Hesabı Kimden Soracağız?
Özcan PEHLİVANOĞLU
ozcanpehlivanoglu@yahoo.com
08 Mayıs 2010
Ülkenin sanayisi havlu atmak üzere, işsizlik tarihi rekor kırıyor, iç ve dış borç almış başını gitmiş, genç nüfus gelecekten ümidini kesmiş, özelleştirme peşkeşi ile kapitülasyonlar hortlamış, vergi yükü halkın omuzlarını ezmiş, tarım ve hayvancılık AB'nin emirleri ile bitmiş, İmralı canisi ve PKK'ya itibar sağlanmış. Nihayet 25 Mart 2010'dan bu yana 19 şehit verilmiş. Bunun hesabını kim verecek?
Avrupa Birliğine verilen tavizler, orta ve küçük ölçekteki sanayiciyi, kapısına kepenk vurma noktasına getirmiştir. Sanayicinin oğluna iş arar hale geldiği bizzat Odalar ve Borsalar Birliğinin tepesinde ifade ediliyor. Ancak korku ve geçmişteki alkışlar bugün doğruları yüksek sesle söylemeye engel oluyor. İslamı referans olarak kullanıp iktidar olanların ülkeyi ne hale getirdiğini başta İslamcılar olmak üzere herkes görüyor ama ne yazık ki dilsiz şeytan olmak tercih ediliyor.
Gençler ve çalışma yaşında olanlar işsizlikten evlerde oturuyor. Koskoca insanlar, ana ve babalarının yanına sığınmış onların avucuna bakar hale gelmiş. Sosyal devlet anlayışı bunlar için geçerli değil mi? Ermenileri, PKK'yı konuştuğumuz kadar işsizleri niye konuşmuyorsunuz? Ülkenin gidişatına bakın, gençler arayış içindeler. Onlara gemicik veren, mısır ve yumurta ithalatının önünü açan, ceplerine inanılmaz sermayeleri koyan siyasetçi büyükleri yok. Kimsenin damadını medya devinin başına getirmiyorlar.
Mustafa Kemal Atatürk'ün millileşme hareketini küreselleşme aşkıyla yok ederek, milli sanayiyi ve ülke birikimini özelleştirme adı altında yabancılara teslim eden anlayışla, sessiz işgalin başladığının farkındamıyız? Bu kara adamları destekleyip alkışlayanlarda hiç vicdan yok mu?
Bin çeşit vergi yükü altında ezilen bir halk olduğumuzu görmüyormusunuz? Dünyanın en pahalı etini yediğimizi, en pahalı benzinini kullandığımızı bilmiyormusunuz? Komediye bakın hayvancılık ülkesi Türkiye et ithalatına başladı. Bu politikalar bizi yarın açlığa götürecek. Eminim ki; dün buğdayda bugün etteki arayışımız dış güçlere bize karşı geliştirilecek politikalarda yeni ilhamlar veriyor. Gelecekte aç kalacağız aç!
İmralı canisi ve PKK'ya, Habur'da itibar sağlayanlar, bir ayda 19 şehide ne diyor?
Bu şehitlerin açılımınıza bir katkısı var mı? Halkın vergisi ile yayın yapan devletin televizyonu TRT'de beş şehidin verildiği gece canlı yayında Ferhat Göçer'le, İzel'le eğlence yapılıyordu, hiç mi sıkılmadınız? Milletin acısını şarkıyla türküyle mi paylaştınız?
Şehitlerimize onların ailelerine hiç mi saygınız yoktu? Onların döktüğü kanla evinizde rahat ettiğinizi bilmiyormusunuz? Bu nasıl anlayıştır.
Buna destek olan ve ülkeyi ekonomik, güvenlik, terör, sosyolojik yapıyı parçalama ve dış politikada felakete götürenleri alkışlayanları anlamakta güçlük içerisindeyim.
Barzani'yi onurlandıran fakat Irak Türklerini görmezden gelen, içte ve dışta Türk varlığına musallat olan bu adamları halen anlamadınız mı? İslamcının, marksistin, bölücünün hepsinin bir olduğunu ve Türk Milletine karşı 1980 öncesinde olduğu gibi hücuma geçtiğini görmüyormusunuz?
Samsun'daki şehit polisler, Giresun'daki mayınlar, Tunceli'deki karakol baskını, Diyarbakır'da teğmenin şehit oluşu ve yaralı gaziler karşısındaki sessizlik ve pısırıklık sizi hiç uyandırmıyor mu?
Bunları örtmek için varsa yoksa Anayasa değişiklikleri, Danıştay saldırısı, Balyoz harekatı, İrtica eylem planı ve bitmez dava Ergenekon...
Eğer bu yazdıklarımızda yanlışlık varsa hepinizden af diliyorum ama eğer doğruysa bu bilançonun hesabını birilerinden hep birlikte sormamız lazım. Çünkü bu ülke bizim ülkemiz ve gidecek başka hiçbir yerimiz yok.
08 Mayıs 2010
http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr/Yazi.aspx?ID=1584
***