29 Nisan 2015 Çarşamba

ASKERLEŞEN ENTELLEKTÜELLER ENTELLEKTÜELLEŞEN ASKERLER SALAK YERİNE KONAN MİLLET





ASKERLEŞEN ENTELLEKTÜELLER,  ENTELLEKTÜELLEŞEN ASKERLER,  SALAK YERİNE KONAN MİLLET,



Kıvanç Değirmenli,


İki gün önce medyada sadece Yeni Şafak'ın; o da köşede iki üç satır gördüğü bir haber gözlerden kaçtı...

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR)'ın Genel Başkanı Abdülmelik Fırat; dünyanın en imtiyazlı teröristi Öcalan'ın talimatı ile kurulduğu belirtilen Demokratik Toplum Hareketi'nin başarılı olması için "Öcalan Konsepti"nden kurtulması gerektiğini söyledi.

Fırat'ın esas çarpıcı cümlesi sonda saklıydı :

"Öcalan konsepti ile devam ederse DEP ve DEHAP gibi olur.Öcalan derin devletle çalışır. Öcalan, Özel Harp Dairesi ve Gladyo ile ilişkili biridir"
Normal şartlarda, küresel güçlerin Pravda'sı şeklinde bir medyaya sahip olmayan bir ülkede bu cümle gündemin merkezine otururdu.

Bu demeçle eş zamanlı olarak, sürekli "derin devletle" bağlantılı olarak anılan DYP Lideri Ağar'ın verdiği bir röportajda; PKK ve Öcalan'ı yoketmek için İsrail'den alınan silahlara 50 milyon dolar ödendiği bilgisi tazelendi.

Bu iki demecin verildiği ülkede;

a) Leyla Zana isimli terörist beslemesi Yeşil pasaportu ile ülkenin VIP salonlarını; yine yeşil pasaport ile yurtdışında genellikle NATO toplantılarına giden askerler ile paylaşıyordu.

b) Dünyanın en imtiyazlı teröristi Öcalan'ın avukatlarına, adaya daha rahat gidip gelsinler diye gemi tahsis edilmişti
c) Başbakan; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda; Avrupa Anayasası'nı imzalamak bahanesi ile Ankara'da değildi.

d) Prens Charles; iki cümlesinden birini sürekli "Birleşik Krallık" ifadesi ile süslediği ve "dinlerarası diyalog"dan sözettiği demeçler vere vere Mardin'i dolaşmakta idi

e) Ve tabi "diyalog" ile "diabolik" güçlere hizmet edenler; ülkeye geri dönüşünün zeminini hazırlamak için iftar yemeği taarruzuna geçmişti.

Ülkemizin güzelliği; "akıllara ziyan" listesini her gün farklı maddelerle yenileme ve hiç bir zaman kendinizi tekrar etmeme lüksüne sahip olmanız.

Normalde; bu ülkenin, vatanını seven, hatası ve sevabı ile ülke kaygısı ile çalışan kadrolar tarafından millet adına yönetildiğini inanıyorsanız; yukarıdaki tarzda tablolar size her gün saç baş yoldurabilir. Akıl sağlığınız açısından bu tür varsayımlardan bir an önce sıyrılmanızı tavsiye ederiz.

Neticede size ait olması gereken bu ülkenin ;

Entellektüelleşmiş askerlerin silahı, askerleşmiş entellektüellerin kalemi tuttuğu ve bu ikisinin de küresel planlar doğrultusunda yönlendirildiği bir NATO konsepti ülkesi olduğunun idrakine varırsanız;
hem akıl sağlığınızı korur; hem de bu devleti ve ülkeyi tekrar sizin yapmanın dinamiklerini daha iyi kurgularsınız.

Bu noktada; bu ülkede onbinlerce şehidimize ve canımıza malolan PKK senaryosunun ve bunun çözülmesi ile birlikte geliştirilen kürtçülük akımının arka planını çok iyi okumanız gerekiyor...

Bunun için önünüze kağıt kalem alın ve bu ülkede askerin silahını çekmediği olayların bir listesini yapım :

a) Öcalan'ın getirilişi sonrasında; birden "biz bu konuda duygusalız" diyerek "demokrasi" adına Öcalan'ın asılması için tavır koymayan...

b) Süleymani'ye de; kendisini doktrine eden müttefiki başına çuval geçirirken ve geçirdikten sonra en ufak bir karşı hamle bile yapmadığı gibi hala "müttefiklik" ilişkisini sürdüren...

c) Limanları ve havaalanları hem Irak işgali öncesinde, hem de şimdi, ABD'nin lojistik üssüne dönüşürken; ABD askerinin üstünü arayan binbaşısının görev yerini değiştirecek kadar omurgası zedelenmiş ve "ne yapalım İskenderun limanı valiliğin kontrolünde" demeci verecek kadar halkını salak yerine koyan...

d) Yıllarca milletin başını "irtica" diye ütüleyip, ondan sonra "irtica" yaygarası ile iktidara taşınan AKP kadroları, ABD-AB-İsrail üçgeninde ülkeyi federal bir kaosa sürüklerken şiirsel bir suskunluğa bürünen..

e) Kuzey Irak'a tek bir helikopter bile sokamadığı halde milyarlarca dolarlık tank ve AWACS ihalelerini masaya yatıran; Telafer'de onlarca sivil ABD tarafından katledilirken gıkı bile çıkamayan ve buna rağmen hala medyaya, "NATO tatbikatında birinci olan Özel Kuvvetler" haberleri servis edecek kadar düştüğü durumun farkına varmayan

"sizin" askeriniz.

Bu noktada; bu anlayıştan kurtulunmadığı sürece, babanız olsa tanımamak, her vatanseverin görevidir. Bu yazıyı görevi gereği okuyanlar kusura bakmasınlar ama dost acı söyler.

Bizim kusurumuza bakacaklarına; açıp Harp Akademileri'nde okutulan kitaplarda emperyalizmle ilgili bölümlere bir göz atsınlar.

Bu ülkenin subaylarına emperyalizm başlığı altında İngiltere dahil bir çok ülkenin politikalarının anlatıldığını görecekler.

Neyi göremeyecekler dersiniz : tabiki ABD'yi.

Emperyalizmi okuturken; ABD'yi es geçen bir anlayışın bu ülkenin güvenlik politikasını üretmesi mümkün değildir.

Bu milletin tarihsel misyonuna ve bağımsızlık özlemine cevap verebilecek anlayışa ve güce sahip olması da...
Bu arada; çağdaşlaşmayı, astsubayın altındaki arabanın modeli ile ölçmediğimizi ve Atatürk'ün muasırlaşma derken de, Avrupa'nın Opel, ABD'nin Ford fabrikalarını işaret etmediğini belirtmeyi zul sayarız ; 
Askerleşen entellektüellerimize de, entellektüelleşen askerimize de...


K.D.

Harp Akademileri'nde emperyalizm başlığı altında ABD niye es geçilir?

Askerin silahına davranmadığı olayların listesini hiç yaptınız mı?

NATO'nun güvenlik konsepti; entellektüeli "terör" paranoyasına alet olma yolunda askerleştirirken; Askeri, "Terörle mücadele"de küresel güçlere hizmet etme yolunda entellektüelleştirir ve milli reflekslerinden sıyırır,


İspanya'da "ya vaftiz ya ölüm" sloganı ile Hristiyanlığa zorlanan Yahudilerin (konverso) zamanla çoğalması sonucu İspanya'da yahudi kanı taşınmayan asil aile kalmadığını ve "Yeni Hristiyanların" devlet içinde bu kadar yükselmesinin, halkta infial uyandırması üzerine, Papa V. Nicholas'ın konversoların devlet memuru olamayacaklarını ilan ettiğini
BİLİYORMUYDUNUZ.?
Kaynak: İsrail Ulusu'nun Tarihi / Moshe Sevilla - Sharon / Yeruşalayim 1981



.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder