GERÇEK SOL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
GERÇEK SOL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Ekim 2017 Pazartesi

Sömürgen ve Kemirgen Zenginliklerimiz...

Sömürgen ve Kemirgen Zenginliklerimiz...    
   
EROL MANİSALI
13.02.2006 
 

Sömürgen ve Kemirgen Zenginliklerimiz (DİN İSTİRMARCILARI ve NAYLON SOL...)


''İstismarcı'' sözcüğü siyasi edebiyatımızda uzun yıllardan beri boy gösteriyor. ''Din istismarcısı'' en yaygın ve yerleşik olanıdır. İşin içine Allah sokulduğu için, bu önem kendiliğinden ortaya çıkıverir.

-___ Din sömürücüleri, kendi işlerini Tanrı adına yürüten sahtekârlardır. ''Tanrı en büyüktür'' diyerek kendilerini büyük ve güçlü göstermeye çalışan çıkarcılardır bunlar. Kendileri ''en büyük olan Tanrının temsilcileri'' olduğuna göre halkın egemenliği ve büyüklüğü diye bir şey de söz konusu olamaz tabii. Din sömürücülüğü yaparak halkın oyları ile iktidara gelenler için artık, halkın çıkarları ve egemenliği kaygısı kalmaz.

Halkın üçte ikisi istemese bile Bush ; ''Tanrı istediği için Irak'ı işgal ettik'' şeklinde açıklama yapar. Halkın istememesi değil, ''Tanrı'nın istemesi'' önemlidir. İşin ilginç yanı, Tanrı adına konuşanın Bush olmasıdır. Bu açıkça, ''Bushça bir yaklaşımdır''. Bizdeki İslamcı siyasiler sadece liberal ve açık saçık ekonomiyi değil, Bush'un ''Tanrısal yaklaşımını da'' taklit etmeye çalışıyorlar.

Bizimkilerin yabancı ülke işgali olmadığına göre sadece ''dahili işgallerde'' Allah'a sığınıyorlar. Ulusal kimlik tartışıldığı zaman ''İslamcı kimliğin esas birleştirici ve bütünleştirici kimlik olduğunu'' ; diğer unsurların hepsinin, ''alt kimlikler'' biçiminde düşünülmesi gerektiğini söyleyiveriyorlar.

Bush'un yaptığı gibi, İslamcılar da işi Allah'a sığınmakla halletmeye çalışıyorlar. İslamın düzeni esastır ve yeterlidir; iktisadi ve sosyal ilişkiler bu düzene göre ayarlanmalı; ''en liberal ve en dini kurallar hep birlikte yürümeli'' diyorlar. Ancak, sadece din sömürücüleri yok tabii...

-___ Atatürk sömürücüleri bile var; 12 Eylül'de Amerika'nın organizasyonları sonucu gelenler, ''En Atatürkçü biziz'' demediler mi? Sonra Avrupa'dan ve ABD'nin ''sivil sermaye kurumlarından'' bol bol yardım alan ''sivil toplum örgütlerimizin'' birçoğu, en Atatürkçü geçinen kurumlar değiller mi?

-___ Bir de ''sol sömürücüleri'' var. var. IMF ile birlikte iş tutandan AB'nin eteğinin altına saklanıp Türkiye'yi sömürgeleştirmekte olanlara kadar, ''Ben solcuyum'' diyenler ortalıkta. Bunlar da Türkiye'de solu sömürenlerdir.

Gerçek Sol mu, Naylon sol mu?

Sol olmak için kafalarını kaldırıp Venezüella'ya, Arjantin'e, Bolivya'ya, Şili'ye baksınlar ve utansınlar. Hem IMF'nin, AB'nin, ABD'nin kucağına oturacaksınız, hem de utanmadan, ''Ben solum'' diyeceksiniz.

Bunlar ''sömürücü ve sömürgeci sol'' olarak sol edebiyatına dahil olan ''Türkiyeli solculardır'' !..

Demokrasi sömürücülerini de unutmayalım: Demokrasi adına ''İslami düzeni yerleştirmek isteyenler mi''? Demokrasi getiriyoruz diye, ''Irak'ı işgal edip yüzbinlerce masum sivilin üzerine 400 bin ton bombayı yağdıranlar'' ve Batı tekellerine Türkiye'yi işgal ettirenler mi? Gümrükleri ve dış ticareti vermek yetmez, para işlerimizi de AB'ye devredelim diyen su katılmamış sömürücü ve sömürgeci demokratlara ne demeli?

-___ Uygarlık sömürücüleri ise en tehlikeli olanlardır. Suratlarına uygarlık maskesini geçirip şöyle derler: Uygarlık adına, Batı ne derse yapmalıyız; Batı o kadar iyidir ki onların istavrozlarını bile öpüp başımıza koymalıyız; ''Uygarlık adına diyalog'' deyip papazlarıyla göbek atmalıyız... Tövbe tövbe...

Bunlar dinler arası diyalog ile uygarlıklar arası diyoloğu özellikle birbirine karıştırıp kimin altta kimin üstte kaldığını düpedüz karambole getirenlerdir.

-___ Ama bir de laiklik sömürücüleri vardır ki demeyin gitsin... Laiklik derler de başka bir laf etmezler. Türbana karşı çıkarken gümrük birliğine hiç söz etmezler. Laik düşünceyi savunurken çokuluslu şirketlerin ve emperyalizmin işgalini hiç mi hiç görmezler. Onlar için emperyalizmin işgali de, örtülü faşizm de önemli değildir; varsa yoksa ''laiklik'' derler. Ama ''laikliğin, diğerleri gerçekleşmeden yürümeyeceğini'' görmemezlikten gelirler. 12 Eylülcüler de, biz Atatürkçü ve laikiz diye gelmediler mi? Gardrop Atatürkçüleri ile sahte laikler ve naylon solcular arasında ilginç paralellikler de bulmak mümkündür.

''Marka'' diye sattıkları şeylerin hepsi sahtedir. Bunlar sömürgenler ve kemirgenler sınıfına girerler. Şöyle bir etrafınıza bakın, televizyon erkanlarına, gazetelere göz gezdirin, bu zararlıların çok yakınınızda olduğunu hemen anlarsınız.


***