Diyanet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Diyanet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Şubat 2017 Salı

Fethullah Gülen tartışması ve Diyanet,



Fethullah Gülen tartışması ve Diyanet,



Sedat Ergin

29 Haziran 1999

ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın Fethullah Gülen'i eleştirmekten uzak durması, son tartışmayla ilgili olarak yaptığı hayati bir tespitin geçerliliğini ortadan kaldırmıyor.
Mesut Yılmaz, Fethullah Gülen'in toplumun pek çok katmanından, siyasi liderler, üniversite öğretim görevlileri ve kültür insanlarından gördüğü itibarın kaynaklarını irdelerken, ‘‘Benim görebildiğim kadarıyla bu itibarın altında yatan, o kişinin topluma verdiği imaj ve mesajdır’’ diye konuşuyor.
Yılmaz'a göre, Gülen'in verdiği imajın diğer dini kesimin önderlerinden farklı yönü, ‘‘laik cumhuriyet ile barışık dini lider’’ imajı olmasıdır. Gülen, uzlaşmadan yana, bağnazlıktan uzak mesajlar vermiştir.
Kuşkusuz, Fethullah Gülen'in video bantlarından yayılan ve uzun dönemli bir devleti ele geçirme stratejisini açığa vuran görüşleri, bu şahsın saygın imajını ciddi bir şekilde gölgelemiş, en azından tartışmalı bir hale getirmiştir.
Böyle olsa da, daha önceki algılanan kimliğiyle verdiği mesajların gördüğü ilgi, Türkiye'nin önemli bir sosyolojik gerçeğini ortaya çıkartıyor. Bu sosyolojik olgu, Türk toplumunda dini alanda topluma verilecek mesajlar açısından ciddi bir boşluğun bulunduğudur.
ANAP lideri, ‘‘Eğer vatandaş bu insanlara sarılıyorsa, bundan en fazla sonuç çıkartması gereken Diyanet İşleri Başkanlığı'dır’’ diyerek, bu boşluğun sorumluluğunu Diyanet İşleri'ne yüklüyor.
Yılmaz, bu tespitinde yerden göğe haklıdır.
Gerçekten de, Diyanet İşleri Başkanlığı toplumun gündemini meşgul eden İslamiyet'in nasıl anlaşılması ve toplum hayatındaki yeri ve rolünün ne olması gerektiği gibi hassas soruların etrafında yürüyen tartışmada önemli bir faktör değildir.
Diyanet'in ürkekliği, meydanı olduğu gibi tarikatlara, -iyi niyetli ya da kötü niyetli- kendilerine din adına fetva verme yetkisi atfeden şahıs ya da gruplara ve din simsarlarına bırakmaktadır.
Türkiye'nin, cumhuriyet felsefesi ile dini bağdaştıracak, çağın gerekleriyle barışık, toplumu birleştirici bir tefsire çoktandır ihtiyacı vardır. Bu, Türkiye'nin gündeminde önemli bir toplumsal ihtiyaç olarak durmaktadır.
Bu tefsiri getirecek ya da bu tefsiri şekillendirecek tartışmayı yönlendirecek olan Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan başka bir kurum değildir.
Çözüm, daha önce de belirttiğimiz gibi, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın konumunu kuvvetlendirmekten, Başkanlığa toplumun üzerinde görüş birliği içinde olduğu, saygınlığını teslim ettiği ve sözüne baktığı en güçlü manevi otorite kimliğini kazandırmaktan geçiyor.
NOT: Dinci bir gazete geçenlerde bu satırların yazarının mason olduğunu yazdı. Mason değilim. Din adına yola çıkanların bu kadar kolay yalan söyleyebilmelerini de yadırgıyorum. S.E.




YAZARIN 15 SENE SONRAKİ YAZISI,

Gülen’den Tasfiye Edilen kadrolara büyük destek