORSAM, Rapor No:71, Eylül 2011, ss.16-18,
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2011127_orsamreportt_71_tr.pdf , (e.t.02.05.2015).
45 “Palmer Raporu Sonrası Türkiye İsrail İlişkileri” , Güncel Politika Tartışmaları, 12 Ekim 2011, No.2, İstanbul,
http://www.gpotcenter.org/dosyalar/gpt2_israilturkiye_ist_12oct2011.pdf , (e.t.15.05.2015).
46 “Türkiye-İsrail Siyasi ilişkileri”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı,
http://www.mfa.gov.tr/turkiye-israil-siyasi-iliskileri.tr.mfa , (e.t.16.15.2015).
***