ERGÜN POYRAZ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ERGÜN POYRAZ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Kasım 2018 Cumartesi

İddianamede, Halil Behiç Gürcihan'ın İşlediği Suçlar.

İddianamede Halil Behiç Gürcihan'ın İşlediği Suçlar,




Ergenekon İddianamesi'nde, Örgüt Üyesi Halil Behiç Gürcihan'ın İşlediği Suçlar ve Talep Edilen Cezalar Şöyle Anlatıldı:

26 Temmuz 2008 Cumartesi 04:25 

Halil Behiç Gürcihan'ın İşlediği Suçlar  

Ergenekon İddianamesi'nde, örgüt üyesi Halil Behiç Gürcihan'ın işlediği suçlar ve talep edilen cezalar şöyle anlatıldı:

Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'ın "acikistihbarat.com" isimli internet sitesinin sahibi olduğu; bu sitede Oktay YILDIRIM'm da yazı yazdığı, Oktay YILDIRIM'ın tutuklanması üzerine bu siteden aynlan H. Ümit SAYIN ile alakalı olarak "Doktor Şerefsiz Ödlek" başlığı ile kendi tabanlanna yakın internet sitelerine yazan insanları tehdit ettiği; şüphelinin Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile irtibatının bulunduğu; ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'i ofisinde ziyaret etmiş olması; Ayşe Asuman ÖZDEMİR ile görüştüğü anlaşılmış olup, aynca şüphelinin BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ ve Ergün POYRAZ ile irtibatlannm bulunduğu, SESAR isimli ınternet sitesinde yayınlanan bir grup yazının da şüphelinin bilgisayarlanndan çıktığı;

Ayrıca şüphelinin 2023 platformu ile alakalı olarak yazmış olduğu taslaklar, MİLİS GÜCÜ.... ve yine internette yazmış olduğu "Medyanın Görmediği Oktay'ın Bombalan ve Ulusalcı Cephe" başlıklı yazı ve "Kuvvacmm Basılma Rehberi ve Bizim Oktay" başlıklı yazı içeriklerinde de adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunun işlendiği, şüphelinin örgütün yapılanmasında basın yoluyla kamuoyu oluşturmak ve örgüt tabanının yayılmasını sağlamaya yönelik olarak, örgütün medya ve strateji bölümünde görevli üyesi olduğu;

Örgüt içinde kendilerine muhalefet edip ayrılan şahıslarla alakalı olarak da topladıkları istihbari bilgileri internette yayınlayıp ayrılan kişileri kamuoyunda yıpratmaya çalıştıkları, ayrıca bilgisayarında bulunan bomba düzenek şemaları ve şifreli konuşma ile alakalı notlar ve şüphelilerden BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ ve Ergün POYRAZ ile olan ilişkileri, bu ilişkilerin gizlilik bazında tutulması hususları göz önüne alındığında şüphelinin örgüt üyesi olduğu;

25.12.2006 tarihli yazısında da Bekir ÖZTÜRK'e hitaben "siz de bir dernek kurmak istiyorsunuz, biz de bu konuda ayrışmak yerine biz sizin toplantınıza gelip sizin oluşumunuza destek verelim, siz de bizim toplantımıza gelip bizim oluşumumuza destek verin, bu yolda iki ayrı grup olarak aynı hedefe yürüyelim" şeklindeki yazısı ve aynı yazı içeriğinde Zeynep ORUNCAK isimli kendi site yazarlarının Ulusalcı cephe denilen grubu Rusya ve Hıristiyanlığa hizmet etmek ile suçladığı;

"İsa' nın Bozkurtları" başlıklı yazısı sebebi ile Doğu PERİNÇEK'ten Ergün POYRAZ'a kadar geniş bir yelpazenin üzerine alındığı, bu sebeple bu tür hataların yapılmaması gerektiğini belirtilen yazıları göz önüne alındığında yazı içeriğinde farklı isimler altında kurulan dernek ve sivil toplum kuruluşlarının aslında Ergenekon çatısı altında planlanmış amaca yürümek için farklı kesim ve kişilere hitap etmeye yönelik kurulmuş örgütün birimleri olduğu ve yine bu yazı içeriğine bakıldığında cephenin bölünmemesi gerektiğini ve birbirleri ile bu tür bir husumet içinde olmamaları, düşmanlanna koz vermemeleri gerektiği;

Yine yazı içeriğinde Türk Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü şüpheli Sevgi ERENEROL'un da Oktay YILDIRIM ve grubu ile birlikte hareket ettikleri, Büyük Hukukçular Birliği, Milli Mücadele Platformu ve Milli Güç Platformu gibi oluşumların da kurulduğu, yine yazı içeriğinde kontrol edemediği yapılar içinde olmamayı tercih ettiği için değil hepimiz kontrol ettiğimiz yapıları tercih ederiz şeklinde kurulan derneklerin hedef ve gayesinin de vatan sevgisi ön plana çıkarılarak Ergenekon oluşumunun farklı versiyonlarda hayata geçirilmesini sağlamak olduğunun anlaşıldığı;

Ayrıca şüpheli Oktay YILDIRIM tutuklandıktan sonra "KUVVACININ BASILMA REHBERİ" başlıklı yazı yazdığı ve diğer yazı içeriklerinde de Oktay YILDIRIM'a komplo kurulduğunu, bombaların çöplükten alındığını belirterek yapılan soruşturmayı kamuoyunda haksız göstermeye çalışmak suretiyle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunuda işlediği, Şüphelinin tüm eylem ve faaliyetlerini; yazılarını ve kendisininmiş gibi lanse ettiği "milis gücü" kurma şeklindeki faaliyetlerini ERGENEKON terör örgütü adına yaptığı ve bu örgütün üyesi olduğu, şüpheliler Ergün POYRAZ ve BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ'la diğer örgüt üyeleri arasında irtibatı sağlayarak örgütün stratejik kararlarını irtibatlı olduğu diğer örgüt üyelerine iletme görevi olduğu anlaşılmıştır.

Şüpheli Ergün POYRAZ'da elegeçirilen "İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi" başlıklı gizlilik içeren belgelerle alakalı olarak, belgenin kitap metinlerinde kullanılması, devlete ait gizli bilgi ve belgelerin elegeçirümesi ve amacı dışında kullanılmasını da suç olarak kanunlarımızda düzenlendiğinden, bu konu ile alakalı olarak Ergün POYRAZ ek ifadesinde şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'ın kitabını bastırmak için istediğini ve kendisinin de bunu kabul etmediğinden vermediğim beyan etmiş ise de; kitabın tamamının Word belgesi olarak Halil Behiç GÜRCİHAN'da çıkması bu beyanın doğru olmadığını;

Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'm devlete ait gizli belgeleri ele geçirmek, bulundurmak ve amacı dışında kullanmak, suçlarını işlediği anlaşılmaktadır.

Ayrıca "operasyon kırık ay" başlıklı metinde sinema senaryosu adı altında, Süleymaniye'deki "Çuval" olayının sürekli olarak gündeme getirilip Türk ordusunun olay sebebiyle psikolojik olarak yıpratılıp, aynı zamanda hükümeti de bu sebeple yıpratıp dezenformasyona uğratıp ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'NÜN darbe ortamına zemin hazırlanması için kaos ortamı oluşturmak için şüphelinin internet sitesini ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'NÜN amaçlan doğrultusunda kullanıp propaganda ve taban oluşturma faaliyetlerinde kullandığı;

Ayrıca Kuvvai Milliye Derneği ile ilgisi olmamasına rağmen bu dernek Başkanı Bekir ÖZTÜRK ve Oktay YILDIRIM'ı yönlendirdiği anlaşılmıştır.

Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'a ait, HP marka dizüstü bilgisayar içerisindeki, IBM Travelstar marka, seri numarası 9ZS81393 olan bilgisayar hard diski üzerinde yapılan incelemede;

"Kopya milletvekillerialbum.xls" isimli Excel dosyaları incelendiğinde bir çok milletvekili ile ilgili kişisel bilgilere yer verildikten sonra kişilerin siyasi, felsefi veya ırki kökenlerine ilişkin verilerin yer aldığı görülmüştür. Ayrıca listede yer alan bazı milletvekillerinin karşısında "İyi İzlenmeli, Takip Dışı, Değerlendirme Dışı" gibi ifadelerin bulunduğu görülmüş ve şüphelinin hukuka aykırı olarak bir kısım milletvekillerini fişlediği anlaşılmıştır.

Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'da bir kısım gizli kamera görüntüleri ele geçirilmiş olup, bu görüntülerin gizli olarak alınıp kaydedilmesi özel hayatın gizililiğini ihlal suçu olarak düzenlenmiş ise de; bu konuda bir şikayet bulunmadığından sevk maddesi tesis edilmemiştir. Şüphelinin örgüt üyeliği, kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme suçlan ile adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlannı işlediği anlaşıldığından;

Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'ın üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK'nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5., TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 334, TCK'nun 288 ve 135/2-1,43/2. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir. 

https://www.haberler.com/halil-behic-gurcihan-in-isledigi-suclar-haberi/


***

2 Eylül 2014 Salı

BÜLENT ARINÇ (ERGÜN POYRAZ'IN ''MUSA'NIN MÜCAHİTİ'' ADLI KİTABINDAN ÖNSÖZ...)

.

BÜLENT ARINÇ (ERGÜN POYRAZ'IN ''MUSA'NIN MÜCAHİTİ'' ADLI KİTABINDAN  ÖNSÖZ ..,

2012-12-20 12:04:00

BÜLENT ARINÇ (ERGÜN POYRAZIN MUSANIN MÜCAHİTİ ADLI KİTABIN |  görsel 1

BÜLENT ARINÇ (ERGÜN POYRAZ'IN ''MUSA'NIN MÜCAHİTİ'' ADLI KİTABINDAN ÖNSÖZ...)

Amerika ile 1946 yılında yapılan anlaşmaların ve istihbarat örgütlerimizin kayıtlarının ve faaliyetlerinin CIA'ya aktarılmasının ardından en önde eski tüfek solcular, kadın bacaklarına şiir yazan şairler, birer birer İslamcı olmaya başlıyorlardı. Bunların en ünlüsü "Kadın bacakları" şiirinin yazarı Necip Fazıl idi. Necip Fazıl amaca ulaşmak için talebelerinin Tekfur Sarayı'nı basan bahadırlar gibi bir makyaja bürünmelerini, kamufle olmalarını istiyordu.

Yine bu akımla, 1492 yılında Osmanlı'nın bağrına bastığı Yahudiler, nasıl Osmanlıyı yıktılarsa, aynı oyunla bu defa da son Türk Cumhuriyeti'ni yıkma çalışmalarına başlıyorlardı. Tacirleri, Şirketleri, Sanayicileri, Siyasetçileri, Bürokratları, İstihbaratçıları ve her türlü elemanları ile Din maskesi ardına saklanıyorlar, gündüz Müslüman gece Yahudi ve Hıristiyan kimliklerine bürünüyorlardı. Öyle ki, kripto yani "Gizli Yahudi" olmayan evliya bile olamıyordu.

Masonlar, tarikatlar, din taciri partiler; kimi sarığın üzerine Melon şapka takıyor, kimi melon şapkayı sarıkla kamufle ediyordu. Kimi gece hahamlık yapıyor, gündüz imam olup namaz kıldırıyordu. Kimi gündüz, gezici-seyyar vaizlik yaparken gece papazlık yapıyordu. Kimi gündüz "Ben imamım" diye bağırırken, gece hahamların önünde bu ülkeyi parçalamanın yeminlerini ediyordu. Bu Müslüman görünümlü Kripto Yahudiler ve Sabetaylar; İngiliz, Amerikan ve İsrail istihbaratından alıp dağıttıkları paralara kutsiyet masalları uydurup, saf insanlarımızı kandırıp aldatarak, ülkemizi sömürmek suretiyle Amerika ve İngiltere'ye peşkeş çekmenin son versiyonlarını sergiliyorlardı.

1948 yılında ters bir doğumla dünyaya gelen Bülent Arınç, bu tersliğini hayatı boyunca yaşıyordu.

TBMM Başkanı sıfatıyla Amerika'ya giden Arınç, Musevi lobisi ve papazların yönettiği üniversitede temaslarda bulunuyordu. Bülent Arınç'ın, Amerika ve İsrail'e muhalefetin az sayıda bir grup aşırı dinci unsurların görüşü olduğunu belirtiyordu. Arınç, Yahudilere soykırım yapıldığını belirterek şöyle diyordu:

"Bu tür korkunç olayların tekrarlanmaması için yeni nesillerin bilinçlendirilmesine verdiğimiz önem çerçevesinde, 1 Kasım 2005 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilen "Yahudi Soykırımının (Holokost) anılması" başlıklı karar tasarısının ortak sunucuları arasında Türkiye de yer almıştır."

Oysa aynı Arınç, oy toplamak için partisinin propaganda toplantılarında şöyle konuşuyordu:

"...Şöyle bir hadisi şerif var, Müslümanlarla Yahudiler harp etmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Bu harpte Müslümanlar galip gelecektir, öylesine galibiyet ki, Yahudiler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak, ağaçlar haber verecektir, "Ey Müslüman arkama Yahudi saklandı gel onu öldür" diye¬ceklerdir."

"Türkiye aslında ABD'nin gerçek anlamda güvenebileceği ve bölge sorunlarının çözümü için işbirliği yapabileceği bir dosttur. Bu böyle bilinmelidir..." diyen Bülent Arınç, bir zamanlar ABD için ağzını açıyor, gözünü yumuyordu:

"İncirlik'e Türk işçisine saldıran Amerikan köpeklerinden hesap soracağız. Irak'ta, İmam-ı Azam'ın türbelerini her gün bombalayan Amerikan katillerinden hesap soracağız..."

Bülent Arınç, bir zamanlar Doğramacı'nın üniversitesini yerden yere vururken şunları söylüyordu:

"Çağdaş uygarlık adına Bilkent Üniversitesi'nde işlenen rezalete dikkatinizi çekiyorum. Bilkent Üniversitesi'nin kantininde çizi krakerden daha çok, sigaralardan daha çok satılan bir şey var; Doğum kontrol hapları. Bilkent Üniversitesi kantininde şu yazılı; "Aşk yap çocuk yapma." Doğum kontrol hapı ve prezervatif peynir, ekmekten daha çok satılıyor.

İnsanlık vasfını kaybetmiş köpeklerden daha adi bir yaşayış içinde hiç birimiz yaşamak istemiyoruz. Biz en güzel ahlakla yaşamak istiyoruz. En güzel ahlakın ülkemizde hakim olmasını istiyoruz.
Şimdi bu Ankara'da bir üniversitedeki olay!.. Milyarlık bütçelerle insanlarımızı kısırlaştırmak ve çocuktan mahrum et¬mek için cinayet işleyenler..."

Dün böyle konuşan Arınç, 2007 yılında TBMM Onur Ödülü'nü Prof. Dr. İhsan Doğramacı'ya veriyor ve onu kutsuyordu:
"Doğramacı'nın "Kurduğu üniversiteler ve Türk eğitim hayatına sağladığı büyük katkılar, tıp alanında yapmış olduğu akademik çalışmalarla sağladığı başarılardan dolayı aday gösterildiğini" üstüne basa basa anlatıyordu.

Masonlar için "Hiram Usta'nın kulları" sözlerini kullanan Arınç, sözlerine şöyle devam ediyordu:

"Değerli kardeşlerim, bize gerici diyorlar. İlericilik onların ellerinde, gericilik bizim elimizde. Şunu açıklıkla söylüyorum. Türkiye'de masonlardan daha fazla gericiler yoktur. Hala iki bin yıllık Hiram ustalarının efsanelerine inanıyorlar. Hala pergelin, gönyenin, malanın peşinden koşuyorlar... Hala dul kesesi öpüyorlar... Hala gözleri kapalı sağda solda dolaştırılıyorlar... Masonlardan daha gerici, daha iptidai, daha sapık dü¬şüncelere sahip olan insanları düşünebiliyor musunuz?"

Aynı Bülent Arınç'ın partisi AKP, İktidara geldiğinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde görülen türban davasına Mason Münci Özmen'i gönderiyorlar, türban'ın yasa dışı bir giyim tarzı olduğunu iddia ediyorlardı.

Ama parti toplantılarında "Türban sorununu çözmek namus borcumuz", "Türban Bayragımızdır" diyorlardı.

Musa'nın dikensiz gül bahçesindeki yeni tomurcuklarıyla buluşmak dileğiyle.

Ergün Poyraz 06.06.2007-Ankara