BioNTech etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BioNTech etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Aralık 2020 Çarşamba

Tarihte aşılar ne kadar sürede geliştirildi?

 Tarihte aşılar ne kadar sürede geliştirildi?

 Yilmaz Karahan 
 4 Ara 2020 Cumartesi, 15:36
Covid-19 hastalığına karşı tedavi yöntemleri geliştirmek için dünyanın dört bir yanında araştırmacılar çalışmalarını sürerken Türk bilim insanlarının kurduğu BioNTech ve Pfizer ortaklığı ile ABD merkezli Moderna’dan aşı müjdesi geldi. Söz konusu aşıların tamamen kullanıma girmesi halinde, salgına karşı rekor zamanda aşı geliştirilmiş olacak.

Uzmanlar, salgından gerçek anlamıyla kurtulabilmek için koronavirüse karşı aşı geliştirilmesi gerektiğini, bunun da en az 12 ila 18 ay alacağı görüşündeydi. Süre konusunda bilim insanları arasında fikir birliği yok.

Peki bugüne kadar geliştirilen aşılar ne kadar sürede piyasaya sürülebildi? 
Bu sorunun cevabını anlayabilmek için önce aşı üretim çalışmalarındaki evreleri tanımak gerekiyor.

Bir aşı üretmek için hangi aşamalardan geçmeli?

Tüm ilaçlarda olduğu gibi aşı üretiminde de çok büyük kısıtlamalar ve yakın takip eşliğinde araştırmaların yürütülmesi gerekiyor. Aşının ilk önce laboratuvarda olumlu sonuçlar vermesi ve bu sonuçların tutarlı olması bekleniyor.

Laboratuvarda olumlu sonuç elde edilmesinin ardından üç fazda denemelere geçiliyor. Tedavi, birinci fazda 50-100 kişilik bir grupta deneniyor. Bu denemelerin başarılı olması durumda giderek artan sayıda kişilerle deneyin yapıldığı ikinci ve üçüncü faza geçilebiliyor. Ancak bu evrelerin herhangi birinde elde edilecek olumsuz sonuç tüm çalışmaları en başa sarıyor ve laboratuvara geri dönülüyor.
İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Unutmaz, euronews’e verdiği bir demeçte aşı çalışmalarının evrelerini anlatırken bunun 10 binlerce kişi üzerinde denenmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Elbette tüm bu deneyler, uzun bekleme süreçlerini de beraberinde getiriyor.
Tüm aşamalardan geçen bir aşı son olarak tescil ettiriliyor ve böylelikle üretime geçilebiliyor.

Her aşama ne kadar sürüyor?

Bu konuda kesin sayılar vermek mümkün değil. Aşı çalışmalarının maliyetini inceleyen bir araştırma, laboratuvar aşaması süresinin çok değişken olduğu ancak deney aşamalarına geçildiğinde ortalama 5 yıl içinde sonuç alınabileceğini öne sürüyor Biraz daha eski tarihli (1996) bir araştırmaya göre aşı çalışmaları, en başından en sonuna kadar ortalama 10 yıl sürüyor. Her aşama için öne sürülen ortalama sürerlerse şöyle:

Laboratuvar çalışmaları: 2,4 yıl

Faz 1: 2 yıl
Faz 2: 1,8 yıl
Faz 3: 1,4 yıl
Tescil öncesi çalışmalar: 1,1 yıl
Tescil çalışmaları: 1,3 yıl

Tabii ki tüm bu çalışmaların birer tahmin olduğunu, ilaçtan ilaca sürelerin değişebileceğini belirtmekte fayda var. Ayrıca günümüzdeki teknolojik imkanlar sayesinde birçok aşamayı hızlandırmak da mümkün.
Diğer yandan çalışmaların herhangi bir aşamada hata vermesi, başa dönülmesi ve böylelikle uzaması da bir ihtimal.














Covid-19 aşısının arkasındaki iki isim: Türkiye kökenli Uğur Şahin ve Özlem Türeci Daha önceki aşılar ne kadar sürede geliştirildi?

Bu sorunun da cevabını vermek kolay değil çünkü hangi çalışmaların başlangıç tarihini kesin olarak tespit etmek zor. Ancak araştırmacılar Peter Hurford ve Marcus Davis’in çeşitli kaynaklara dayandırarak ulaştıkları sonuçlara göre bazı aşıların geliştirilme süreleri şöyle:

Kuduz – 4 yıl, 1881-1885
Kızamıkçık – 7 yıl, 1962-1969
Boğmaca – 8 yıl, 1906-1914
Kızamık – 9 yıl, 1954-1963
Grip – 14 yıl, 1931-1945
Japonensefaliti – 20 yıl, 1934-1954
Çocuk felci – 20 yıl, 1935-1955
Tüberküloz – 21 yıl, 1900-1921
Kabakulak – 22 yıl, 1945-1967
İnsan papilloma virüsü – 23 yıl, 1983-2006
Hepatit A – 24 yıl, 1967-1991
Rotavirüs – 26 yıl, 1980-2006
Çiçek hastalığı – 26 yıl, 1770-1796
Sarıhumma – 27 yıl, 1912-1939
Kolera – 30 yıl, 1854-1884
Su çiçeği hastalığı – 34 yıl, 1954-1988
Hepatit B – 38 yıl, 1943-1981
Keneyle geçen ensefalit – 39 yıl, 1937-1976
Difteri – 40 yıl, 1883-1923
Tetanos – 40 yıl, 1884-1924
Hemofilus influenza – 44 yıl, 1933-1977
Tifo – 58 yıl, 1838-1896
Pnömokok – 66 yıl, 1911-1977
Menenjit – 68 yıl, 1906-1974

Bu listeye göre ortalama aşı geliştirme süresi 29,5 yıl olarak önümüze çıksa da bu yanıltıcı bir sayı. Çoğu virüs için yapılan çalışmalar başladığında, virüsler hakkındaki anlayışımız ve bilgimiz bugün ile kıyaslanamayacak kadar azdı.

Enis Günaydın  21/11/2020
***

6 Mayıs 2020 Çarşamba

Corona virüsü ile Küresel Mücadelede ne durumdayız?. BÖLÜM 2

Corona virüsü ile Küresel Mücadelede ne durumdayız?. BÖLÜM 2



Avrupa’nın Çıkmazı.. 

Coronavirüs, Avrupa Birliği.nin 2008.deki finansal krizden sonra karşılaştığı en 
sıkıntılı dönemi başlattı ve önemli sonuçları olacak. Bu salgına ülkelerin nasıl tepki verdiğine bakarsak, genellikle her üye ülke kendi ulusal istikametinde çözümler üretti. Hatta daha yakın ilişki içinde bir birlik olma idealine rağmen, virüs ortaya çıkınca bencilce ve kaotik bir şekilde hareket ettiler. Mart ayının ilk haftasında bile yani virüsün Avrupa.ya ulaştığı ilk günlerde Avrupa Birliği, virüsü ciddi olarak ele almamıştı ve daha çok Türkiye.de gelecek göç dalgası ile uğraşıyordu. Salgın hissedilince ülkeler kendi çözümlerine başvururken AB, bunları koordine edecek etkinliği gösteremedi. Bugün Avrupa, salgının en önemli merkezlerinden biri haline gelirken, virüs özellikle nüfusu en fazla olan beş ülkeyi vurdu. Bazı ülkelerde virüs artık zirveden sözde düzlüğe inmeye başladı. 

Coronavirüs.den önce Avrupa Birliği politikalarının arkasındaki temel güç “Avrupa Şüpheciliği (Euroscepticism)” oldu. Bu bir yandan Avrupa ülkelerinin birbirinden uzak durmasının, diğer yandan popülist politikaların ve özellikle daha sıkı göçmen politikaları taraftarlarının eğilimi olarak ortaya çıktı. Şüphecilik, 2008.deki finansal ve 2015.deki göçmen krizi ile iyice belirginleşti. 2008-2009 krizi özellikle birliğin güney ülkelerini vurmuş ve finansal kurtarma tedbirleri tartışılırken kuzey-güney ayrışması belirginleşmişti. 2015.deki göçmen krizi ise başta Polonya ve Macaristan olmak üzere bazı ülkelerin göçmen kotalarını 
kabul etmek istememesi üzerine Şüpheciliğin yeni bir safhası olmuştu. 

Coronavirüs ise Avrupa.nın siyasi, ekonomik ve sosyal uyumuna etki etmeye devam ediyor. Mart ayında Almanya ve Fransa tarafından, koruyucu cihazların ihracatının yasaklanması üzerine diğer ülkeler de aynı yolu izledi. Dayanışma havada kaldı. İtalya ve İspanya gibi diğer Avrupa ülkelerine de medikal malzemeler Çin ve Rusya.dan geldi. Özetle tam finansal kriz ile yaşanan güvensizlik atlatılırken, coronavirüsü bu trendi tersine çevirdi. 

Salgının en çok etkili olduğu İspanya ve İtalya, kendilerine yeterince yardım edilmediği için kuzey ülkelerini suçladılar. Hatta sıkı AB taraftarı olan İspanya başbakanı Pedro Sanchez, birliğin dağılabileceği uyarısında bulundu9. İtalya başbakanı Giusseppe Conte de benzer endişeleri belirtti. 

Birlik şimdi şüphecilik yanında otoriter ve aşırı sağ eğilimlerle de mücadele etmek zorunda. Herşeyden önce dayanışma ruhunun ispatlanması, birliğin prestijinin kurtarılması gerekli. Bu arada, Avrupa.dan da pis kokular geliyor. 

Fransa hükümeti, COVİD-19.un yayılmasına sağlayarak Big Pharma.nın daha çok kazanmasına yardım ediyor. İşin arkasında küresel sermayenin adamı olduğunu çok iyi bildiğimiz Macron ile Big Pharma arasındaki gizli ilişkiler var. 
Bu ilişkinin basına yansıyan bölümünde virüsün tedavisinde kullanılan ve tamamı Fransız hükümetinin kontrolünde olan klorokin maddesinin hastanelere verilmemesi, arka yüzünde ise Macron.u iktidara getiren bağlantılar var. 

Macron, 2014-2018 yılları arasında Ulusal Sağlık ve Medikal Araştırma Enstitüsü.nün (INSERM) başına getirdiği Yves Levy.nin karısı Agnes Buzyn Sağlık Bakanı. Levy, Hastane-Üniversite Enstitüsü (IHU10) başkanı Prof.Didier Raoult ile anlaşamıyor. Sebebi ise Raoult, insanların eve kapanmasına karşı ve daha fazla test yapılarak sadece hasta olanların karantina olmasını savunuyor. Raoult.un önerdiği klorokin ilacının on tanesi bir Avro. Big Pharma.nın şirketi olan Fransız Sanofi ise herkese eve kapatmanın yanında daha büyük bir fiyata hazırlanıyor. 

Klorokin hastalığın ancak erken safhasında yani ilerlemeden önce etkili yani her 
zaman değil. Bu yüzden, kitlesel bir test ile erken safhada kullanmak için uygundu. Ama Fransa Sağlık Bakanı Agnes Bugyn, 13 Ocak 2020 tarihinde 50 yıldır eczanede satılan klorokini reçeteye bağladı. Ülkede maske bulunamıyor, polis bile maske takamıyor. Ortada bir maskeli balo var. Ülkede seçim sürecinin uzaması COVİD-19.un iyice yayılması demek. 

Macron, Almanya ve Güney Kore.nin yaptığı gibi kitlesel test uygulamasını istemiyor. Bu arada, Fransız basınında klorokin stoğunun çalındığı haberleri çıktı. Hâlbuki Fas hükümeti Kazablankada Sanıfiden klorokin satın alıyor. Özetle, iddialara göre; ilacı büyük paraya satmak için kitlesel teste mani olunuyor, halk eve hapsediliyor. Macron.un mucizevi bir aşı ile ortaya kurtarıcı gibi çıkacağı bir Büyük Pharma operasyonu konuşuluyor11. 

İngilizler ise başlangıçta COVID-19.a karşı virüsü serbest bırakma, böylece “sürü bağışıklığı” sağlama stratejisi seçmişti. Ama geri adım atmak zorunda kaldı. İngiltere.de 47 milyondan fazla insan enfekte olacak ve COVID-19 istatistiklerine göre %2.3.ü ölecek, %19.u ise ciddi hastalıklara maruz kalacak12. 

Virüsten ne Zaman ve Nasıl kurtulacağız? 

Salgın hastalıklar insan uygarlığının kaçınılmaz gerçeklerinden biridir. 

Bu gerçekle tarih boyunca sık sık karşı karşıya geldik ama şimdi daha bilinçli ve organizeyiz. Tıp bilimi önemli atılımlar yaptı, teknoloji önemli kolaylıklar sağladı, insanları dayanışması ve iletişimi, duyarlılığı en üst düzeyde ama diğer bir gerçek var ki hala bir çözüm yok. Pek çok yönden salgın hastalıklar öncekilere benzer, bazen siz savunmaya geçmekte yani fark etmekte geç kalırsınız. Coronavirüsü de başlangıçta mevsimsel grip ile karıştırıldı. Farkı sadece ateşli 
olması idi. Şu anda tek savunma formülü; Sosyal Mesafeyi korumak. 

Salgın hastalıkların tarihi içinde M.Ö.400.lerde Yunanlı tarihçi Thucydides Peleponez Savaşları esnasında insanların salgın hastalıktan öldüğünü ve cenaze törenlerinin bile yapılamadığını not eder. İkinci büyük salgın M.S. 541-542.de Roma İmparatorluğu.nda yaşanır ve iki yüzyıl sonra aynı salgın Bizans.ta tekrarlanır. 1527.de Floransa.da ortaya çıkan salgının kurbanlarından biri Machiavelli olur. Bunu 14. Yüzyılda Avrupa.da yaşanan kara veba izler. Ancak, bu sefer insanlığın hastalıklara bakışı değişir; yani Rönesans olur, daha az dini daha çok insani olarak görülmeye başlanır. 1665.de Londra.da meydan gelen salgında bütün okullar, dükkânlar, toplanma yerleri kapatılmış, insanlar karantinaya alınmıştı. 


Resim: Eski Yunan Döneminde Salgını Tasvir Eden Bir Resim 

20. yüzyılın başındaki İspanyol gribi esnasında bilim insanları enfeksiyonundan 
bakterilerden kaynakladığını düşünüyordu. Bugün artık griplerin virus kaynaklı olduğunu biliyoruz ve aşı çalışmaları buna göre yürüyor. Şu an COVİD-19.a karşı en etkili görülen klorokinin bazı kalp komplikasyonlara yol açtığına rastlanmaktadır13. 

İnsanı en çok öldüren sivrisinek, ikinci sırada insan yer alıyor. Çok ciddi bir savaş yoksa her yıl 600 bin kişi sivrisinekten ölüyor, bunun %95.inin nedeni is sıtma. SivrisineklerDang, Zika, Chikungunya ve Sarı Humma taşıyor. 

Sivrisinekleri yola getirmek için Wolbachia adında bir bakteriyi sivrisineğe yerleştiriyorsunuz 14. Sonra bir daha bu paraziti taşıyamıyor. Bu, Dang humması ve Zika üzerinde de işe yaradı. Diğer bir yaklaşım ise yeni 
gen düzenleme teknolojisi (CRISPR) ile virüs taşımalarına engel olmak. 

Peki, coronavirüsten ne zaman kurtulacağız? Muhtemelen bu asla sona ermeyecek. Bir virüsten kurtulmanın yolu ancak kökünü kazımakla mümkün olur, bunun için etkili bir aşı gerekir. Geçmişte aşı ve tedavi zengin ülkelerin işi oldu. Örneğin çiçek hastalığının aşısı 1940.ların sonunda bulunmasına rağmen, hastalığın en çok görüldüğü fakir ülkelerden ortadan kalkması ancak 1978.de mümkün oldu. COVİD-19 aşısını üretmeye en büyük aday Üç şirket; Amerikan Moderna, Alman CureVac ve BioNTech. 

Aşı bulma yarışında İngiltere önde gidiyor. İngiltere.de 23 Nisan tarihinde insanlar üzerinde ilk klinik deneylere başlandı. Oxford Aşı Merkezi ilk üretime Eylül ayına kadar başlanabileceğini açıkladı15. Alman hükümeti de ilk klinik deneylere izin verdi. Alman Aşı Enstitüsü bu deneylerin aylarca sürebileceğini açıkladı. Mart ayında ABD biyoteknoloji şirketi Moderna Therapeutics de gönüllüler üzerinde aşılara başladı. Almanya.dan Pfizer ve ABD.den BioNTech SE ilaç şirketleri ise klinik deneylere başlamak için hükümetlerinden 
onay bekliyor. 

 Çin ise aşı denemelerine Mart ayında başladı ve önümüzdeki altı ay için denekler izlenmeye alındı. Halen hayvanlar üzerinde deneyler yapan Rus Vektor Aşı Merkezi, Haziran ayında insanlar üzerinde klinik deneylere hazır olacaklarını açıkladı. 

 Bir virüsün nasıl bulaşıcı bir salgın hastalığa dönüştüğünü bilmiyoruz ama insanların kendi kendine bir koruyuculuk sağladığını biliyoruz. Hangi özellikleri olanların daha fazla koruyuculuğa sahip bilmiyoruz ama Çin.deki örnekler kan gruplarının etkili olduğunu söylüyor. Ayrıca bir kere enfekte olan kişinin tekrar aynı virüse yakalanıp yakalanmayacağını da bilmiyoruz. Hastalığa karşı sağlanan korumanın ne kadar süreceğini de bilmiyoruz. 

Epidemoloji, önümüzdeki yıllarda hangi tür koruyucu bağışıklık seviyesinin hangi enfeksiyonlara yeterli olacağı konusuna çalışmalıdır. Virüsün etkilerini azaltabiliriz, onu zirve noktasından aşağı çekebiliriz ama gerçekte tamamen yok edemeyiz. Her virisün kendi yolu var ve ona uygun da bir bağışıklık seviyesi. 

Coronavirüsü bir virüs ailesinin üyesi ve mutasyonlar geçirerek mevsimsel olarak yeniden ortaya çıkabilir. Ancak, insanlar bağışıklık kazanmış olabilir. Bütün bunların dışında yeni veya mutasyona uğramış virüsler için de erken ikaz sistemine ihtiyaç var. COVİD-19.un erken ikazı konusunda Güney Kore başarılı oldu. Nüfusun çoğuna uygulanan hızlı bir test ve takip sistemi ile potansiyel ekonomik ve sosyal kayıplar azaltıldı. Erken ikazın ilk şartı hükümetlerin virüs ortaya çıkar çıkmaz tüm dünyaya doğruyu söylemeleridir. 

Ülkeler başlangıçta ciddi hastalık belirtisi gösterenleri test etti. Birçok ülkede insanlar ya test merkezlerine uzaklar ya da pahalı buldukları için testten kaçınıyorlar. Ortada bir COVİD Takip Projesi olması ve pek çok merkezde yapılan testler için bir data bankası kurulması lazımdı. 

İşin diğer bir boyutu hatalı testler. Önde gelen Alman laboratuarında yapılan testlere göre, Dünya Sağlık Örgütü tavsiyelerine göre bazı vakalar pozitif olarak açıklandı. Böylece rakamlar patladı. Rakamların yükselmesinin diğer nedeni geç de olsa test sayısının artmasıydı. 

Bizleri neler bekliyor? Doğru Mücadele Nasıl olmalı? 

Yayılmakta olan koronavirüs salgını aynı zamanda toplumda patlamaya hazır 
muazzam ideolojik virüsleri de tetikledi: sahte haberler, paranoyak komplo teorileri, ırkçılık patlamaları. Yıllardır Bill Gates bizleri uyarıyordu; bir salgın hastalık gelecek ve dünyayı dönüştürecek. Olanlara bakınca bunun iyi çalışılmış bir senaryo olduğu ortaya çıkıyor. Peki önümüzde neler var? 

(1) Önümüzdeki bir kaç ay içinde ikinci dalga gelecek. Buna zaten alıştırılıyoruz yani Corona Dünya Düzeni.ne. Zaten Gates, bu dalgayı İlk Modern Salgın olarak tanımladı. Salgın planlayıcıları başka dalgalardan da yani üçüncü ve dördüncüden de bahsediyor. İşin diğer yanında evde kalmakla bağışıklığımızı daha çok kaybediyor ve yeni patojenlere daha hassas hale geliyoruz. 

(2) İkinci önemli gelişme medya kanallarına getirilen yasaklamalar olacak. Sözde yalan haberlerle mücadele için filtreler getirilecek, işsiz ve eve hapis insanların sesi çıkmayacak. Böylece corona haberleri hükümetlerin tek sesine hapsedilecek, halkın acısı derinleşirken diğer haber kaynakları dezonformasyonla suçlanacak. 

(3) Uzun vadede yeni ve gerçek biyo-silahlar devreye girecek. SARS-CoV-2.ın bazı türevlerinin Avrupa ve New York.da görüldüğü basına yansıdı. Biyolojik saldırı silahları henüz kullanılmadı. Belki de bunlar biyo-terör maskesi altında kullanılacak. Kesin olan gelecekte de artık yeni salgın hastalıklarla sık sık karşılaşma ihtimalimizin düşük olmadığıdır. 

Gelecekte belki de sadece sanal gerçek güvenli görülecek, açık havada özgürce 
hareket etmek sadece ultra zenginlerin adalarında mümkün olacak. Artık kendimizi kontrol etmeyi ve disipline sokmayı da öğrenmemiz lazım. 

Asya tecrübesi gösteriyorki COVİD-19 ve benzeri salgınlarla mücadele etmenin sırrı şuralarda dır 16; 

(1) Kamu sağlığı sistemine yapılmış ciddi yatırımlar. 

(2) Bir virüs çıktığında medikal, teknolojik ve hukuki olarak salgına karşı hızlıca seferber olmak. 

(3) Toplumsal ve tek tek birey olarak gerekli tedbirleri alma tetikliği ve sorumluğuna sahip olmak. 

Bunlara ilave olarak, özellikle Tayvan, Güney Kore ve Singapur.da görülen 
şeffaflık ve hükümetin doğru bilgilendirmesine olan güven de halkın desteğini artırmıştır. 
Çin ise alışkanlıklarından vazgeçmedi; bu mücadeleyi artan bir gözetleme devleti ve bilginin sansür altına alınması ile sürdürmeye devam ediyor. 

Tabii ki her devletin salgın hastalıkla ilgili kendi devlet yapısı, kültürü ve salgına 
ilişkin kendi mücadele algoritması olabilir. Ancak, başka ülkelerden iyi olanları örnek alırken, halkı doğru bilgilendirmeyi, şeffaflığı ve alınan tedbirleri demokratik bir biçimde daha açık söylemek gerekirse otoriter tedbirleri artırmamak yönünde kullanmalıyız. 

Uluslararası işbirliği ihtiyacı.. 

Dünya modern tarihin en ciddi sosyal ve ekonomik krizinin dönemecinde. Pek çok ülkede ekonomi kepenkleri indirdi; alış veriş merkezleri, fabrikalar, okullar, üniversiteler durdu. İnsanlar evlerine hapsoldu. Korku ve karamsarlık hâkim. Bunlar olurken 30 bin Amerikan askeri Rusya.ya karşı bir senaryo dâhilinde NATO tatbikatı (Defender 2020) için Avrupa.ya geldi. 

COVİD-19 salgını, dünya genelinde barış ve güvelikten sorumlu olan Birleşmiş 
Milletler sisteminin de ne kadar yetersiz olduğunun diğer bir testi oldu. Şimdi de ABD ve Çin arasındaki çekişmeden ötürü Güvenlik Konseyi.nden tek bir karar bile çıkamıyor 17. 
23 Mart.ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres.in yaptığı dünya genelinde çatışmaların durdurulmasına ve coronavirüsü ile mücadelenin ilk öncelik olmasına yönelik acil çağrıya kulak veren olmadı. Guterres, coronavirüsünün özellikle zayıf ve fakir nüfusları vurduğunu söyleyerek G-20.den en az 2 milyar dolar istedi ama yalnız kaldı. Coronavirüsün jeopolitik etkilerini başka bir makalede ele alacağız. 

COVİD-19 dünyayı vurmaya başladığında üç önemli trende girmiştik; artan 
milliyetçilik, tektaraflılık ve otoriter gözetleme kapitalizmi. Bu eğilimler Avrupa Birliği.nde bile kırılma eğilimlerini artırmıştı. COVİD-19, uluslararası dayanışmanın önemini ortaya çıkardı. 

Ülkelerin çoğu koronavirüsüne karşı halklarını korumak için sınırlarını kapatarak ve savaş zamanı konsepti (sokağa çıkma yasakları, alış veriş merkezlerinin kapanması vb.) içinde karşılık verdi. Bu milliyetçi yaklaşıma rağmen hiç olmazsa bundan sonraki salgınlar için şimdiden küresel bir dayanışma içinde tedbirler alınması gereği ortaya çıkıyor. 

 Salgın döneminde küresel tedarik zincirleri ve tedarik kesildi. Şimdi küresel ekonomi yeniden başlatma hazırlığı içinde bazı konularda uluslararası işbirliği gerekiyor. 

 (1) COVİD-19.dan kurtulma stratejisinin en önemli unsuru gerek enfekte olan gerekse bağışıklık için test cihazlarının çok daha yaygın kullanımının sağlanmasıdır. Ancak, böyle sağlıklı olanlar işe dönebilir ve enfekte olanlar gerekli tedaviyi görebilir. Bu yüzden, ülkelerin yeterli test cihazı ve koruyucu cihaz yanında vantilatörler ve acil tedavi ünivetelerine sahip olması ve bu alanda uluslararası işbirliği gerekir. Vantilatör üreticilerinin çoğu Batılı şirketler 
değil, ana üretici Çin18. Şimdi bütün bu ihtiyaçların küresel bir tedarik zinciri içinde düzenlenmesi gerekiyor. 

 (2) Diğer bir işbirliği alanı virüsün takip ve kontrolü için. Halen Çin ve Güney 
Kore.nin kullandığı sistemler ile idare ediliyor ama elle yapılan izlemeler çok zaman alıcı. Bu alanda yeni uygulama programlarına ihtiyaç var. Ülkelerin halkın enfekte olmadan virüsün yayılmasını takip için ihtiyaç duyduğu takip sistemi için de uluslararası işbirliği gerekli. Bu olursa, insanları eve kapatma, alış veriş merkezlerini çalışmaz hale getirmenin önü kapanacak. 

(3) Uluslararası arasında işbirliği için üçüncü önemli gayret alanı etkili bir aşının 
geliştirilmesidir. Son dönemde Çin, ABD ve Avrupa.daki araştırma merkezlerinin aşı için viral gen örneklerini paylaşmaya başlaması; Çin, İtalya ve ABD.den doktorların bir araya gelmesi ile umut verici bir dönem başladı. Dünya Sağlık Örgütü bundan sonra bu alanda bilimsel işbirliğini artıracak kurumsal işbirliği ve bilgi paylaşımına öncülük etmelidir. Virüsün ikinci dalgasının önümüzdeki aylarda bekleniyor olması, bu tür işbirliğini daha da acil hale getirmektedir. Aşının bulunması kadar önemli olan husus, bunun kar amaçlı yapılmaması, tüm insanlığın hizmetine bedava sunulmasıdır. 

Keza aşı çalışmaları bazı merkezlerin özel amaçlı gen ve kimlik kontrolü çalışmalarına da imkân sağlamamalıdır. 

 Son olarak, alınacak tedbirler konusunda sadece ülkemizi değil, özellikle dünyanın fakir ve geri kalmış bölgelerine de hızlı ve etkili yardım edecek bir acil önleme sistemi için Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri.nin desteklenmesi için fon sağlanmalıdır. Bir daha ki sefere her ülke kendi bacağından asılmak yerine uluslararası işbirliği için gerekli hazırlığı yapmış bir şekilde küresel bir kriz yönetimi anlayışı için tüm dünyanın sağlığı için mücadele etmeye hazır olmalıyız. 

Sonuç.. 

Sonuç olarak, COVİD-19 gibi gelecekte de ortaya çıkacak salgınlarla mücadele için öncelikle sağlık alt yapımıza yatırım yapmalı, kurumsal olarak hazır olmalıyız. İkinci olarak demokratik prensiplere uygun olarak salgını bir kriz yönetimi sistemi içinde takip edecek hızlı bir tespit ve izleme sistemi kurmalıyız. Bu tür sistem, insanların mahremiyetine yönelecek ya da güvensizlik yaratacak uygulamaları içermemelidir. Son olarak, salgınlarla mücadelede her ülke kendi kendine yeterli hale gelmelidir. Bu da önce sağlam bir kriz yönetimi alt yapısını gerektir. Salgının gerektirdiği başta ilaçlar ve medikal cihazlar konusunda yeterli ikmal maddesinin stoklanması gereklidir. 

Ülkelerin salgın hastalıklarla mücadelede başta aşı geliştirme konusu olmak üzere test cihazları ve diğer sağlık konularında araştırma ve geliştirme merkezleri ile buralarda çalışacak bilim insanlarına yatırım yapması gereklidir. 


DİPNOTLAR;

1 John Letzing, How Different Countries are Approaching Coronavirus Testing, World Economic Forum, Strategic Intelligence, (12 Mar 2020). 

2 David Knowles, How and When will this Pandemic End? World Economic Forum, (April 6, 2020). 

3 Ben West, Learning How to Reopen a Country After COVID-19 Shutdowns, Stratfor, (April 23, 2020). 

4 Alireza Ahmadi, 10,000 Cases And Counting: Three Things Let Coronavirus Trample Over Iran, National Interest, (March 12, 2020). 

5 Jacob Heilbrunn, Trump Reboots to Confront the Coronavirus, (March 13, 2020). 

6 Institute for Health Metrics and Evaluation (IHME). 

7 William Engdahl, The Dubious COVID Models, The Tests and Now the Consequences, Free Eastern Look, (Global Research, April 29, 2020). 

8 Alex Berenson, The IMHE Model, New York Times, (April 10, 2020). 

9 Spencer Wong, Is the Coronavirus Ushering in an Era of Eurosceptic Leaders? National Interest, (April 29, 2020). 

10 IHU (Hospital-University Institute). 

11 Pepe Escobar, Why France Is Hiding a Cheap and Tested Virus Cure, Asia Times, (March 27, 2020). 

12 Jeremy Rossman, 'Herd Immunity' Won't Help Prevent the Spread of Coronavirus, The Conversation, (March 15, 2020). 
https://www.aspistrategist.org.au/wp-content/uploads/2020/04/athens2004.jpg

13 Shlomo Ben-Ami, Why This Pandemic is Different, ASPI, (20 Apr 2020). 

14 Charlie Rose, Billa Gates ile Sohbet, Bloomberg TV, (5 Mart 2016). 

15 Lucas Leiroz de Almedia, Coronavirus Escalates a Pharmaceutical Arms Race, InfoBrics, (April 26, 2020). 

16 Audrey Kurt Cronin, Patrick M. Cronin, America Needs an American Pandemic Strategy, (April 12 2020). 

17 Dan DePetris, Why Hasn't the UN Led the Fight Against COVID-19? Washington Examiner, (April 11, 2010). 

18 Ngaire Woods, Rajaie Batniji, There’s Only One Option for a Global Coronavirus Exit Strategy, We Forum, (11 Apr 2020). 


 ***