30 Kasım 2014 Pazar

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE 76 YAŞINDA





ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE 76 YAŞINDA

Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız bu kafidir. (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk – 1929)
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu milli önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 76 ncı yıldönümü ayni zamanda Atatürkçü Düşünce Sisteminin doğuşunun 76 ncı yılıdır. Büyük önderi gururla anıyoruz..
76 yıl sonra Türk Milleti olarak Atatürk’ü çok daha iyi anlıyoruz. O’nun devrimci gücünü daha kapsamlı şekilde kavrıyoruz.
Bugün, 12 yıllık AK Parti yönetiminde sürdürülen Atatürk ve eserlerini ortadan kaldırma çabalarının artık ters teptiğini görüyor ve bundan mutluluk duyuyorum..
Küresel güçlerin destek ve yönlendirmeleri ile aşağılanan ve saldırılarla itibarsızlaştırılmak istenen Atatürk’ün Türk milletine aşıladığı manevi ve moral güç Atatürk düşmanlarını alt etmiştir.
Atatürk şimdi gönüllerde daha fazla yer tutmakta ve toplumda sönmeye yüz tutan sevgisi hızla çoğalmaktadır.
Atatürk’ü ve eserlerini bugüne kadar yeterince önemsemeyen ve O’nu tanımak istemeyen kitlelerin, yaşadıkları son olaylar karşısında O’na ve Türk Toplumunu dünya milletlerinin yaşadığı saygın yere taşıyan eserlerine daha sıkı sarıldıklarını kör edilen gözler dahi görmeye başlamıştır..
Bu güzel tablo ve Atatürk sevgisinin toplum katında ulaştığı seviye , Türkiye üzerinde çıkarı olan küresel güçler ve onların yerli işbirlikçileri için çok ciddi uyarılar taşımaktadır.
Bu topraklardan ve Türk milletinin beyninden Atatürk sevgisinin asla çıkarılamayacağı bir kere daha ispatlanmıştır.
Geçen 12 yılda, çağımızın modern kitle iletişim imkanlarından yararlanarak yapılan plânlı Atatürk ve cumhuriyet düşmanlığı ters tepmiştir.
Bugün Atatürk ve Düşünce Sistemi; heykelleri, resimleri ve yazıları ile değil, ama kaplerde yer tutmuş tam bağımsızlık kavramı ile inadına güçlenmiş ve devleşmiştir.
Atatürk sevgisi ile güçlenen ve eserlerini sahiplenerek yumruklaşan Türk milletinin önünde hiç bir gücün durması mümkün değildir.
10 Kasım 2014’te Türk milletinin karamsar olmaya hakkı yoktur.
10 Kasım 2014 Türk milletinin şahlanışa geçtiği ve Atatürkçü Düşünce Sistemi etrafında yeniden birleştiği bir kutlu gündür..
Türk milletinin yarınlarının bugünkünden daha iyi olacağına inancım tamdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türklüğün son çağdaki en önemli simgesidir. O, tarihten silinmek istenen Türk ismini yeniden dünya tarihine kazımıştır. Bugün bağrından çıktığı Türk milleti ile birlikte insanlık alemi O’nun fikir ve düşünceleri ile yaşantılarına yön vermektedir. İnanıyorum ki bu durum dünya durdukça devam edecektir.
Günümüzde dünya hakimiyeti yolunda Türkiye’yi kendileri için engel gören küresel güçlerin bilinçli bir şekilde saldırdıkları, içimizdeki işbirlikçileri vasıtasıyla da ölümsüz eserlerini silme gayreti içinde bulundukları Atatürk sevgisini Türk milletinin beyinlerinden kazımak asla mümkün değildir.
Çünkü O, Türk ve dünya tarihi içinde yeri hiçbir zaman doldurulamayacak müstesna bir kişidir. Tarihi işlevi sona ermiş Osmanlı İmparatorluğunun öz cevherinden Türk milli şuurunu uyandırarak yepyeni bir devlet oluşturmuştur. Öldü denilen Türk milletini yeniden tarih sahnesinin saygın bir toplumu haline getirmiştir.
Ölümünün üzerinden 76 yıl geçmesine rağmen Atatürkçü Düşünce Sistemi bütün unsurları ile Türk toplumunun yaşantısına yön vermektedir. Türk milletinin % 92’sinin oyları ile kabul edilen ve bugün ortadan kaldırılmaya çalışılan 1982 Anayasası Atatürkçü Düşünce temeli üzerine oturtulmuştur. Bu temeli sarsacaklarını ve ortadan kaldıracaklarını düşünenler gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindedirler.
Bütün engellemelere rağmen Türk milleti Ata’sının ilkeleri doğrultusunda onun gösterdiği hedeflere ilerleme gayreti içindedir. Günümüzün çağdaş kitle iletişim araçlarının sağladığı imkanlardan yararlanan Atatürkçü Düşünce; sınırlarımız dışına taşarak evrenselleşmiş ve her alanda insanlık alemine ışık tutmaya başlamıştır.
Atatürk ile birlikte geçen asra damgasını vuran Hitler, Musolini, Stalin, Lenin, Mao Che Tung, Tito gibi liderler fikirleri, eserleri ve heykelleri ile birlikte tarihin derinliklerinde yerini almışlardır. Bugün yaşayan ve tarihe damgasını vuran tek lider Mustafa Kemâl Atatürk’tür. O’nu bugün yaşatan ve yarınlarda da yaşatacak olan tek husus; TUTARLI, DENGELİ ve ayni zamanda UYGULANABİLİR bir düşünce sistemine sahip bulunmasıdır.
Günlük yaşantımızda çok sık kullandığımız “Atatürkçülük” ve “Atatürkçü Düşünce”kavramları Anayasamızın fikri özünü teşkil etmesinin yanında, toplum hayatımızı yönlendiren bir çok önemli yasada belirleyici, yönlendirici ve yol gösterici nitelikleriyle kullanılarak kurumsallaşmıştır. Bu yüzden bazı gafillerin işgüzarca davranarak bu kavramları günlük hayatımızdan çıkarma çabaları beyhude ve boş bir uğraştır. Çünkü 76 yıldır kazandığımız değer yargılarını silmek sanıldığı kadar kolay değildir.
Her alanda tam bağımsızlığı öngören “Atatürkçü Düşünce”kavramı ile; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kaynağını ve gücünü Türk milleti’nden, O’nun binlerce yıllık tarihi geçmişinden ve kültüründen aldığı; günümüz şartlarına, akla, mantığa, Türk milleti’nin ihtiyaçlarına, arzu ve isteklerine, kabiliyet ve becerilerine, çağdaş bilim ve teknolojinin gereklerine uygun şekilde geliştirdiği; Türk insanının ve Türk toplumu’nun davranış ve faaliyetlerinin Türk milli hedefleri doğrultusunda yönlendirilip yönetilmesi için ortaya koyduğu düşünce ve görüşlerin tümü akla gelmektedir.
Atatürkçü Düşünce’yi bir bütün olarak kendisine hayat tarzı seçmiş ve uygulamakta olan kişiye “Atatürkçü”, Atatürkçü’lerin topluca ve bir bütünlük içinde davranış ve eylemlerini ise “Atatürkçülük” olarak tanımlamaktayız. Atatürkçü Düşünce’nin en büyük özelliği zamanımıza kadar kitleleri yönlendiren düşünce sistemlerinin dışında tamamen Türklüğe has milli bir karakter taşımasıdır.
Atatürkçü Düşünce; Türk toplumunu her alanda güçlendirmeyi hedef almasına rağmen Evren-Dünya-İnsan ve Toplum hakkında ortaya koyduğu fikirleri ve özellikle “Millet Egemenliği”, ”Milli Hakimiyet” ve “Tam Bağımsızlık” gibi kavramları ile artık Türklere has bir sitem olmaktan çıkmıştır. Evrensel boyutlara ulaşarak dünya milletlerinin ortak malı olmuştur.
Cumhuriyet yönetimleri Atatürkçülük yolunda mutlaka gerçekleştirilmesi gereken faaliyetleri yürütecek olan kurum ve kuruluşları Anayasa ve yasalarla kurarak Atatürkçülüğü hukuk koruması altına almıştır.
Anayasamızın 134 ncü maddesine göre 11.8.1983 gün ve 2876 Sayılı Kanun ile faaliyete geçen Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Atatürk Araştırma Merkezi’nin yasal görevleri incelendiğinde, Atatürkçülük faaliyetinin yurt çapında bütün kurum ve kuruluşlarımızın birbiriyle koordineli olarak nasıl yürütülebileceği hususunun detaylı olarak belirtildiği görülecektir.
10 Kasım 2014’de ülkemiz küresel güçlerin çok amaçlı ve çok yönlü baskı ve saldırıları ile karşı karşıya bulunmaktadır. İçinde bulunduğumuz hassas coğrafyada ayakta kalarak genç Türkiye cumhuriyetini sonsuza dek korumak, kollamak ve yaşatmakla yükümlü olan Türk milletinin yükü ağırdır.
İşte bu yüzden; ülkesini ve milletini seven her Türk mutlaka Atatürkçü olmalıdır. Her Türk, Atatürk’ü ve Atatürkçü Düşünce’yi anlamak, yaşamak ve yaşatmak için çaba harcamalıdır. Çünkü milletimiz, Atatürk’ü tanıdıkça doğrudan kendini tanıyacaktır. Geleceğine ait güveni artacaktır. Yarınlara daha iyimser gözle bakacaktır.
Ölümünün 76 ncı yılında Türk milleti’ne Anadolu toprakları üzerindeki ölümsüz eseri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni armağan eden Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ün aziz hatırasını saygı ile anıyorum. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde verdiği talimatı kavramış, eserlerini sonsuza kadar yaşatacak iyi yetişmiş Atatürkçü nesillerimizin sayılarının ve bilinç düzeylerinin her geçen gün arttığını görüyor ve bununla gurur duyuyorum.
Dr. Tahir Tamer Kumkale

SİYASETE GİRMEYEN AYDINLAR.., GENÇLER VE EMEKLİLER..


SİYASETE GİRMEYEN AYDINLAR.., GENÇLER  VE EMEKLİLER..



SİYASETE GİRMEYEN AYDINLARINI.., GENÇLERİ Nİ  VE EMEKLİLERİNİ..
CAHİLLERİN OYLARIYLA SEÇİLEN SİYASİLER YÖNETİR..,

Osman Pamukoğlu'nun emekli paşaların 
Hepara katılımı hakkında sözleri :

Söyle onlara gelsinler!

Genel Başkanımız Osman Pamukoğlu sürekli gündemde olan belli başlı isimlerin HEPAR'a katılıp katılmayacağını  böyle açıkladı

http://youtu.be/wF5K-18Wdug


.

DEVLET CİHAN KAVGASIDIR KAZANMAK ZORUNDASINIZ...



DEVLET CİHAN KAVGASIDIR KAZANMAK ZORUNDASINIZ...




DIŞ GÜÇLERE BORÇLANMIŞ İÇ GÜÇLERİNVE SİYASETİN ESİRİ OLMUŞ MEDYA.. HAK VE EŞİTLİK PARTİSİNİ HALKIN GÖZÜNDEN AB 2009 İLERLEME RAPORUNDA Kİ BAHİSLE GİZLEYEMEYECEKSİNİZ.. BİZ KENDİMİZİ TANITMASINI BİLİRİZ..
DEVLET CİHAN KAVGASIDIR KAZANMAK ZORUNDASINIZ...
"Türkiye'de Konstantin medyası var.
Patronların elindeki gazete ve televizyonlar gerçekleri yazmıyor. Türkiye'de özgür yazılar, fikirler sadece yerel medyada yazılıyor. Medyanın yurtseverlikle yakından uzaktan alakası yok. Liderlerin karşısında program sunucuları yerlerde sürünüyor. Sorular bir acayip neredeyse el öpecekler. Maalesef yozlaşmış siyasetin bütün gerekçeleri bu topraklarda yer ediniyor."
"Basın sorsun ve öğrensin. Tam tersine muhalif olanlar gelsin. Bizi kendine rakip gören, hasım gören gelsin, bana soru sorsun ki ben o soruyu nasıl işe yaramaz hale getiriyorum, bir de onu görsün!"
Osman PAMUKOĞLU
Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı
HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ "HEPAR"IN ;
FİNANSIDA MEDYASIDA BİZİZ.
BU NEDENLE BAŞTA RESMİ FACEBOOK SAYFAMIZ OLMAK ÜZERE, GENEL BAŞKANIMIZIN VE GENEL MERKEZİMİZİN RESMİ TWİTTER VE FACEBOOK PROFİLLERİNDE PAYLAŞILAN TÜM BİLDİRİLERİ LÜTFEN KENDİ PROFİL VE BAĞLI OLDUĞUNUZ GRUP/SAYFALARDA DA PAYLAŞARAK DAHA GENİŞ KİTLELERE ULAŞMAMIZA YARDIMCI OLUNUZ.
BU HER PARTİLİ'NİN YERİNE GETİRMESİ GEREKEN VAZİFESİDİR.
HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ (HEPAR) VE
GENEL BAŞKANIMIZ
SAYIN OSMAN PAMUKOĞLU'NA KARŞI
MECLİSTE MEVCUDU BULUNAN İKTİDAR VE MUHALEFET PARTİLERİ TARAFINDAN PARSELLENMİŞTİR YANDAŞ VE
SÖZDEULUSAL YAZILI VE GÖRSEL MEDYA YAYIN ORGANLARI TARAFINDAN ANLAMSIZ BİR YAYIN AMBARGOSU UYGULANMAKTADIR .
ÇÜNKÜ KORKUNUN ECELE FAYDASI YOKTUR .
KORKTUKLARI NE İSE O BAŞLARINA GELECEK OLANDA ODUR.
TÜM GİDERLERİ HALKIN KENDİ ÖZ KAYNAKLARI TARAFINDAN KARŞILANAN .
HİÇBİR KURUM VE KURULUŞA BAĞIMLI OLMAYAN (GEBE OLMAYAN )
TEK PARTİ HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ ( HEPAR )
BAŞI DİK DEVLET, ONURLU MİLLET İÇİN
TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE HEDEFİMİZ İÇİN
YAŞASIN VATAN YAŞASIN TÜRK MİLLETİ
HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ HEPAR RESMİ SİTE BAĞLANTISIhttp://www.hepar.org.tr/
DEVLET CİHAN KAVGASIDIR KAZANMAK ZORUNDASINIZ
Devletin bu niteliklerinden içerde ve dışarıda
hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.
şayet olursa, devletiniz eriyor ve zayıflıyor demektir.
Neticesi ise, çöküştür.
Tarih sayfaları bunun örnekleriyle doludur.
Meselenin bu hale düşmüş olmasının birinci sebebi hükümetlerdir.
Bu kadar yıl içinde silahlı mücadelenin nerelere doğru
tırmandığını hiçbir zaman kavrayamamışlar,
ne siyaset, ne diplomasi ne de askeri boyutunu algılama
yeteneği gösterememişlerdir.
Bir ülkenin topraklarında, dağlarında binlerce kişi silahla dolaşıyor, eylemler yapıyorsa ve bu iş yıllarca sürerek memleketi
madden ve manen sarsıyorsa,
bunların millete karşı tek sorumlusu bu dönemdeki hükümetlerdir. Bunun askerle, jandarmayla, polisle, valiyle, kaymakamla
hiçbir ilgisi yoktur.
Eğer bunların eğitiminde, istihbaratında, donatımında,
yönetiminde bir zayıflık, bir eksiklik varsa,
hemen ve derhal gereğini yapacak olan hükümettir.
Çünkü ülkenin seçilmiş siyasi sorumlusu hükümetin kendisidir,
millete hesap verecek olan da odur.
Hak ve Eşitlik Partisi dağlardaki
eşkıya ve komitacıları 365 günde temizleyecek,
şehirlerdeki çeteleri ve mafya bozuntularının da
sonunu hızla getirecektir.
Bu ülkenin insanlarının kırsal ve kentlerdeki
huzur ve güvenliği en öncelikli işimiz olacaktır.
Güneydoğu Anadolu'da yaşayan Kürt vatandaşlarımızın
bir an önce eşkıya baskısından, korkusundan kurtarılması şarttır. Bunun ön şartı dağları ve bölgeyi hızla temizlemektir.
Dünyanın gidişatı siyasi ve ekonomik çıkar mücadelesinde
hemen her coğrafyada terör ve terörist faaliyetlerinin
artacağını göstermektedir.
Hak ve Eşitlik Partisi iktidarında
terör örgütü kuranlar ile böyle bir örgüte liderlik edenler için;
Türk mahkemelerinin elinden alınan yetki hakimlerimize iade edilecek;
“İdam geri getirilecektir.”
1960'dan başlayarak, gerçekleşmiş veya yarım kalmış
teşebbüsler halinde ordunun siyasi sürece müdahaleleri vardır.
Ordu, direkt veya dolaylı; hayatı boyunca fiilen siyaset dışı kalacaktır. Ordu siyasete girmesi halinde bir kuvvet olmaktan çıkar.
Güçlü bir ordusu olmayan devletin özellikle dış politikada,
ne cismi ne de esamesi olmaz.
Ancak tarih boyunca görülmüştür ki,
orduları kontrol etmek suyu kontrol etmek gibidir.
Bu da güçlü bir önderlikle, yüksek bir devlet adamı niteliği gerektirir. Aksi halde her şey tersyüz olur.
Hak ve Eşitlik Partisi yönetiminde hükümet de,
ordu da olması gereken yer ve sınırlarda duracaktır.
Bu memlekette adil olmayan, hak ve eşitliğe yasal kılıf
uydurularak yürütülen bir askerlik (Yurt savunması hizmeti)
düzeni vardır.
21 gün askerlik yapanla, 15 ay hizmet yapan aynı kabın içindedir.
Eğer savaşçı yetiştirmek ve olmak 21 günde gerçekleşiyor ve
bu derece kolaysa niye 15 ay süreyle yüzbinler silah altında tutuluyor? Madem bu kadar basit, savaştan üç hafta önce milyonları
silah altına alın, bir ay sonra da sürün cepheye, savaşı kazanın!.. Konuyu uzatmanın anlamı yok!
Okudum, param var; 3 hafta askerlik. Eğitilmedim,
fakirim; 60 hafta askerlik. Bu mu hukuk devleti?..
Kalabalık değil, demir bilye gibi bir ordu reformuna gidilerek,
mevcutlar 200 - 250 bini aşmayacaktır.
Askerlik süresi 6 – 9 ay arasına indirilecek ve
tek tip askerlik olarak, hayata yeni atılan gençler arasında
eşitlik ve hakkaniyet sağlanacaktır. Kalabalıklarla değil, yıldırım seferberlik planlarıyla savaşa hazırlanılacaktır.
Coğrafyanın ve genç nüfusun bize sağladığı avantajlar kullanılarak gereksiz harcama ve silah altında yüksek sayılar tutmaktan
vazgeçilecektir.
Paralar halkın ekonomik gücünün arttırılmasına kullanılacaktır. Profesyonel mevcutlar
uzmanlık alanları için geçerlidir ve bir ölçüde tutulacaktır.
Çünkü savaşı, o ulusun gençlerinin yurtseverliği,
heyecanı, coşkusu ve amatör ruhu ile genç liderler kazanır.
Savaş gençlerin işidir.
Dünya kamuoyuna “Yeni Dünya Düzeni” diye sunulan
küreselleşme ideolojisini reddediyoruz.
Bu emperyalizmin hukuk, kültür, maliye ve savunma konularında milletin ulusal direncini çökertip ulus devleti yok etmek üzere
planlanmış bir işgal oyunudur.
Dışarıdakiler ve onların içerdeki işbirlikçileriyle uyum halinde topraklarımızda sahnelenmektedir.
Önce rahatsızlık ve tedirginlik, sonra yılgınlık ve bezginlik,
sonunda da teslimiyeti getirmek istemektedirler.
“Bu zincir bileğimizi sıkıyor, kıracak ve kurtulacağız.”
Ne teslim aldık? Neyi teslim ettik bir sonraki kuşağa?
Bu soruları herkes kendine mutlaka sormalıdır.
Bütün vatandaşlarımızın düşünmeye, konuşmaya, hareket etmeye
cesareti olmalıdır.
Yurttaşlarımız eylemde bulunmazsa
ülkenin sorun ve ıstırap yükünden kurtulamazlar.
Her millet kendi başındakilerin yaptıklarından sorumludur.
“Elbisenin tersini giyip düz diyerek,
Aç gezip tokuz diyerek,
Yalana gerçek diyerek,
Kabağa kavun diyerek; yaşanmaz”
şehirlerin ve devletlerin uykuda zapt edildiğini tarih her
devirde anlatır. Bu tuzağa düşülmeyecektir
Demokrasi bir halk rejimidir.
Demokrasiyi halk ister, halk yapar.
Halk demokrasi oyununa seyirci kalamaz.
Hakkını arayıp hesap sormalıdır.
Halkımız doğruluk ve dürüstlüğe hasret ve sahipsizdir.
Biz milletimiz için hak ve eşitlik mücadelesi yapacağız.
Bize “sağda mısınız, solda mısınız?” diye soranlar var:
“Biz yukardayız.”
Siyaseti kuru bir kavga haline sokan,
ağzı kalabalık, basma kalıp, siyaset meddahlarının
cila ve riyaları bizim işimiz değil.
“Biz siyaseti vatan aşkı olarak biliriz.”
BU ÜLKEDE ENÇOK YENEN VE ÇİĞNENEN ŞEY 'HAK' HİÇ OLMAYAN ŞEY DE EŞİTLİK OLDUĞU İÇİN...
YURTDAŞLARIMIZIN BİR LOKMA YİYECEK UĞRUNA YAŞAMLARINI TÜKETMEDEN,İNSAN ONURUNA YAKIŞIR BİR ŞEKİLDE YAŞAMALARI İÇİN...
ÜLKENİN BÜTÜNLÜĞÜNÜ,ULUSAL BİRLİĞİNİ,GÜVENLİĞİNİ KORUMAK VE GÜÇLENDİRMEK İÇİN...
YEPYENİ ADİL VE SAĞLAM BİR DEVLET YÖNETİMİ OLUŞTURARAK,KÖHNEMİŞ SİYASİ DÜZENİ TASFİYE ETMEK İÇİN...
DEMOKRATİK BİR TOLUM OLUŞTURARAK,HALKIN KENDİ GÜCÜNÜN VE OLANAKLARININ FARKINA VARMASI İÇİN..
BAĞIMSIZLIK VE ULUSAL EGEMENLİĞİ TÜM FALİYETLERİN ESASI YAPMAK İÇİN...
İTİBARLI,GÜÇLÜ ,BAĞIMSIZ TÜRKİYENİN HERŞEYDEN DAHA KIYMETLİ OLDUĞUNU KANITLAMAK İÇİN...
ÜLKENİN ULUSAL BANKALARI,İLETİŞİM KURUMLARI SATILDIĞI,TOPRAKLARIMIZ YABANCI İPOTEĞİ ALTINA GİRDİĞİ İÇİN...
HALK AŞIRI ZENGİN VE AŞIRI FAKİR OLARAK HIZLAİKİ SINIFA BÖLÜNMEYE BAŞLADIĞI,KISA SÜRE SONRADA ORTA SINIF YOK EDİLEREK BÜYÜK KISMI DİLENCİ DURUMUNA DÜŞÜRÜLECEĞİ İÇİN...
YURT İÇİ VE YURT DIŞINDA HERZAMAN VE HERYERDE 'HAK VE EŞİTLİĞİ' SAĞLAMAK İÇİN...
GÜÇLÜ OLANLARIN DEĞİL HALKIN İKTİDARINI GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN...
PAROLAMIZ:
'SİYASET VE EKONOMİDE TAM BAĞIMSIZLIKTIR'
HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ HALK ATEŞİDİR .
MİLLET KENDİSİNİ BUNALTAN HERŞEYDEN KURTULACAKTIR.
'BİR ÜLKEDEKİ KÖTÜ GİDİŞİN BEDELİ ÖDENİR,
GÜÇLÜLERDE ,ZAYIFLARDA,AKILLILARDA,ALIKLARDA ÖDER
FARK:ZAYIFLAR VE ALIKLAR BİRAZ DAHA ÖNCE ,ERKEN ÖDER ,DİĞERLERİ BİRAZ DAHA GEÇ'
ÖZGÜR OLMAK DEMEK ,SEÇMEK VE DENETLEMEKTİR,
BUNDAN KAÇAN YURTDAŞ ÖZGÜR DEĞİLDİR
TÜRK MİLLETİ
DEVLETİN EFENDİSİ SENSİN
BİZDE SENİN HİZMETİNDEYİZ
SÖZÜMÜZ SÖZ VE NAMUSUMUZDUR
Yolsuzluk suçlarında zaman aşımını kaldıracak ve
yolsuzluk ihtisas mahkemelerinde hepsini yargılayacağız.
Hepsinin servetlerine el konularak satılacak,
paralar halkın hazinesine irad edilecektir
Yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet denilen rezilliğe,
halktan çalınanlara karşı hiç kimsenin tevessül edemeyeceği yasal
düzenlemeler hızla hayata geçirilecek ve tam tatbik edilecektir.
Çalınmayacak, çaldırılmayacak ve
cumhuriyet kanunları tam olarak uygulanacaktır.
Milletvekili, üst bürokrat ve memur dokunulmazlığı derhal
kaldırılacak.
Herkes vatandaş gibi adalet önüne çıkıp hesap verecek
Bu ülkede kimse aç yatmayacak, kimse işsiz kalmayacak,
parasızlıktan okula gidemeyen çocuk olmayacak,
kimse çöplüklerde debelenmeyecek,
dilenci ise asla görülmeyecektir.
Sosyal güvenlik sistemi içine alınmayan (parası olsun olmasın) kalmayacaktır.
Türk Ulusunun yardımseverlik duyguları,
devletin geliriyle birleştirilerek bu utanç aşılacaktır.
Siyasi Partiler ve Seçim Yasasının mutlaka değiştirilmesi ve
tam bir demokratik düzene sokulması şarttır.
Genel Başkanlar imtiyazı ve sultasını yıkmak için,
seçimi birkaç yüz seçilmiş delegeyle değil,
Edirne'den Kars'a kadar binlerce parti üyesinin
aynı gün oy kullanmasıyla yapılması esası getirilecektir.
%10 barajı %5'e düşürülecektir.
Yargıya bütün dünyada olabildiğinden de daha üst bağımsızlık
sistemi getireceğiz.
Adalet Bakanı ve bu bakanlığın hiçbir bürokratı yargı sisteminin içinde yer almayacaktır.
Bakanlık ve yargı personelinin, idari ve lojistik hizmetler dışında yargıyla uzaktan ve yakından asla bağı olmayacaktır.
Parlamentoda milletvekili sayısı ilk seçim döneminde
450’ye, ikinci dönemde de 350'ye indirilecektir.
Kıyak emeklilik mevzuatı iptal edilecek,
memur maaşlarına % kaç zam geliyorsa
Cumhurbaşkanı dahil herkes aynı oranda zam alacaktır.
Örtülü ödenek denilen, kurum ve kişilerin keyfine kalan
harcamalar yasa ile iptal edilecektir.
Halkın aç gezdiği bu memlekette halkın parası olan hazineden,
partiler, çarçur etsin diye onlara yardım yapmak akıl dışıdır,
kaldırılacaktır.
Kanun çıkararak partilere verilen para haramdır
Bütün keyfi harcamalara, saltanatlıklara, ayrıcalıklara, lüks
yaşama, kamu ve mali yönetimlerde son verilecektir.
Yağma sofrası ortadan kaldırılacaktır.
Paraya muhtaç olan insanların manevi ve ahlaki
değerlerinden taviz vererek bozulmalarına müsaade etmeyeceğiz
Şehitler ve gaziler devlet ve topraklarımızda en çok hakları olanlardır.
Onlara karşı kadirşinaslık ve vefa göstermek adam gibi insan olmak demektir
Hiçbir ana, evladını
terörist, katil, hırsız, gaspçı, dolandırıcı, hayat kadını
olsun diye doğurmaz.
Kimse suçlu ve kabahatli doğmaz.
Kötü düzen; suç ve kabahat eğilimlerini zorlar.
Eğitilmesi gereken çocuklarımız hiçbir şeyden habersiz,
açlık ve sefalet içerisinde kimileri çalışarak, kimileri de
yatarak sokaklarda büyüyor, sayıları da her geçen gün çığ
gibi artıyor.
Bir insanı eğitmek, yetiştirmek, nitelikli bir iş
gücü yaratmak, fabrika kurmak kadar önemlidir.
Hepimiz gelecek kuşaklara karşı işlenen cürumün suç ortaklarıyız.
Çünkü “Neme lazım suçu” işliyoruz.
Pısırık,korkak ve sinmişiz. “Bana ne, sana ne, sana mı kaldı?”
“Sen mi kurtaracaksın, ben mi kurtaracağım!..”
“Böyle gelmiş böyle gider!..”
“Devletin malı deniz, yemeyen domuz!”
Hepimiz kafamızı kuma gömmüş,
milletçe hep beraber “Üç maymunu” oynuyoruz.“
Bu yol yol değil, hemen önünü kesmeliyiz.”
Anayasanın temel nitelikleri değiştirilemez.
Etnik ve inanç farklılıklarına dayalı bütünlüğümüzü zaafa uğratacak
şekilde hiçbir girişim kabul edilemez.
Söze, yazıya, fikre ve düşünceye
hiçbir sebep ve gerekçeyle gem vurulmaz, sansür uygulanamaz.
Aksi halde halk, kör ve sağır duruma düşer
Bölücüler ve teokratik devlet peşinde koşanların önü
tamamen kesilecektir.
Devletin asli işi adaleti ve güvenliği sağlamaktır.
Dağlar eşkıyalardan, şehirler çete ve mafya bozuntularından
hızla temizlenecektir.
Terör örgütü kurup ona liderlik yapan ile kurucu üyeler
için, idam geri getirilecektir.
Bomba koyun, patlayıcı atın, 27 kişi, 16 kişiyi öldürün,
hem de her yaşta günahsız insanı katledin,
halk düşmanlığı yapın, sonra da idamla yargılanmayın.
Buna vicdanın pörsümesi denir. Dünya hızla terör kaosuna gidiyor, caydırıcı ve kesin bir hesap zorunludur.
Dış siyasette tek ilke olacaktır:
“Başı dik devlet, onurlu millet”.
Her tavır, her görüşme, her protokol, her tutanak, her antlaşmada
esas budur
1996 yılında Avrupa Birliği ile imzalanan “Gümrük Birliği Antlaşması”
Türkiye'ye yapılan en büyük haksızlık ve adaletsizliktir.
Dünkü kapitülasyonların ta kendisidir.
Gümrük indirimleri, kotalar ulusal üretim ve rekabeti mahvetmiştir.
Tütün bitti, şeker pancarı bitti, bunların fabrikaları satıldı savıldı.
Biz ne kazandık? Milyonlarca işsiz, açlık ve yoksulluk…
Bu imtiyazı baştan ele geçirdikleri için de şimdi Türkiye'yi, sanki birliğe
alacaklarmış gibi siyasi demagojilerle dolap beygiri gibi döndürüyorlar.
Siyasi talimat vermeye alışkın sömürge kültürünün uzantıları eski alışkanlıklarından da vazgeçemiyorlar.
Gümrük Birliği Antlaşması yeniden ele alınacak ve
Avrupa Birliği'ne girme çalışmaları dondurulacaktır.
Onlar bizim kapımıza gelecekler;
Hak ve Eşitliği göreceklerdir.
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına vize uygulayarak, ayrım
yapan ve bunu kendinde hak diye gören ülkelerin
vatandaşları da bizim sınırlarımızdan içeri vizesiz
giremeyecektir .
Feodal yapı ve buna bağlı olan toprak ağalığına son verilecektir. Topraklar kamulaştırılarak bölge halkına tapusu ile dağıtılacak,
halkın toprağında kendi ürünlerinin sahibi olması sağlanacaktır.
Cumhuriyetin bir garabeti olan bu mesele kökünden halledilecektir.
Devletin elinde, muhtelif bakanlıkların envanterinde
milyonlarca dönüm arazi, anlaşılmaz bir sürü gerekçeyle
bomboş durmaktadır. Üretime girmeyen bir metrekare dahi
toprak bırakılmayacaktır. Tüm araziler faizsiz 20 yıl
vadeyle, 30 yıl satılmamak ve işlenmek koşuluyla halka verilecektir.
Üniversiteler tam özerk hale getirilecek,
YÖK denilen yapay ve siyasi teşkilat kaldırılacak,
rektör seçimleri kendi konseyleri nezdinde yapılacak, “Cumhurbaşkanlığı onayı” denilen kurum da iptal edilecektir.
Üniversite giriş sınavları ve öğrenci harçlarıkaldırılacaktır.
Türkiye genelinde hızla kız ve erkek öğrenci yurtları inşa edilecek.
ilk öğretimin başladığından itibaren parasızlık nedeniyle
eğitimi aksayan ve devam edemeyen tek bir çocuk dahi kalmayacaktır
Özel dershaneler her yıl öğrenci velilerinden 4 ila 5 milyar
dolar para kazanmaktadır.
Aileler bu parayı binbir güçlükte karşılayabilmekte veya çocuklarını buralara gönderememe acısı çekmektedirler.
Devlet liselerinde eğitimin kalitesi arttırılacak,
dershaneler özel okullara dönüştürülmek üzere kapatılacak,
bunun için sahiplerine lüzumlu kredi verilecek ve
çalışan öğretmenlerde mağdur edilmeyecektir.
Ülkedeki tüm eğitim ve öğretimin müfredat, konu ve
kapsamları akılcı, çağdaş sistemlere uygun şekilde
değiştirilecektir. Nazariyatçı değil, hayata hazır, pratik ve
üretime hemen katılabilecek insanlar yetiştirilecektir.
Milletin yaşamındaki nihai başarı mücadeleden çıkar,
çünkü bu olmadan güç kazanılmaz. Hiç kimse, fazla bir
fedakarlık yapmadan parlak bir gelecek beklemesin.
Tarafsız gruplar her zaman kaybeder.
Ulusal bağımsızlık ve ulusal onur her şeydir, hak ve eşitlik
demektir. şeref ve onurun savunamadığı hatları hiçbir güç savunamaz.
Devletler de efeler gibidir. Efe gibi duramazsa, efeliği beş para etmez.
Devlet halkının, insanının gurur ve haysiyetinin
siyasi yapısıdır. Cihan kavgasıdır ve mutlaka kazanmalıdır
Bizim hayat felsefemizde kadın ve erkek diye ne cinsiyet, ne
de hak ayrımı yoktur. Parti sadece insan merkezli
değerlere sahiptir. Ne ayrım, ne kota, ne de başka bir özellik
asla söz konusu değildir. Cinsiyet, ekonomik düzey,
sosyal seviye, meslek v.s insan tanımlamasının önüne geçemez.
Sakın oylar bölünmesin” lafı siyasi rakiplerinden korkan
ve onları durdurmaya çalışanların sarıldığı bir sözdür
ve yosun bağlamıştır. Aldanmayın
Türk Milleti, bize dört yıllık bir süre ver, sonra da bizi
değerlendir ve yargıla. Biz senden başkası değiliz
Selam söyleyin eşe dosta! Her şeyden vazgeçer, vatandan geçmeyiz.”
“Safları sıklaştırın. Bu girdaptan ancak böyle çıkabiliriz.
Kartalın pençesi halkın güvencesi olacaktır.”
“Artık sızlanmayı, şikayet etmeyi, ağlamayı ve kafayı kuma
sokmayı bırakın. Asıl mücadele şimdi başlıyor.
Çocuklarımız için yurtseverler görev başına!”
“Biz söylemleri alışılmışın dışında bir partiyiz.
Sözümüz söz ve namusumuzdur.”
YAŞASIN VATAN YAŞASIN TÜRK MİLLETİ
OSMAN PAMUKOĞLU
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
01 Mart 2010
HEPAR'ın kırmızı ve beyaz kitabındaki
siyasal, toplumsal ve ekonomik yeniliklerle, programlar
Atatürk ilkelerinin uygulanışından başka bir şey değildir.
YA YENİDEN BİR İKİNCİ MİLLİ UYANIŞ YADA ESARET ADI ALTINDA MAHKUMİYET KARAR SİZLERİN
SİZLERE ESARET KÖLELİK DEĞİL
YENİDEN KURTULUŞU DOGUŞU ÖNERİYORUZ
VATAN AŞKI+OSMAN PAMUKOĞLU = HAK VE EŞİTLİKTİR .
BOYUN EGIŞIN MÜKÄFATI ESARETTIR..,

.

ŞAHLANIŞ HAREKETİ ŞAHLANIYOR

ŞAHLANIŞ HAREKETİ ŞAHLANIYOR..,





Usul ve kaide şudur ki, genel vaziyeti idare ve sevk mesuliyetini üzerine alanlar, en mühim hedefe ve en yakın tehlikeye, mümkün olduğu kadar yakın bulunur. Yeterki bu yaklaşma genel vaziyeti görüşten uzak bırakacak derecede olmasın. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1919)
1 Kasım 2014’de altı yıldır ikamet ettiğim Balıkesir ilinde ŞAHLANIŞ HAREKETİ’nin İl Başkanlığının açılış törenine katıldım. Bu memleket ve bayrak sevdalısı kardeşlerimle ayni çatı altında bulunmaktan haz duydum.
Ülkemizin içine düşürüldüğü karanlık günlerden milletimizi çekip çıkaracak, 12 yıldır kendini yenileyemeyen siyasi ortamda iktidarsız iktidar ve kifayetsiz muhalefet ile tıkanan devletin önünü açacak, ve kadim Türk milletini yeniden refah dolu güvenli yarınlara taşıyacak inançlı beyinlerin toplandığı Şahlanış kadrolarının her geçen gün çığ gibi büyüdüğünü görerek umutlandım..
Mevcut 84 partiye rağmen kararsız oyların % 30’ları aşarak en büyük parti durumuna geldiği günümüzde yeni bir ışık ve atılım bekleyen halkımızın bekledikleri siyasi hareketin hızla oluştuğunu görerek mutlu oldum.
Bu kadroyu 15 yıla yakın bir süredir tanıyor ve takip ediyorum.
Genç, yetenekli, dirayetli, cesur, yenilikçi, dürüst, ilkeli bir devlet adamı niteliklerini taşıyan, Atatürk’ü ve Atatürkçü Düşünce’yi benimseyip özümsemiş Murat Altun Bey önderliğindeki Şahlanış Hareketi kadroları partileşmeden önce hızla tüm yurtta teşkilatlarını kurma çabası içindeler.
Bir yıl içinde Mardin’den- Balıkesir’e, Almanya’dan- Belçika’ya kadar 35 temsilcilik açan bu hareketi sağcı-solcu olarak nitelendirmek ve başka partilerin benzeri olarak görmek mümkün değil. Çünkü 25 yıla yakın birlikte olan Murat Altun ve arkadaşları çözümü yabancı ideolojilerde değil, zengin Türk Kültür ögelerini özümsemekte ve Atatürkçü Düşünceyi tüm unsurları ile sahiplenmekte bulmuşlar.
Geçen süre içinde Türkiye’nin meselelerinin çözümünde tamamen milli motiflerle bezenmiş icra programlarını hazırlayan Şahlanış Hareketi kurucu kadroları, uzun yıllardır birlikte ve sırt sırta çalışmanın verdiği güven ile bugün ellerini taşın altına koymuşlar ve yangın yerine döndürülen ülkemizin yönetimine talip olmuşlardır.
Şahlanış Hareketi itici gücünü; Türk milletinin derin tarihi kültüründen, gelenek ve göreneklerinden, KURAN ve NUTUK’un değişmez değerlerinden almaktadır.
Ne olacak bu memleketin hali diyen kararsızlar için işte fırsat…
Aşağıdaki adresleri inceleyin ve bu hareketi tanıyın.
İnanıyorum ki orada kendinize yer bulacaksınız.
Sizde elinizi taşın altına sokun. Ve 2015 seçimlerinde iktidarı yakalayın.
Atatürkçü Düşünce’nin ışığından başka hiç bir İzm’le alakası olmayan, Türk milletinin öz evlatlarından başka hiç bir yerden destek beklemeyen Şahlanış Hareketinin işinin çok zor ve yolunun da uzun olduğunu görüyorum.
Buna rağmen önümüzdeki günlerde “Şahlanış Hareketi” ismini çok daha sık duyacağımıza ve bu hareketin çevresindeki bir avuç inançlı insanın çığ gibi büyüyerek ülkeyi kaplayacağına inanıyorum.
Ülkemiz için hayırlı olsun..Yolları açık olsun..

..

Hilâl ile Artı Muhabbet Programı Osman Pamukoğlu 28 Kasım 2014

Hilâl ile Artı Muhabbet Programı  

Osman Pamukoğlu  28 Kasım 2014



OSMAN PAMUKOĞLU Hilal'le artı muhabbet 28 Kasım 2014


Genel Başkanımız Sn. Osman Pamukoğlu,
artıbir tv'de Hilâl Ergenekon'un sunduğu
Hilâl ile Artı Muhabbet programında yaptığı
açıklamalardan bazı başlıklar

Halk istiyor diye MHP ve CHP ile görüşme teklif ettim.
MHP tabir-i caizse sipere girdi, kaçındı.
CHP Genel Başkanı Dersimli Kemal ile 1 saat 10 dakika görüştüm. Ülkenin durumunu anlattım. 30 Ekim'e kadar süre verdim.
Geri dönüş olmadı.

Ben de üzerimdeki ''Oylar bölünmesin.'', ''İttifak yapın.'' baskısını attım.

CHP Cumhurbaşkanlığı seçimiyle son barutunu kullanarak halkın gözünde bitmiştir.

Muharrem İnce, benimle Halk Arenası programına çıktığına pişman oldu.
Programda da Uğur Dündar'a dönüp '
'Tek tek konuk edin bizi diye söylemiştim.'' dedi.
Programı izleyen halkın da görüşleri ortada.
Yalova seçiminde beni aradı adayımı çekmem için ben de çektim. Yalova'yı kimin oylarıyla aldıkları ortada.
''Ben de sizle gelip Yalova'da propaganda yaparım.'' dedim.''
Benimle birlikte görüntü verince,


((( PKK'lıların oylarını, desteğini alamamaktan korktular.)))

Twitter ile bana yazıp çizmeyeceksin gelip karşımda konuşabiliyor musun?

Emine Ülker Tarhan partimize gelebilirdi, gelseydi kabul ederdik.

Dersim tartışması saçmalıktır.

Oy için Alevi vatandaşlarımızın üzerinden oyunlar oynamaya çalışıyorlar.

Ben yurdu geziyorum insanlar tamamen bu muhalefete öfkeliler..
Vatandaşlar bunlardan bıkmış durumda..

Bilinçli yurttaş konusunda millet olarak sıkıntılarımız var.
İnsanlarımız parti programlarına biraz baksınlar..

Beslenme bir toplum için çok önemli,
tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi ilk hedefimiz olacaktır.

Türkiye'de vergi adaleti diye bir şey yok.
TRT'ye elektrik faturasından vergi mi ödenir?

Harçlar kaldırılacak eğitim ücretsiz hale getirilecektir.

Devlet adalet ve güvenlik için vardır.
6 – 7 Eylül ayaklanmasında güvenliği sağlayabildiniz mi?
Kamu düzeninden bahsediyorlar.
Ne düzeni sokak ortasında askerlerimizi infaz ediyorlar.
Rejim ve toprak bütünlüğümüz tehlike altında.
Göz göre göre de gidiyor.
Anlaşmalara göre bebek katili dışarı çıkacak.
Kandil’dekiler böyle söylüyor.
10.000 asker şehit edildi.
30.000 çoluk çocuğu öldürdüler.
78 öğretmeni şehit ettiler.
Türk milleti sessiz mi kalacak sanıyorlar.
Bölünmenin sonunda ne olacağı bellidir.

((( Bunun sonucu kaos ve iç savaştır.)))

Sokaklarda Kobani denen hareketlenmeler bir kalkışma hareketidir.

Türkiye, Fırat'ın doğusunda egemenliğinin % 70'ini kaybetmiştir.

Kobani'ye giden silahların ilerleyen zamanlarda
kime döneceğini herkes görecek.

Türk askerlerinin Suriye'de işi yok.
Çok meraklılarsa kendi çocuklarını göndersinler oraya..

IŞİD bölgede kalacak. Hava bombardımanlarıyla bu iş çözülemez.

Bu bölgenin karışıklığından en fazla çıkar sağlayan
İsrail ve İran'dır.
Çözüm süreci denen şey ülkenin bölünmeye götürülmesidir

Terörist başını dışarı çıkarmak için pazarlıklar yapılıyor. Bu yol, yol değil..

HDP denen şey PKK'nın meclisteki uzantısından başka bir şey değildir.

Halk bize gerekli desteği versin,
HEPAR meclise girsin, bu bölücülere adım attırmayız.

HEPAR Genel Başkanı olarak söylüyorum teröristlerle müzakereler derhal kesilecek.

Bizim parti programımız belli teslim olmazlarsa yerleri belli, gidip hepsini alacağız.

Biz meclistekiler gibi kurusıkı laf yapanlardan değiliz.
Bunların dertleri koltuk sevdası..

Başbakan olursam ilk icraatım
huzur ve güvenliği sağlamak olacaktır.

Genelkurmay Başkanı
görevini iyi idare edemediğini düşünüyorsa bıraksın.
Görevini yapamıyorsan istifa edersin,
aksi halde sen de tependekilerle beraber gidersin.

Ordumuza kumpaslar kurulurken
Genelkurmay Başkanı olarak duruş göstermiyorsan
orayı işgal etmeyeceksin.

TSK kumpaslarla fazlasıyla yıpratılmıştır.

MGK, YÖK ve RTÜK kaldırılacaktır.

Yüzde on barajının olduğu yerde
demokrasiden bahsedilemez.

Ben HEPAR'ı, AKP ile mücadele etmek için kurdum.

Bunları iktidardan indirecek bir oluşumun gerçekleştirilmesi şarttır.

Yolsuzluk, yoksulluk ve cehaletten nemalanan bir siyasi iktidar var.

Yolsuzluk ve rüşvet yiyenlerin
devlet yönetimine getirilmemesi gerekir.

Bunlar müslüman diye diye kalıplaştırılmış bir siyasi iktidar var.
Bu ülkenin bütün değerleri yozlaştı.

(((( Devrimler sonuçlanmadı. )))

Atatürk'ten sonra gelenler de devrimleri kemirdiler.
O nedenle Anıtkabir Özel Defteri'ne

(((''Bugün bizim için 11 Kasım 1938'dir.'' yazdım.))) 

Yarım kalan devrimleri tamamlamak için HEPAR'ı kurdum.

MHP, bedelli askerlik konusunda eveleyip, geveliyor.
Karşıyız desene! Nerede sizin milliyetçiliğiniz,
nerede vatanseverliğiniz!

Sarayların yanında uçakların,
Mercedes'lerin sayısı gün geçtikçe artıyor.
Almanlar bile bunlar kadar Mercedes'e binmiyor.
Bunun adı görmemişliktir.
Sanki sultan soyundan geliyor.

HEPAR, Türk milleti için 2015 Genel Seçimi'nde bir şans.
Bu şansı değerlendirip, değerlendirmemek Türk milletinin elinde. HEPAR'ın doktrini ortada, yapacakları ortada.
Değerlendirmedikleri takdir de benim kaybedeceğim bir şey yok. Olacaklar ortada.

Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi Hepar
Genel Başkanı
28 Kasım 2014 saat: 20:30

Hilâl ile Artı Muhabbet programı

Genel Başkanımız Osman Pamukoğlu,
+1 TV'de Hilal Ergenekon'un konuğu oldu.
Emeği geçen herkese teşekkür ederiz.



Programıma sizi konuk edeceğimi duyururken
 ''Efsane Komutan'' unvanınızı kullandım.
Çünkü sizi emekli bir asker olarak görmüyorum.
Siz hala benim komutanımsınız
ve sonsuza kadar da öyle kalacaksınız.

Hilal Ergenekon

http://youtu.be/0bUaUWYbu2Q