Kurban Bayramı...
Agah Oktay GÜNER
agahoktayguner@hotmail.com
07 Kasım 2011
Bugün mübarek Kurban Bayramı’nın ikinci günü.
Aziz okuyucularımın bayramını tebrik ediyor, bütün sevdikleriyle birlikte nice bayramlara erişmelerini gönülden diliyorum.
Bayramlarımız, Yaradan’ın, hediyelerden dir. Akrabalar, hısımlar, dostlar, arkadaşlar hep bayram vesilesiyle aranır, kırgınlıklar, küskünlükler aşılır ve birlik sağlanır. Milli bayramlarımız tarihimizin zafer sayfalarının ışıklarıdır. Dini bayramlarımız imân hayatımızın sönmeyen güzellikleridir. Kurban Bayramı, hepinizin çok iyi bildiği gibi sevgili oğlunu, ciğer paresini kurban etmek isteyen peygamber Hz. İbrahim’e, Allah, oğlu İsmail’i tekrar hediye ediyor, gökten indirdiği koçla yavrusunun hayatını bağışlıyor, ışıklı, lütuflu, bereketli “Kurban Medeniyeti”nin kapısını açıyordu.Allah yolunda kesilen koyun, dana, deve vb. hayvanlara kurban diyoruz. Kurban kesmek belli bir adap ve üslup içinde yapılır. Kurbanın gözleri tertemiz bir tülbentle bağlanır. Kesim yerine nezaketle getirilir. Tekbirler alınır ve bu bahtlı hayvan güzel başını adeta alın sizin olsun diyerek uzatır ve toprağa yapıştırır. Kasap Besmele ile bıçağı kurbanın boyuna vurur. Niçin bahtlı hayvan dedim. Her gün bu ülkede, İslam aleminde, dünyada binlerce hayvan kesiliyor, etleri yeniyor. Kesen kimdir? Besmele ile mi kesti? Bunların hiçbirisini bilmiyoruz.. Ancak kurban tekbirler alınarak Yaradan’ın yüce adı zikredilerek Besmele ile kesilir. Onun için kurban bahtlı hayvandır. Rahmetli büyüğüm ve hemşehrim Ömer Naci Bozkurt bir Bayburt sevdalısıydı. Çok zengin bir arşive sahipti. Kendisinden şu hatırayı dinlemiştim:Birinci Cihan Harbi sonrası Kazım Karabekir Paşa’nın karargahı Bayburt’tadır. Ermeni harekatı ve Kurtuluş Savaşı için ince planlar yapmış olan Paşa, asker toplamaktadır. Her sabah kendisine tekmil veren subay: “Paşam bu sabah birliğe teslim olan bir askerin elleri kınalıydı sordum dün düğünü varmış sabah kıtaya gelmiş.”Paşa, “Onu derhal bir atlı refakatinde köyüne gönderin, bir hafta izin verin” demiş.Ertesi sabah karargaha hışımla genç askerin annesi gelmiş. Paşayı görmek istediğini söyleyince huzura alınmış. Askerin annesi olduğunu söyleyen köylü hanım adeta kükreyerek:“- Paşa, Paşa! Ne zamandan beri evlendi diye herifler asker ocağından evlerine gönderiliyor. Biz koça kına yakarız Allah kabul etsin diye, askere giden oğlana kına yakarız, Allah yolunda şehit olsun diye. Oğlumu geri getirdim Paşa. Vatan düşman işgali altındayken sıcak yatakta yatmak haramdır” diyerek huzuru terk etmiş. Gözleri dolan Paşa kadıncağızı bir müddet arkasından seyrettikten sonra “Bu analarla zafer bizimdir” demiş .Gerçekten evladını askere gönderirken onun şehit olmasını, geri dönmesi kadar tabii kabul eden başka bir Millet yoktur. Bütün zaferlerimizin temelinde ve hayatı Millet olarak süngü ucunda yaşamamıza rağmen eğilmeyen başımızın tükenmeyen gayretimizin ve bitmeyen ümidimizin temeli hep bu inanç ve iman sağlamlığıdır .Kurbanın yüce manası, Allah için en aziz, en sevgili varlığını feda etmektir. Nitekim, büyük şairimiz Fuzuli şöyle buyurmuştur:“Yılda bir kurban keserler halk-ı alem id için / Dembedem saat-be-saat ben senin kurbanınam.”Allah aşıkları, kainattaki yerlerini idrak eden hakikat araştırıcıları kendi gerçeğini tanıma yolunda seferber olanlar kendilerinde bir varlık görmezler var olan sadece odur. Onunla dolmak, onunla olmak, eksilmeyen dualarıdır. Hayatın aslı ve özü; ben neyim, nereden geldim nereye gidiyorum sorularına cevap vermektir. İşte öncelikle kendim için niyâzım, kendi hakikatimi idrak etmeyi Rabbimin nasip etmesidir .
Aziz okuyucularım hepinizin Kurban Bayramını tekrar tebrik ediyor, Rabbimden feyz ve nusretler diliyorum .
Kaynak Yeniçağ:
Kurban Bayramı...
Agah Oktay GÜNER
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/kurban-bayrami-20419yy.htm
***