Suriye ve Su Sorunu Bağlamında Terör. BÖLÜM 3
Suriye, Türkiye’ye karşı düşmanca tavrın neticesi olarak 1995 yılında
Yunanistan’la askeri iş birliği anlaşması yaptı. Ayrıca PKK’lı teröristlerin
Suriye sınırından Hatay’a geçmesine müsaade ederek, Çalı Boğazı
Karakolu’na yapılan saldırıya ortam hazırladı. Türkiye, saldırıyı yoğun
topçu atışlarıyla bertaraf etti ve bu top atışlarının bir kısmını da Suriye
topraklarına yaptı. Ancak Suriye topraklarından herhangi bir karşılık
gelmedi. Bu olay sonrasında Türkiye’nin Suriye’ye karşı politikası daha da
sertleşti (Özdağ, 1999: 209). Amerika’nın 1996 yılında hazırladığı terör
konulu raporda Suriye teröre destek veren ülkeler listesinde yer aldı. Hatta
Suriye destekli PKK’nın dünyadaki en faal terör örgütü olduğu belirtildi.
Militan sayısının 10-15 bin arasında olduğu, Irak ve İran tarafından da
desteklendiği, Avrupa’da da destekçilerinin bulunduğu da raporda yer aldı
(Erciyes, 2004: 108).
1996 yılına gelindiğinde Ortadoğu dengeleri çok farklı bir boyut kazandı.
Hafız Esad su sorunu konusunda Türkiye ile anlaşmazlığını ABD gözetimi
altında yapılan Suriye-İsrail Barışı ile ilişkilendiren bir politika izlemeye
başladı. Ortadoğu’nun en önemli su kaynaklarından biri olan Golan
Tepeleri’nin Tel Aviv yönetimi tarafından Suriye’ye verilmesi İsrail - Suriye
ilişkilerini iyileştirdi. Bu durumu Türkiye’ye karşı fırsata dönüştürmek
isteyen Suriye yönetimi su sorununu barış görüşmelerinin gündemine
getirerek ABD ve İsrail’in bu konuda Türkiye’ye baskı yapmasını amaçladı.
Bu politikasında büyük başarı kaydetti. Hatta bu süreçte İsrailli bir yetkili
Türkiye, su konusunda Suriye ile anlaşırsa terör baskısının azalacağını dile
getirdi. Ayrıca İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Daniel Shek, İsrail ve dünya
basınına verdiği bir demeçte yeni bir uluslararası su rejimi oluşturulmadığı
sürece Türkiye’nin artan baskılarla karşı karşıya kalabileceğini söyledi. Bu
dönem içerisinde ABD’de yapılacak seçimlerden dolayı Clinton Musevi
Lobisinin desteğini kazanmak amacıyla İsrail politikalarına sıcak bakıyordu.
Böylece en önemli müttefikimiz olan ABD de su sorununda Suriye’nin
yanında yer almış oluyordu (Balcı, 1996: 11).
Ancak 1997 yılında İsrail ile Türkiye arasında imzalanan askeri anlaşmalarla
iki ülke arasındaki ilişkiler tekrar normalleşmeye başladı. Bu durum aynı yıl
İran Lideri Rafsancani ile Esad arasında yapılan görüşmede geniş yer tuttu.
Türkiye-İsrail arasında imzalanan askeri anlaşmalar üzerine Irak’ı ve diğer
Arap ülkelerini yanlarına çekip bu yakınlaşmaya karşı bir cephe
oluşturmaya çalıştı (Cumhuriyet Gazetesi, 02.08.1997). Hafız Esad, Mısır
Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ile İskenderiye kentinde yaptığı
görüşmeden sonra düzenlenen ortak basın toplantısında Türkiye ile Suriye
arasında söylendiği gibi terörizm sorunu olmadığını konunun Türkiye’nin iç
sorunu olduğunu savundu. Esad, Suriye’nin bu sorunun bir parçası
olmadığını, Türkiye ile iyi ilişkilerinin olmamasına rağmen hiçbir komşu
ülkenin ıstırap çekmesini istemediğini, hiç kimsenin Suriye’den Türkiye için
bekçilik yapmasını isteyemeyeceğini, yardım edebilirse edeceğini daha
fazlasını yapamayacağını söyledi (Cumhuriyet Gazetesi, 19.09.1997).
PKK’nın 1998 yılına kadar yaptığı birçok terör faaliyetleri nedeniyle artık
Türkiye’nin sabrı taşmıştı. Şam yönetiminin yıllardır PKK’ya verdiği
destekten ötürü binlerce insan ölmüş ve askerlerimiz şehit olmuştu.
Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde
yaptığı bir konuşmada PKK terör örgütü ile ilgili şunları söyledi:
PKK'nın terör eylemleri sonucunda, Emniyet Genel Müdürlüğünün, dün
akşam itibariyle, dünkü tarih itibariyle bana vermiş olduğu bilgiye göre,
toplam 27.630 insanımız hayatını kaybetmiş, güvenlik güçlerimiz ve sivil
vatandaşlarımızdan toplam 16.219 kişi de yaralanmıştır. Kanlı terör örgütü
PKK'nın, ayırım gözetmeksizin katlettiği vatandaşlarımızdan 4.960'ı güvenlik güçlerimizden, gerisi ise, yaşlı, kadın, çocuk ve hatta bebeklerden
oluşmaktadır (TBMM Zabıt Ceridesi, 1998: 463).
1998 yılında Türkiye, Suriye sınırına askeri yığınak yapmaya başladı ve her
iki ülke arasındaki ilişkiler kopma noktasına geldi. İki ülke arasındaki bu
kriz “1998 Ekim Krizi” olarak adlandırıldı. Türkiye ile Suriye arasında
tırmanan gerginliğe çözüm bulmak için devreye Mısır Devlet Başkanı
Hüsnü Mübarek girdi ve Ankara’ya geldi. Ankara’da konu ile ilgili
temaslarda bulunduktan sonra Şam’a giderek Esad’la görüştü (Cumhuriyet
Gazetesi, 08.10.1998). 1998 Ekim Krizi Hüsnü Mübarek’in ara buluculuğu ile
sona erdirildi. Şam yönetiminin geri adım atması sağlandı ve Adana
Mutabakatı imzalandı. Suriye kendi sınırları içerisindeki PKK faaliyetlerine
son vererek terörist başı Abdullah Öcalan’ı sınır dışı etti. Bölücü terör
örgütü lideri Abdullah Öcalan 1998 yılının Kasım ayında bir Rus uçağıyla
İtalya’ya gitti. Roma Hava alanına iniş yaptığı sırada, burada İtalyan polisleri
tarafından gözaltına alındı (Milliyet Gazetesi, 14.11.1998). Ancak İtalya
Türkiye’den gelen diplomatik tepkiler üzerine Abdullah Öcalan’ı İtalya’dan
çıkartmak zorunda kaldı. Bunun üzerine Terör örgütü lideri Yunanistan’a
sığındı. Fakat Yunanistan da diplomatik baskılara dayanamayarak sınır dışı
etti. Öcalan’ın nerede olduğu konusunda birçok spekülasyonun yapıldığı
dönemde Kenya’nın başkenti Nairobi’de olduğu ve Yunan elçiliğinde
saklandığı öğrenildi. Bu gelişme üzerine Yunan hükümeti, Abdullah
Öcalan’ın Nairobi’de Yunan elçiliğinde koruma altında olduğunu kabul
etmek zorunda kaldı. Fakat bu açıklamanın yapıldığı gün Abdullah
Öcalan’ın kaybolduğunu ve izini de kaybettirdiğini açıkladı. Ayrıca Yunan
hükümet sözcüsü Dimitris Peppas PKK elebaşı Öcalan’ın Yunanistan’a
sığınma talebinin kesin bir dille reddedildiğini de söyledi (Milliyet Gazetesi,
19.02.1999). Türkiye’nin 25 yıldır yakalamaya çalıştığı PKK elebaşı Abdullah
Öcalan sığındığı Kenya’da yakalandı. Yunanistan büyükelçiliğine yapılan
gizli operasyon ile Türkiye’ye getirildi ve PKK’ya çok büyük bir darbe
indirildi. Böylece Türkiye karşı terör kozunu kullanan Suriye’nin elinden bu
koz alınmış oldu (Cumhuriyet Gazetesi, 19.02.1999).
Sonuç
Suriye’de Hafız Esad’ın iktidara gelmesiyle birlikte Türkiye-Suriye ilişkilerinde sürekli sorun çıktı. Özellikle su paylaşımı konusundaki problemler iki ülke arasında su sorununun ortaya çıkmasına neden oldu.
Türkiye’nin su kaynaklarını verimli bir şekilde kullanabilmek amacıyla
uygulamaya koyduğu GAP projesi iki ülke arasındaki ilişkilerinin daha da
bozdu. Suriye GAP’ın başlamasıyla birlikte su sorununu uluslararası
kamuoyunda işlemeye başladı. Ortadoğu ülkelerini de bu soruna dahil
etmeye çalışarak elini güçlendirmeye çalıştı. Su sorunun çözümü için
komisyonlar kuruldu. Bu komisyonlar teknik sorunları müzakereden öteye
gidemedi ve suyun kullanımı ile ilgili belirsizlik günümüze kadar sürdü.
Suriye Hükümeti, bölgede Türkiye aleyhine eylemlerde bulunan eli kanlı
terör örgütlerini ülkesinde barındırdı ve her türlü olanağı sundu. Türkiye
Cumhuriyeti, Suriye’nin bu düşmanca tutumunu değiştirmesi için defalarca
uyarılarda bulundu. Özellikle PKK terör örgütü Suriye’nin büyük desteğini
alıyordu. Bu durum iki ülkeyi savaşın eşiğine kadar getirdi. Bu olumsuz
ilişkileri düzeltmek maksadıyla Mısır iki ülke arasında arabuluculuk görevi
üstlendi ve bunun neticesinde Adana protokolü imzalanarak Abdullah
Öcalan Suriye topraklarından çıkarıldı ve Suriye’nin PKK’ya aktif desteği
kesilmiş oldu.
Kaynakça
1. Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Cerideleri TBMM Zabıt Ceridesi,(1998, 18 Kasım). 20 Dönem, 4. Yasama Yılı, cilt 65.
2. Süreli Yayınlar
Cumhuriyet Gazetesi, 02.04.1974.
Cumhuriyet Gazetesi, 25.06.1984.
Cumhuriyet Gazetesi, 25.06.1984.
Cumhuriyet Gazetesi, 01.07.1987.
Cumhuriyet Gazetesi, 17.07.1987.
Cumhuriyet Gazetesi, 04.06.1988.
Cumhuriyet Gazetesi, 04.10.1989.
Cumhuriyet Gazetesi, 15.12.1989.
Cumhuriyet Gazetesi, 27.05.1990.
Cumhuriyet Gazetesi, 15.07.1990.
Cumhuriyet Gazetesi, 02.08.1997.
Cumhuriyet Gazetesi, 19.09.1997.
Cumhuriyet Gazetesi, 08.10.1998.
Cumhuriyet Gazetesi, 19.02.1999.
Cumhuriyet Gazetesi, 06.04.1988
Milliyet Gazetesi, 22.05.1983.
Milliyet Gazetesi, 14.10.1984.
Milliyet Gazetesi, 19.10.1984.
Milliyet Gazetesi, 21.10.1984.
Milliyet Gazetesi, 10.10.1985.
Milliyet Gazetesi 19.04.1987
Milliyet Gazetesi, 17.07.1987.
Milliyet Gazetesi 25.03.1988.
Milliyet Gazetesi, 15.07.1993.
Milliyet Gazetesi, 14.11.1998.
Milliyet Gazetesi, 19.02.1999.
3. Kitaplar ve Makaleler
Alpagut, T. (1989, 15Aralık). PKK ve Doğu’da Güven Bunalımı.Cumhuriyet Gazetesi,s. 6.
Balcı, E.(1996, 21 Mayıs).Politikada Sorunlar, Türkiye’nin Sırtından Su
Pazarlığımı? Cumhuriyet Gazetesi, s. 11.
Erciyes, E. (2004).Ortadoğu Denkleminde Türkiye-Suriye İlişkileri,İstanbul: IQ
Kültür Sanat Yayıncılık.
Duran, H. (2011). Adana Protokolü Sonrası Türkiye-Suriye İlişkileri. editör
K. İnat, M. Ataman (Ed.).Ortadoğu Yıllığı, (501-518). Ankara: Açılım
Kitap Yayınları.
Gönlübol, M.Bingün, H. (2014). 1990-1995 Yılları Türk Dış Politikası.Olaylarla
Türk Dış Politikası (1919-1995),Ankara:Siyasal Kitapevi, 635-727.
Erdağ, R. (2015). Türkiye’nin Sınır Aşan Sular Sorunu.Yalova Sosyal Bilimler
Dergisi, 5( 9), 27-52.
Gönlübol, M. Ülman, Haluk,A. Bilge, A. Suat ve Sezer, D. (2014). İkinci
Dünya Savaşı Sonrası Türk Dış Politikası.Olaylarla Türk Dış
Politikası (1919-1995),(191-330).Ankara: Siyasal Kitapevi.
Kışlalı, M. A.(1987, 26 Temmuz). Haftaya Bakış.Milliyet Gazetesi,s. 7.
Kurubaş, E. (2004). Kürt Sorununun Uluslararası Boyutu ve Türkiye, cilt 2,
Ankara: Nobel Yayınları.
Maden, T. E.(2011). Türkiye-Suriye İlişkilerinde Suyun Rolü. Ortadoğu
Analiz, 3(35), 33-40.
Manaz, A. (2003). Dünden Bugüne Suriye.Stradigme.Com Aylık Strateji ve
Analiz, Kasım(10), 1-8.
Memiş, E.(2002). Kaynayan Kazan Ortadoğu, Konya: Çizgi Yayınları.
Oran, B. (2001).Türk Dış Politikası (1919-1980),İstanbul: İletişim Yayınları.
Özdağ, Ü.(1999)Türkiye, Kuzey Irak ve PKK, Bir Gayri Nizami Savaşın
Anatomisi,Ankara: Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi
Yayınları, Ankara.
Sinkaya, B.(2011). Geçmişten Günümüze Türkiye’nin Ortadoğu Politikası ve
Batı Etkisi.Adam AkademiSosyal Bilimler Dergisi,(1), 79-100.
Soysal, İ.(1999). Türk-Arap İlişkileri 1918-1997, Çağdaş Türk Diplomasisi: 200
Yıllık Süreç,Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Şalvarcı, Y, (2003). PaxAqualis, İstanbul: Zaman Kitap Yayınları.
4. Tezler
Bulut, M. T. (2008). Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Türkiye-Suriye İlişkileri
ve Su Sorunu(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).Balıkesir: Balıkesir Üniversitesi.
Çelebi, O.(2009). Türkiye’nin Suriye ve Irak ile Olan İlişkilerinde Sınır Aşan
Suların Etkisi(YayımlanmamışYüksek Lisans Tezi).Erzurum: Atatürk Üniversitesi.
Gündoğdu, S.(2011). Türkiye- Suriye İlişkilerinde Su Sorunu ve Terörizme
Etkisi (YayımlanmamışYüksek Lisans Tezi).Isparta: Süleyman Demirel Üniversitesi.
***