HANİ 12 EYLÜL DARBECİLERİ YARGILANACAKTI?
Serdar Ant
Eylül halkoylaması öncesindeki propaganda sürecinde en çok vaat edilen ne idi?
Eğer halkoylamasında anayasa değişikliğine “evet” denilirse, 12 Eylül 1980’de bir darbeyle anayasal düzeni ortadan kaldırarak iktidara el koyan darbecilerin yargılanmasının yolu açılacaktı. AKP, Türkiye’yi “demokratikleştiriyordu” (!) anayasa değişikliğine “evet” denilirse 12 Eylül darbecileri de yargılanabilecekti.
Bu iddiaların boş vaat olmaktan öte bir anlamı olmadığını savunanlar, 12 Eylül darbesini ve o darbeyle kurulan ve aslında 2002’den beri AKP iktidarının yararlandığı baskıcı düzeni savunmakla suçlandılar. Onlar faşistti, militaristti, darbeciydi vs… AKP ise tabii ki özgürlüklerden ve demokrasiden yanaydı, işte Türkiye’yi demokratikleştiriyordu! O zaman, 12 Eylül darbecilerinden de hesap sorulacaktı elbette…
12 Eylül 2010 pazar günü halkoylaması yapıldı.
Sonuç:
Evet: yüzde 58… Hayır: yüzde 42
Kısacası halkımız anayasa değişikliğine “evet” dedi, böylece 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasının önünde bir anayasal engel de kalmadı.
Hemen ertesi gün, 13 Eylül’de, bir de baktık ki Türkiye’nin dört bir tarafında 12 Eylül darbecilerinin yargılanması için Savcılıklara suç duyurusunda bulunuluyor. Tabii bütün bu gösteriler de televizyon ekranlarından yayınlandı. Toplu olarak Adliye binalarının önünde yapılan basın açıklamaları, sonra hep beraber Adliye Sarayları’na girip savcılığa dilekçe vermeler, atılan sloganlar vs…
Ne var ki halkoylaması öncesinde “Yetmez, ama evet…”propagandası yapanlar için bu kadarı yetti! O günden sonra bir aydan fazla bir zaman geçti. Bu “darbeciler yargılansın” yaygarası yapanlardan ses soluk yok!
Bu bir ay içinde 12 Eylül darbesini yapanlar hakkında herhangi bir dava açıldı mı? Herhangi bir kovuşturma başlatıldı mı? Kısacası 12 Eylül darbecileri yargılanmaya başlandı mı?
Hayır!
12 Eylül darbecileri kaçtı mı yoksa?
Peki, şimdi nerede o “yetmez, ama evet…” yaygarası yapanlar? Nerede seçim meydanlarında 12 Eylül dönemi için timsah gözyaşı dökenler? Kendinden başka herkesi 12 Eylül işbirlikçisi ve savunucusu ilan edenler nerede?
AKP iktidarı 12 Eylül darbecilerini yargılamaz! Bindiği dalı kesmenin mantıklı bir yanı yoktur çünkü… AKP, zihniyet ve kadro olarak 12 Eylül düzeninin bir ürünüdür. 2002’den beri de o düzenin bir parçası ve uygulayıcısı olarak Türkiye’yi yönetmektedir. AKP zihniyeti ve politikaları, 12 Eylül’ün “Türk-İslam sentezi” ile açılan yolda yürümenin savunucusudur. AKP, 24 Ocak Kararları ile Türkiye’nin sokulduğu yolun yolcusudur. ABD ile kurulan bağımlılık ilişkilerinde BOP eşbaşkanlığı aşamasının öznesidir AKP iktidarı…
Kısacası AKP, 12 Eylül rejiminin 2000’lerin ilk on yılındaki yüzüdür. Bugün 12 Eylül demek, AKP iktidarı demektir. AKP, bindiği dalı kesmez!
***
12 Eylül halkoylamasından yaklaşık bir ay sonra BDP Grup Başkan Vekili ve Batman Milletvekili Bengi Yıldız da şunları söyledi:
“Hareketimiz, mücadelemiz, Kürt sorunu çözme noktasında önerdiği formülasyon şudur. Demokratik Türkiye, özerk Kürdistan ve Türkiye’nin bütün alanlarının birçok özerk bölgeye ayrılarak, merkezi yönetimin yetkilerinin önemli ölçüde yerele aktarıldığı, yerelin söz ve karara hâkim olduğu bir yönetim biçimi. Bu sistem içerisinde Kürtler Kürdistan’da, Özerk Kürdistan’da dillerini birinci dil olarak kullanacaklar. Birinci resmi dilleri Kürtçe olacak, ikinci dilleri de Türkçe olacak. Yani hem Türkçe hem Kürtçe öğrenecekler. Bunun bu şekilde kabul görmesi lazım. Tabii Türkiye genelinde resmi dili Türkçe kullanacak ama bize göre Türkiye’nin tüm bölgelerinde ikinci dil olarak Kürtçe’nin öğretilmesi lazım. Bu sistem Kürt coğrafyasını sömürge bölgesi yapmaktan vazgeçmeleri gerekir.” (Vatan, 11.10.2010)
Bengi Yıldız bir milletvekili… TBMM üyesi yani… Üstelik BDP’nin Grup Başkanvekili… Göreve başlarken “Anayasa sadık kalacağıma, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağıma…” diyerek “namus” ve “şeref” üzerine yemin ediyor!
Sonra o “namus” ve “şeref”i ayaklar altına alıyor ve başlıyor konuşmaya… Özerklikten, özerk Kürdistan’dan, Türkçenin ülkenin belli bir bölgesinde ikinci dil olmasından, Türkiye’nin üniter yapısının değiştirilmesinden, Kürt coğrafyasından, o coğrafyayı sömürge yapanlardan bahsediyor!
Kısacası bundan 30 yıl önce 12 Eylül darbecilerinin başardığı anayasal düzeni ortadan kaldırma işini, bir başka açıdan bugün Bengi Yıldız’ın üyesi olduğu hareket yapmayı amaçlıyor.
AKP iktidarı 12 Eylül darbecilerini yargılayamaz, orası artık ayan beyan ortada…
Peki, bugün Bengi Yıldız ya da onun gibi düşünen ve Türkiye’yi bölmek isteyenlere yasal olarak dokunulabilir mi?
Hayır!
Çünkü bu sözlerinden ötürü, BDP Batman milletvekili Bengi Yıldız’ın partisi kapatılsa bile, kimse Bengi Yıldız’a yasal olarak dokunamaz! 12 Eylül halkoylamasıyla kabul edilen anayasa değişikliği sonucunda, partisi kapatılan milletvekillerinin TBMM üyeliği düşmüyor çünkü!
Bengi Yıldız ve onun gibi düşünenlerin korkacağı hiçbir şey yok artık! İstediklerini söyleyebilirler, yapabilirler. Hatta böyle süslü laflara da gerek yok. Özerklik ya da federasyon gibi terimlerle lafı döndürüp dolaştırmanın anlamı var mı? Doğrudan hedefi koyun, amacınızı ilan edin:
Yaşasın bağımsız, birleşik Kürdistan!
Kahrolsun sömürgeci Türkiye!
Biji Serok Apo!
Biji PKK!
Örneğin Bengi Yıldız çıkıp bunları söylese ve partisi kapatılsa ne olur?
Hiçbir şey olmaz!
O her ay gider milletvekili maaşını alır yine… Meclis’te millete kapalı olarak yapılan gizli toplantılara katılır, komisyonlarda görev yapar, kısacası milletvekili olmanın tüm imkânlarından yararlanır.
Bengi Yıldız artık “dokunulmazdır” çünkü! Zaten dokunulmazdı da, 12 Eylül halkoylamasından sonra siyaseten de dokunulmaz oldu!
Sonuçta hızla “demokratikleşiyoruz” işte! Ve bugün karşı karşıya olduğumuz tablonun tek bir sorumlusu var:
12 Eylül halkoylamasında “evet” diyen Türk milleti…
O zaman kimseye kızmanın anlamı yok. Kendi düzen ağlamaz çünkü…
15.10.2010
bu kadar söylenenlere kanan baska bir millet yoktur,
12 eylülün eserleri olan varligini yokunu onlara borclu bir yapi nicin 12 eylülcüleri
kendisine bu olanaklari saglayani yargilasin? diye sormazmi eger türkiyede ise sormaz!:
http://forum.kanka.net/archive/index.php/t-882735.html?s=5f75f227157569c97d8348ce9d6ff1b9
..
Eylül halkoylaması öncesindeki propaganda sürecinde en çok vaat edilen ne idi?
Eğer halkoylamasında anayasa değişikliğine “evet” denilirse, 12 Eylül 1980’de bir darbeyle anayasal düzeni ortadan kaldırarak iktidara el koyan darbecilerin yargılanmasının yolu açılacaktı. AKP, Türkiye’yi “demokratikleştiriyordu” (!) anayasa değişikliğine “evet” denilirse 12 Eylül darbecileri de yargılanabilecekti.
Bu iddiaların boş vaat olmaktan öte bir anlamı olmadığını savunanlar, 12 Eylül darbesini ve o darbeyle kurulan ve aslında 2002’den beri AKP iktidarının yararlandığı baskıcı düzeni savunmakla suçlandılar. Onlar faşistti, militaristti, darbeciydi vs… AKP ise tabii ki özgürlüklerden ve demokrasiden yanaydı, işte Türkiye’yi demokratikleştiriyordu! O zaman, 12 Eylül darbecilerinden de hesap sorulacaktı elbette…
12 Eylül 2010 pazar günü halkoylaması yapıldı.
Sonuç:
Evet: yüzde 58… Hayır: yüzde 42
Kısacası halkımız anayasa değişikliğine “evet” dedi, böylece 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasının önünde bir anayasal engel de kalmadı.
Hemen ertesi gün, 13 Eylül’de, bir de baktık ki Türkiye’nin dört bir tarafında 12 Eylül darbecilerinin yargılanması için Savcılıklara suç duyurusunda bulunuluyor. Tabii bütün bu gösteriler de televizyon ekranlarından yayınlandı. Toplu olarak Adliye binalarının önünde yapılan basın açıklamaları, sonra hep beraber Adliye Sarayları’na girip savcılığa dilekçe vermeler, atılan sloganlar vs…
Ne var ki halkoylaması öncesinde “Yetmez, ama evet…”propagandası yapanlar için bu kadarı yetti! O günden sonra bir aydan fazla bir zaman geçti. Bu “darbeciler yargılansın” yaygarası yapanlardan ses soluk yok!
Bu bir ay içinde 12 Eylül darbesini yapanlar hakkında herhangi bir dava açıldı mı? Herhangi bir kovuşturma başlatıldı mı? Kısacası 12 Eylül darbecileri yargılanmaya başlandı mı?
Hayır!
12 Eylül darbecileri kaçtı mı yoksa?
Peki, şimdi nerede o “yetmez, ama evet…” yaygarası yapanlar? Nerede seçim meydanlarında 12 Eylül dönemi için timsah gözyaşı dökenler? Kendinden başka herkesi 12 Eylül işbirlikçisi ve savunucusu ilan edenler nerede?
AKP iktidarı 12 Eylül darbecilerini yargılamaz! Bindiği dalı kesmenin mantıklı bir yanı yoktur çünkü… AKP, zihniyet ve kadro olarak 12 Eylül düzeninin bir ürünüdür. 2002’den beri de o düzenin bir parçası ve uygulayıcısı olarak Türkiye’yi yönetmektedir. AKP zihniyeti ve politikaları, 12 Eylül’ün “Türk-İslam sentezi” ile açılan yolda yürümenin savunucusudur. AKP, 24 Ocak Kararları ile Türkiye’nin sokulduğu yolun yolcusudur. ABD ile kurulan bağımlılık ilişkilerinde BOP eşbaşkanlığı aşamasının öznesidir AKP iktidarı…
Kısacası AKP, 12 Eylül rejiminin 2000’lerin ilk on yılındaki yüzüdür. Bugün 12 Eylül demek, AKP iktidarı demektir. AKP, bindiği dalı kesmez!
***
12 Eylül halkoylamasından yaklaşık bir ay sonra BDP Grup Başkan Vekili ve Batman Milletvekili Bengi Yıldız da şunları söyledi:
“Hareketimiz, mücadelemiz, Kürt sorunu çözme noktasında önerdiği formülasyon şudur. Demokratik Türkiye, özerk Kürdistan ve Türkiye’nin bütün alanlarının birçok özerk bölgeye ayrılarak, merkezi yönetimin yetkilerinin önemli ölçüde yerele aktarıldığı, yerelin söz ve karara hâkim olduğu bir yönetim biçimi. Bu sistem içerisinde Kürtler Kürdistan’da, Özerk Kürdistan’da dillerini birinci dil olarak kullanacaklar. Birinci resmi dilleri Kürtçe olacak, ikinci dilleri de Türkçe olacak. Yani hem Türkçe hem Kürtçe öğrenecekler. Bunun bu şekilde kabul görmesi lazım. Tabii Türkiye genelinde resmi dili Türkçe kullanacak ama bize göre Türkiye’nin tüm bölgelerinde ikinci dil olarak Kürtçe’nin öğretilmesi lazım. Bu sistem Kürt coğrafyasını sömürge bölgesi yapmaktan vazgeçmeleri gerekir.” (Vatan, 11.10.2010)
Bengi Yıldız bir milletvekili… TBMM üyesi yani… Üstelik BDP’nin Grup Başkanvekili… Göreve başlarken “Anayasa sadık kalacağıma, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağıma…” diyerek “namus” ve “şeref” üzerine yemin ediyor!
Sonra o “namus” ve “şeref”i ayaklar altına alıyor ve başlıyor konuşmaya… Özerklikten, özerk Kürdistan’dan, Türkçenin ülkenin belli bir bölgesinde ikinci dil olmasından, Türkiye’nin üniter yapısının değiştirilmesinden, Kürt coğrafyasından, o coğrafyayı sömürge yapanlardan bahsediyor!
Kısacası bundan 30 yıl önce 12 Eylül darbecilerinin başardığı anayasal düzeni ortadan kaldırma işini, bir başka açıdan bugün Bengi Yıldız’ın üyesi olduğu hareket yapmayı amaçlıyor.
AKP iktidarı 12 Eylül darbecilerini yargılayamaz, orası artık ayan beyan ortada…
Peki, bugün Bengi Yıldız ya da onun gibi düşünen ve Türkiye’yi bölmek isteyenlere yasal olarak dokunulabilir mi?
Hayır!
Çünkü bu sözlerinden ötürü, BDP Batman milletvekili Bengi Yıldız’ın partisi kapatılsa bile, kimse Bengi Yıldız’a yasal olarak dokunamaz! 12 Eylül halkoylamasıyla kabul edilen anayasa değişikliği sonucunda, partisi kapatılan milletvekillerinin TBMM üyeliği düşmüyor çünkü!
Bengi Yıldız ve onun gibi düşünenlerin korkacağı hiçbir şey yok artık! İstediklerini söyleyebilirler, yapabilirler. Hatta böyle süslü laflara da gerek yok. Özerklik ya da federasyon gibi terimlerle lafı döndürüp dolaştırmanın anlamı var mı? Doğrudan hedefi koyun, amacınızı ilan edin:
Yaşasın bağımsız, birleşik Kürdistan!
Kahrolsun sömürgeci Türkiye!
Biji Serok Apo!
Biji PKK!
Örneğin Bengi Yıldız çıkıp bunları söylese ve partisi kapatılsa ne olur?
Hiçbir şey olmaz!
O her ay gider milletvekili maaşını alır yine… Meclis’te millete kapalı olarak yapılan gizli toplantılara katılır, komisyonlarda görev yapar, kısacası milletvekili olmanın tüm imkânlarından yararlanır.
Bengi Yıldız artık “dokunulmazdır” çünkü! Zaten dokunulmazdı da, 12 Eylül halkoylamasından sonra siyaseten de dokunulmaz oldu!
Sonuçta hızla “demokratikleşiyoruz” işte! Ve bugün karşı karşıya olduğumuz tablonun tek bir sorumlusu var:
12 Eylül halkoylamasında “evet” diyen Türk milleti…
O zaman kimseye kızmanın anlamı yok. Kendi düzen ağlamaz çünkü…
15.10.2010
bu kadar söylenenlere kanan baska bir millet yoktur,
12 eylülün eserleri olan varligini yokunu onlara borclu bir yapi nicin 12 eylülcüleri
kendisine bu olanaklari saglayani yargilasin? diye sormazmi eger türkiyede ise sormaz!:
http://forum.kanka.net/archive/index.php/t-882735.html?s=5f75f227157569c97d8348ce9d6ff1b9
..