Merve ÖNENLİ GÜVEN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Merve ÖNENLİ GÜVEN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Mayıs 2017 Salı

PKK’NIN ŞEHİR SAVAŞI STRATEJİSİ


PKK’NIN ŞEHİR SAVAŞI STRATEJİSİ,





PKK’NIN ŞEHİR SAVAŞI STRATEJİSİ,
Merve ÖNENLİ GÜVEN*
* 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Terörizm ve Terörizmle Mücadele Merkez Başkanı

PKK, 2015 içerisinde kırsal alandan yerleşim bölgelerine kayarak şehir savaşı stratejisine geçmiştir. 




Örgüt bu strateji kararını 1984’de uzun süreli bir halk savaşı” başlatılması şeklinde belirlemiştir. Halihazırda örgüt bu stratejisini uygulamaya geçirmiş olup amacı yerleşim bölgelerinin bir kısmında kurtarılmış bölgeler ilan ederek Suriye’de elde ettiği kanton yapılanmanın bir benzerini Türkiye içerisinde oluşturmaktır. Örgüt bu stratejisine ulaşmak için Türkiye’de iç savaş yaratmaya çalışmaktadır. Bu amaçla da gerçekleştirdiği eylemleri halk tabanına yayma çabası içerisindedir. Ancak halihazırda bu amacına ulaşamamış olup bu hedefi doğrultusunda yeni arayışlar içerisine girmiştir.

PKK, 2015 itibarıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bulunan belirli bölgelerde şehir savaşına başlamıştır. Örgüt, 1984’de “uzun süreli halk savaşı” stratejisini gerçekleştirmeyi hedef olarak benimsemiş ve bu amaca ulaşmak için de stratejik savunma, stratejik denge ve stratejik saldırıyı üç aşama olarak halk savaşına geçiş sürecinin evreleri olarak belirlemiştir. Örgüt, çözüm süreci olarak adlandırılan dönem içerisinde kırsal kadrosunu şehirlere yöneltmiştir. Bu süreç içerisinde kırsal kadrolar yerleşim merkezlerinde örgütlenerek şehir savaşına hazırlık yapmışlardır.
Bu bağlamda il, ilçe, köy, mezra temelinde gerçekleştirilen örgütlenme yöntemi; kırsala yakın bölgelerin silah ve patlayıcı depoloma alanları olarak kullanılması, il ve ilçelerde ise kaçma-kurtulma ve barınma alanları belirlenerek bölge hakimiyetinin sağlanması ve kurtarılmış bölgeler ilan edilmesi hedefiyle gerçekleştirilmiştir.

PKK’nın özellikle; Diyarbakır/Sur, Şırnak/Silopi- Cizre ve Mardin/Nusaybin bölgelerinde uzun süreli çatışma imkan ve kabiliyetine sahip olduğu görülmektedir. Örgüt asimetrik savaş stratejisini simetrik savaş durumuna getirmiştir. Kırsalda uyguladığı vur-kaç taktiği, yerleşim alanlarında güvenlik birimlerine karşı uzun süreli çatışma şeklini almaktadır. 




< Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler doğrultusunda örgüt, Suriye’de mevcut olan kanton yapılanmalar benzeri kurtarılmış bölgeleri Türkiye
içerisinde ilan etmeyi amaçlamaktadır.  >

Örgüt, kadrosunu ve eylemlerini il ve ilçelere kaydırarak yerleşim merkezlerinde hakimiyet kurmak suretiyle devlete alternatif bir yapılanma tesis etmeyi
hedeflemektedir.

Örgütün şehir savaşı stratejisi temelinde kullandığı yöntemler;

-Hendek kazma,
-Barikat kurma,
-Geçiş noktalarına; sokak araları, asfalt gibi yerlere tüp gibi çeşitli malzemelerle kurulan patlayıcı düzenekleri,
-Yerleşim bölgelerine hakim noktalardan keskin nişancılar tarafından güvenlik birimlerine yönelik saldırı düzenlenmesi,
-Güvenlik birimlerinin görüşünün engellenmesi amacıyla beyaz örtü/çarşaf kullanılması,
-Sokaklara kamera yerleştirmek suretiyle güvenlik birimlerinin ortak bir merkezden hareketlerinin izlenmesi,
-Okul, hastane ve diğer kamu binalarının yakılması, ayrıca söz konusu yerlerin silahla taranması ve roketatarla saldırılması şeklindedir.


Örgütün gerçekleştirdiği eylemler, örgüt kadrosunun şehir savaşı yürütülmesi amacıyla uzun süredir hazırlık yaptığını göstermektedir. Bu durumun
en somut göstergelerinden birisi yerleşim bölgelerinde örgüt tarafından elde edilen hakimiyet çerçevesinde anlaşılmaktadır. Ayrıca eylemlerin
hazırlanışı esnasında ve sonrasında örgüt mensuplarının kamufle olabilmeleri ve saklanma imkan-kabiliyetleri de örgütün yerleşim bölgelerindeki
uzun süreli planlamalarını göstermektedir.

Örgütün uzun süreli eylemsel hazırlık yapması neticesinde tatktiksel olarak hızlı hareket edebildiği gözlemlenmektedir. Bu bağlamda örgüt tarafından
gerçekleştirilen eylemlerin, güvenlik birimlerinin önlemlerine karşı alternatif taktikler geliştirilmesi temelinde de şekillendiği görülmektedir.
Bu durumun en önemli emarelerinden birisi de şehir içinde örgüt mensupları ve güvenlik birimleri arasında yaşanan çatışmaların, örgüt
mensupları tarafından süreklileştirilmesi noktasında da anlaşılmaktadır.

PKK’nın izlediği strateji üzerinden örgütün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da şehir savaşı üzerinden iç çatışma yaratılması noktasında halktan
destek almayı da amaçladığı da gözlemlenmektedir.

Bu çerçevede, örgüte yönelik yapılan operasyonlarda sivil kaybın da öne geçilmesi noktasında uygulanan sokağa çıkma yasağı gibi önlemler
doğrultusunda örgüt ve uzantıları tarafından, halk organize edilerek çeşitli gerekçelerle yürüyüşler gerçekleştirilmektedir. Bu şekilde örgüt, eylemlerinin halk tarafından desteklendiği veya halk tarafından üstlenildiği algısı üzerinden, terör eylemlerini meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
Aynı zamanda devlet ve güvenlik birimleri tarafından belirli bölgelerde Kürtlere karşın sistematik bir hak ihlali uygulaması gerçekleştirildiği algısını
da yaratmayı amaçlamaktadır.

Örgüt için sokağa çıkma yasağı uygulaması kaçma, kurtulma ve saklanma noktasında örgüt açısından sıkıntı yaratmaktadır. Çünkü örgüt, vatandaş faktörünü kullanmak suretiyle olası sivil kayıplar yaşanması durumunu güvenlik birimlerinin uygulamalarına mal etme amacını da taşımaktadır. Örgütün organize ettiği gruplar tarafından gerçekleştirilen yürüyüşler halka mal edilmeye çalışılarak devlet tarafından demokratik hakların ihlal edildiği şeklinde bir algı yaratılmaya da çalışılmaktadır. 

Örgüt, güvenlik birimlerinin terörle mücadele yöntemleri üzerinden gündelik hayatın olağan gidişatının sekteye uğratılması bağlamında psikolojik bir hava 
yaratılarak devlet aleyhine propaganda çalışmaları da yürütmektedir.

Örgüt ve uzantıları tarafından organize edilen yürüyüşlerde halkın ön planda devletin uygulamalarına karşı bir pozisyonda oldukları şeklindeki
algı yaratma çabası, aynı zamanda örgütün şehir kadrosunun güç kaybının da göstergelerindendir.
Örgütün yerleşim merkezlerinde eylem gerçekleştirme kapasitesi aynı zamanda belediyeler tarafından mümkün kılınmıştır. Hendeklerin açılması için belediyelere ait iş makineleri kullanılmıştır.

Örgütün yerleşim merkezlerindeki eylemlerinin sürdürülebilirliği belediyelerin kaynaklarının ve olanaklarının örgüt mensuplarına sağlanması bağlamında da gerçekleştirilmiştir.

PKK’nın halihazırda operasyonlar nedeniyle yerleşim bölgelerindeki imkan-kabiliyetinin sınırlandırıldığı gözlemlenmektedir. Örgütün eylem kapasitesinde yaşadığı bu gerileminin emarelerinden birisi, PKK’nın metropollerde bulunan yapılanmaları tarafından gerçekleştirilen neron (araç yakma) eylemleridir. Örgüt, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde yaşadığı kaybı, metropollerde araç yakma eylemleri üzerinden kamufle etmeye çalışmaktadır ve mevcudiyetini her yerde hissettirme amacını taşımaktadır.

PKK şehirlerde sürekli savaş hali yaratmak istemektedir.

Bu nedenle okullar, hastaneler dahi hedef alınmaktadır çünkü gündelik hayatın olağan akışı sekteye uğratılmaya çalışılmaktadır. Bu şekilde örgüt, “devlet vatandaşın güvenliğini sağlayamadı, düzeni muhafaza edemedi ve edemiyor” algısını yaratmayı hedeflenmekle birlikte, ortaya çıkarmaya çalıştıkları düzensizlik üzerinden kendi düzenini kurmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda eylemleriyle öğretmen, doktor gibi tüm bölge halkına hizmet sağlayan devlet memurları da hedef alınarak devlete ait her türlü kişi, bayrak, kurum gibi devletin varlığını ifade eden her türlü öğe bölgeden silinmeye çalışılmaktadır.




< PKK, şehir savaşı stratejisini yürütmektedir. Örgüt bu stratejiyi 1984 yılında benimsemiştir. >

Kürdistan Demokratik Toplum Konfederalizmi (KCK) Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık 30/12/2015’de yaptığı açıklamada; “Türkiye içinden ve dışından gelecek başka örgütlerle birlikte Türkiye’de devrimci bir direniş cephesi kurulacağını ve Türkiye’de iç savaşın daha da artacağını, Öcalan’ın silahsızlanma çağrısı yapmayacağını, çünkü sahada kendilerinin olduğunu ve bu duruma ancak kendilerinin (örgütün) karar verebileceğini, mevcut durumda da silah bırakmayı gerektirecek bir durum olmadığını, ayrıca Türkiye, Irak, Suriye ve İran’daki gelişmelerin Ortadoğu’yu yeni bir çağa geçireceğini, halihazırdaki savaşın yeni bir duruma dönüşene kadar yoğunlaştırılacağını, bunun için de her türlü birlikteliğin Ortadoğu Coğrafyasında sağlanacağını”1 ifade etmiştir.


PKK’nın Şehir Savaşı Stratejisi

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Hatip Dicle’nin; “ 1990’lı yıllarda 50 ülke içerisinde Türkiye sicili en kötü ülke durumundaydı.
Türkiye’nin bir NATO üyesi olma gerçeğini göz ardı etmemek gerekir. NATO’nun 5. Maddesinin A şıkkı çok konuşulur. 

Hiç konuşulmayan B şıkkı da var. 

B şıkkı ise eğer bir NATO Devletinde bir iç savaş çıkar ve buna engel olamaz ise NATO buna Müdahale eder.” 2 

Şeklindeki açıklaması, PKK ve uzantılarının eş güdümlü hareket ettiklerinin en önemli göstergelerindendir. Cemil Bayık’ın Türkiye’de iç savaş çıkartılacağının 
ve uzun süreli bir hale getirileceği yönündeki ifadeleri, DTK gibi siyasi alanda sözde meşru faaliyet gösteren örgüt uzantılarının, örgütün stratejisini 
gerçekleştirme yönünde uluslar arası arenadaki her türlü durumun fırsata çevrilmeye çalışıldığını göstermektedir.

Ayrıca NATO’nun 5. Maddesi, üye ülkelere tehdit olan herhangi bir duruma karşın üye ülkenin güvenliğini güvence altına almaktadır. Bu çerçevede bu madde, Türkiye’nin sınırları içerisinde ve dışında Türkiye’nin toprak bütünlüğüne tehdit olan PKK’ya karşın diğer üye ülkelerin Türkiye’nin toprak bütünlüğünü ve iç güvenliğinin sağlanmasıyla sorumlu olduklarını ifade etmektedir.

Halihazırda, Suriye’de yaşanan iç savaş benzeri bir durum örgüt tarafından sağlanamadığı için PKK, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde belirli alanlarda kurtarılmış bölgeler ilan etme gayesi çerçevesinde, bu talebin halk nezdinde gerçekleştirildiği yönünde bir algı yaratma çabasındadır. Türkiye içerisinde bir iç savaş yaşandığı görünümü yaratılarak uluslararası alanda müdahaleye açık bir durum olduğu izleniminin yaratılması da amaçlanmaktadır. Örgüt bu vesileyle kendisini uluslararası alanda etkin bir aktör pozisyonunda değerlendirmektedir. 

Bu şekilde de Türkiye karşısında kendisini devletleşme potansiyelinde bir aktör olarak görmektedir.

SONUÇ

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Haziran 2015’de yüzde 10 barajını geçerek elde ettiği başarı, PKK için rahatsız edici bir gelişme olarak
değerlendirilmiştir. Siyasi alanda temsiliyet, PKK’nın silahlı mevcudiyetini riske eden bir unsur olmuştur. Siyasi kazanımlar, örgütün silahlı varlığı ile eylemleri nin örgüte müzahir kesim tarafından da sorgulanmasına sebep olma durumu, PKK’yı çözüm sürecine ve siyasi alandaki temsiliyet durumuna rağmen yeniden eylemlerini canlandırmaya itmiştir. Bu bağlamda örgüt, çözüm süreci dahilinde örgüt kadrolarını Türkiye’den çıkartmak yerine kırsal alandan yerleşim bölgelerine doğru bir örgütlenme modeli benimsemiş ve bu doğrultuda yerleşim alanlarında ciddi düzeyde silah depolamıştır.

Aynı zamanda PKK, çözüm süreci olarak adlandırılan dönem içerisinde herhangi bir güvenlik uygulamasına maruz kalmamasından hareketle kırsal alandaki mevcudiyetini yerleşim bölgelerine kaydırabilmiş ve halihazırdaki eylemsel kapasitesine ulaşabilmiştir. Ayrıca kırsal alandaki silahlı mevcudiyeti kış dönemlerinde kış üslenmesine girerek bu dönemi atıl bir şekilde geçiren örgüt kadroları, yerleşim bölgelerine geçiş yaparak kış döneminde de eylemselliği sürdürülebilir kılmaktadır.

Sonuç olarak çözüm süreciyle birlikte kırsal alandan yerleşim bölgelerine kayan örgüt kadroları, halihazırda kış aylarında da eylem gerçekleştirme imkan-kabiliyetine sahip olmuştur.

PKK tarafından çözüm süreci, başta Suriye’de elde edilen kazanımlar ve bu kazanımların Türkiye’ye de kaydırılması amacı çerçevesinde bir geçiş süreci 
olarak kullanılmıştır.

<  PKK Diyarbakır/Sur, Şırnak/Silopi ve Mardin/Nusaybin bölgelerinde uzun süreli Çatışma imkan-kabiliyetine sahiptir. >

Bu dönemde örgüt, Türkiye’de çatışmaya girmeyerek Suriye ve Irak dışında bir cephede daha savaşmayarak Türkiye sınırları içerisindeki mevcudiyetini güçlendirmiştir.

Örgütün kırsal kadrosunun şehirlerde çözüm süreci dönemince eylemsellik bağlamında her türlü alt yapıyı hazırlamış olduğu anlaşılmaktadır. Kaçma-kurtulma yollarının belirlenmesi, saklanma alanlarının alternatifli olarak kullanılabilir durumda olması bu duruma açıklık getirmektedir.
PKK eylemlerini kırsal alandan yerleşim merkezlerine kaydırarak Suriye’de kazandığı bölgesel hakimiyetini, Türkiye’de de belirli bir bölge üzerinde
şehir savaşı üzerinden iç çatışma yaratarak sağlamaya çalışmaktadır. Yürütülen eylemlerin amacı; kurtarılmış bölgelerin oluşturulması, yönetim modeli olarak örgüt tarafından öne sürülen demokratik özerkliğin temel teşkil edecek şekilde örgütün iktidarının mümkün olduğu bir düzen sağlanması şeklinde belirlenmiştir. Örgütün bu amacı doğrultusunda ilerleyen süreçte, eylemlerine devam edeceği, ulusal ve uluslar arası alanda ortaya çıkacak her türlü fırsatı da bu çerçevede kendi lehine dönüştürebilmek adına kullanacağı değerlendirilmektedir.

DİPNOTLAR ;

1 Son Dakika, 30.12.2015, Cemil Bayık Tehditler Savurdu: Türkiye’de İç Savaş Artacak,
http://www.sondakika.com/haber/habercemil-bayik-tehditler-savurdu-turkiye-de-ic-8008570/,   04.01.2016

2 Sputnik News, 05.01.2016, Hatip Dicle: Türkiye’de İç Savaş Çıkarsa, NATO Müdahale Edebilir, 
http://tr.sputniknews.com/turkiye/20160105/1020019450/hatip-dicle-turkiye-ic-savas-nato-mudahale.html#ixzz3wNoM1wcw,  05.01.2016



***