KALDIRIN ŞU ANDI
Rifat Serdaroğlu
07 Ekim 2013
Potamyalı Erdoğan “ Milli Andımızı ” niçin kaldırdı, beraberce bakalım mı?
TÜRKÜM: Andımız bu kelime ile başlar. Erdoğan Türk kelimesinden nefret eder. Türk ve Türk Milleti demez. “Milletim” der, fakat hangi milletten olduğunu söylemez. Ne kendisi, ne eşi, ne de çocukları Türk değildir.
Kendisi “Gürcü” olduğunu söyler ama orası biraz karışıktır. Başka bir gün onun gerçek soyunu anlatırız. Eşi “Arap’tır.” Doğal olarak çocukları da Türk değildirler.
Erdoğan ve Bakanlar Kurulunda bir tane kendini Türk sayan Bakan ya vardır,
ya da yoktur. Sağlık Bakanı denen Bulgar sevdalısı “AKP gelinceye kadar hepimiz Türk’tük” demiş ve Türk olmadığını açıklamıştır.
Milletvekillerinden biri “Türk olmanın ne hayrını gördük” deme zavallılığını sergilemiştir. Türklükten bu kadar nefret eden bir Potamyalı, elbette ki soyunun gereğini yapacak!..
Kendisi “Gürcü” olduğunu söyler ama orası biraz karışıktır. Başka bir gün onun gerçek soyunu anlatırız. Eşi “Arap’tır.” Doğal olarak çocukları da Türk değildirler.
Erdoğan ve Bakanlar Kurulunda bir tane kendini Türk sayan Bakan ya vardır,
ya da yoktur. Sağlık Bakanı denen Bulgar sevdalısı “AKP gelinceye kadar hepimiz Türk’tük” demiş ve Türk olmadığını açıklamıştır.
Milletvekillerinden biri “Türk olmanın ne hayrını gördük” deme zavallılığını sergilemiştir. Türklükten bu kadar nefret eden bir Potamyalı, elbette ki soyunun gereğini yapacak!..
DOĞRUYUM: Erdoğan doğru biri değildir. Babasının onu çocukken boynundan astığını, dayısının onu son anda ipten alıp hayata döndürdüğünü, korkudan babasının ayakkabılarını öptüğünü Ergun Poyraz’ın kitaplarından okuduk.
(Poyraz, bu kitaplar yüzünden 6 yıldır zindanda yatıyor!) Gençliğini çalışmadan-tembellikle geçirmiş, orman arazisine yaptığı kaçak evde oturan, tüm hayatında doğru düzgün bir işi olmayan biri, Belediye Başkanı olunca milyar dolarlarla oynamaya başlarsa o kişi “doğru” değildir.
Ne demiş atalarımız; “Çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz…
Sadece “Deniz Feneri” davası sebebiyle Müslümanlardan çalınan milyarlarca avro konusundaki tutumu, Erdoğan’ı “Yamuk” yapmaya yeter.
Yamuk ağaçtan düz baston çıkar mı?
(Poyraz, bu kitaplar yüzünden 6 yıldır zindanda yatıyor!) Gençliğini çalışmadan-tembellikle geçirmiş, orman arazisine yaptığı kaçak evde oturan, tüm hayatında doğru düzgün bir işi olmayan biri, Belediye Başkanı olunca milyar dolarlarla oynamaya başlarsa o kişi “doğru” değildir.
Ne demiş atalarımız; “Çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz…
Sadece “Deniz Feneri” davası sebebiyle Müslümanlardan çalınan milyarlarca avro konusundaki tutumu, Erdoğan’ı “Yamuk” yapmaya yeter.
Yamuk ağaçtan düz baston çıkar mı?
ÇALIŞKANIM: Hayatı boyunca çalıştığını, top oynadığını, sucukçuluk, Ülker Bayiliği yaptığını söyleyen Erdoğan’a bir tek soru soruyorum; Eğer doğru söylüyorsanız, bu güne kadar TC Devletine ne kadar vergi verdiniz?Kasımpaşa’daki Berber Recai kadar vergi verdiyseniz, o bile kabulümüzdür.
KÜÇÜKLERİMİ KORUMAK: Başbakan Erdoğan’ın yaşça kendisinden küçük olanlara, özellikle iyi eğitimli gençlere karşı olan tavrını Taksim-Gezi Parkı olayları sırasında gördük. Erdoğan “sevgi dolu yüreğiyle” çıktığı televizyonda Türk Milletinin gözlerinin içine baka-baka, “Polise o emri ben verdim” demiştir. Emri alan polis, aşırı güç kullanarak 6 gencin ölümüne, 11 gencin gözünün çıkıp kör olmasına, 7 binden fazla gencin yaralanmasına, binlercesinin de gözaltına alınarak işkence görmesini sebep olmuştur. Erdoğan Türkiye ve Türklük kokan, iyi eğitim almış veya almakta olan gençlerden, kıskançlığı sebebiyle nefret eder.
BÜYÜKLERİMİ SAYMAK: Recep Tayyip Erdoğan’a kişilik veren, ekmek veren, siyasette yolunu açan, İstanbul Belediye Başkanı yapan, rahmetli Erbakan’dır. Eğer Erbakan 1994 yılında İstanbul Belediye Başkanı Adayı olarak Erdoğan’ı değil de, başka birini söyleseydi bugün Türkiye, Erdoğan diye birini tanımayacaktı ve Erdoğan İETT’den emekli bir vatandaş olarak, tıpkı gençlik yıllarında olduğu gibi kahvehane köşelerinde “taş” oynuyor olacaktı.
Erdoğan kendisine hayat veren Hocasını yani Erbakan’ı, en zayıf olduğu anda arkasından öyle bir hançerledi ki, adam kahrından öldü.
Erdoğan için büyük-küçük yoktur. Sadece ve sadece kendi menfaati vardır.
Merak edenler Oğuzhan Asiltürk veya Şevket Kazan’a sorabilir.
Erdoğan kendisine hayat veren Hocasını yani Erbakan’ı, en zayıf olduğu anda arkasından öyle bir hançerledi ki, adam kahrından öldü.
Erdoğan için büyük-küçük yoktur. Sadece ve sadece kendi menfaati vardır.
Merak edenler Oğuzhan Asiltürk veya Şevket Kazan’a sorabilir.
EY BÜYÜK ATATÜRK: Erdoğan, Atatürk’ü “Deccal” olarak gören bir ekibin ürünüdür. Atatürk kastederek “İki Ayyaş” der, ama sorduğunuzda inkâr eder. Anıt Kabir’e, Atatürk’ün huzuruna mecbur kalırsa gider, sonra da
“Ne o öyle, oraya gidip sap gibi durmak” der fakat dünyanın en büyük terör örgütünün liderinin dizinin dibine çökmekten çekinmez.
“Ne o öyle, oraya gidip sap gibi durmak” der fakat dünyanın en büyük terör örgütünün liderinin dizinin dibine çökmekten çekinmez.
NE MUTLU TÜRKÜK DİYENE: Sadece Erdoğan değil, badem takımının tamamı ve Kürtçü-Bölücüler Cumhuriyetin bu temel ilkesinden nefret ederler.
Suudi Kralının otel odasına koşa-koşa giden modern Abdullah Gül, bu ilkemizin yazılmasını ilkellik olarak görür. Badem Takımı için tek başına bu cümle bile “ Milli Andımızın ” kaldırılması için yeterli sebeptir.
Suudi Kralının otel odasına koşa-koşa giden modern Abdullah Gül, bu ilkemizin yazılmasını ilkellik olarak görür. Badem Takımı için tek başına bu cümle bile “ Milli Andımızın ” kaldırılması için yeterli sebeptir.
Atatürk’ün yerine El-Kaide Lideri Gülbettin Hikmetyar’ı koyan birinden ve onun Milliliği kalmayan Eğitim Bakanından başka ne beklenebilir ki?
Eyy gölgesinden korkan iş âlemi ve yalaka medya; Sizler korkunuz sebebiyle AKP’ye destek olmaya devam edin. Yakında Kadın-Erkek ayrı seyahat edildiğini, ayrı okullarda okunduğunu, herkesin başının kapandığını, erkeklerin sakal bıraktığını, televizyonların mekruh ilan edilip yasaklandığını görürsünüz.
Hele bir de Mollaların vereceği fetva ile malınızın-paranızın üstüne oturulsun da, Cumhuriyet’in, Atatürk’ün, demokrasinin kıymetini o zaman anlarsınız.
Hele bir de Mollaların vereceği fetva ile malınızın-paranızın üstüne oturulsun da, Cumhuriyet’in, Atatürk’ün, demokrasinin kıymetini o zaman anlarsınız.
Not; Başbakan Erdoğan; MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a sorar mısınız?
PKK’lılar her gün Özgür Kürdistan için “Devrim Andı” okurlar.
Onlar kendi andlarını kaldırdılar mı, yoksa her gün yüksek sesle okumaya
devam mı ediyorlar?
PKK’lılar her gün Özgür Kürdistan için “Devrim Andı” okurlar.
Onlar kendi andlarını kaldırdılar mı, yoksa her gün yüksek sesle okumaya
devam mı ediyorlar?
Sağlık ve başarı dileklerimle 07 Ekim 2013
Rifat Serdaroğlu
Rifat Serdaroğlu