“ Altı Ok ” İLKESİNİN SÜREKLİLİĞİ....
ÜZERİNE.!!!
Ertuğrul Kazancı*
23.08.2004
Sayı:63
Antiemperyalist ve antikapitalist Anadolu İhtilali’nin özü bellidir. Kendi tarihsel ve toplumsal yapısını üstte tutan; halkçı-devletçi ve ulusalcı karakter, “tam bağımsızlığa” dayalı ve uluslararası ilişkilerde “eşitlik” ilkesini öngören özgünlüktedir.
Aslında Anadolu Devrimi; ne “küçük burjuva” eylemi ve ne de “batıcı” yol ve yöntemlerin ürünüdür. Doğrudan doğruya “sade” bir halk devrimidir. “Mazlum” bir halkın kendi koşulları, ulusal bilincini geliştirerek pekiştirmiştir. Ulusal sınırlar içinde; dil. kültür ve amaç binrliğine dayanak olan ulusal ekonomi sistemiyle ulusararası uygarlığın doğal bir üyesi bulunmak, Kemalizm’in hedefini oluşturmuştur. Böylesi bir oluşumun devrimci bir ideolojiyle biçimlendirilmesi geçcmişteki başarılarda en önemli etken sayılmalıdır.
Devrim, halkın insanca yaşamasına yararlı olanları, gerektiğinde halka karşın ve ama halk için, halka sunma işidir. İdieoloji ise, bir düşünsel sistemdir. Siyasal, sosyo-eakonomik, kültürel bağlam ve anlamda içerdiği ilkeler açısından esaslı şekilde düzenlemedir. Aynı zamanda ve sadece “düzenlemeyle” yetinmeyerek, sürekli yenilik ve değişimi öngörmektedir.
İsmet İnönü: “Bir devrim için ölüm darbesi; her şeyin kazınılmış ve her şeyden emin bulunulduğununu sanıldığı andır” der. Yüzyıllarca yarı sömürge durumuyla ekonomik tutsaklık altında yaşamış bir ülke kurtuluş ve kuruluş yıllarındaki olağanüstü canlılığını başarı azmini, devrimci bir ideoloji olan Kemalizm’in özünde bulmuştur.
Devrimci ulusalcılık ise Türk halkının özgür ve bağımsız duruşunun önderlik yaptığı eşitlik ve kardeşliği savunan ve diğer uluslara karşı saldırgan olmayan bir yurtseverliğin adıdır. Yurtseverliğin ön koşulu “ulusalcılık” bulunduğuna göre toplumsal bilinç, özellikle bu yönde yol almalıdır.
Ulusal Seçenek
Ulusal seçenek açıktır. “Altı Ok” ilkesinin eskimezlik ve sürekli yenileşmeye uygun çağcıllığı etrafında; bölücü, ayrımcı ve teokratik eğilimlerin püskürtülmesi anlayışı, bir “mutabakat” olarak ülke gereiğidir. Ulusal onur örselenmiştir. Benliği zedelenen bir toplumun ekonomisi ve kültürü de yaralar alır. Sosyal uyum bozulur. Türkiye şimdilerde bu durumdadır. Umutsuz ve tükenmişliklerle başbaşadır. İnsani değer yargıları gerileyerek bozulmuştur. Ülkenin egemenlik kavramı her açıdan paylaşılmaktadır. Kapitülasyonlar geri gelmiştir. 1930’lu yıllarda bu ülke ve bu ulusun onurlu bireyi olmakla mutlu Türk insanı, yaşamından memnun olmayan çaresizlikler içindedir. Coşku, toparlanış ve bilinç parlaklığını kazanma gereksinimi duymaktadır. “Diriliş” sancıları içindedir. O halde yapılacak iş nedir? Bizce, çok bellidir. İlkin; ulusalcı bilinci onurlu kılan kavrayışı Türkiye Cumhuriyeti’nin iç ve dış politikasında etkin ve egemen kılmaktır. Kurtuluş ve kuruluş yıyllarındaki; iddialı, saygın ve kendi ayakları üzerinde durabilen ülke görünümünü yeniden elde etmektir. “Yüzyıllarca süren bir hesaplaşmayı bitiren Lozan Anlaşmasını” ödünsüz savunmaktır. Emperyalizmin mayasını oluşturan küreselleşme sömürgeciliğine karşı çıkmaktır. ABD-ABD siyasetlerinin dünyayı kan ve ateşe sokan zalim yayılmasına alabildiğince diretmektir. Vicdanlarda kalması bir tercih olarak yeğlenen manevi inançlara istismar yöntemini kapalı kılmaktır. Ulusalcı kimliklerin saklı tutularak, uluslararası ilişkilerin karşılıklı hak ve hukuk ilkelerine uygun şekilde düzenlenmesini sağlamaktır. Emperyalizme yandaşlık yaparcasına başka ülkelerin çıkarları uğruna dünyanın çeşitli yörelerine askeri güç göndermeyi asla düşünmemektir. Ülkeyi yerli yabancı sermayenin ihtiraslı ve yıkıcı emellerine teslim etmemektir. Üretim yerine özellikle yabancı mallarına dayalı tüketimi asla öne almamaktır. Halkçı-devletçi planlı karma ekonomik sistemi savunmaktır. Kısacası; ulusalcılığın her kademesini gereğince ve adamakıllı yerine getirmektir.
14 Mayıs 1950 tarihinden bu taraf bu ülkede halkın zararın olan her çeşit olumsuz uygulamam denenmiştir. Binbir “melanetin” kol gezdiği türlü olumsuz serüven ulusa yaşatılmıştır. Red ve inkar edilen Cumhuriyet değer ve kazanımlarının terkedilerek yerine konulmaya çalışılan; taklitçi abartılı ve uyduruk formüller iflas etmiştir. Emperyalist ve kapitalist uyduculuk, beklenildiği gibi Türk halkını darmadağın etmiş, ülke birleştirici ögelerini yitirir sonuçlara getirmiştir.
Sonuç
“Altı Ok” ilkesinin birleştirici harç oluşturan zemini etrafında gerçekleştirilecek beraberlik tek çözümdür. Kemalizm’in hukuksal ve demokrat içeriğindeki bir çerçevede ülke ve ulusun dirlik ve egemenliği 1930’lardaki gibi sağlanacaktır.
Türk Ulusu’nun “ Azim ve kararı ”, Atatürkçü dünya görüşünün kudretli ve denenmiş başarısında saklıdır.
http://www.turksolu.com.tr/63/kazanci63.htm
ÖZEL NOTUM ; 6 OKUN İLKESİNİ NE ACIDIR Kİ YİNE CHP NİN KADROLARI EGDİ BÜKTÜ İLKE VE İNKİLAP BEKÇİLERİYİZ DİYENLER OLDU..İŞTE 2017 CHP Sİ EN GÜZEL ÖRNEK; CUMHURİYET İLK YILLARINDAKİ İSYANCILARIN SİYASİ UZANTISI BUGÜN HEM ATA MECLİSİNDE HEMDE CHP İÇİNDE MAALESEF..
TÇ
..