Bir Hükümet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bir Hükümet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Aralık 2020 Çarşamba

Bir Hükümet Demokratik Meşruluğunu Ne Zaman Yitirir.,

 Bir Hükümet Demokratik Meşruluğunu Ne Zaman Yitirir.,




Bir Hükümet Demokratik Meşruluğunu Ne Zaman Yitirir? 
Yazar: Ümit Özdağ 
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü 


   Mısır’da yapılan askeri darbe, demokratik seçimler sonucunda seçilmiş bir hükümete karşı gerçekleştirilen bir askeri müdahalenin mahkum edilmesinin kaçınılmazlığı bir kez daha gösterdi. Öyle ki, ABD ve AB bir askeri darbeyi 
onaylayamayacakları için Mısır’daki askeri darbeye askeri darbe dememek yolunu seçtiler. Oysa, bir hükümetin demokratik seçimler sonucunda iktidara gelmesi, o hükümeti dokunulmaz yapmaz, onun demokratik meşruluğunun tek güvencesi seçimler olamaz. Özetle, bir hükümetin demokratik meşruluğunu sadece demokratik seçimler ile işbaşına gelmesi ile sağlamaz. 

Demokratik seçimler ile iktidara gelen bir partinin yine demokratik seçimler ile iktidardan ayrılmayı kabul etmesi, demokratik meşruluğu açısından olmaz ise olmazdır. Bir siyasal iktidarın bazı siyasal tasarruflar ile kendi eli ile demokratik 
meşruluğunu ortadan kaldırması mümkündür. Bunun en somut örneklerinden birisi 1933’de Almanya’da yaşananlardır. 

Adolf Hitler’in liderliğini yaptığı Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin 1932’de oyların % 33’ünü alarak iktidara gelmesi, demokratik meşruluğu için ön koşuldur. Ancak A. Hitler, 1933’de parlamentonun oyları ile parlamentonun yetkilerini devraldığı anda, şeklen demokratik bir devir bile olsa, demokratik meşruluğu sona eren bir liderdir. Çünkü Hitler, iktidarda darbe yaparak iktidarını daha da genişletmek yoluna gitmiştir. Tarih geri çevrilemez ancak eğer Alman Ordusu 1934’de Hitler’e karşı bir askeri darbe gerçekleştirilmiş olsaydı, insanlık tarihi için büyük bir kazanç olurdu. 

Demokratik seçimler ile iktidara gelmiş bir siyasi partinin kurduğu bir hükümetin meşruluğunu yitirmesinin başka şekilleri/yolları da vardır. Örneğin, bir iktidar partisi genel seçimlerin yapılmasının kanunen belirlenen zaman gelmesine 
rağmen, açıkça seçimleri iptal etmeden terör, yaklaşan savaş, olağanüstü hal gibi nedenleri ileri sürüp “gelirsiz bir geleceğe” erteler ise demokratik meşruluğu ortadan kalkar. 

Keza bir hükümet anayasal yetkilerini aşarak, kanun dışı yollar ile muhalefet partililerini kapatmaya çalışır ise meşruluğunu yitirir. Hükümetin meşruluğunu yitirmesi için muhalefet partisi/partilerini kapatmak için yapmış olduğu 
çalışmaların hangi aşamasına geldiği ayrı bir tartışma konusudur. İktidar partisinin bu görüşü gündeme getirmesi veya bazı yetkili üyelerinin muhalefet partisini / partilerini kapatalım söylemini geliştirmesi, iktidar partisinin meşruluğunu  yitirmesi için yetmez. Başkan/Başbakan pozisyonundaki bir kişi muhalefet partisinin/partilerinin kapatılmasından bahseder ise bu iktidarın meşruluğunu kaybetmesi için yeterlidir. Ancak, iktidar partisinin bu konuda somut adımlar atmaya başlaması, örneğin bunu mümkün kılacak bir hukuki düzenleme yapması, kendisinin de demokratik meşruluğunun ortadan kalkmasını beraberinde getirir. 
İktidar partisi muhalefet partilerinin siyasal faaliyetlerini engeller ise demokratik meşruluğunu yitirir. Bir iktidarın muhalefet partisinin siyasal faaliyetlerini engellemesi ile ilgili objektif ölçütler koymak, muhalefet partilerini kapatmak ile 
ilgili objektif ölçütler koymak kadar kolay değildir. Ancak bir hükümet muhalefet partisine destek verdiği için bir bölgenin temsil hakkını elinden alır ise örneğin bir ili, muhalefet partisini seçtiği için ilçe konumuna indirirse, çok somut olarak 
halkın demokratik temsil hakkının engellendiği anlamına gelir ve bunu yapan hükümetin demokratik meşruluğu ortadan kalkar. 

Bir hükümetin demokratik meşruluğunu sağlayan sadece hükümet partisine oy verenler değil, demokratik sistemlerde oy vermeyenlerin varlığıdır. Zaten iktidar partisi dışında bir partiye korkmadan oy verilemiyor ise o ülkede demokrasi yoktur. 
Eğer iktidar partisi muhalefet partisini seçen illeri bölüyor ise iktidarın meşruluğu tartışmalı hale gelir. Çünkü bu durumda iktidar açıkça “ben iktidardan gitmiyorum” dememekle birlikte, aldığı önlemler ile fiilen muhalefetin iktidar olmasını imkansız hale getiriyor ve bu amaçla (bir il içindeki seçim bölgesinin değil) bir ili farklı illere bölüyor ise demokratik meşruluğu tartışmalıdır. Ancak bu adım örneğin bir ilin, il statüsünün ortadan kaldırılması kadar travmatik değildir. Özetle bir hükümet, seçmenlerin bir bölümünün temsilcilerini seçme hakkını kısıtlar veya temsil hakkını ortadan kaldırır veya kısıtlar ise demokratik meşruluğu ortadan kalkar. 
Bir hükümet, ülke halkının bir bölümüne yönelik soykırım uygulamaya başlar ise demokratik meşruluğunu yitirir. Örneğin Hitler, demokratik seçimler ile gitmeyi kabul etse idi, ilk gaz odası çalıştığı günün ertesi gün yapılacak seçimlerde % 100 
oy alsa dahi demokratik meşruluğu olamazdı. 

Bir hükümet yabancı bir ülkenin Askeri saldırısı karşısında ülkeyi savunmak için uygun önlemleri alamaz, ülkenin askeri bir yenilgiye sürüklenmesine neden olur ve ülke savaşa devam edebilecek kaynaklara sahip iken utanç verici bir barış 
anlaşması imzalar ise meşruluğunu yitirir. Bu noktada böyle bir hükümete karşı her türlü direniş şeklinin demokratik meşruluğu vardır. İstiklal Harbi’nin milli meşruluğu dışında demokratik meşruluğa sahip olmasının nedeni budur. İstiklal
Harbimizi Büyük Millet Meclisi’nin idare ediyor olması, bu demokratik meşruluğu daha da güçlendirmiştir. 

Demokratik seçimler ile gelmiş bir hükümet, ülke genelinde mal ve can güvenliğini sağlayacak önlemleri alamaz, güvenlik bürokrasisini etkin bir şekilde çalıştıramaz veya siyasi endişeler ile güvenlik bürokrasisinin etkin bir şekilde çalışmasını 
istemez/engeller ise iç savaş koşullarının doğması veya iç savaş koşullarının doğma tehdidinin ortaya çıkması ile meşruluğu ortadan kalkar. 

Bu noktaya gelindiğinde sadece hükümeti meşruluğu değil, devletin varlığı da tartışmalı hale gelir. 

Çünkü devletin kuruluşunun ve varlığının amacı, vatandaşın öncelikli olarak can ve mal güvenliğinin sağlanmasıdır. Hükümetin vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak için gereken önlemleri alamadığı, devlet yapısının aynı konuda hükümetin etkisizliğinden dolayı zaaf içine düştüğü noktada vatandaş can ve mal güvenliğini korumak için meşru müdafaa konumuna geçer. Böyle bir durum ise hukuk devletinin sona ermesi demektir. 

Bir hükümet yönettiği ülkedeki milletin hukuki ve siyasi varlığını ortadan kaldırmaya yönelik bir girişim içinde olur ise, bu durum hükümetin demokratik meşruluğunu ortadan kaldırır. Çünkü anılan hükümetin demokratik meşruluğunu sağlayan, hukuki ve siyasi varlığını ortadan kaldırmaya çalıştığı millettir. 

Bir hükümetin demokratik meşruluğunun ortadan kalkabileceği siyaset bilimi ve hukuk literatüründe ön görülmüş bir potansiyel tehdittir. 

http://www.21yyte.org/ 
adresinden 31.07.2013 13:44 tarihinde indirilmiştir


***