GÜLENİZM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
GÜLENİZM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ocak 2016 Salı

FETHULLAH GÜLEN VE GÜLENİZM, BÖLÜM 1






FETHULLAH GÜLEN VE GÜLENİZM, 
BÖLÜM 1




Adnan Tanrıverdi tarafından yazıldı.
(20 Ekim 2015)


Bir tarafta, Kökü devletin organlarında, saçakları milletin içinde, " BAŞI " dünya hakimiyeti için amansız mücadele veren bir süper devletin merkezinde olan bir dini cemaat(!). Cemaatin dışarıdaki başının halifeleri, içerideki gövdenin ise ağabeyleri olan sorumlular da sıkışınca soluğu Türkiye dışında alıyorlar.

Diğer tarafta, 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olduğundan bu yana,  21 yıldır girdiği her seçimi bir öncekine nazaran daha yüksek oy alarak kazanarak ve seçilerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevlerine getirilen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve onun bir yıl önce teslim ettiği ve önümüzdeki seçimlerin iktidara en yakın olan Partisi var.

Cemaat var gücü ile var gücü ile Cumhurbaşkanını ve onun kurup büyüttüğü partiyi iktidara yaklaştırmamak için gayret sarf ediyor.

Emekli olduğum 1996 yılından 1999 yılına kadar bu cemaat, en üst seviyeden benimle de irtibat kurdu. Yurt içi yurt dışı gezilerine, mütevelli toplantılarına davet edildim. 
Götürüldüm. Yüksel tahsil seviyesindeki gençlerimizin dindar olması için uğraştığını değerlendirdiğim bu cemaate, katıldığım etkinliklerde konuşmalar yaparak destek verdim. 28 Şubat kararlarını kendine bağlı özel okullarda tavizsiz uygulamaları nedeni ile ilişkimi gevşettim. 1999 yılında Hac farizamı yerine getirdikten sonra sakal bıraktım. Muhtemelen bu sebepten, 1999 tarihinden sonra, benimle cemaat de irtibatını kesti.

Bir dini cemaatin devletin içinde örgütlenmesi, siyasetle uğraşması ve millet tarafından seçilmiş iktidarı yıkmak için bütün gücü ile bir nevi savaşması akıl alacak bir davranış değildir.

Ancak aklı başında olan insanların ret edemeyeceği bir gerçek var ki o da; Dünyanın 150'ye yakın ülkesinde eğitim kurumu ve benzer şekillerde örgütlenerek, bu ülkelerin süper zeki çocuklarını kontrolüne alan bir cemaatin lideri, dünya hakimiyeti davasında amansız mücadele veren bir süper devletin merkezinde olacak da, bu süper güç bu lideri ve cemaatini kendi menfaatleri için kullanmayacak ve bu lider de bu süper güce hizmet ettirildiğini anlamayacak, bu mümkün değildir.

Ülkemiz için hayat memat meselesi olan 01 Kasım 2015 Milletvekili genel seçimler öncesinde  büyük mücadele tekrar alevlendi. Biz de ülkemizin selameti için istikrarı sağlayacak bir seçim sonucu için kendimizi sorumlu hissettiğimizden düşüncelerimizi yakın arkadaşlarımızla paylaştık.

Kemal Gökdoğan, birikimli yorumları ile hep istifade ettiğimiz emekli bir asker arkadaşımızdır. Bize Fetullah Gülen ve Cemaati hakkında 18 Ekim 2015 tarihinde gönderdiği bir mail ile hatıralarını paylaştı. Bu şahıs hakkındaki kafamızda mevcut olan bir çok soruyu aydınlattı. Ertesi gün bir, bu gün de üçüncü mailini adım, Değerli Dostum Kemal Gökdoğan Bey'in. Bize üç bölüm halinde ulaşan tespit ve değerlendirmelerin dar bir çevrede kalmasına gönlüm razı olmadı ve değerli kardeşimizin bu yazısını değerli takipçilerimiz ve kamuoyu ile paylaşmak için aşağıda aynan sunuyorum.

Hayırlara vesile olmasını dilerim. 
20 Ekim 2015
Adnan Tanrıverdi
ASSAM Ynt. Krl. ve
ASDER Onursal Bşk.

*******





" FETULLAH GÜLEN '' VE GÜLENİZM HAKKINDA BİR TAHLİL


BİRİNCİ BÖLÜM


TÜRKİYE' NİN TAPUSU


2006 - 2007' de Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN ve Fetullah GÜLEN arasında yollar zımnen ayrıldı. Fetullah GÜLEN ülkeyi el altından yönetmek için Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN'dan neredeyse Türkiye'nin tapusunu istedi. Bu istek karşısında ERDOĞAN gerekli uyarıyı yaptı ve nihayetinde " Öküz öldü ortaklık bozuldu ". 
Ancak her iki taraf da bir müddet bunu dışa vurmadı. Koku Ergenekon - Balyoz sürecinde yavaş yavaş çıkmaya başladı. Ve 17-25 Aralık olaylarında yollar resmen ayrıldı.

Bu sürecin ayrıntısına girmeyeceğim. Şimdi yeri ve zamanı değil. Şimdilik bir arkadaşın mesajına bazı notlar düşeceğim.

KAZANI YAVAŞ YAVAŞ KAYNATMAK TAKTİĞİ

2006-2007'ye kadar (hatta daha da evveli var şimdilik oraya girmeyelim) ERDOĞAN'ı, AKP'yi ve iktidarın icraatlarını sorgusuz sualsiz arşı âlâya çıkaran Fetullah GÜLEN camiası 17-25 Aralık olaylarından bir yıl kadar önce eleştiriye başladı. Kulaktan kulağa dedikodu yayma yöntemi kullanıldı… “Erdoğan iyidir de etrafı kötüdür de, yolsuzluklar var da falan filan” dedikodularla zemin hazırlandı bana da cemaatten hiç tanımadığım şakirtler yanlarına tanıdığım bir kaç kişiyi alarak geldiler yapay samimiyetle bu tür şeyleri (sizin şimdi anlattıklarınızın benzerlerini) anlattılar... ben de safım ya yuttum tabi, (öyle zannettiler) ve 17-25Aralık olaylarından sonra aynı cemaat lideri ve takımı aynı ERDOĞAN'ı aynı AKP'yi aynı kişileri ve aynı iktidarı firavun, nemrut vb... ilan ettiler.

SAMİMİYETİN BİTTİĞİ NOKTA

Bu tablo karşısında Fetullah GÜLEN camiasından birisi samimi bir kalple de olsa, yapıcı, yol gösterici de olsa bu vakitten sonra onun eleştirisinin benim yanımda hiç bir değeri yoktur. Anti parantez ben ERDOĞAN'ın ve AKP'nin eleştirilemez kutsal olmadığını defalarca vurguladım. Türkiye nasıl ki Fetullah GÜLEN'in tapulu malı değilse Türkiye ERDOĞAN'ın ve AKP'nin de tapulu malı değildir. Ancak... eleştiride ERDOĞAN ve AKP gitsin ülke batsa da olur noktasına gelmiş olan camianın hırsının, kininin, intikamının kokusunu aldığım anda hafakanlarım basıyor.

Bu meseleyi burada tekrar tekrar gündeme taşımanın  bu nedenle benim için hiç bir anlamı yoktur. Fakat siz yine de anlatın belki anlamlı bulanlar olabilir.

NOT:

Seçim öncesinde Paralel Yapı meselesini kaşımamak arzu ediliyor ancak bence bir şeyler bilenin tam konuşma vakti bu zamandır diye düşünüyorum. Çünkü ülkenin koalisyon belasına maruz kalması ve HDP'nin daha fazla güçlenerek siyasi istikrarın iyice bozulması için elinden geleni yapan Paralel Yapı tüm güçleriyle her cepheden iktidara saldırırken SUSMAYI HAZMEDEMİYORUM.

Değerli büyüklerimden ve değerli kardeşlerimden özür dileyerek eteğimdeki taşların bir kısmını dökeceğim.
Uzun bir yazı olacak. Okuyana da okumayana da en baştan saygılarımı sunuyorum.

CEMAATİN HİZMET BOYUTU

Fetullah GÜLEN’in 1970’li yıllarda başlattığı yapılanmayı bu ülke için YETİŞMİŞ DEĞERLER olarak kabul edebilir miyiz?

Evet, KISMEN.

Cemaatin tabanı baştan sona samimi insanlardan müteşekkildir. Ben 53 yaşındayım ve bu insanlarla neredeyse 35 yıldan fazla zamandan beri mesafeli düzeyde de olsa hasbihalimiz vardır.

CEMAATİN TERÖR BOYUTU

Fetullah GÜLEN’in 1970’li yıllarda başlattığı yapılanmayı bu ülkeye yönelik bir TERÖR ÖRGÜTÜ olarak kabul edebilir miyiz?

Evet, KISMEN.

Dindar ve samimi taban hariç geri kalan kripto yönetim tam bir terör örgütüdür.

TABANSIZ TERÖR BOYUTU

Tabanın bir kısmı kullanıldığını 17-25 Aralık gerçeğinde görünce üzerindeki asalakları (hiyerarşik PARALEL yapının gizli yöneticilerini) silkeleyip atmaya başladı.

Zaman içinde tabanın tamamen alttan kayacağı mâlumdur fakat hiyerarşik yapının gizli yöneticileri ve açığa düşmüş deşifre olmuş militan şahsiyetleri ve gizlenme ihtiyacı duymayan “sempati toplayıcı kitle” tabansız bir tavan olarak eylemlerine devam edeceklerdir.

EYLEMLERİ NELERDİR?

Şimdilik Sn. Cumhurbaşkanı’nı, AKP’yi ve cemaat karşıtlarını firavun ve deccal ilân ederek ölümüne mücadeledir. Bu mücadeleyi CHP’ye, MHP’ye, HDP’ye destek vermekle ve PKK’ya yalakalıkla sürdürmektedirler. Bir de sosyal medyada, çok mahir oldukları müstear isimlerle yalan, dolan, iftira, kumpas, yazı, tweet, kaset, resim ve her türlü üç kağıtla yoğun şekilde yapmaktadırlar.

KAFA KARIŞTIRMA EYLEMİ

Bir zamanlar hasbihal ettiğimiz fakat şimdilerde ayda yılda bir tesadüfen karşılaştığımız şakirtler 17-25 Aralıktan sonraki seçim arefelerinde sahte gülücüklerle ev veya iş ziyaretine geliyorlar. Ağızlarında bir sürü lüzumsuz şeyler geveledikten sonra güyâ üstü kapalı propagandaya başlıyorlar.

Memlekette ahlaksızlık, fuhuş, cinayetler artmış.
Müslümanlar fişleniyormuş.
Basın susturuluyormuş.
Can güvenliği kalmamış.
Yunanistan’da dahi daha çok insaniyet varmış.
Suriyeliler her yeri istila etmiş.
Bizim Suriyeliler kadar değerimiz kalmamış.
Bu gidişin sonu kötüymüş.
Dur demek lazımmış.
Bu muhteremlere;

“Ben de aynı kanaatteyim. Bu nedenle ben de sizin gibi oyların doğuda PKK’nın HDP’sine, sahilde CHP’ye ve İç Anadolu’da MHP’ye verilmesi taraftarıyım. 
Memlekete bu kadar hainlik eden AKP yeter ki gitsin, memleketi HDP ve Kandil yönetse de olur” deyince beni AKP fanatizmiyle suçlayıp gidiyorlar.


2 Cİ  BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR.,

..