NASIL GETİRİLDİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
NASIL GETİRİLDİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Nisan 2015 Çarşamba

TÜRKİYE BÖLÜNME NOKTASINA KİMLER TARAFINDAN NASIL GETİRİLDİ 2 (Eylül-Ekim 2014’DEN NOTLAR: 2)



TÜRKİYE BÖLÜNME NOKTASINA KİMLER TARAFINDAN NASIL GETİRİLDİ 2




Eylül-Ekim 2014’DEN NOTLAR,


KARAYILAN'DAN 'MAHALLELERİ ELE GEÇİRİN' TALİMATI
PKK'nin Kandil Dağı'ndaki yöneticilerinden Murat Karayılan, Türkiye içindeki teröristlere telsizle "Mahalleleri ele geçirin" talimatı verdi. Kandil Dağı'ndaki KCK Yürütme Konseyi üyesi ve Halk Savunma Merkezi Komutanı Karayılan telsizle verdiği talimatta, "Halk kendisi hareket etsin, başkaldırıyı düşürmesin, başkaldırıya devam etsin. Toplumsal güçler ile mahallelerde kontrol sağlansın. Şehirleri değil mahalleleri ele geçirsinler" dedi.
Murat Karayılan'ın talimatının ardından 21 Ekim günü yüzleri kapalı 150-200 kişilik YDG-H üyesi, Şırnak'ın Cizre İlçesi Nur Mahallesi'ndeki Botaş Parkı civarında toplandı. Burada yüzü kapalı bir kadın 'Yurtsever Botan halkı ve kamuoyuna' başlıklı bir bildiri okudu.
Kürtlerin Suriye'de elde etiği kazanımların, 'Kuzey Kürdistan' diye söz ettikleri Güneydoğu'da da örnek alınması istenen bildiride şu ifadelere yer verildi: "Biz bu ‘serhildan’larla (başkaldırı) sokaklarımızı devletin kirli politikalarından temizledik. Kazanımlar korunmalıdır. Bu kazanımlar Kuzey Kürdistan'da yeni süreç başlatmıştır. Toplumun kendine özgü alanlarını oluşturmuştur. "Bizim için Nur ve Sur mahalleleri özgürce yaşayabileceğimiz ve kendimiz için yaşayabileceğimiz mahalleler olacaktır. Bu temelde iki mahalleyi halkın tüm ihtiyaçlarını kendi karşılayacağı mahalleler olarak tüm kamuoyuna ilan ediyoruz. Bu mahalleler kendi kendini yönetecektir. Botan halkına ve yurtsever kamuoyuna duyurulur." ■ Cumhuriyet,  (26.10.2014)
“PKK KARADENİZ BÖLGESİNDE YIĞINAK YAPIYOR”
Yahu, okur yazar da mı değiliz? Yalnızca aval aval bakanlar sınıfında mıyız? Gerçekten bu iktidarın ve işbirlikçilerinin zekâ ve aklımızla alay ettikleri kadar zavallı mıyız?
Terör örgütü PKK’ya yakın bir gazetede yazan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, “çözüm süreci” konusunda hükümete tehditler savuruyor. “Hükümet ya aklını başına alacaktır ya da aklı başına getirilecektir” diyor. Milleti akil adamlar tiyatrosu ile kandırmaya çalışan AKP iktidarı sözde güvenlik paketleri ile milletle dalga geçiyor.
Son istihbarat-güvenlik raporlarından: “PKK’nın Hedefinde Karadeniz Var”
Çözüm sürecinde yurt içerisindeki silahlı terörist sayısını yeni katılımlarla iki katına çıkaran PKK daha önce terörist bulunmayan bölgelere terörist gruplar göndermeye başladı. Örgütün hedefinde ise Karadeniz var.
Elde edilen bilgilere göre PKK son dönemde Erzincan, Giresun, Gümüşhane, Samsun, Tokat ve Ordu illerinin kırsal bölgelerine yoğun bir şekilde terörist sevkiyatı yaptı. 60 kadar teröristin Karadeniz illerinde silahlı olarak faaliyet yürütmeye başladığı tespit edildi. Uzmanlar, örgütün daha önceki yıllarda Karadeniz’de hiç bu kadar sayıya ulaşmadığı vurguluyor.Terörist grupların güvenlik güçlerince deşifre edilmemek amacıyla telsiz görüşmelerine çıkmadıkları kaydedildi.
“Çözüm sürecinde istediğini elde edememesi durumunda Doğu ve Güney Anadolu’da kaos ortamı yaratmak isteyen PKK ülkede iç savaş çıkartmanın planlarını yapıyor.”
■ Ahmet Takan, Yeniçağ,  (26.10.2014)
PKK CİZRE'DE ÖZERKLİK İLAN ETTİ

"Kars'ta öldürülen 3 PKK'lının intikamını Hakkâri'de 3 askeri şehit ederek aldık" diyen PKK, Şırnak'ın Cizre ilçesinde özerklik ilan etti. Önceki gece tören düzenleyen yüzleri maskeli silahlı PKK'lılar, askerî düzende yürüyüş yaptıkları Cizre sokaklarında özerklik ilanı için tören düzenledi. Polis müdahale etmedi.

Yüzleri kapalı örgüt militanları, önceki gece Sur ve Nur mahallelerinde askerî düzende yürüyüş yaptı. Tek tip elbise ve YDG-H tişörtü giyen PKK'lılar "Bu mahalleler kendini yönetecek. Güvenlik güçlerinin buralara girmesine izin verilmeyecek" dediler. Törene katılanlar sözde KCK, PKK bayrakları ve havai fişekler eşliğinde Öcalan sloganları attı.

PKK'nın gençlik ve asayiş kolu olan YDG-H, 23 Haziran 2013'de, Şırnak Cizre'de kuruluşunu ilan etmiş, 25 Ağustos 2014'te de özerkliği sürecini başlattığını duyurmuştu. ■ Ulusal Kanal, (26.10.2014)
HERKES IŞİD’İ KONUŞUYOR, OYSA ESAS HEDEF KÜRT KORİDORU
ABD ve AB, Suriye Kürtlerine her türlü siyasi ve askeri desteği veriyorlar. Ankara’nın da katkısıyla “Kürt koridoru” oluşuyor. Bunun anlamı, “Batı ve Ankara Kürt koridoru konusunda anlaşmışlar.”
Bir süre sonra Suriye’de de aynen Irak’ta olduğu gibi “Kuzey Suriye” Şam’dan kopacak. Barzaniile Suriye Kürtleri entegre ediliyor. Bütün bu çabalar Irak’tan ve Güneydoğu’dan Akdeniz’e kadar bir bütünlük sağlayarak Kürt koridorunu oluşturmak için.
Herkes Kobani’yi, IŞİD’i konuşuyor. Oysa esas hedef Kürt koridorunu tamamlamak, Kaç yıldır Kürt koridorunu yazıyorum. Büyük Kürdistan için bu vazgeçilmez bir hedef!
Önce Kuzey Irak halledildi; sonra Güneydoğu’da yaratılan olaylarla çözüşmenin altyapısı hazırlandı. Bütün bunlar Erdoğan ve Davutoğlu ikilisinin yönetimi sırasında gerçekleşti. Şimdi Kuzey Irak Kürdistanı “Kuzey Suriye’ye uzatılarak” Kürt koridoru tamamlanıyor. ■ Erol Manisalı, Cumhuriyet,  (27.10.2014)
IRAK TÜRKMENSİZLEŞTİRİLİYOR
IŞİD örgütü, başlattığı saldırılarla Irak’ı Türkmensizleştiriyor. Bölgeden gelen son bilgiler, zaten nüfus yoğunluğu açısından sıkıntılı olan Türkmenlerin, giderek Irak’ın içine dağıldıklarını, Türkmen kasaba ve köylerinin giderek boşaldığını, Kerkük gibi, çevresindeki nahiyelerle birlikte tarihi Türk şehirlerinin IŞİD bahanesiyle tamamen Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin denetimine geçtiğini gösteriyor. Telafer ve Sincar’dan kaçarak Irak’ın içlerine kaçan Türkmenlerin önemli bir bölümü Şii bölgelerine sığınmış, bir bölümü de Kürt bölgesine geçmişti. IŞİD, son olarak Irak’ın Diyale iline bağlı Türkmenlerin yoğunlukta olduğu Karatepe kasabasına saldırı başlattı. 10 bin civarında kişi bölgeden göç etmek zorunda kaldı. Türkmenlere yapılan kıyımı görmezden gelenAKP hükümeti ise sessizliğini korumayı sürdürdü.
İstihbarat birimlerinin hazırladığı bir çalışmaya göre, Türkmenler Irak içinde giderek dağıldı. Yaşadıkları yerleşim birimlerindeki nüfus yoğunluklarını büyük ölçüde yitirdiler. Gittikleri bölgelerde hızla asimile olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyorlar. Bu gidişle bölgede Kürtler giderek daha fazla güç kazanacak, Türkmenlerin adı bile anılmayacak. ■ Deniz Kahraman, Aydınlık,  (27.10.2014)
PKK GÜNEYDOĞU'DA MAHKEME KURMUŞ!
Doğu'da PKK'nın kendi güvenlik birimlerini ve mahkemelerini kurduğu iddiaları sıkça duyuluyor. Bugün Murat Yetkin şahit olduğu bir olayı köşesine taşıdı. Yetkin, önemli davalara bakan bir avukatın anlattıklarını şöyle aktardı:
“Geçenlerde bir müvekkilim geldi. Aleyhine bir karar çıkmış, üst mahkemeye itiraz edecekmiş, yardım istiyordu. Ben de kararı istedim. Verdi. Bir de ne göreyim? Meğer davaya PKK'nın yerel mahkemesi bakmış. Karar bizimkinin aleyhine çıkmış, o da PKK'nın bir üst 'eyalet' mahkemesine itirazda bulunmak istiyor.”
Bizim avukat davaya bakamayacağını söylemiş tabii, ama asıl şaşırdığı; vatandaşın bu durumu, yani PKK'nın Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde resmi mahkemelere paralel olarak mahkeme kurmasını doğal, kararlarını da meşru karşılamış olması…
Yalnız mahkeme de değil… Diyarbakır kırsalında, Şırnak kırsalında, PKK'nın sadece "şehitliklerini" değil, kendi polisini, cezaevini, hatta dağa adam gönderme amaçlı, kendi "askere alma" noktalarını oluşturmuş olması. ■ Sondakika.com,(28.10.2014)
PKK’NIN KOBANİ STRATEJİSİ: ÖRGÜT NE YAPMAK İSTİYOR?
PKK, Kobani’de PYD’nin arkasına saklanarak, dünya kamuoyu önünde kafa kesen IŞİD terörüne karşı gerçekten direnen tek güç olduğunu imajını vermeyi başardı. Böylece PKK, Kobani muharebesi sırasında dünya kamuoyu önünde terörist örgüt statüsünden meşru güç statüsüne sıçrama yapma doğrultusunda önemli bir adım attı.
PKK öte yandan Ayn el-Arap çatışmalarını AKP Hükümetini baskı altına almak ve kitlesi üzerindeki kontrolü geliştirerek tesis etmek için bir araç olarak kullandı.
PKK açısından Ayn el-Arap çatışmaları sırasında kazanılan bir diğer zafer, ABD ile PKK arasında “silah arkadaşlığı” statüsünü oluşturmak olmuştur. Ayn el-Arap çatışmaları sırasında ABD, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesi ile Türkiye ile PKK arasında kalınca hiç tereddüt etmeden PKK’yı tercih etmiştir.
Üstelik ABD, AKP Hükümetini Barzani güçlerini Türkiye’den geçirerek, Ayn el-Arap’a girmelerine izin vermesi konusunda zorlamış ve “ikna” etmiştir. Bu durum Türkiye için bir başka psikolojik yenilgi oluşturmuştur. PKK ve diğer pankürdist örgütler ve taban için ise kesinlikle psikolojik bir zafer anlamına gelmektedir.
Sonuç olarak, PKK, Suriye’nin kuzeyinde oluşturduğu üç devletçikten biri olan Kobani devletçiğini Türkiye’ye güç projeksiyonu yapmak amacı ile çok etkili bir şekilde kullanmayı başarmış görünmektedir. PKK, ABD ile askeri/siyasi ilişki kurmayı başarmıştır. PKK açısından en önemli sonuç, Kobani çatışması ile Kuzey Suriye’deki varlığını büyük ölçüde meşrulaştırmayı başarmış olmasıdır. Bütün bu sonuçların alınmasında PKK’nın en büyük yardımcısı, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin Esad’ı devirme konusunda saplantılı Suriye politikasıdır. 
■ Ümit Özdağ, Yeniçağ, (30.10.2014)

..


TÜRKİYE BÖLÜNME NOKTASINA KİMLER TARAFINDAN NASIL GETİRİLDİ 1





TÜRKİYE BÖLÜNME NOKTASINA KİMLER TARAFINDAN NASIL GETİRİLDİ 1




Eylül-Ekim 2014’DEN NOTLAR: 

Cihan Dura
25.3.2015

Kürdistan’ı Türklere kurduracağım.
Barack Obama (ABD Başkanı)

 PKK ile görüşmedik, görüşmeyeceğiz. Bunu iddia eden şerefsizdir.
R. T. Erdoğan (T.C. Başbakanı, 2004)

Devlet değişsin istiyoruz.
Kürt kimliği ve Kürt dili önündeki tüm engelleri kaldıracağız.
Kemal Kılıçdaroğlu (CHP lideri)
 12 Mart 2015 

Bağımsız İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler: AKP ile PKK anayasayı değiştirip, “milliyetler devleti” kurma konusunda anlaştı. Buna CHP’nin ne diyeceği son derece önemliydi ve ne yazık ki destek açıklaması geldi. CHP, milletsizleşmeye ve federasyonlaşmaya kapıları açacağını ilan etmiş oldu, kurucu ilkelerine ihanet içinde olduğunu bir kez daha gösterdi.

PKK tarafı “ortak vatan, eşit vatandaşlık” istiyor. Ortak vatanı nasıl tanımladığı belli, ‘Türkiye ve Kürdistan’dır’ diyor. Bunun siyasi anlamı federasyon örgütlenmesine gitmektir. Anayasa'dan ‘Türk vatandaşlığı’nın çıkarılmasıdır. Bu Türkiye’de birden fazla resmi dilli, milliyetlere özerklik verilmiş bir bohça yaratmak anlamına gelir.” 
Bir zamanlar “bölünmez bir bütündür” dediğimiz Türkiye Cumhuriyeti böylesine onur kırıcı bir duruma nasıl getirildi, hangi bedhahlar tarafından?
IŞİD’DEN SONRA ‘KÜRT KORİDORU’
Dr. Tuğçe Varol Sevim yazıyor: ABDIŞİD’e karşı mücadelede ilk müttefikini Erbil olarak ilan etmiştir. Suriye’nin kuzeyinin Erbil’e teslim edilmesi ve ardından ortaya çıkacak “Kürt Koridoru” ile, Kuzey Irak enerji kaynaklarının Akdeniz’e direkt olarak çıkışı sağlanabilecektir. Türkiye’ye ise nihayetinde elinde en az 2 milyon mülteciden başka bir şey kalmayacaktır.
IŞİD’e karşı oluşturulan uluslararası koalisyon Türkiye açısından nasıl bir sonuç doğuracaktır? Sanmıyorum ki, IŞİD’in Irak’ta ele geçirdiği topraklar Bağdat’a, Suriye’de ele geçirdiği topraklar Esad’a geri verilsin. Büyük ihtimalle IŞİD’in elinden alınan bölgeler Erbil’e bırakılacak, Erbil’in eğitilen askerleri de bu bölgenin güvenliğini devralacaktır. Ne kadar ilginçtir ki IŞİD, Musul ve çevresini ele geçirerek Irak’a saldırmıştır ama ABD müttefik olarak Bağdat’ı değil Erbil’i seçmiştir. Diğer yandan Suriye’nin IŞİD tarafından zapt edilen bölgeleri de sadece Kürt bölgeleriymiş gibi bir intiba oluşturulmaya başlanmıştır bile.
IŞİD’in yavaş yavaş temizlenmesi ile birlikte ortaya çıkacak olan yapı ister bir Kürdistan ister iki parçalı Kürt Konfederasyonu olsun, nihayetinde ortaya çıkacak olan bir ’Kürt Koridoru’ olacaktır. Böylece Kuzey Irak petrolleri ve doğal gazı Kerkük dahil artık tüm kaynaklar rahatlıkla Suriye’nin kuzeyindeki yapıda inşa edilecek boru hatlarıyla direkt olarak Akdeniz’e ulaştırılabilecektir. Kerkük’ün de Kürdistan’a dahil edilmesiyle birlikte Türkiye’nin elinde en az 2 milyon mülteciden başka bir şey kalmayacaktır.
■ Ümit Özdağ, Yeniçağ,  (10.10.2014)
TÜRKİYE BÖLÜNÜRKEN
AKP hükümeti ülkede güvenliği sağlayamıyor. Sıkıyönetim ilan edildi, sokağa çıkma yasağı var ama kimse takmıyor. Devlet kendi binalarını bile koruyamıyor. Karakollar düşüyor. İnsanların can ve mal emniyeti PKK’lıların insafına teslim edilmiş durumda. İstihbaratın olaylardan haberi yok. Askerin ne yaptığı belli değil. Terör polisine “gidip balık tutun barış geldi” diyen valiler, emniyet müdürleri var bu ülkede.
Çözüm süreci diye sürdürülen süreç bölünme sürecine evrilmiş durumda. Çünkü süreçte bilerek ve isteyerek yapılan “hatalar” ülkenin bölünmesini zaten kaçınılmaz kıldı.
AKP’nin seçimler nedeniyle, PKK’nın da Suriye’deki kazanımlarını koruması için konjonktürel olarak çatışmasızlığa ihtiyacı vardı. İki tarafın çatışmasızlık talebi çözüm süreci olarak yutturuldu.
Çözüm süreçlerinde örgütlerin zayıflaması esas olur. Oysa bizdeki süreçte tam tersi oldu. Süreç devam ederken bölgede örgüt değil, devlet zayıflatıldı. Çünkü süreç denerek bölgede devletin yanında yer tutan Kürtler PKK’nın yanına itildi, PKK güçlendirildi, bölgenin tek mutlak ve “meşru” otoritesi olarak kabul edildi. PKK liderlerinin de itiraf ettiği gibi 1990’lı yıllarda bile olmayan katılımlar oldu, silah gücünü güçlendirdi, eğitimini sıkılaştırdı, üstelik dağlardan bir adım bile geri çekilmeden yaptı.
PKK’nın şehir içi şebekesi KCK yapılanması, KCK operasyonları MİT’in yönlendirilmesiyle durduruldu sonra tüm KCK’lılar serbest bırakıldı. Böylece KCK tüm şehirleri mobilize etme gücüne erişti. Bugün devletin sokağa çıkma yasağını işte bu “network” sayesine bozabiliyor, devleti aciz ve hükümsüz kılıyor KCK.
Bundan sonra bu makarayı geri sarmak imkânsız...
Tebrikler Hakan Fidan, Efgan Ala, geçmiş olsun Türkiye... ■ Emre Uslu, Taraf,  (9.10.2014)
 EĞİTİM SEN: ANADİLDE EĞİTİM ÇÖZÜM SÜRECİ'NDEN BAĞIMSIZ DÜŞÜNÜLEMEZ
Eğitim Sen: Tüzüğümüze anadilde eğitimi koyduk. Savunduğumuz temel ilkelerden biri anadilde eğitim meselesi. Her eğitim yılının açılışında bu konu yoğun biçimde tartışılıyor. Eğitim Sen olarak bununla ilgili evrensel boyutlarda eğitimin, anadilde yapılması noktasında değerlendirme yaptık. Çocuklar için elzem görüyoruz. Anadilde eğitimle ilgili pedagojik ve bilimsel değerlendirmelerimizi sürdürüyoruz.
Siyasi boyutuyla hükümetin, özellikle ülkemizde yaşayan farklı dilleri kullanan insanlarımızın anadilleriyle eğitim haklarıyla ilgili siyasal taraflarla, bu talebi dile getiren toplumsal kesimlerle kendi halkıyla buluşup, adım atması gerekiyor. Kürt sorununda çözüm sürecinden de bağımsız değil. Burada yapılacak düzenlemeler bir an önce yapılıp, hükümet de adım atarak, toplumun talebi olan kesimlerle buluşup sorunu hızla çözmesi gerekir. Anadilde eğitim haklı bir istektir. Çözüm üretmeli hükümet. Sorumlu hükümettir çünkü. ■ Manşethaber, (13.9.2014)
RECEP TAYYİP: “EY ÖCALAN, NE İSTEDİN DE VERMEDİK”
Barış söylemi ortaklar arasında hedefe giden yolda bir araç olmuştu. Karşılıklı güç kazanma ve ardından ortağını yok etme üzerine kurulan denklemdi zihinlerin ardındaki.
AKP ve iktidar Güneydoğu’da KCK mahkemelerine, KCK vergilerine, yol kesmelere, bayrak indirmelere, dağa çıkışlara, Güneydoğu’nun örgütün eline geçmesine sessiz kaldı. Barış Süreci adı altında şiddet ve sokak olayları artıkça, hükümetin olaylara müdahale edemediği görüldü. Olayları durması için Öcalan’ın ayağına giden devlet ve hükümetin çaresizce her isteklerini yerine getirmek zorunda olduğunu gördü Öcalan ve Kandil.
Örgüt “Barış Süreci” adı altında hem kırsalda hem şehirde tüm yapılanmalarını tamamladı. Güneydoğu’da serhildan adı altında bu kez kamu görevlileri esir alınıp, kamu kurumları işgal edilebilir. Türk bayrakları indirilebilir ve...
Şimdi her zaman olduğu gibi Öcalan isteklerini sıralayacak. AKP hükümeti bunu kabul edecek. Güneydoğu’daki 10 yaşındaki çocuk bile Barış Süreci adı altında hükümetin örgüt elinde artık oyuncak hâline geldiğini düşünüyor.
Erdoğan’ın, “Ey Öcalan, ne istedin de vermedik” mitingine hazır ol Türkiye! ■ Mehmet Baransu, Taraf,  (13.10.2014)
ABD İLE İKİ YILDIR GÖRÜŞÜYORUZ
PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’nin sözcüsü Nevaf Helil, ABD ile iki yıldır görüştüklerini açıkladı. Sözcü, “Türkiye’nin tepkisi nedeniyle ABD bunu açıklamadı” dedi
PYD ile perşembe günü doğrudan görüşmeye başladıklarını açıklayan ABD Dışişleri Bakanlığı, önceki gün de PYD ile istihbarat paylaştıklarını belirtmişti.

PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’in, Paris’te, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Daniel Rubinstein’la görüştüğünü aktaran Helil, ana konunun silah gönderilmesi olduğunu vurguladı. 
 Taraf, (20.10.2014)


.