BİRLEŞİK KIBRIS İSTEYENLERE KANLI NOEL HATIRLATMASI
Prof. Dr. Selçuk DUMAN
Kıbrıs; 4 Haziran 1878 ve 1 Temmuz 1878 Antlaşmaları gereğince, son derece yanlış bir dış politikanın sonucu olarak, Britanya İmparatorluğu’na sözüm ona geçici olarak bırakılmıştır.
Ancak şu iyi bilinmelidir ki geçici hükümler; iç politikayı rahatlatmaya yönelik maddeler olup, işgaline izin verilen hiçbir vatan toprağının geri dönmeyeceği tarihteki birçok örnekle sabittir.
Örneğin; Bosna-Hersek, Mısır ve 12 Adalar benzer şekildeki anlaşmalarla işgal edilmesine izin verilmiş ancak bir daha geri dönmemiştir.
Kıbrıs’ı bu şekilde işgal eden İngilizler; burada Rum nüfusun yerleşmesini teşvik ettikleri gibi Rumları idari görevlere de getirerek, Türkler üzerinde baskı kurmuşlar ve Türkler büyük oranda Kıbrıs Adası’nı terk etmek zorunda kalmıştır.
Böylece Kıbrıs’ta Türkler azınlığa düşmüş ve gerek İngilizlerin ve gerekse Rumların sürekli öteki olarak gördükleri Türkler, adeta yok sayılmış, birçok haktan mahrum bırakılmıştır.
5 Kasım 1914 tarihinde Britanya İmparatorluğu’nun Kıbrıs Adası’nı ilhak etmesinden sonra Kıbrıslı Türklere karşı öyle bir baskı dönemi başlamış ki 1919 yılına kadar Kıbrıslı Türklerin bir gazete yâda dergi yayımlanmasına dahi izin verilmemiştir.
Ancak bu Kıbrıslı Türkleri yıldırmadığı gibi Milli Mücadeleyi başlatmalarına neden olmuştur.
10 Aralık 1918 tarihinde Lefkoşa’da Meclis-i Milli toplanarak Kıbrıs’ın Türkiye’nin bir parçası olduğuna dikkat çekilmiş ve Kıbrıs Türk’ünün silkinip kendisine gelmesi istenmiştir.
1 Mayıs 1931 tarihli Milli Kongre ile de Kıbrıs Türklerinin eşitlik istekleri ile eğitim ve dini hakları talep edilmiştir.
1940 lar dan sonra Kıbrıs Türkü Ada da siyasi kurumlarını oluşturmaya başlamış ve Dr. Fazıl KÜÇÜK gibi önderleri etrafında birleşerek milli mücadelelerine
devam etmişlerdir.
1952 yılında Makarios’un Atina’da katıldığı bir toplantı ile kurulma işlemi başlatılan EOKA terör örgütü; 1955 yılından itibaren kanlı eylemlerini İngilizlere ve Türklere karşı başlatmıştır.
İngiltere’nin daveti ile olaya dahil olan Türkiye, yapılan görüşmeler neticesinde bugün istenildiği gibi 1960 yılında birleşik Kıbrıs Devleti kurulmuştur.
%70, %30 ekseninde bir paylaşım üzerinde anlaşılmış ve Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın garantörlüğü kabul edilmiştir.
Ancak Rumlar, ilk günden itibaren bu durumdan tatmin olmadıkları için ne katliamlarını nede baskılarını durdurmadan devam ettirmişlerdir.
Bunlardan en vahimi Kanlı Noel olaylarıdır.
20 Aralık 1963 tarihinde başlayan olaylar, 1 hafta boyunca hız kesmeden devam etmiştir.
Türk köyleri ve şehirlerdeki Türk evleri basılarak Türkler acımasız bir şekilde katliama tabi tutulmuşlardır.
400 civarında Kıbrıs Türk’ünün katledildiği olaylarda, 9 bin civarından Kıbrıs Türk’ü evlerini bırakıp kaçmak zorunda bırakılmışlardır.
100 den fazla Türk köyü boşaltılmıştır.
Bu gün Lefkoşa’da bulunan Barbarlık Müzesi bu katliamların ibretlik vesikasıdır.
Günümüze geldiğimizde; gerek Kıbrıs’ta gerekse Türkiye’de büyük bir gayretle Kıbrıs’ta Rumlar ile Türklerin bir arada yaşadığı birleşik Kıbrıs Devleti kurulmaya
çalışılmaktadır.
Bütün tavizler göze alınarak Annan Planı döneminde olduğu gibi Rumlarla anlaşılmaya çalışılmaktadır.
Neyse ki Rumlar verilen her şeye rağmen anlaşmaya yanaşmamaktadır.
Aynen geçmişte olduğu gibi Kıbrıs’ta Türk varlığını yok saymaktadır.
Tekrar bütün yetkililere hatırlatıyorum.
1960-1974 yılları arasında kurulan Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde binlerce Kıbrıs Türk’ü katledilmiştir.
Her gün Türkiye’nin müdahalesi beklenmiştir.
Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Rahmetli Dr. Fazıl KÜÇÜK; Rumlarla anlaşmanın güneşin batıdan doğup, doğan batması kadar imkansız olduğunu söylemiştir.
Allah gani gani rahmet eylesin.
Büyük insandı.
Yine Büyük bir insan Rahmetli Rauf Raif DENKTAŞ, her şeyi denemiştir.
Kıbrıslı Türklerin eşit statüde yaşayacağı bir anlaşmayı yapmak için.
Ancak nafile.
Mümkün olmamıştır.
Oysa Baylar; bu Kıbrıs Adası Rumlardan alınmadı.
Bu Kıbrıs Adası alındığı zaman uygulanan iskan politikası neticesinde 50 binden fazla Türk tarafından vatan haline getirildi.
Baylar; 1878 yılına kadar çoğunluğu Türklerden oluşan bu Ada, emperyalist oyunlar neticesinde Türkiye’den koparıldı.
Rumların etkin olmasına zemin hazırlandı.
Yani Kıbrıs Adası bir Türk vatanı iken emperyalist oyunlarla bizden koparıldı.
Bu nedenle Kıbrıs Yunanistan için bir emperyal politika iken, Türkiye için vatan davasıdır.
Bu davaya sahip çıkmak her Türkün vazifesi olmalıdır.
En azından elimizde kalan %30 da kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yaşatılmalıdır.
Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye’nin güvenliği buna bağlıdır.
***